+ ISLAMGREEN34 NEW WORLD » KÜLTÜR ______________________________________________________________________________________ » İSLAMİ DEFORMASYON ve ÇOK FARKLI KÜLTÜREL VE İSLAMİ KONULARA AİT DÖKÜMANLAR (Moderatör: İman_Power)
 İSLAMDA EVLİLİK VE CINSELLIK İLE İLGİLİ MAHREM KONULAR

Kullanıcı Adı: Beni Hatırla?
Şifre:
Sayfa: [1]
Konu: İSLAMDA EVLİLİK VE CINSELLIK İLE İLGİLİ MAHREM KONULAR  (Okunma Sayısı 22554 defa) Seçenekler Arama
« : Mayıs 25, 2009, 12:21:10 ÖÖ »
admin
Ziyaretçi
İSLAMDA EVLİLİK VE CINSELLIK İLE İLGİLİ MAHREM KONULAR

İSLAMDA EVLİLİK
VE CINSELLIK İLE İLGİLİ MAHREM KONULAR
İÇİN ALTTAKİ LİNKLERİ TIKLAYINI Z

http://www.islamievlilik.com/uyari.shtml
http://aliyyenveliyullah.com/evlilik.asp
http://www.paylastr.org/islami-sorular-ve-cevaplar/131023-flortsuz-evlilik-olmaz-mi-flortun-zararlari-nelerdir-dinimiz-florte-izin-verir-mi.html
http://www.nurmuhabbet.com/470/islami-sohbet-islamda-aile-hayati-evliligi-sarsan-yanlislar.html
http://www.hayel.net/islam/cinsel/c13.html
http://www.biriz.biz/mahrem/
http://www.bayburt69.com/arsiv_site2002/islamcinsellik.htm
http://www.menzil.net/kitap_html/aile/
http://www.muslumanevlilik.com/site/islam/islamda_cinsellik/islamda_cinsellik.htm
http://www.saglikmania.com/tag/anal-sexin-zararlari/
http://www.evlilikrehberi.net/maintitles.aspx?CatID=6
http://www.gelinlikciler.net/islamda_evlilik.htm
http://evlilikmektebi.com/genel/cinsel-kultur-parklari.html
http://www.forumturka.net/forum/archive/index.php/f-562.html
http://www.zehirliok.com/evlilik-aile
http://www.cinselask.com/
http://www.muslumanlar.com/islam/islamda-cinsellik/
http://www.pembelim.net/yazilar/cinsellik.asp
http://www.konusanturk.net/cinsellik/kizlik_zari.242.html
http://islamiarkadaslik.blogspot.com/2008/07/cinsel-hayat-bir-ibadet-midir.html
http://www.huzurderyasi.com/kategori/islama-gore-cinsel-hayat
http://www.lahuti.com/forum/islamda-cinsel-hayat-uzerine-denemeler-2-a-23827.html
http://www.genckolik.net/dini-bilgiler/53980-islamda-cinsellik-herkes-okusun.html
http://www.sanalgundem.com/Cinsellik.asp
http://www.tavaf.com/nikah.html
http://www.esselam.net/islamdakadin/islamdaevlilik.htm
http://forum.islamiyet.gen.tr/saglik-ve-yasam/29525-islamda-cinsellik-nasil-olmali.html
http://islammektebi.wordpress.com/2007/08/12/islamda-evlilik-ve-aile-hayati/
http://www.cinselsaglikrehberi.com/islamda_cinsellik.asp
http://www.avrasyaforum.net/archive/index.php/t-6829.html
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=5474
http://ferdikiran2009.blogcu.com/islama-gore-cinsel-hayat_42209431.html
http://www.gizliilimler.tr.gg/%26%23304%3Bslam-h-da-Evlilik-ve-Cinsel-Hayat.htm?PHPSESSID=b462cb0f86f7c78a2e417d8197392624
http://www.uluyol.net/modules.php?name=aile&op=list_content&eid=3
http://www.hayatifarket.com/haber.php?haber_id=1721
http://www.hayel.net/islam/cinsel/c5.html
http://www.sohbetyurdu.org/evlilik-ve-cinsel.htm
http://www.muhiddin.net/evlilik_aile/29.php
http://www.portaliman.com/forum/islamda-cinsel-hayat-f248.html?s=7752216a9f784031ba88bafe96cfb921&
http://arsiv.sabah.com.tr/2004/06/26/cpsabah/gnc103-20040613-102.html
http://www.sanalda1numara.com/forums/evlilik/31771-cinsellik-ve-islam.html
http://www.islamdefteri.net/Forum.asp?konulari=goster&forumne=64
http://hakyolislam.com/ansiklopedi/fikih/fikih1/islamdacinsellik/index.htm
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1276
http://www.erotikaktuel.com/KADINA-YAPILAN-ORAL-SEKS-CUNNILINGUS-TEKNIKLERI_-820.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/Oral_seks
http://www.mutluinsan.com/haber_detay.php?haber_id=235
http://saglik.turk.net/kadin_sagligi.asp?a=14&s=306
http://www.suleymaniyevakfi.org/modules/fetvalar/fetva.php?fetva_id=535

MÜSLÜMAN KADIN VE ERKEĞİN BİLMESİ GEREKEN CINSEL KONULAR
LÜTFEN ALTTAKİ LİNKİ TIKLAYINI Z

http://www.dinisohbet.us/mahrem/index.htm
« Son Düzenleme: Ekim 14, 2012, 04:52:52 ÖS Gönderen: admin » Logged
« Yanıtla #1 : Kasım 12, 2010, 09:31:43 ÖS »
admin
Ziyaretçi
İSLAMİ LİTERATÜRDE EVLİLİK

İSLAMİ LİTERATÜRDE EVLİLİK

http://forum.vatan.tc/islami-literaturde-evlilik-ve-aile-kavramlari-t5218.0.html
İslami literatürde evlilik ve aile kavramları

“Sizlere içinizden huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet varetmesi O’nun varlığının işaret(belge)lerindend ir. Bunda düşünen akıl sahipleri çin nice ibretli dersler vardır.” (Rum, 30/21)

Sözlüklerde aile (Ar.) Ayle’den türemiş, temelini anne-babanın teşkil ettiği kan ve süt bağıyla birbirine bağlı fertlerde n oluşan küçük topluluk; nesep ve evlilikle biraraya gelmiş bir çatı altında bulunan topluluk; en az evli ve iki yetişkin insandan ve çocuklardan meydana gelen kurumsall aşmış bir biyo-psiko-sosyal ve dini bir grup/topluluktur. Ayrıca nikahları birbirine ebediyyen haram olan fertler de aileden sayılır. Bu son tanımlama klasik tanımlamaların ötesindedir.

Evlilik (Ar. izdivaç) ise bir erkekle bir kadın arasında Allah’ın koyduğu prensiple r çerçevesinde akdedilen muamele; evli olma hali; toplumsal kuralların ve yasaların öngördüğü şekilde karşı cinsten en az iki kişinin yaşantılarını birleştirdikleri ilişkiler bütünü gibi anlamlara gelir.

Yukarıdaki tanımlarda da görüldüğü gibi evlilik ve aile kavramları (konsepti) birbiriyl e içiçe girmiş grift kavramlar dır. Bu nedenle konuyu daha çok bu doğrultuda/düzlemde irdeleyec eğiz.

Evlilik ve aile İslam’ın da öngördüğü ve benimsediği bio-psiko-sosyolojik ve teolojik (dini) birleşme sonrası ortaya çıkan bir olgudur.

İlk insan Hz. Adem ve Hz. Havva’dan bu yana evlilik/aile mevcuttur . Çünkü bu insan olmanın gereği olduğu gibi dinî ve sosyal bir vecibedir de. Tarihin kaydettiği bütün toplulukl arda (en ilkel klanlarda bile) evlilik ve aile vardır. Bu durum dişi ve erkeğin aileler kurarak bir arada yaşamalarının fıtratı gereği olduğunu göstermektedir. Evlilikte iki cins birbirler ini tamamlarl ar. İki vücut, iki ruh, iki kalp ve daha doğrusu iki şahsiyet birleşir.

Evlilik günlük zevklerin ve ihtiyaçların ötesinde, aynı yastığa başkoyan iki farklı gönlü aynı gayeye hizmet ettiren, erkekle kadını bir birlik/müessese olarak kaynaştıran, onları aynı çatı ve aynı ideallerd e kaynaştıran, aynı duyguyu ve düşünceyi oluşturan, gelecek kuşaklara bir kan yakınlığı ile bağlayan bedenî, ruhî ve ictimaî bir birleşmedir.

Evlilik ve aile kurumunun kurulması öncesinde adaylar şu sorulara cevap aramalıdır.

- Bu evlilikte n dünya ve ahiret noktasında neler bekliyoru m?

- Aile/Evlilik nedir? Nasıl olmalıdır? Ne şekilde sonuçlanmalıdır?

- Evlilik/Aile kurumunun (müessese) kutsallığı hakkında neler biliyorum(z)?

- Karı-Koca ilişkilerinde ölçü ne/nasıl olmalıdır?

- Eşler arası sevgi, saygı, fedakârlık, paylaşma, sorumlulu k, iletişim vb. gibi meseleler de çözüm nasıl olmalı, ölçüsü ne olmalıdır?

- Evlilikte mahremiye t ve aile içi sırlar, çocuk eğitimi, ev yönetimi ve geçimi nasıl olmalı, boyutları ne olmalıdır?

 Bu soruların doğru cevabı aynı zamanda sağlık ve mutlu bir evlilik/aile yuvasının temelini de oluşturur.

Bir aile kurmaya karar veren gençlerin özellikle birbirler ini çok iyi tanımaları gerekir. Zira bu hususta Hz. Peygamber: “Evlenirke n eş seçiminde dikkatli olunuz, denginizl e evleniniz . Çocuklarınızı da dengiyle evlendiri n. Çünkü damar (huy ve karakter) soya çeker.” buyurmuştur. Karşı tarafın şahsiyetini, fikri yapısını, sosyal yaşantısını, aile/yakın çevresini iyi araştırmak ve elde edilen veriler Kur’an ve sünnet ölçüsünde değerlendirdikten sonra evlenip aile kurmanın ilk adımı atılmalıdır.

İslam’da aile diri bir müessese olduğu kadar ictimai (sosyal) bir müessesedir. Bu nedenle insanların evlenip sağlıklı ve mutlu bir aile yuvası kurmaları ayet ve hadislerl e teşvik edilmiştir. Çünkü aile, hem kişinin huzur bulduğu bir ortam, hem neslin devamı için bir vesile, hem de kişiyi dinen günah sayılan kötülüklerden alıkoyan bir vasıtadır. “İçinizden kendileri yle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet varetmesi O’nun varlığının delilleri ndendir. Bunda düşünen akıl sahipleri için nice ibretli dersler vardır.” (Rum, 30/21, ayrıca bk. Nahl, 16/72; Nur, 24/32). “Nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden kaçınırsa benden (benim yolum üzere) değildir.” “Evleniniz, çoğalınız. Zira ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı ümmetimin çokluğuyla övünürüm.” “Kişi evlenmekl e dininin yarısını tamamlamış olur. Diğer yarısı için de Allah’tan korksun.” “Size dininden ve huyundan memnun olduğunuz bir kimse kız istemeye gelirse onu evlendiri niz. Eğer böyle yapmazsanız yeryüzünde fitne ve büyük fesat zuhur eder.” diyerek bunu üç defa tekrarladı. Diğer hadislerd e ise “İçinizden gücü yeten kimse evlensin. Çünkü iffet ve namusu korumanın en tesirli yolu evlilikti r.” “Kadın şu dört şeyi için nikahlanır. Malı, soyu-sopu, güzelliği ve dindarlığı; evlilikte n hayır görmek için siz dindarını seçin ki eviniz bereketle nsin.”

Diğer bir hadiste ise “Kadınlarla güzellikleri dolayısıyla evlenmeyi n, olabilir ki güzellikleri onları kötülüğe sevkedebi lir. Malları dolayısıyla da evlenmeyi n, olabilir ki malları da onları size karşı isyana sevkedebi lir. Fakat onlarla dinleri dolayısıyla evlenin. Dindar olan siyah bir cariye dindar olmayanda n üstündür.” buyurmuştur.

Peygamber imiz bekar yaşayan Osman bin Mazun’un bu durumun yasaklamış ve onu evlenmeye teşvik etmiştir. “Benden sonra bekar kalmakla övünmek yoktur.” “Kişi kıyamet gününde nikahlı/evli olup olmamasına göre hesaba  çekilecektir.” hadisleri yle evliliği/nikahı teşvik etmiştir. 

İslam’da hristiyan lıktaki gibi ruhbanlık yoktur.  Bilindiği gibi hristiyan lıkta rahip ve rahibeler evlenemez lerdi. Fakat bu durum insan tabiatına aykırı bir durum olduğu için gayri meşru ilişkiler meydana gelmiş, tarihçilerin kaydettiğine göre  ortaçağda bu gayri meşru ilişkilerden yüzlerce düşük çocuk ve ceninler kilise havuzlarında havuzlar temizleni rken bulunmuştur. İslam hukukçuları evlenmeni n dini hükmünün çeşitli durumlara göre farz, vacip, sünnet, mübah, mekruh ve haram olduğunu belirtmişlerdir. Kişi için ise sağlık, nefis, ruh ve bedenî, malî durumlara göre çeşitli hükümleri olduğunu belirtmiştir.

İslam hukukçularına göre evlenmeye gücü bulunan ve evlenmediği takdirde zinaya düşeceğini kesin olarak bilen kimseye evlenmek farzdır. Evlenme güç ve kudretine haiz olan ve evlenmediği takdirde zina edip etmeyeceğini tam bilemeyen kimseye vacip olmaktadır. Evlenmezs e zina etmeyeceğinden emin olan kimseye ise evlenmek sünnet-i müekkededir. Evlendiği takdirde evliliğin gerekleri ni yerine getiremem e ihtimali olan kimsenin evlenmesi mekruh, bu ihtimal kesin ise haram kabul edilmekte dir. İslam’da kendini ibadete vermek gayesiyle de olsa bekarlık uygun görülmemiştir. Çünkü İslam dini ruhbaniye (dünyadan elini eteğini çekerek yalnız başına yaşama, evlenmeme); insanın yaratılışı ve doğasıyla çatıştığı için, onun fıtratına ters düştüğü için bekarlığı yasaklama ktadır. Şeytan iki kişiden çok bir kişiye daha yakındır. Bu sebeple evlenip biraraya gelen eşler o kadar çok yardımlaşma ve dayanışma içine girerler ki bu hava onları kader, gaye ve idealde birleştirir. Aynı potada eriyerek kaynaşmalarını sağlar. Evlilik nesep bağından bile kuvvetli bir bağ tesis eder. Evlilik insanlara karşılıksız olarak birbirine yardım etme ve birbirini n ihtiyacını giderme faziletin i ve fedakârlığını da öğretir.

Evlilik İslam’ın insan hayatına hakim olmasını kolaylaştırıcı faktörlerden birisidir . Çünkü hadis-i şerifte de buyrulduğu üzere “Evlenen dininin yarısını tamamlamış olur.” İslam sosyal bir dindir. Evlilik ve aile sosyalleşmede çok önemli bir unsurdur. Kişinin dinini yaşamasında, dini hayatına ve çevresine hakim kılmasında evlenip aile kurmanın rolü çok büyüktür. Bu nedenle “Evlilikle meşgul olmak kendini nafile ibadetler e vermekten daha faziletli dir. Çünkü evlilikte nefsi haramdan koruma ve çocuk yetiştirme gibi önemli hususlar vardır.” (İbn-i Abidin) kanaatine varılmıştır.

İslam’da evliliğin bir gayesi de şehevi arzuların, ihtiyaçların meşru yollarla tatmin edilmesin i sağlamak ve böylece zinadan korunmaktır. Kur’an erkek-dişi, karı-koca olarak iki cinsten iki kişinin bir araya gelerek nikah ve hukukî bir akitle birbirine bağlanmanın sebep ve hikmetler ini kısa ama öz bir biçimde anlatır. Kadınların erkekler için erkekleri n de kadınlar için birer “örtü” oldukları Kur’an-ı Kerim’de açıklanmaktadır. (Bakara, 2/187). Çiftlerden herbirini n diğerine örtü olması, onu örtmesi, şehvet hislerini n açığa çıkıp, kötü yollara düşmesini önlemesi olarak yorumlandığı gibi, her birinin diğerine muhtaç olup birbirler ini her bakımdan tamamlama sı olarak da yorumlana bilir. Onlar sizin bedeniniz i soğuktan, sıcaktan koruyan örtü/elbise gibidir. Evlenip aile kurarak da aklınızı ve kalbinizi zarardan ziyandan korur. Bu durum karşı cins için de geçerlidir. Aile yapısında karı ve kocanın birbirini n tamamlayıcısı ve koruyucus u olduğunu güzel bir biçimde ifade eden yukarıdaki ayetin yanında Hz. Muhammed’in şu hadisi de evliliğin zinadan korunma gayesini de taşıdığını ortaya koymaktadır: “Ey Gençler! İçinizden evlenmeye gücü yeten kimse evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan daha fazla sakındırır, iffeti daha çok korur. Evlenmeye gücü yetmeyenl er oruç tutsun. Zira oruç şehveti kırar.” Evlenmede en büyük engel olarak öne sürülen mali duruma da ayet temas etmekte fakirlik sebebiyle evlenemey enlerin Allah’ın lütfu ve ihsaniyle zenginleşeceklerini haber vermekted ir. “Eğer fakir iseler Allah onları lütfu kereminde n zengin eder. Allah’ın ihsanı geniştir. Evlenmeye güç yetiremey enlerse Allah’ın fazlından onları zengin edinceye kadar iffetli kalsınlar.” buyrulmak tadır. (Nur, 24/32-33). Hz. Peygamber  (s.a.v.) şu üç kişiye Allah’ın mutlaka yardım edeceğini müjdelemiştir: “Özgürlüğüne kavuşmak isteyen sözleşmeli köle, haramdan sakınmak gayesiyle evlenmek isteyen kimse, Allah yolunda cihad eden kimse. Konumuzla ilgili olarak şu örnek son derece dikkate şayandır: Bir gün birisi Hz. Peygamber e gelerek evlenmek istediğini söyledi. Efendimiz adama evlenecek neyi olduğunu sordu. Cevabı olumsuz olunca, “Git, ailene bir bak birşeyler bulursun.” dedi. Adam eli boş geri döndü. Hz. Peygamber: Demirden bir halka da olsa olur.” dedi, adam gitti yine eli boş döndü. Adamın üzerinde üst elbisesi dahi yoktu. Bunun üzerine Hz. Peygamber Kur’an-ı Kerim’den ezbere bildiği kısımların olup olmadığını sordu. Adam birkaç sureyi ezbere bildiğini söyleyince, “Bildiğin surelere karşılık seni evlendiri yorum.” buyurdula r.

Rum Suresi, (30/21)’nde evlilik için üç büyük özellik kaydedili r: Eşlerin birbirler ine karşı ünsiyet (yakınlık) hissetmes i, bu ünsiyete bağlı olarak bedenî ve ruhî ihtiyaçların giderilme si; ikinci olarak eşler arası sevgi ve saygının oluşması; üçüncüsü ise iki cins arasında vuku bulan şefkat. Bu üçüncüsü herşeyi kapsayan pek derin ve ince bir faziletti r.

Aile üyelerini birbirine bağlayan, onların karşılıklı saygı, şefkat, yardımlaşma ve dayanışma güven ve hoşgörü içinde yaşamlarını sağlayan temel duygu şüphesiz “SEVGİ”dir. Sevgi sonradan eğitim kursları vasıtasıyla kazandırılabilecek teorik bir bilgi değildir. Sevgi aile içinde ancak yaşanıp benimsene rek öğrenilebilir.

Evlilikte cins karşı cinsi sever, aralarında sevgi ve dostluk vücut bulur. Şekil ve suretteki benzerlik gönül ve düşünce benzerliğini sağlar. Bundan da karşılıklı sevgi, saygı, bağlılık ve şefkat doğar. Bu sebeple evlilik bedenî ve ruhî ihtiyaçları (sevme-sevilme, koruma ve korunma, sayma-sayılma, yardım etme-yardım görme vb.) karşılar.

Allah erkekle kadının ayrılmamak üzere birleşmelerini ve kaynaşmalarını istediğinden büyü (sihir) yoluyla eşleri birbirind en ayırmayı en büyük günahlardan saymış (Bakara, 2/102) “Allah katında helalleri n en sevimsizi olarak da boşanmayı” ifade etmiştir. (Hadis-i Şerif)
Kur’an-ı Kerim’de “Sizi bir tek nefisten yaratan ve gönlünüzün huzura kavuşacağı eşi de ondan var eden Allah’tır. (Araf, 7/189) denilmekt edir. Bu ayetle evlilikte temel, ana gayenin eşler arasında sevgi ve yakınlık oluşturulmasını, eşlerin birbirler iyle huzur ve sukünete ulaşmasını temin etmek olduğunu ortaya koymaktadır.

Yine Kur’an’da evlilik/nikah için “ihsan, kal’alandırma, iffetli olmak, muhafaza etmek” tabiri kullanılır. Çünkü çiftlerden herbiri evlenmekl e günahtan, şehvetin baskısından, hayatın tehlikele rinden korumuş olur. (Nisa, 4/24 ayetinin ilk kelimesi bu manayı içerir.) Nitekim gayri meşru birleşmeye(zina) de akıtmak manasından “sifah” denmiştir. Çünkü her iki taraf ortaklaşa birbirini n hayat suyu olan menisini heder etmekte ve yüz suyunu akıtmaktadır. Ve evlenip aile kurmak peygamber lerin yolu ve sünnetidir. “Andolsun ki biz senden önce de Peygamber ler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik.” (Rad, 13/38)

Evliliğin meşru kılınmasının diğer bir sebebi ihtilaf ve kavgaları önlemektir. Zira gayri meşru ilişkiler tabiatı gereği kıskanç olan insanlard a ölümle sonuçlanan döğüşme ve çekişmelere yol açar. Bu da can, ırz ve namus güvenliğini yok eder. Toplumsal huzur ve barış bozulur. Toplum fitne ve fesada düçar olur. Bundaki başka bir hikmet ise insanların namusunu, iffetini, şeref ve haysiyeti ni korumaktır. Tabii ihtiyaçlarını meşru yollardan karşılayan eşler gayri meşru yollara girmezler . İnsan tabiatında ve toplum hayatında aslolan fuhuş ve arsızlık değil iffet ve hayadır. Bunu da ancak meşru ve legal bir evlilik temin eder. Evlilik eşleri yücelten bir müessesedir.

Asrımızda bazı kişi ve ideolojil er evlilikle meydana gelen aile kurumuna cephe almışlar, İsrail’deki butzlar, komünist ülkelerde komünler; hippi tipi ve derbeder hayat sürenler, metresliği ve flörtü benimseye nler ailesiz yaşanabileceğini (ki bu toplumun ahlak yapısına dinamit koymaktır) göstermeye çalışmışlardır. Fakat netice hüsran olmuştur. Bireyler ve toplumlar huzursuz ve mutsuz olmuş, çocuklarda yetişme ve gelişme problemle ri ortaya çıkmıştır. Böylece sağlık gelişimin ancak anne-babanın meydana getirdiği bir aile birimi ve atmosferi içinde gerçekleşebileceği anlaşılmıştır.

Son dörtbin yıldaki seksen uygarlıkla ilgili kapsamlı bir araştırma yapan ünlü İngiliz Antropolo g John Urwin, her uygarlıkta aile bozuldukça uygarlığın da parçalanmaya başladığını ve milletin çöküşünün ailenin çöküşüyle ilgili olduğunu söylemiştir Çoğu örnekte aile biriminin çöktüğü zaman diliminde uygarlık da yıkılmıştır. Urwin’in araştırmasına göre erkek, enerjisin i şehvet ve arzuları yönünde kullanırken evlendiğinde ailesi için enerji harcamakt a, geleceğe yatırım yaparak en iyi faaliyeti göstermeye çalışmaktadır.

Tarihte evlilik ve aile kurumu olmayan bir topluluk/toplum yoktur, düşünülemez de. Toplumlar ve milletler evlilik ve aile müessesesinin devamı için (dolayısıyla kendi varlık ve nesilleri nin) gençlerini evlenmeye sevketmek yolunda çareler aramışlardır. Örneğin Roma İmparatorluğunda bekarlık ve sefalet hayatı fazla yayıldığından aile müessesesi sarsılmıştı. Bunu önlemek için İmparator Augustus’un çıkardığı yasaya göre herkes kendi durumuna/kudretine göre evlenmeye, evlenmiş olanlar ise çocuk sahibi olmaya mecburdu. Yasaya aykırı hareket edenler ise şiddetle cezalandırılıyorlardı. İkinci Dünya savaşında mağlup olan Fransızlar’a Mareşal Peten’in şu sözleri çok meşhurdur: “Dostlarım bizi zevkimiz mahvetmiştir. Hatalarınızı tartınız, onları daha ağır bulacaksınız. Siz çocuk sahibi olmak istemedin iz, aile hayatını terkettin iz. Fazileti ve dinî/manevî değerleri geri ittiniz. Her yerde şehvetinizi aradınız.”

Allah Rasulü’nün hayatını göz önüne aldığımızda onun, toplumun fertlerin i kontrol altında tutmak, insanın nefsini düzeltmek hususunda ne denli titizlik gösterdiğini açıkca görürüz. Onun bu konuda titizlik göstermesinin temelinde insan gerçeğinin anlaşılması ve onun arzu ve istekleri ne cevap verme duygusunu n yattığını görürüz. Öyle ise evlilik/aile İslami ölçüler sayesinde toplumun hiçbir ferdi yaratılışın ötesine geçemeyecek gücü ve imkanının dışında gayret sarfetmey ecek; tam aksine orta yolda (ki İslam ümmeti orta yol/mutedil bir ümmettir) yürüyecektir.

Evliliğin insan üzerindeki sosyal, ahlakî, bedensel ve ruhsal birçok yararları vardır. Çocuk sahibi olup nesli devam ettirme ve çoğaltma; hayırlı nesilleri n birbirini izlemesi (ki, bu sadaka-i cariye/hayırlı bir iştir.) ve böylelikle Allah’ın insanı yeryüzüne mirasçı kılması bunlardan sadece biridir. Kur’an’da bir ayette “Allah size kendi nefisleri nizden eşler yarattı, eşlerinizden de size oğullar ve torunlar var etti. (Rum, 30/21) denilmekt e, bir başka ayette ise kadınlar, erkekler için birer evlat yetiştirme tarlası olarak tanımlanmaktadır. “Kadınlar sizin tarlanızdır.” (Bakara, 2/223) buyurulma ktadır.

Evlenip çocuk sahipi olmak bir takım sosyal bağların kurulmasını, akraba ve hısımlıkların meydana gelmesini sağlar. Anne ve babaları vasıtasıyla nesep yakınlığına sahip olan insanlar, eşleri vasıtasıyla da sıhrî (evlilik sonucu) akrabalar a sahip olurlar. Bu şekilde toplumda bir yardımlaşma ve dayanışma, birbirini koruma ve kollama hali meydana gelir. Böylece zayıf olarak yaratılan insan yalnızlıktan ve kimsesizl ikten kurtulur. Sahipleri, akrabaları, gözetenleri, destekley icileri olan insan güvenli bir şekilde yaşama gücüne sahip olur. Hayatın çekilmez yükünü rahatlıkla taşır.

Evlenme ve aile sahibi olmanın en önemli gayelerin den birisi de nesli muhafazadır (ki diğer dört muhafaza dinin, aklın, canın, malın muhafazasıdır; nesli muhafaza bu dört şeyin muhafazasına da yardımcı olur.) Böylece sağlıklı, dengeli ve sağlam nesiller  yetişir. Yeni nesil ihtiyaç duyduğu bütün dini, insanî ve manevî değerleri, beşerî hasletler i, sosyal normları, ahlakî öğretileri ilk önce ve en iyi şekilde aile yuvasından da öğrendiğinden bu müessese aynı zaman en mükemmel eğitim-öğretim yuvasıdır. Yavrularına bilgi veren edep ve terbiye öğreten anne-baba da gerçek manada eğitmen ve öğretmendir. Ebeveynle r çocuklarını bedenen ve ruhen en iyi şekilde yetiştirmekle mükelleftirler. Bunun müeyyidesi de yüreklerindeki sevgi, şefakat ve içgüdüyle zihinleri ndeki çocuk sahibi olma şuur ve idrakidir .

Kadın ve erkek, Allah’a kulluk bakımından, insan olma bakımından eşittirler. Nitekim ilgili ayet-i kerimede “Erkek olsun kadın olsun her kim de mü’min olarak iyi/hayırlı işler yaparlars a işte onlar cennete girerler, zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar” buyurulma ktadır. (Nisa, 4/124) Al-i İmran, 3/195; Mü’min, 40/40;  Nahl, 16/97 ayetleri de aynı mealde olup kadın ve erkeğin kul olarak farklı olmadığını ortaya koymaktadır. Konuyla ilgili bir hadiste ise; “Şüphe yok ki kadınlar erkekleri n dengi, benzeri ve tam bir eşidir.” İnsanı bir elmaya benzetece k olursak elmanın tam ikiye bölünmüş eşit parçalarından biri kadın, diğeri erkektir. İkisi biraraya gelince “insan” oluyor. Böylece kadın erkeği, erkekte kadını tamamlar. Demek ki insan yalnız başına eksik ve yarımdır.

Kadın, insan ve kul olarak erkekle aynı olan birçok hak ve sorumlulu klarının yanında “kendine has” birtakım hak ve sorumlulu kları da vardır. Kadın tabii olarak erkek gibi hayatın paylaşılmasında, iş bölümüne göre, kendisine düşen görev ve sorumlulu klara sahip olduğu haklara uygun özelliklerle donatılarak yaratılmıştır.

Yukarıda mutlu ve huzurlu bir aile yuvası için kadın ve erkeğin birbirler ine karşı hak ve sorumlulu kları olduğunu söylemiştik. Bu görevler şöyle özetlenebilir:

İslam’ın evlilikle birlikte kadına tanıdığı, mehir, nafaka, kendi malını tasarruf, boşama hakkını alma ve üzerine evlenilme mesini şart koşabilme, kendisine iyi muamele edilmesi hakları karşısında; kadından istediği sorumlulu k, iffetli olması ve kocasının meşru emirlerin e itaat etmesidir . İslam’da öncelikli sorumlulu k erkeğin üzerine düşmektedir. Çünkü Allah, onu lider, reis mevkiine koymuştur. İlgili ayette: “Allah’ın bazısını bazısına üstün kılma ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler kadınlar üzerinde sorumlu-gözeticidir.” (Nisa, 4/34). Ailenin reisi erkektir. Daha öncede belirtild iği gibi yüklendiği sorumlulu k ve görevler, fizyoloji k/psikolojik yapısı erkeğin aile reisi olmasını tabii kılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de “Erkekleri n meşru surette kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi kadınların da onlar üzerinde hakları vardır. Yalnız erkekleri n onlardan bir üstünlük derecesi vardır.” (Bakara, 2/228) denilerek erkek ve kadını karşılıklı haklarına işaret edilmekte ve erkeğin reislik görevine dikkat çekilmektedir. Ailenin geçimini sağlamak erkeğin görevidir. Çünkü erkekler kadınlardan daha güçlü yaratılmışlardır. İslam buna o kadar önem verir ki hadiste buyrulduğu üzere: “Bir erkeğin Allah rızasını gözeterek aile fertlerin e yaptığı harcama onun için bir sadakadır/mükafattır.”

Karı-koca birbirler inin eksikleri ni ve kusurlarını görmemeli, namus ve iffetleri ni korumalıdır. Her ikisi de hayırlı/salih bir karı-koca olmaya gayret etmelidir ler. Bu hususta Hz. Fatıma: “Hayırlı hanım eşini üzmeyen, duygu ve hayalleri yle de asla haramlard a gezmeyenl erdir” diyor. Aynı görüşü Hz. Ali “Hayırlı erkek de eşini üzmeyen, duygu ve hayalleri yle de olsa haramlard a gezmeyenl erdir.” buyurmuşlardır.

Kocanın hanımına karşı hak ve görevlerini hadisler ışığında şöyle sıralayabiliriz:

Bir kimse hanımına iyi davranmalı, onu kırmamalı, kaba davranışlardan sakınmalıdır. Efendimiz şöyle buyuruyor:  “Ey ümmetim! Kadınlara hayırla muamele etmenizi tavsiye ederim.  Çünkü onlar sizim emriniz altındadır. Fazla tahakküme (Hükmetmeye) hakkınız yoktur. Ancak açıktan fuhuş etmişseler o zaman durum değişir.”
Logged
« Yanıtla #2 : Ekim 14, 2012, 04:54:05 ÖS »
admin
Administrator
Full Member
*****

Mesaj Sayısı: 105


İSLAMDA EVLİLİK VE CINSELLIK İLE İLGİLİ MAHREM KONULAR 2. BÖLÜM

İSLAMDA EVLİLİK VE MAHREM YAŞAM

İSLAMDA EVLİLİĞİN HÜKMÜ

http://www.sevde.de/Aile/IslamdaAile.htm
İslamda evlenmeni n hükmü 3 kısımdır Vacip-Sünnet ve mübah

1- Bir kimsenin şehveti galebe çalıp günaha girmekten endişe ederse evlenmesi vaciptir.

2- Bir kimse şehvet hissine sahip olur, fakat iradesi kuvvetli olduğundan günaha girmesi söz konusu olmazsa maddi durumu müsaid olduğu takdirde evlenmesi sünnettir. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor: "Ey gençler cemaatı! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan en çok çevirici ve ırzı en ziyade koruyucud ur. Evlenmeye gücü yetmeyen oruç tutsun. Çünkü oruç onun için şehvet kırıcıdır" (Buhari, Müslim). İmam-ı Şafii (ra) şöyle diyor: "İradesi kuvvetli olduğundan harama girmekten endişesi olmayan kimsenin evlenmeyi p ibadetle meşgul olması daha iyidir. Çünkü Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yahya'yı "Hasun" –kadınlara karışmayan- kelimesiy le meth ve sena ediyor."

3- Bir kimse yaşlı veya cinsi iktidarı zayıf olursa evlenmesi mübah ise de, evlenmeme si daha iyidir. Çünkü evlenme gereği olmadığı halde ağır bir yük altına girmiş olur (al-Müğni li ibn Kudame).
 

İSLAMDA EVLİLİK

  http://www.google.com.tr/#hl=tr&sclient=psy-ab&q=%C4%B0SLAMDA+EVL%C4%B0L%C4%B0K+&oq=%C4%B0SLAMDA+EVL%C4%B0L%C4%B0K+&gs_l=serp.3..0l4.4585.10244.0.11548.16.15.0.1.1.1.736.6075.2-1j11j0j2j1.15.0...0.0...1c.1.TL-UmI13hB4&pbx=1&bav=on.2,or.r_gc.r_pw.r_qf.&fp=c2a12d9e90eb0a5e&bpcl=35277026&biw=1024&bih=658

İSLAMDA EVLİLİĞİN ŞARTLARI

http://www.islamportali.com/islamda-evlilik-ve-mahrem-konular/6448-evlenme-sartlari.html

Evlenme Şartları

--------------------------------------------------------------------------------

 
İslâm hukukunda belirli akrabalar la evlenilme si ya-saklanmıştır (en-Nisâ 4/22, 23). Kendileri yle evlenilme si yasak olan bu kadınlara muharremât denmekted ir. Bu yasak bazı kereler devamlıdır; hiçbir hal ve durumda ortadan kalkmaz. Bazan da bu yasak sürelidir; belli sürelerin geçmesi veya bazı durumların gerçekleşmesi halinde bu kimselerl e evlenileb ilir.

a) Devamlı Evlenme Engelleri


İslâm hukukunda devamlılık arzeden, yani tarafların birbiriyl e evlenmesi ne ebedî olarak engel olan sebepler-dir. Devamlı evlenme engelleri üç grupta toplanır.


1. Kan Hısımlığı. Kan hısımlığı sebebiyle evlenilme si yasak olan akrabalar dört grupta toplanır. 1. Usul (üst soy hısımları); 2. Fürû (alt soy hısımları); 3. Ana baba-nın fürûu; 4. Dede ve ninenin sadece çocukları. Buna gö-re kişinin kendi annesi, ninesi, kızı, kız torunları, kız yeğenleri veya onların kızları, teyze ve halasıyla evlenmesi yasaktır.

 

2. Sıhrî Hısımlık. Evlenmede n doğan hısımlık sebebiy-le kendileri yle evlenilme si yasak olanlar da keza dört gruptur. 1. Usulün eşleri yani üvey anne ve üvey nine. Üvey ninenin baba veya anne tarafından olması farketmez . 2. Fürûun eşleri, yani gelinler. 3. Eşin usulü, yani ka-yınvâlide ve eşin her iki taraftan nineleri. 4. Eşin fürûu, yani üvey kızlar veya bu durumda olan kız torun-lar. Ancak bu son grupta evlenme engelinin doğması için sadece nikâh yetmemekt e, evliliğin zifafla da fiilen başlaması gerekmekt edir.

3. Süt Hısımlığı. Çocukla öz annesi dışında kendisine süt veren kadın ve onun belirli derecedek i yakınları a-rasında meydana gelen hısımlıktır. Süt hısımlığı miras hakkı doğurmazsa da bir evlenme engeli teşkil eder. Bu gruptaki hısımlar da kendileri yle sürekli olarak evle-nilmesi yasak olan akrabalar grubunda yer alırlar. Bu yolla evlenilme si yasak olan hısımlar şunlardır: 1. Süt usul, yani sütanne, baba, sütnine ve dede. 2. Sütfürû, yani süt çocuklar ve torunlar. 3. Sütanne ve babanın neseb ve sütten olan fürûu, yani sütkardeşler ve onların çocukları. 4. Sütdede ve ninenin sadece çocukları ki bunlar süthalalar ve sütteyzeler olmaktadır. 5. Eşin sü-tannesi ve ninesi. 6. Eşin sütten olan kız çocukları ve kız torunları. Burada söz konusu olan koca eşin süt ço-cuğu emzirirke n evli bulunduğu koca değildir. O zaten süt usul olarak yukarıda zikredild i. Buradaki koca sü-tanne ile daha sonra evlenmiş bulunan kimsedir. Bu son durumda kız çocuk ve kız torunların yasak olabilmes i i-çin nikâh yetmeyip evliliğin zifafla fiilen başlaması da gerekmekt edir. 7. Sütbaba ve dedenin sütanne ve nine ol-mayan eşleri. Sütanne ve nine süt usul olarak yukarıda zaten zikredild i. 8. Sütten olan fürûun eşleri.

Hukukçuların çoğunluğuna göre çocuğun ilk iki yaş i-çerisinde emdiği süt az olsun çok olsun süt hısımlığının meydana gelmesi için yeterlidi r. İmam Şâfiî ise süt hı-sımlığının oluşabilmesi için ilk iki yaş içinde beş fâ-sılalı ve doyurucu emişin şart olduğunu söylemektedir. İki yaşından sonra emmiş olduğu süt müctehidlerin çoğuna göre bu tür bir hısımlık ve evlenme yasağı doğurmaz.

b) Geçici Evlenme Engelleri

Ortadan kalkmaları mümkün olan, bu sebeple de devamlı evlilik engeli oluşturmayan sebepler şunlardır:

1. Başkasının Eşi Olma. Evli olan veya boşanmış veya kocası ölmüş olup da henüz iddet beklemekt e bulunan ka-dınlarla evlenmek yasaktır.

2. İki Akraba ile Birden Evlenme. İslâm hukukunda bir erkeğin belirli şartlarla birden fazla kadınla evlenmesi mümkündür. Ancak bir erkek iki yakın akraba ile aynı an-da evli olamaz. Bu ilişkinin akrabalık ilişkisine zarar vereceği düşünülmüştür. Bu yakınlığın ölçüsü iki kadın-dan her birini ayrı ayrı erkek kabul edildiğinde bunla-rın birbirler iyle evlenemey ecek derecede yakın akraba olmalarıdır. Teyze ile yeğen buna örnek gösterilebilir. Çünkü hangisi erkek kabul edilirse edilsin diğeriyle ev-lenmesi hukuken mümkün değildir. Bu durumda bunların ay-nı kişinin nikâhında birleşmeleri de söz konusu olamaz.

3. Üç Kere Boşanma. Bir erkek üç boşama ile boşamış olduğu eşi ile tekrar evlenemez . Bakara sûresinin 227. âyetinde, “Boşanma iki keredir; sonra ya iyilikle tutmak veya güzel bir biçimde bırakmak (gerekir)” buyurulmuştur. İslâm hukukunda kolay boşanma usulü benimsend iğinden ve kocanın karısını tek taraflı bir irade beyanıyla boşama-sı mümkün olduğundan bunun kötüye kullanılmasını önlemek için üç boşama ile boşadığı eşiyle tekrar evlenemem e gi-bi bir yasak getirilmiştir. Bu durum boşayan eş için geçici bir evlenme engeli teşkil eder. Bu engelin ortadan kalkması için kadının bir başkasıyla geçerli bir evlilik yapması, bu evliliğin hileli olmaması ve zifaf ile fii-len başlaması daha sonra da boşanma veya ölümle sona er-mesi gerekmekt edir. Bu durumda artık ilk koca dilerse boşamış olduğu eşiyle onun da rızâsını alarak tekrar ev-lenebilir.

4. Din Farkı. Müslüman bir erkeğin Ehl-i kitap yani yahudi ve hıristiyan olmayan bir kadınla evlenmesi ya-saktır. Kur’ân-ı Kerîm’de, “Müşrik kadınlarla iman edin-ceye kadar evlenmeyi n…” (el-Bakara 2/221) buyurulma ktadır. Müşrik Allah’ın birliğine inanmayan, ona ortak koşan kimse demektir. Yahudi ve hıristiyan kadınlarla evlenileb ilir (el-Mâide 5/5). Buna mukabil müslüman bir kadının gayri müslim bir erkekle isterse bu erkek Ehl-i kitap olsun evlenmesi dinen mümkün değildir. İslâm hu-kukçuları bu konudaki görüşlerinin Mâide sûresinin 5 ve Mümtehine sûresinin 10. âyetlerine dayandırmaktadırlar. İslâm hukukçularının bu âyetleri gayri müslim erkeklerl e evlenmeyi yasaklaya cak biçimde yorumlama ları, Ehl-i ki-tap da olsa başka bir din mensubuyl a evlenmeni n kadının ve doğacak çocukların dinini menfi olarak etkilemes i en-dişesine dayanmakt adır. Ancak tabiatıyla bu engeller ge-çicidir. Gerek erkeğin gerekse kadının müslüman olarak bu engelleri bertaraf etme imkânı her zaman vardır.
 

İSLAMDA SEVIŞMEK VE CIMA

http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/cima-nin-edepleri.html

İslâmiyet insan yaratılışına uygun en tabiî bir dindir. Bu nedenle müminleri evlenmeye teşvik etmiştir. Evlilik sayesinde cinsi arzular tatmin edilir, iffet ve namus korunur, neslin devamı mümkün olur.

İslâm'a göre cimâ'ın da bir takım adâbı vardır. Bunlar; birleşmeden önce euzü-besmele çekmek; örtü altında olmak; kıbleye karşı olmamak; aybaşı halinde yapmamak, dübürden sakınmak, kadına yumuşak davranmak; o da ihtiyacını giderince ye kadar terketmem ek; ikinci defa ilişkide bulunacak sa eteğini yıkamak; gecenin başlangıcında ilişkide bulunacak sa uyumadan önce yıkanmak, hiç değilse abdest alıp öyle uyumak; sevgi ve ilgiyi artırıcı hareketle rde bulunmak ve:

"Allah'ım! Bizden ve bize vereceğin çocuktan şeytanı uzak kıl" diye dua etmek. Kim bu duayı okur da çocuğu olursa şeytan onu saptıramaz (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XI, 303; Mansur Ali Nasıf et-Tâc, II, 3082; Gazâli, İhya', Kahire 1967, II, 63-65).

İslâm cinsi arzuların meşru yoldan giderilme sini ister. Kadına dübürden yaklaşmayı yasaklama sı Kur'anî nass ile belirlenm iştir. "Allah'ın size emrettiği yerden onlara gidin" (el-Bakara, 2/222) buyrulur. Bu bildiğimiz tenâsül yoludur. Arka yoldan yaklaşmak doğru değildir. Peygamber Efendimiz: "Hanımına arka yoldan yaklaşan kimse lanete uğramıştır." buyurur. Başka bir hadîslerinde de:

"Erkeğe veya kadına arka yoldan yaklaşan kimseye Allah, rahmet bakışıyla bakmaz" buyururla r (Mişkâtü'l-Mesâbih, II, 184). Böyle davranmak küçük livata olarak kabul edilmiştir.

Adet gören veya lohusalık halinde bulunan kadınlarla cinsi ilişkide bulunmak haramdır. Nitekim: "Hayız zamanında kadınlarınızla cinsi münasebetten vazgeçin. " (el-Bakara, 2/222) ayeti bunu açıkça ifade etmektedi r. Cinsi münasebetten sonra gusletmek farzdır.

http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/cima-nin-edepleri.html

FATİH  SELİM - İSTANBUL

http://www.istanbul-fatih34.tr.gg

Yukarıda detaylı olarak islamda evlilik ve sevışme ile ilgili
yeterli izahlar bulunmakt adır
Aşağıda ise bazı videolar bulunmakt adır
sevışme ile ilgili bazı videolar yabancı kaynaklar dan alıntıdır
ve youtube içeriklidir konuyla ilintili olduğu için buraya naklettik
ancak yukarıda konuyla ilgili geniş izahlar vardır
dolayısıyla videoların seyredilm esi gerekli değildir
videolard a bazı yabancı filmlerde n alıntı sevısme
sahneleri mevcuttur
bu aşağıdaki örnekler dışında internett e yer alan
gayri ahlaki videoları
kesinlikl e seyretmey iniz uyarırız
sadece konuyla ilgili olduğu için aşağıdaki videolar
gençlerimize bilgi amaçlı verilmiştir
örnek olarak verilmiştir

http://www.youtube.com/watch?v=4q1ubmncCXo&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=beZi2DIUXqI&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=FH86PuqybCY&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=zJY3GJplBlY&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=3_bASGmNYEE&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=0bAVd9jJE2Q&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=JIYMEETxv80&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=s-n3dDEcdAc&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=piAgcS__1tQ&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=3wsfOM_IpsA&feature=relmfu




« Son Düzenleme: Aralık 15, 2012, 09:52:28 ÖS Gönderen: admin » Logged
Sayfa: [1]
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2008, Simple Machines
LinkBacks Enabled by LordReco | FoRuMBoL Themes