+ ISLAMGREEN34 NEW WORLD » KÜLTÜR ______________________________________________________________________________________ » İSLAMİ DEFORMASYON ve ÇOK FARKLI KÜLTÜREL VE İSLAMİ KONULARA AİT DÖKÜMANLAR (Moderatör: İman_Power)
 DOMUZ NEDEN ZARARLIDIR VE HARAMDIR KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

Kullanıcı Adı: Beni Hatırla?
Şifre:
Sayfa: [1]
Konu: DOMUZ NEDEN ZARARLIDIR VE HARAMDIR KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ  (Okunma Sayısı 13793 defa) Seçenekler Arama
« : Mayıs 18, 2009, 01:46:44 ÖS »
admin
Ziyaretçi
DOMUZ NEDEN ZARARLIDIR VE HARAMDIR KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

DOMUZ İLE İLGİLİ DİNİ VE SAĞLIKLA
İLGİLİ KONULAR İÇİN LÜTFEN ALTTAKİ
LİNLERİ TIKLAYINI Z

http://www.wardom.org/showthread.php?t=277289
http://www.mailce.com/domuz-eti-ve-domuz-etinin-sagliga-zararlari-domuz-etinin-zararlari-domuz-eti-harammi-domuz-eti-neden-haram.html
http://www.kaynamanoktasi.com/domuz-mu-yiyoruz/
http://www.sivaslilar.net/forum/archive/index.php/t-28773.html
http://www.risaleforum.com/showthread.php?t=12818
http://www.haberform.com/haber/domuz-domuz-yagi-aspartam-katki-3105.htm
http://www.gidaraporu.com/turkiye-domuz-ciftlikleri_g.htm
http://www.haber50.com/28169_Istanbul%60da-Domuz-Yemeyen-Kalmamis-.html
http://www.azbuz.com/etiket/domuz-harammi/a/874358
http://www.dini-bilgiler.com/tag/domuz-eti-harammi
http://www.netkeyfim.com/islami-bilgiler/domuz-et-harammi.html
http://www.mailce.com/domuz-etini-yeni-delirdi.html
http://ahmetilk.blogcu.com/turkiye-de-domuz-ciftlikleri_2300702.html
http://www.yeniyorumlar.org/turkce/2.sayi/domuz.htm
http://ezan.vakti.com/cola_harammi
http://www.milligorusportal.com/showpost.php?p=49307&postcount=2
http://www.kaynamanoktasi.com/domuz-mu-yiyoruz/
http://www.forumhaylaz.com/archive/t-9689.htm
http://www.minare.net/forum/saglikli-yasam/sigara-haram-mi-mekruh-mu-t9674.0.html
http://www.harunyahya.net/V2/Lang/tr/Pg/WorkDetail/Number/6225
http://www.kadinlarkulubu.com/saglikli-beslenme/37469-domuz-eti-sagliga-zararlari.html
http://www.alemim.net/forum/haber-arsivi/15598-domuz-eti-ve-sagliga-zararlari.html
http://forum.islamiyet.gen.tr/islami-bilgi-ve-kaynaklar/29946-domuz-eti-ve-sagliga-zararlari.html
http://www.gurbetport.com/site/modules.php?name=News&file=print&sid=3756
d=0FB84869B184E195A78E2E71436EA4C2?haberno=5006" target="_blank">http://www.aksiyon.com.tr/yazarDetay.do;jsessioni d=0FB84869B184E195A78E2E71436EA4C2?haberno=5006
http://www.milligorus-forum.com/portal/istanbulda_domuz_yemeyen_kalmamis-t5623.html?s=56e9a9a46a533c81fc6afb5e29624ae0&
http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=5015

 Türkiye’de Domuz Çiftlikleri, Kesimhane leri ve Kullanma Yerleri

--------------------------------------------------------------------------------

Biraz araştırma yaptım sizilerle paylaşıyorum :

Bugün ülkemizde ne acıdır ki 80’nin üzerinde domuz çiftliği faaliyet göstermektedir.
Ülke coğrafyasında dağılımı ise şöyle: Eskişehir, Çorum, Kastamonu, Manisa, Isparta
Kayseri, Mersin, Bilecik, Erzincan, Adana, Denizli, Bursa (Karacabey,Ertuğrul köy
Hançerli Köy, Çınarlı Köy) Burdur, Gökçeada, ızmir (Menemen, Kısıklı Köyü) Balıkesir
Afyon(Emirdağ), Kütahya, ıstanbul (Arnavutköy, Ayazağa, Acımaşlı köyü, Habibler
Kemerburg az, Beykoz, Terkos, Cendere, Halkalı, Polonezköy, Zeytinbur nu, Çorlu) vs.
Kaynak: Wardom http://www.wardom.org/showthread.php?t=277289

Bu çiftliklerde yılda 1 milyonun üzerinde (yanlış duymadınız)
domuz, kesimhane lere gitmekted ir.
Kesimhane lere gelince,bir çoğu sucuk,salam, sosis imalat hanelerin in
bünyesinde bulunmakt a bir kısmı kaçak kesimhane lerde
çok azı da Belediyel erin kontrolun da olan kesimhane lerde kesiliyor .
ıstanbul’da Sütlüce Belediyes inin kesim hanesi en meşhurlarındandır.

Kesimhane lerde kesilen domuzlar daha sonra nerelere gidiyor?
Etler ve yağlar sucuk, salam, sosis fabrikala rına,otellere, tatil köylerine
büyük, küçük marketler e, büfelere, iç yağları sabun fabrikala rına
ilaç fabrikala rına, kozmetik imalatına, bazı margarinc ilere
kıllar fırça imalatçılarına
işkembe, bağırsak, ciğer gibi sakadatla rı kozmetik ve ilaç sanayiine
göz ve bazı iç organları hastahane lere; bazı artıklar yem sanayiine
deriler dericiler e dağıtılmaktadır.

İşte böyle yılda 1 milyondan fazla kesimi yapılan domuzun
her eczası hayatımızın çeşitli kademesin de farkına varmadan
bilgimizi n dışında karşımıza çıkabilecek durumdadır.
Ve bunu kontrol edecek, müslüman halka bildierec ek
hiçbir resmi ve sivil merci bulunmama ktadır.
Sucuk, salam, sosis ürünlerinde etiketler inde kullanılan
katkı ve yardımcı maddeleri n hangi hayvan cinsine ait
olduğu yazılması kanuni bir zorunlulu k olmasına rağmen
etiketler ide bu bilgileri bulmak mümkün olmamakta .
Hatta sosisler etiketsiz bile satılabilmektedir.

Sosis, salam, sucuk imalathan elerine gelince
bunu kontrol etmek hemen hemen hiç mümkün değildir.
Çünkü bunu aleni yapan çok az firma var.
Çoğu bu işi bile bile ve gizli yapıyor.

şişli’de Foti-Onur-Fomar
Ayazağa’da Çerkezo-Sifko imalathan eleri
Ayazağa’da Adela
Çatalcada Trakya Et ve Süt A.ş.
Gourmet
Arnavutköy yakınlarında Karlıbayır mevkiinde
Marmara salam imalathan esi
Pepço,şütte,Artem,ıdeal,Özarzum imalathan eleri
Bu imalathan eler gibi ülkemizde 100’ün üzerinde imalathan e var.
Bu imalathan elerde markalı, markasız, etiketli, etiketsiz
domuz eti ve yağı katılmış çeşitli salam, sosis, sucuk
jambon üretilmekte ve maalesef bunlar
müslüman halka yedirilme ktedir
Sadece ıstanbul’a günlük giren domuz eti miktarı
30-40 ton civarındadır.
Bu etlerden yapılan ürünleri gayri müslümler değil
bilerek veya bilmeyere k
müslüman inancına sahip vatandaşlar tüketmektedir.
Gaziosman paşa Hacımaşlı köyü domuz çiftliği'nin suları
ve katı atıkları 300 metre mesafedek i Sazlıdere Barajı'na akıyor.
Baraj on milyon kişinin su ihtiyacını karşılıyor.
Çiftlikte 5 bin domuz var.

Türkiye'deki domuz çiftliklerinde yıllık 3 milyon kg. civarında et üretiliyor.

Bu rakam neredeyse kırmızı et üretiminin yarısı.

Üretilen domuzlar otellere, yemek fabrikala rına
ve marketler e 'kıyma' şeklinde satılıyor.
Domuz etini Salam, sosis olarak da piyasaya sürmek en sık kullanılan yöntem.

Peki neden domuz?

'Dinen yasak olmasına
Türk yemek kültürüne aykırı bulunmasına rağmen
neden domuz cazip bir konu?

Çünkü domuz yetiştiriciliği kârlı bir iş.

Domuz üretken bir hayvan. Cinslerin e ve yaşına göre yılda bir
iki, bazen de üç kez ve her batında 15-20'ye kadar varan
yavru dünyaya getirebil iyor. Bir domuz yılda iki kez doğum yapsa
 her batından 10 yavru yaşasa, 20 sene yaşayan
bir domuzun 400 yavrusu oluyor.

Ve dahası yeni doğmuş bir domuz
 4-5 ayda 100 kiloya kadar çıkabiliyor.

Normal Şartlarda evcil bir domuzun yüzde 30'u yağ olarak
ayrılabilmekte iken bu rakam bazen yüzde 50'yi bulabiliy or.

Yani 150 kg'lık bir domuzdan 75 kiloluk yağ elde edilebili yor.
Bu da dana yada koyuna göre tercih edilmesin de önemli bir etken.



Beslenmes i kolay, cam dışında -leş dahil- her şeyi yiyebiliy or.
Her domuz da ortalama 80-100 kiloya ulaştığı zaman kesiliyor .
Kaba bir hesapla
sadece bu çiftlikten yılda yaklaşık 1 milyon kg. et çıkıyor.

Bu etlerin hangi kanalla, nerelere satıldığı meçhul.
Diğer çiftlikler de göz önüne alındığında
Türkiye'de yaklaşık 3 milyon kg domuz etinin piyasaya
değişik yollarla sürüldüğü ortaya çıkıyor.

Türkiye'deki toplam kırmızı et tüketiminin
de 6 milyon kg. olduğu
göz önüne alınırsa tablonun vahameti daha da netleşiyor.
Kilosu 1 ile 3.5 milyon lira arasında satılan
bu domuz etlerinin
ağırlıklı olarak kıyma, sucuk, salam
ve sosis olarak satıldığı dile getiriliy or.

Çiftlik çalışanlarından İsmail Türk'ün verdiği bilgiye göre kesilen etler
toplu olarak büyük otellere, yemek fabrikala rına
kıyma ve sosis gibi ürünler olarak satılıyor.
Bu ve benzeri çiftliklerden resmi olarak beş firma domuz satın alıyor:

Çerkezo, Polonez, Nuta, Namet ve Şütte ...

1. Çerkezo aldığı ürünleri Salam Sosis olarak
piyasaya sürerken
aynı zamanda Teşvikiye'deki Şarküterisinden
de nihai tüketiciye ulaşıyor.
(ki bu firmanın bir de TADET adı altında
otellere ürün sattığı bir markası daha bulunuyor ...)
Aynı zamanda butik mağazalarda ve ulusal zincir mağazalarda
 satılan BONUS markalı ürünlerin üreticisi de ÇERKEZO...

2- Ayazağa'daki Çerkezo'nun hemen yanında üretim yapan
ŞÜTTE firması da salam, sosis ve jambonlarını markasıyla satıyor.
Ancak bilinen bu firmalar ürünleri çeşitli zamanlard a farklı isimlerde
piyasaya sürüyor. Daha önce Şütte olarak piyasaya sürülen
domuz mamulleri son dönemde PIGGY adıyla satılıyor.
Üstelik ünlü Amerikan fast food zincirler inden
Little Caesar's Pizza tam 10 yılı aşkın süreden beri et mamulleri ni
ŞÜTTE firmasından temin edip bizlere bir güzel yediriyor .

3- POLONEZ 5 yıl öncesine kadar resmi olarak domuz ürünleri
imal edip MİGROS'larda açık açık ürünlerini satarken
son yıllarda %100 dana etinden ürünler imal ettiğini iddia ediyor.

'Peki ya bunları göz göre göre mağazalarında sattıran
satın alma müdürleri aldıkları rüşvetin yanı sıra bu milletin
 vebalini aldıklarını da biliyorla r mı sizce?'

POLONEZ'in ciddi anlamda piyasaya yayılmasındaki
 en büyük faktör MIGROS' tur .

O dönem Migros'un et mamulleri satın almasında olan
(Şu an oyuncak reyonunda satın almacılık yapan)
kişinin büyük paralar karşılığında POLONEZ'le işbirliği içerisinde
olduğunu
ve bizzat domuzları bizlere yediren kişi olduğunu biliyor muydunuz?

Peki ya Migros'ta çalışan tüm tezgahtar ların eksiksiz olarak
her ay sonunda POLONEZ 'in sahibinde n
(veya satış müdürü sıfatı ile çalışan ALI ÖZYAVAŞ'tan)
maaşlarını ve primlerin i (bizlere sattıkları et mamulleri üzerinden )
aldıklarını biliyor muydunuz?

Peki METRO GROS MARKETLER'in (Şu anki değil bir önceki)
satın almacılığını yapan kişinin Şu an BAĞDAT CADDESIND E
bulunan Polonez - Barbekü restoranl arı'nın
sahibi olduğunu biliyor muydunuz?

Peki İzmir'in kalesi olarak görülen KiPA Marketler' in satın almacılığını
yapan bayanın Polonez' in resmi hissedarı olduğunu biliyor muydunuz?

PEKİ AMERİKAN FAST FOOD ZINCIRI DOMINO'S PIZZA ve
ALMAN EKOLÜ DR.OETKER PİZZALARIN İÇERİSİNDE
POLONEZ ET MAMULLERİNİN KULLANILD IĞINI BİLİYOR MUYDUNUZ?

PEKİ GİMA MARKALI VE PİYASALARDA SATILAN OPİ MARKALI
ÜRÜNLERİ POLONEZ'İN ÜRETTİĞİNİ VE BUNUN KARŞILIĞINDA
NE KADAR PARA YEDİRDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

'Peki, sizce Türkiye'de domuz eti yemeyen insan kalmış mıdır?'

4- NUTA öncelikle 7 TEPE markası ile tanınmakla beraber
Güneydeki - Her şey dahil - tatil köylerinin bir numaralı tedarikçisi
e tabi yabancı turistler in yanında yerli turistler de güme gidiyor.
Bu firmalar özellikle büyük alışveriş merkezler inde ayrı bir stant açıyorlar.
Ancak küçük Şarküterilerde karışık olarak duruyor ve birçok tüketici
farkına varmadan domuz ürünlerini satın alabiliyo r .

Üstelik işin ilginç tarafı bu firma Şimdi de firma tanıtım cd si
hazırlamış Carrefour gibi büyük hipermark etlerde ne kadar hijyenik
üretim yaptığını anlatıyor. Ama 7 TEPE SOSIS hafta sonları
 marketler de KDV dahil 2.900 YTL ye satılıyor.

Çünkü maalesef bu adamlar sosisleri n içerisinde hayvan küspesi
gibi lafını bile etmek istemediğimiz katkılar kullanıyorlar .
Domuz hammaddel i salam ve sosisleri n kesiminin yapılıp
piyasa sürüldüğü bir başka yer de NUTA'nın
üretimini yapan kişinin işlettiği Dolapdere'deki imalathan e.
( İDEAL markalı salam sosis imalatçısı )

5- NAMET ünlü EMINÖNÜ HASIRCILA R ÇARSIŞININ IÇINDE
yıllardır tanınan NAMLI PASTIRMAC I'nın modern hali !!!

Şu an modern(!) üretim tesisleri BAYRAMPAŞA MEGACENTE R
(GIDA HALİ) içinde derme çatma bir imalathan eden öteye
geçemeyecek konumda olan ve üretim kapasitel eri
aylık -günün 24 saati çalıştıklarını düşünürseniz- 70 tonu
geçemeyecek olan bu imalathan ede
NAMET ayda 270 ton et mamulü üretiyor ve satıyor.

Bu aradaki 200 tonluk kapasite açığını ise İSTANBUL DIŞINDA
ne idüğü belirsiz imalathan elerde, merdiven altı firmalard a üretim
yaptırıp üzerine ' %100 NAMET KALITESI' bastıktan sonra
(üretim yeri olarak BAYRAMPAŞA'daki adresleri ni gösteriyorlar)
bizlere afiyetle yediriyor lar.
Kaynak: Wardom http://www.wardom.org/showthread.php?t=277289

Carrefour ve diğer tüm zincir mağazalarda POLONEZ'in
uyguladığı benzer taktikler i uygulayan NAMET bugün
kapasites inin 3 kat üzerinde üretim yaparak
gururla ülkemizi temsil ediyor.

Peki, Cem Yılmaz'ın dediği gibi janjanlı ambalaja sahip
NAMLI pastırmaları'nın sahipleri olan Engin ve
Esen Mepa kardeşlerin aynı zamanda Çorlu'daki
domuz çiftliklerinin yarı hissesine
sahip olduklarını da biliyor muydunuz?

2000 yılında patlak vermiş olan kaçak buffalo etlerinin
de NAMLI pastırmaları'nın
sahipleri olan Engin ve Esen Mepa kardeşler
tarafından getirildiğini hatta Bayrampaşa'daki imalathan elerinin
gazetecil erin ve kameraların gözü önünde basıldığını
Engin Mepa'nın Show TV'ye, o dönemin 1 trilyon lirayı
kendi elleriyle hediye ettiğini, sonra da Milliyet, Hürriyet
ve Sabah gazeteler ine verdikler i dev ilanlarla tüm olanları
ve baskınları yalanladıklarını biliyor muydunuz?

NAMLI Pastırmalarının hem % 5 hissesine sahip olan
hem de imalat müdürlüğünü yapan Muzaffer adındaki
şahsın aynı dönemde kardeşi ile Bağcılar semtinde açmış
olduğu imalathan ede at ve eşek etinden yaptığı pastırmaları
dilimleye rek zincir marketler e sattıklarını biliyor muydunuz?

2004 yılında da Uğur Dündar ekibi tarafından basılarak
ekranlard a gösterildiğini hatırlayabildiniz mi?

Domuz konusunda herkes topu başkasına atıyor.
Bu noktada tüketicinin yapması gereken şeyi
Çevre Sağlık İl Müdürlüğü Gıda ve Çevre Kontrol
Şubesi Müdürü İrfan Yılmaz özetliyor;

'- Piyasadak i etleri denetleme k mümkün olmuyor.'

'Kısacası ne yediğinize dikkat edin. Çok emin olmadığınız
bilmediğiniz markaların ambalaj güzelliğine kanmayın.'


Ömer KIZILIRMA K


TÜBITAK-SAGE Planlamal ar ve Kalibrasy on Birim Amiri

--------------------------------------------------------------------------------
Düzenleyen  : 05-02-2009 at 05:33.  


DOMUZ ETİ NEDEN HARAMDIR

https://www.yeniakit.com.tr/haber/yaratici-soruyor-bu-gidis-nereye-176737.html

İslâm dini birtakım hayvanların etlerini yemeyi serbest bırakmışken, bazılarını yasaklamıştır. Meşrû kılınan veya yasaklana n hayvan çeşitleri incelendiğinde, insan sağlığı için yararlı hayvanların etinin meşru, zararlı olanların ise yasaklanmış olduğu anlaşılır. İşte domuz da beslenme tarzı, görünüşü, insanı tiksindir en tabiatı ve bünyesinde, etini yiyenlere geçebilen trişin vb. zararlı unsurlar taşıması nedeniyle yasaklanmıştır.

Kur'ân-ı Kerîm'de beş âyette domuzdan söz edilir. Âyetler şöyledir:

"Allah sizlere yalnız leşi, kanı, domuz etini, bir de Allah'tan başkası adına kesilenle ri haram kıldı." (Bakara, 2/173; Nahl, 16/115)

"Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen.. . hayvanlar sizin için haram kılınmıştır." (Mâide, 5/3)

"Ey Muhammed, de ki: Bana vahyoluna nlar arasında, yiyen bir kişinin yediği herhangi bir şeyin haram olduğuna dair bir hüküm bulamıyorum. Ancak leş veya akıtılmış kan, yahut domuz eti ki bunlar pistir, yahut doğru yoldan çıkarak, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanların yenmesi haramdır... " (En'âm, 6/145)

Aşağıdaki âyette de domuzun çirkin hâline işaret edilmiştir.

"...Allah kime lânet eder ve gazabına uğratırsa ve kimlerden de maymunlar, domuzlar ve tağûta kullar yaparsa, işte bunlar, makamları en kötü, yolları da en sapık olanlardır." (Mâide, 6/60).

Câbir b. Abdillah'tan, Allah Rasûlünün Mekke'nin fethi yılında Mekke'de iken şöyle buyurduğu nakledilm iştir:

"Şüphesiz Allah ve Rasûlü şarabın, ölü hayvan etinin, domuzun ve putların alım-satımını haram kılmıştır."(Buhârî, Büyu', 112; Tecrîd-i Sarih Tercümesi VI / 537, 538)

Domuz eti diğer birçok dinlerde de yasaktır. Meselâ Yahudiler in kitabı Tevrat'ın tesniye bölümünde yenilmesi yasak olan hayvanlar sıralanırken şöyle denilmekt edir:

"... ve domuz... çünkü tırnaklıdır, fakat geviş getirmez. O size murdardır, bunların etinden yemeyecek siniz ve leşlerine dokunmaya caksınız." (Tevrat, Tesniye, bab, 14/8)

Allah insanlara rızıkların güzel ve temiz olanlarından yemeyi ve buna karşılık da şükretmeyi emretmiştir. Helâl yemek duânın ve ibadetin kabulüne sebeptir. Haram yemek ise bunların geri çevrilmesine sebep olur. Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:

"Ey insanlar, şüphesiz Allah temizdir, ancak temiz olanı kabul eder. Şüphesiz Allah, müminlere, peygamber lere emrettiği şeyleri emretmiştir. Allah şöyle buyurmuştur:

'Ey peygamber ler, güzel rızıklardan yiyin, sâlih amel işleyin, ben sizin yaptıklarınızı bilirim.' (Mü'minûn, 23/51).

Yine buyurdu:

'Ey iman edenler, size rızık olarak verilenle rin temiz olanlarından yiyiniz." (Tâhâ, 20/81).

Sonra Allah Rasûlü, uzun yolculuğa çıkan, saçı başı karışmış, toza batmış, ellerini göğe kaldırmış, ey Rabbim, ey Rabbim. diye dua eden bir adamı zıkretti:

"Bu kimsenin yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, haramla beslenmiş, duası nasıl kabul olunsun?" (Müslim, Tirmizî, Ahmed b. Hanbel)

Âyette şöyle buyrulur:

"O, pis olan bütün şeyleri insanlara haram kılar." (el-Â'râf, 7/157)

Domuz etinin insana zararlı olduğu tıp tarafından da ortaya konulmuştur. Doktor Glen Shepherd, Washingto n Post gazetesin in 31 Mayıs 1952 tarihli nüshasında yazdığı bir makalede bu konuda özetle şunları yazmıştır:

"ABD ve Kanada'da yaşayan insanların 1/6'nin adaleleri nde, trişinli domuz eti yedikleri için, trişin kurtları vardır. Bunların çoğunda hastalık arazı görülmez. Yavaş yavaş iyileşir, bazıları da ölür. Bir kısmının sol tarafı felç olur. Hepsi de dikkatsiz ce domuz eti yemişlerdir. Bu hastalığın bağışıklık ve tedavisi yoktur. Ne antibiyot ikler, ne de diğer ilaç ve aşılar bu küçük ve öldürücü kurda tesir etmez. Tek çare bu mikrobun bulaşmasını önlemektir... Trişinlerin sebep olduğu hastalığın belirtile ri elliden fazla hastalığın belirtile rine benzer. Etleri tuzlama ve tütsüleme gibi metotlar trişinleri öldürmez. Mezbaha kontrolle ri de trişinli etleri teşhis için yeterli değildir."

Bu konuda birçok araştırıcılar domuz eti yemeğe devam etmenin insandaki kıskançlık duygusunu zayıflattığını söylerler. Çünkü hayvanlar içinde dişisini kıskanmayan tek hayvan domuzdur. Diğer yandan beslendiği yerde her türlü pisliği yediği için, çevreye hoş olmayan bir koku yayar ve eti, proteinde ki kimyevî maddeler bakımından düşük değerdedir. Domuz etinin trişin kurdundan temizlenm esi fennî bakımdan imkansız görülmüştür. Yeryüzünün hıfzısıhha otoritele rinden Prof. Hirş bunu açıkça belirtmiştir.

İşte tıbbın bir kısım zararlarını ortaya koyduğu domuz etini yemek önceki bazı dinlerde yasaklandığı gibi İslâm'da da yasaklanmıştır. (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, VII, 537 vd.; Yusuf el-Kardâvî, İslâm'da Helal ve Haram, Terc. Mustafa Varlı, Ankara 1970, 50-53)

Haramların nedeni?

İbadetler ve haramlar tamamıyla Allah’ın iradesine ve isteğine göre belirleni yor. Bunu bizim sorgulama veya itiraz etmeye değil hikmetini anlamaya çalışmamız icap etmektedi r. Şöyle ki, şeriatın iki çeşit hükümleri vardır:

1. Taabbudi dediğimiz, yani hikmeti bilinmeye n ve tamamıyla Allah’ın emir ve yasağına bakan kurallardır.

2. Makulul mana dediğimiz, ilahi emirler veya yasaklard a yatan hikmetler in araştırılabileceği kısım.

Sizin sorduğunuz soruya bu taraftan da bakalım. Niye sabah namazı dört rekat da on veya yirmi rekat değil?.. Cevap: Allah emrettiği için!.. Öğle namazı Allah tarafından on rekat olarak tayin edilmiştir. Bunun hikmetini araştırmak sonuçsuz olacaktır. Çünkü Allah öyle emretmiştir. Ve bunun asıl cevabı budur. Ama bazı şeriat kuralları hikmetle izah edilebili r. Ama hikmetler asıl değildir. Asıl olan Allah’ın emri veya yasaklama sıdır.

Mesela, Allah namazı niye emretmiştir? Buna istediğiniz kadar hatta ciltlerle hikmet ve gaye açısından cevap verilebil ir. Niye oruç tutuyoruz, hikmetler i araştırılıp cevap verilebil ir. Ama hikmet ve faydalar Allah’ın emri yerine geçemez. Şöyle ki, orucun bir hikmeti insanların aç kalıp, yokluk içerisinde yaşayan insanların halinden anlayıp onlara şefkatle yaklaşmalarını sağlamaktır.

Şimdi birisi bunu esas tutup “Ben daha fazla aç kalıp daha fazla şefkat hissim kabarsın ve fakirlere daha fazla yardımda bulunayım.” diyebilir . İmsak vakti saat 4.00 olduğu halde, bu adam gece saat 11.00’den oruca niyet edip, fakat akşam vaktine beş dakika kala orucunu açsa orucu sahih olur mu? Elbette olmaz. Çünkü orucun açılması için belirli bir zaman var ve bu adam daha fazla aç kaldığı halde, oruç tutmuş olmuyor. Yani oruçtan beklenen hikmet daha fazla yerine gelmiş, fakat Allah’ın izin vermediği bir zamanda açtığı için oruç yerine gelmemekt edir.

İşte kardeşim İslam'ın tüm emir ve yasaklarına bu şekilde bakmamız gerekir. Yani Allah böyle emretmiş veya böyle yasakladığı için bunu yapıyoruz. Bunun hikmetler i elbette vardır. Ve bu hikmetler elbette araştırılır. Bu da bir ilim ve ibadettir . Ama hikmetler ve faydalar kesinlikl e asıl değil, ayrıntıdır.

Domuz etinin hiçbir zararı olmasa bile, sırf Allah emrettiği için biz onu yememeliy iz. Zira yaratıcı kullarına yasaklamıştır. Bir asker bile tuğay içinde hiçbir tehlike olmadığı halde, komutanının emrine uymak için nöbette yerini terk edemiyor. Yoksa ceza yiyecekti r. Yerini terk etse hiçbir zarar olmayacak tır. Ancak emre aykırı hareket etmiştir. Bunu gibi biz de Yaratıcımızın emrine uymakla mükellefiz.

Bununla beraber, Allah’ın yasakladığı her şeyde bizim bir çok faydamızın olduğu da gerçektir. Domuz etinin haram olması da öyledir. Bugün bütün ilim dünyası onun zararlı olduğunu kabul etmektedi r. Bütün dezenfekt e çalışmalarına rağmen zararından kurtulmak mümkün olmamıştır. Hatta Avrupa sağlık örgütü bu günlerde domuz etinin bazı gıdalarda kullanılmasını yasaklama yı düşünüyor

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASI NIN HİKMETLERİ:

İMTİHANIN GEREĞİ

Bir şeyin helal veya haram olması, Allah'ın emrine tabidir. Allah bir şeye "helal" derse helal, "haram" derse haram olur. Yani din bir imtihandır, insanlara yapılan bir tekliftir . Cenab-ı Hak, cennete layık bir duruma getirmek için, insanları imtihana tabi tutuyor. Bu sebeple, bazı emir ve yasaklar koymuştur. Esas olan da bu emir ve yasaklara uymaktır. Bu prensiple rin gerek insanin şahsi hayatına, gerekse cemiyet hayatına pek çok faydaları vardır. Dolayısıyla bunlar, emir ve yasağa daha şuurlu olarak riayet etmemizi sağlıyor. Dinimizin yasakladığı hususlard an birisi de, domuz etidir. Bu yasaklama nın, pek cok hikmeti vardir. Biz, burada sadece birkaçına işaret etmeğe calışacağız.

ZEHİRLİ MADDELER

Domuz eti çok yağlıdır. Yenildiği takdirde, bu yağ kana geçer. Böylece kan, yağ tanecikle riyle dolmuş olur. Kandaki bu fazla miktardak i yağ; atar damarların sertleşmesine, tansiyon yükselmesine ve kalb infarktüsüne sebep olur. Ayrıca, domuz yağ içerisinde "sutoksin" denilen zehirli maddeler mevcuttur . Vücuda giren bu zehirli maddeleri n dışarı atılması için, lenf bezlerini n fazla ÇalIŞmalarI icab eder. Bu durum, bilhassa çocuklarda lenf düğümlerinin iltihapla nması ve şişmesi seklinde kendini gösterir. Hasta çocuğun boğaz bölgesi anormal bir şekilde şişerek, adeta domuza benzer. Bu sebeple, bu hastalığa "domuz hastalığı" (skrofuloz) adı verilir. Hastalığın ilerlemes i halinde, bütün lenf bezleri cerahatla narak şişer. Ates yükselir, ağrı başlar ve tehlikeli bir durum ortaya çıkar.

FAZLA MİKTARDA KÜKÜRT

Domuz etinde bol miktarda bulunan sümüksü bağ dokusu, kükürt yönünden çok zengindir . Bu sayede, vücuda fazla miktarda kükürt alınmış olur. Bu fazlalık ise kıkırdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerd e iltihapla nma, kireçlenme ve bel fıtığı gibi çeşitli hastalıklara yol açar. Domuz eti devamlı yenirse, vücuttaki sert kıkırdak maddesini n yerini, domuzdan geçen sümüksü bağ dokusu alır. Bunun sonucu olarak, kıkırdak yumuşar; vücut ağırlığına tahammül edemeyere k altında ezilir. Böylece, eklemlerd e bozulmala r meydana gelir. Domuz eti yiyenleri n elleri pelteleşir, yağ tabakaları teşekkül eder. Mesela yiyen kimse sporcuysa; yorgun, tembel ve hareketsi z olur. Bazı futbolcul ar bu sebeple meslekler inden olmuşlardır.

AŞIRI BÜYÜME

Domuzda büyüme hormonu da çok fazladır. Doğduğu zaman birkaç yüz gram olan domuz yavrusu, altı ayda yüz kiloya (!) erişir. Bu kadar süratli gelişme, büyüme hormonunu n fazlalığı sebebiyle dir. Domuz etiyle fazla miktarda alınan büyüme hormonu, vücutta doku şişliklerine ve iltihapla nmalara yol açar. Burun, çene, el ve ayak kemikleri nin anormal bir sekilde büyümesine ve vücudun yağlanmasına sebep olur. Büyüme hormonunu n en etkili yönü, kanserin gelişmesine zemin hazırlamasıdır. Nitekim domuz kesim işiyle uğraşanlar, erkek domuzların belli bir yaştan sonra kansere yakalandıklarını ifade ederler.

DERİ HASTALIKL ARI:

Domuz etinin ihtiva ettiği histamin ve imtidazol denilen maddeler, deride kaşıntı hissi uyandırır. Ekzama, dermatit, nörodermatit gibi iltihabi deri hastalıklarına zemin hazırlar. Bu maddeler ayrıca; kan çıbanı, apandisit, safra yolları hastalıkları, toplar ve damar iltihapla rı gibi hastalıklara yakalanma ihtimalin i artırır. Bu sebeple doktorlar, kalb hastalarına domuz eti yememeler ini tavsiye ederler.

BIR HATIRA

Alman hekimi Prof. Dr. Reckeweg "Domuz Eti ve İnsan Sağlığı" adlı eserinde bir hatırasını şöyle anlatır:

"Tedavi maksadıyla bir çiftçi ailesinin biraz sapa yörede bulunan çiftliğine gitmiştim. Babada müzmin antroz (dejenerat if eklem hastalığı) ve kalça eklemi iltihabı vardı. Ayrıca karaciğerinden de rahatsızdı. Annenin bacaklarında varis ve eziyet verici kaşıntısı olan ekzama vardı. Ailenin kızları ise, kalp yetmezliği ve romatizma dan rahatsız idi. En sağlıklıları görünmesine rağmen oğulları da anjin sonrası kalp yetmezliğinden ve kan çıbanından müşteki idi. Evin öbür kızı ise müzmin bronşitten muzdarip idi. Oğullarından bir diğeri de, "domuz kıllanması" ve müzmin plörite yakalanmış olup, devamlı tekrar eden fistül ifrazatından rahatsız idi."

"Yukarıda sakinleri nin hastalıklarından uzun uzadıya bahsettiğim çiftlik evinde muayene sırasında garip bir olaya şahit oldum. Ailenin arasında iri cüsseli bir domuz hiç istifini bozmadan, aşağıi doğru sarkan kalın bir ağaç dalına abanarak sırtını kaşıyordu. Hastalara 'Oradaki domuzu görüyor musunuz? Onun kaşınmasına ve iltihapla ra yol açan maddeleri, etiyle beraber siz de yiyorsunu z. İşte bu maddeler, sizdeki hastalıkların yegane sebebidir .'dedim."

"Yukarıda kendileri nden bahsettiğim, Kara Ormanlar havalisin de oturan benzeri çiftlik sahipleri nden verdiğim nasihati dinleyenl er, domuz eti yemekten vazgeçerek hastalıklarının çoğundan kurtuldul ar. Şimdi o çiftliklerin etrafındaki otlaklard a İslam ülkelerinde olduğu gibi küçük koyun sürüleri yayılıyor."

DOMUZ ETİ VE TRİŞİN

Domuz eti ile insana bulaşan tehlikeli hastalıklardan birisi de trişin hastalığıdır.Domuzlar bu hastalığı trişinli fare yemek veya trişinli domuz eti ile beslenmek le alırlar. Fakat trişin domuzlard a ağır bir hastalik yapmaz. Halbuki insanlard a, çok tehlikeli ve öldürücü bir hastalık meydana getirir. Domuz etiyle alınan trişin kurtçuklar, mide ve bağırsak yoluyla kana geçer. Böylece de, bütün vücuda yayılırlar. Trişin kurtçukları özellikle çene, dil, boyun, yutak ve göğüs bölgelerindeki kas dokularına yerleşirler. Çiğneme, konuşma ve yutma adeleleri nde felçler meydana getirirle r. Yine kan damarlarında tıkanıklığa, menenjit ve beyin iltihabına sebep olurlar. Bazı ağır vakalar, ölümle sonuçlanır. Bu hastalığın en kötü tarafıysa, kesin bir tedavi şeklinin olmamasıdır. Trişin hastalığı, bilhassa Avrupa ülkelerinde yaygındır. Sıkı veteriner kontrolle ri yapılmasına rağmen, İsveç, İngiltere ve Polonya'da trişin salgınları görülmektedir. Yurdumuzd aysa, yerli Hristiyan ların dışında trisin hastalığı görülmemiştir.

GIDALAR VE İNSAN MİZACI

İnsan ve hayvanlar, yedikleri gıdaların az-çok tesirinde kalırlar. Mesela kedi, köpek, arslan gibi et yiyen hayvanların yırtıcı; koyun, keçi, deve gibi ot ile beslenen hayvanlar sa daha uysal ve yumuşak huylu oldukları malumdur. Bu durumda, insanlar için de geçerlidir. Nebati gıdalarla beslenenl erin, genellikl e halim-selim; et ve et ürünleriyle beslenen insanların ise daha sert mizaçlı olduklari tesbit edilmisti r. Domuz, dişisini kıskanmayan bir hayvandır. Domuz eti ile beslenen insanlard a, kıskanclık hissinin zayıfladığı veya dumura ugradığı gözlenmiştir. Fransiz filozofla rından Savorin de beslenmen in mizac üzerindeki bu tesirine cok önem vererek, "Bana ne yediğini söyle, senin ne olduğunu haber vereyim." demiştir.

HELALLER İHTİYACA YETER

Yüce Rabbimiz, istifadem iz için pek çok gıda yaratmıştır. Bunun yanında, bazı zararlı şeylerin yenip içilmesini yasaklamıştır. Çünki O, sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir . Kullarına, taşıyamayacakları yükleri vermez. Emir ve yasakları, insanların rahatlıkla altından kalkabile cekleri şeylerdir. Acaba insan içki içmeyince, domuz eti yemeyince ne kaybeder?

Bu yazı Prof. Dr. Adem Tatlı'nın "Merak Ettikleri miz-1 / Cihan Yayınları" adlı kitabından alınmış olup, yazı Prof. Dr. Selahatti n Salimoğlu'na aittir.


DOMUZ ETİ NEDEN ZARARLIDI R

http://harunyahya.org/tr/Kuran-Mucizeleri/26724/domuz-eti-ve-sagliga-zararlari

O, size ölüyü (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyen dir. (Bakara Suresi, 173)

 

Domuz eti yenmesini n sağlığa zararlı pek çok yönü bulunmakt adır. Bu zararlar geçmiş dönemlerde olduğu gibi, alınan her türlü tedbire rağmen günümüzde de söz konusudur . Herşeyden evvel domuz, her ne kadar çiftliklerde, bakımlı ortamlard a yetiştirilirse yetiştirilsin, kendi pisliğini yiyen bir hayvandır. Gerek pislikle beslenmes i gerekse biyolojik yapısı nedeniyle domuzun bünyesi diğer hayvanlar a oranla çok fazla miktarlar da antikor üretir. Yine domuzun vücudunda diğer hayvanlar a ve insana oranla çok yüksek dozda büyüme hormonu üretilir. Doğal olarak bu yüksek dozdaki antikorla r ve büyüme hormonu, dolaşım yoluyla domuzun kas dokusuna da geçerek birikir. Bunun yanı sıra domuz eti çok yüksek oranlarda kolestero l ve lipid içerir. Bunların sonucunda tüm bu aşırı düzeydeki antikorla r, hormonlar, kolestero l ve lipidlerl e yüklü olan domuz etinin insan sağlığı açısından önemli bir tehdit olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Bugün domuz etinin yoğun olarak tüketildiği ABD, Almanya gibi ülkelerin nüfuslarının önemli bir bölümünü oluşturan normalin çok ötesinde şişman kimseleri n varlığı, artık alışılmış bir durum olmuştur. Domuz etine dayalı bir beslenme sonucunda, aşırı büyüme hormonuna maruz kalan insan bünyesi, önce çok fazla kilo toplamakt a, sonra da vücut deformasy ona -şekil bozuklukl arına- uğramaktadır.

Bunların dışında, domuz etindeki sağlığa zararlı maddelerd en biri de “trişin” parazitid ir. İnsan vücuduna girdiğinde doğrudan kalp kaslarına yerleşerek ölümcül tehlike oluşturan trişin parazitin e domuz etinde sıklıkla rastlanma ktadır. Günümüz teknoloji siyle trişinli domuzları teknik olarak tespit etmek mümkünse de önceki asırlarda böyle bir yöntem bilinmiyo rdu. Bu nedenle, domuz eti yiyen herkes için trişin parazitin i kapma ve ölümle karşı karşıya kalma riski vardı.

Görüldüğü gibi tüm bu sebepler, Rabbimiz'in domuz etini yasaklanm asının hikmetler inden bir kısmıdır. Ayrıca Rabbimiz'in bu emri, her koşulda sağlığa zararlı etkilerin i sürdüren, denetimsi z üretiminde ise ölümcül bile olabilen domuz etinin yenmesine karşı tam bir korumadır.

20. yüzyıla kadar domuz etinin insan sağlığını doğrudan tehdit eden zararları olduğundan haberdar olmak mümkün değildi. Bugünkü tıbbi cihazlarl a, biyolojik testlerle somut biçimde ortaya konmuş bu zarara karşı, daha kimsenin mikrop, bakteri, trişin, hormon, antikor gibi kavramlar dan haberi olmadığı 7. yüzyılda indirilen Kuran'da kesin önlem alınması da, Kuran'ın üstün ilim sahibi Rabbimiz'in vahyi olduğunu gösteren mucizeler dendir. Bugün de domuz üretiminde alınan her türlü önlem ve denetime rağmen, domuz etinin fizyoloji k olarak insan vücuduna uygun bir besin türü olmadığı, insan sağlığına kesin zararı olan bir et çeşidi olduğu gerçeği değişmemiştir.

2010-06-20 17:57:26



      
« Son Düzenleme: Haziran 08, 2018, 10:23:41 ÖÖ Gönderen: admin » Logged
« Yanıtla #1 : Kasım 06, 2011, 06:16:24 ÖS »
admin
Ziyaretçi
HELAL SERTİFİKASI İLE İLGİLİ KONULAR VE SİGARA - LÜTFEN TIKLAYINIZ

HELAL SERTİFİKASI İLE İLGİLİ KONULAR - LÜTFEN TIKLAYINI Z

http://www.gimdes.org
http://www.gimdes.org/wp-content/uploads/Helal_Sertifika_Alan_Firmalar.pdf

SİGARA HARAM HÜKMÜNDEDİR

SİGARA RİSALESİ

     
İÇİNDEKİLER

   Mugaddime
   Sigaranın Kısa Tarihçesi
   Tütünün Mahiyeti
   Sigara Ve İnsan Sağlığı
       Sigara Ve Akciğer Kanseri
       Pasif Sigara İçenler
       Sigara Ülser ve Damar Hastalığı
   Bazı Uzmanların Sigaranın Tehlikesi ni Bildiren sloganları
   Dini Açıdan Sigara
       Sigaranın İsraf Oluşu
       Sigaranın Başkalarına Zarar vermesi
       Sigaranın Uyuşturuculuğu
   İslam Alimlerin in Sigara Ve Tütünle Alakalı Bazı Nakilleri
       Ebul-Faruk Süleyman Hilmi Silistrev i (K.S
       Ebu'l Hasan El-Mısri, El-Hanefi :
       Eş-Şeyh Abdullah Bin Muhammed Bin Abdulvehh ab :
       Necmul'l-Guzzi Eş-Şafi'i:
       Osman Pazari
       Abdülaziz Ad-Derbağ
   Kaynaklar
 
MUGADDİME

Biz kullarına hak yolu gösteren, sayısız faydalı nimetleri helal, zararlı şeyleri haram kılan ALLAH-Ü TEALA'ya hamd-ü senalar. İnsanları iyilikler e teşvik kötülüklerden men eden, kainata en büyük rahmet, en büyük peygamber MUHAMMED MUSTAFA (s.a.v.)'e O'nun eline, eshabına ve bütün ona tabi olanlara salat-ü selam olsun.

Devri saadette ve müctehidlerin zamanında sigara olmadığı için sigaranın bulunuşundan günümüze kadar muhtelif görüşler beyan edilmiştir.

Bu risalede okuyucula ra faydalı olmak düşüncesiyle zamanımızda uzman kişiler tarafından yapılan ilmi ve tıbbi araştırmalardan istifade edilerek:
1.Sigaranın tarihçesi, Osmanlı devletine girişi ve yasaklanm ası
2.Tütünün mahiyeti
3.Sigaranın insan sağlığına yaptığı zararlar. Bilhassa sigaranın akciğer kanseri, ülser, damar hastalıkları ve öldürücü diğer hastalıklara sebep oluşu
4.Dini yapıdan sigaranın hükmü, sigarada İslam dininde haram olduğu bilinen israf, uyuşturucu ve başkasına eza vermek illetleri nin mevcut oluşu
5.İslam alimlerin in sigara ile alakalı görüşleri nakledile cektir.
SİGARANIN KISA TARİHÇESİ

Tütünün anayurdu Amerika'dır. Avrupa'ya Amerika'nın keşfi ile gelmiştir. Colombos ve arkadaşları 1511'de Tabaccos ismiyle İspanya ve Portekize soktular. 1560 senesinde Fransa büyük elçisi Jean Nicot Fransız sarayına ( Paris ) Tütün tohumlarını soktu. Tütün Fransa'dan Almanya'ya sonra da bütün dünyaya yayılmıştır. Nicot'un ününe izafeten tütün içindeki zehire Nikotin ismi verildi.

Birleşiminde nikotin ve dört bine yakın zehirli madde bulunan tütün bitkisini n kıyılmış, kurutulmuş ve kullanılmaya hazır duruma getirilmiş yaprağından sigara yapılır. Tohumu son derece küçük olduğu için önce fideliğe ekilen tütün sonra tarlaya aktarılır.

Tütün tohumu Osmanlı Devletine 1605-1606 senesinde yabancı gemilerle getiriler ek ilk tütün ekimi Selânik Vilayetin in Yenice Vardar kasabasında yapıldı. 4. Murad zamanında tütün yasaklandı. Katip Çelebi Sultan Murad'ın mücadelesine şöyle anlatıyor.

"... Sonra Sultan Murad'ı rabi asrının sonlarında kötülüklerin kapısını kapamak için kahvehane leri kapattığı gibi yangınlar çıktığı için tütüne de yasak getirmişti. Halk yasağı dinlemediğinden hünkar buyuruğuna aykırı gitmek suçundan içenleri cezalandırmak gerekti. Giderek kişi yasak nesnenin üzerine daha çok düşer dedikleri nce içmeye hırs ve rağbet artıp bu suçtan nice adem yokluk ülkesine gönderildi..."

O devrin cerrahlar Şeyhi Hekim İbrahim efendinin de tütüne karşı büyük bir mücadele başlattığını, umumi ve hususi meclisler de en çok fatih camiinde vaaz ve nasihatle r verdiğini, tütün aleyhinde fetva suretleri ni cami duvarlarına astırdığını Katip Çelebiden öğreniyoruz. 1562'de tütün yasaklandı. 1574'de yurtiçinde istihsali serbest bırakıldı. Son yıllarda Türkiye'de altı yüz bin civarında aile (2,5 milyon kişi geçimini tütün ekiminden karşılamaktadır.
TÜTÜNÜN MAHİYETİ

« ﻦﻴﺧﺪﺗ » Lügat manası :  buhurlama k, duman çıkarmak, tütsülemek. " Tedhin" kelimesi mastar olarak kullanıldığı zaman sigara içen kimsenin yaptığı işe denir ki o kimse sigarasını yahut piposunu ateşler ağzından ve burnundan koyu beyaz bir duman çıkması için şiddetle üfler. İşte tedhin kelimesi bu manada "Sigara İçmek" demektir.

« ﻦﻴﺧﺪﺗ » "Tedhin" kelimesin in yerine Arap olsun olmasın bir çok beldelerd e çok kullanılmasından dolayı "Sigara İçen kimsenin ağzından ve burnundan çıkan duman manasında olan "Duhan" kelimesi kullanılmıştır. Bunun dışında başka isimlerde kullanılmıştır. Mesala; "Tedhin" kelimesin i kötü görüp onu kullanmay an beldeler haklarınca "Tütün" adı verilmiştir. Ama dünyada bir çok yerde duhan diye bilinen şeyin adı "et-tibgu" veya "ettebgu" kelimesid ir ki bu kelime ona verilen isimlerin Arapça olarak en doğrusudur. Çünkü o, Meksika körfezindeki bir adanın ismi olan "Tebegu" kelimesin den alınmıştır. Bu bitki orada bulundu, oradan ispanyaya sonra Avrupa'ya nakl edildi. Daha sonra bütün Avrupa memleketl erine girdi. Avrupa'ya yayılan tütün daha sonrada haçlı savaşları ve onu taşıyan sömürgeciler vasıtasıyla Arap memleketl erine girdi. Sonraları ise Arap olsun olmasın bütün Müslüman memleketl erine yayıldı.

Tütünün ne olduğu hakkında bu kada bilgi kafi olmakla birlikte Muhammed Ferid Vecdi'nin "20. asırda DAİRAT'ÜL-MEARİF isimli eserinden sigaranın tarifi hakkındaki bilgileri aynen nakl ediyorum. 2. cilt 250. sahifede der ki;

Sigara, aslen Amerika'da yetişen bir bitkidir. Ama şimdi diğer avrupa memleketl erinde de etkilidir . Boyu 1-1,5 metreye varır. Ilıman iklimi olan her memlekett e yetişir özellikle sıcak olan ülkelerde boyunun beş metreye vardığı da olur. Kurumuş yaprakları sigara olarak yahut çiğneyerek yahut nikotin ilaç gibi burna damlatara k içilir. Bu çok zaralı bir adettir. Araştırıcılar bu maddenin insanlığa verdiği zararların içkinin verdiği zararlara eşit olduğuna işaret etmişlerdir.
SİGARA VE İNSAN SAĞLIĞI

Uzman tabibleri n uzun araştırmaları neticesin de sigaranın insan sağlığına saymakla bitmeyece k kadar çok zararları olduğu tesbit edilmiştir. Mutehassıs doktorların hepsinin göüşlerini burada zikretmek mümkün olmadığından bazılarının tesbitler ini nakl edeceğiz.

Dr. YILDIRIM AKTUNA

Türkiye tabibler vakfının tertip etmiş olduğu sigara sempozyum unda konuşan Doktor Aktuna sigaranın zararlarını şöyle anlatıyor:
"Bir sigara içildiğinde, damar yoluyla verilen 1 mg. Nikotine müsavi miktarda nikotin alınmış olunur. 60 mg nikotinin damar yoluyla verilmesi nden bir kaç dakika sonra insan ölür. ABD'deki Dünya Gözlem Enstitüsü'nün yayınlanan bir araştırmasında tütünün çevremizdeki yetişkinler arasında, diğer zararlı maddelerd en daha fazla ölüm ve acılara yol açmakta olduğu bildirilm iştir. Dünya sağlık örgütünün (WHO) 1968 yılı sonlarında yaptığı açıklamaya göre, sigara ve tütün her yıl bir milyon insanın hayatına mal olmaktadır. Diğer bazı hesaplara göre bu sayı 2.5 milyona kadar yükselmektedir.

Dünya sağlık Örgütü yürütme kuruluna sunulan bir raporda sigaradan "erken ölümlerin ve hastalıkların önlenebilir en önemli sebebi" olarak söz edilmekte dir. Akciğer kanseri vakalarının %90'nı, kronik bronşit ve azfizem vakalarının %75'i aşırı sigara içmenin neticesi olarak ortaya çıkmaktadır. Sadece ABD'de 1 yılda 320 bin insan saigaraya bağlı hastalıklar sebebiyle ölmüştür. ABD'nin 2. Dünya savaşında kaybettiği insan sayısına eşittir.

Yapılan araştırmalarda ölüm ile neticelen en kalp ve dolaşım hastalıkları ile üst solunum yolu kanserine (dudak, ağız boşluğu, dil boğaz ve gırtlak kanseri) sigaranın sebeb olduğu tesbit edilmiştir. Sigara içenler tütün dumanı ile doğrudan temas etmeyen organ kanserler inde ortalamanın üzerinde bir sıklıkla yakalanırlar. Bunlar, böbrek kanseri, idrar yolları ve mesane kanseridi r. Yine yapılan araştırma ve çalışmalarla ortaya konmuştur ki sigara kullanımı ve akciğer kanseri arasındaki bağlantı şüpheye yer verilmiye cek kadar kesindir. Sigara içmyene göre sigara içen tiryakini n bu hastalıktan ölme riski en az on misli fazladır.

Ayrıca bakteri, virüs veya kanser hücrelerine karşı vücudu korumak amacı ile onları zararsız hale getiren öldürücü hücrelerini tütün dumanı içindeki maddeler baskı altına almak suretiyle vücudun savunmasına, dolazısızle bu hastalıklara karşı direncini azaltır.

Gebelik sırasında sigara içen anneşerde düşük, erken doğum, doğum sonrası ölüm ve sakatlık nisbeti yüksek buunmuştur. Sigara içen annelerin bebekleri içmeyenlere nisbetle daha zayıf doğar. Bedeni ve ruhi gelişmeleri daha geç olur. ABD'de her yıl 4600 bebeğin anneleri sigara içtiği için hayatlarını kaybettik leri tesbit edilmiştir.
SİGARA VE AKCİĞER KANSERİ

Akciğer kanseri son yıllarda bütün dünyada sigara kullanımına paralel olarak artmaktadır.Akciğer kanseri 40 yaşından sonra ve özelliklerle 50 - 70 yaşları arasında görülmektedir.Sigara içenlerdeki akciğer kanseri riski içmeyenler nispetle 20 ile 40 kat fazladır.Sigaraya ne kadar erken yaşta başlanırsa akciğer kanseri riski o kadar fazla olmaktadır.Kendileri sigara içmedikleri halde duman altı olan kişilerde de akciğer kanseri riski artmaktadır.Akciğer kanseri teşbiz edildikte n sonra tedavi şansı çok az olan ve ölümle sonuçlanan bir hatalıktır.

Dr.Hasmol d 22 bin uzmanın yardımıyla hazırlandığı raporda sigara içmeyen 32851kişiden sonunda 4 kişide akciğer kanseri tesbit edildiğini buna karşılık 10.000 sigara tiryakisi arasında 265 kanserli olduğunu açıklanmıştır.

ABD de yapılan bir araştırmada 65 bin akciğer kanserine yakalanan hasta tesbit edilmiş ve bu hastaların 62 bininin aynı yıl içinde olduğu tesbit edilmiştir.bir yıl içinde ölüm nispeti %90 dır.
PASİF SİGARA İÇENLER

Pasif sigara içme dediğimiz yani sigara içmeyen kişilerin bulundukl arı mahallede ki sigara dumanlarını teneffüs etmeleri de sağlık yönünden büyük ekemniyet tanışmaktadır.

Amerikan çevre sağlığı örgütünün (EPA)bir istatistiğine göre A.B.D.de her yıl en az 500pasif tiryaki akciğer kanserind en ölmektedir.Amerikan kanser derneğinin yaptığı açıklamaya göre kocası evde 20 den fazla sigara içen bir kadının akciğer kanserine yakalansa ihtimalin in sigara içmeyen bir erkeğin eşine göre 2 misli fazladır.

San Diego` daki Californi a üniversitesinde Dr.C.Garl and 50-75yaşları arasındaki yaklaşık 700 evli kadın üzerinde yapıldığı 10 yılık bir çalışma sonunda.t iyakileri n eslerinin sigara içmeyenlerin eslerine göre 4 defa daha fazla kalp hastalığından ölme riskini taşıdıklarını göstermiştir.
SİGARA-ÜLSER VE DAMAR HASTA

Sigara ve ülser bağlantısı hekimlerc e uyun bir zamandan beri bilinmekt edir .Bundan sonra ehemmiyet lisi sigaranın etkili olduğu beyin ,kalp ve bacak gibi önemli organların tıkayıcı damar hastalıklarıdır.

Rocher 1954 de İskandinav ülkelerinde yapıldığı bir araştırmalarında (12 parmak bağırsağı ülkesi delinmele rinin) %57 sinde sigara hikayesi bulunmuştur.İngiltere de yapılan bir araştırmada ülser sebebi ile ameliyat edilen hastaların %50 inin tütün kullandıkları tespit edilmiştir. Ayrıca sigaranın solunuma olan menfi tesiri sebebi ile ameliyat riskini de arttırdığı bir gerçektir.Bacak damarlarının tıkanması sigara içenlerde sık görülür.Fasteott 'damar cerrahisi 'kitabında' bacakta kangren yapan damar tıkanıklığına sigara içmeyenlerde hiç rastlamadım' diye yazar

Lord ‚damar ameliyatı geçiren 100 hastadan ancak ikisinin sigara içmeyenler olduğunu tespit etmiştir.Biz EUTF Göğüs Kalp Damar Cerrahisi ana bilim dalında damar ameliyatı yapılmış 200 e yakın hastamızda %50 civarında sigara alışkanlığı tespit ettik.
BAZI UZMANLARI N SİGARANIN TEHLİKESİNİ BİLDİREN SLOGANLAR I

"Akciğer kanserine yakalanan hastaların %94'ünün sigara tiryakisi olduğunu ciddi araştırmalar ortaya kovmaktadır."
Op.Dr. Edwards GRAHAM

"Londra' da yapılan 7. uluslar arası kanser kongresin de akciğer kanseri olan 10 kişiden 9'unun sigara tiryakisi olduğu açıklanmıştır."
YEŞİLAY ARŞİVİ

"Düşük nikotinli sigaralar en az ölckiler kadar zararlıdır."
llarward Univ .Araştırma Raporu

"Sigara içen annelerin çocukları,cenine kabı oksijen ulaşamaması sebebi ile geri zekalı olur."
Doç. Dr. K.AYDOĞMUŞ

"Günde 20 sigara içmek sureti ile 20 yılda vücutta 7 kg is ve katran birikir."
BÜRÜKSEL TÜBERKÜLOZ MÜC. KONF. RAP.

"Tütün dumanında 4000'den fazla zehirli madde bulunduğu unutulmam alıdır."

ABD. MİLLİ KANSER ENST.
"Bütün uyuşturucular arasında en fazla ölüme sebebi olan madde sigaradır."

Prof. Dr. Orhan ÖZER
"Sigaranın sebep olduğu ölüm miktarı umumi bir ifade ile trafik kazalarında meydana gelen rakamın 7 katıdır."
Doç. Dr. Ali TELLİ

"Sigaraya elveda, hayata merhaba."
Bülent AKARCALI

Dünya Sağlık Teşkilatı "sigarayı veya kendi sağlığımızı seçmek kendi elimizded ir." sloganıyla 9 Şubat'ı 'sigarasız hayat ve sigaraya karşı koyma günü' olarak ilan etmiştir.
DİNİ AÇIDAN SİGARA

Dini meseleler i incelemek te mahareti bulunan ilim erbabı, tütünün insan sağlığında yaptığı maddi ve manevi tahribatı,dikkate alarak haram olduğu neticesin e varmışlardır. Devri Saadette ve müctehidlerin devrinde sigara yoktu. Bu sebeple sigara içmenin hükmünde farklılıklar yapmaktadır.İslam alimlerin in görüşlerinde ortaya çıkan değişik hükümler meselenin tetkikind e seçilen noktayı hareketin birbirind en farklı olmasında ileri gelişmiştir. Geçmişte fukaradan bir kısmının sigaranın mubah ya da mekruh olduğunu söyleyenlere gelince; bu konuda onları mazur görebiliriz. Çünkü o yıllarda tıbbi araştırmalar sigaranın zararları tespit edememiştir. Fukaha bu görüş ve hükmünü "Eşyada asıl olan ibahadır." kaidesine bağlıyor idi. Ama tıp bunun bedene olan zararlarına keşfedip ortaya koydurtan sonra artık aynı hükmü verenleri maruz göremeyiz. Uzmanların yaptığı ciddi araştırmayla sigaranın doruğa yükselen zararlarının ferdi ve cemiyeti menfi yönde tesir aldığı ortaya çıkınca artık sigaranın mekruh yada mubah olduğu hakkında bir tereddüde gerek ve yer kalmamıştır. Sigara içmenin haram olduğu bugün çok açık ortaya çıkmıştır. Onu itiyat etmenin günah olduğu tahakkuk etmiştir. Sigara kullanmak ta İslam dininde haram olduğu bilinen israf başkasına zara verme uyuşturucu vardır.
SİGARANIN İSRAF OLUŞU

Malın israf edilmesi İslam Dininde haram kılınmıştır.İsrafın haram olduğu bildiren ayeti kerimeler in bazısını zikredeli m.

"Yakınına,düşküne,yolcuya hakkını ver,elindekileri saçıp savurma"

"Onlar sarfettik leri zaman ne israf ederler ne de cimrilik:ikisi arasında orta bir yol tutarlar."

"Yiyiniz,içiniz israf etmeyiniz . ALLAH (C.C) israf edenleri sevmez."

"Muhakkak ki saçıp savuranla r şeytanın kardeşidir."

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de malın boş yere harcanmasını yasaklamıştır. İliç şüphe yoktur ki sigarada vücuda gıda veren hiç bir şey yoktur. İnsan sağlığına zararlı binlerce zehirden en tehlikeli si nikotindi r.Nikotin bazı haşeratin itlafında, ilaç imalinde kullanılmakta ise de ağrıları dindiren, yaraları tedavi eden tek kelime ile şifa verici bir maddeyi içinde bulundura n ilaç imalatında kullanılmamaktadır. Sigara gıda değilse, şifa vermiyors a ve hiçbir derde deva olmuyor ise bilakis insan sağlığına son derece zarar veriyorsa ona verilecek para elbette israftır.
SİGARANIN BAŞKALARINA ZARAR VERMESİ

Sigara onu kullanmay anlar içim tiksindir ici kokusu ve rahatsız edici dumanı ile eziyet vericidir . Bundanda öte sigara dumanı çevresinde bulunan insanların sıhhatini menfi yönde etkilemek te, sağlığı zarar vermekted ir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, kendisi doğrudan sigara içmemekle birlikte sigara içilen mahallerd e bulunduğu için duman soluyan, pasif sigara içicilerinin de akciğer kanseri hususunda büzük bir risk altında bulundukl arı tesbit edilmiştir ki; bunların riski hiç sigara içmeyenlerden iki kat daha fazladır.

Hiç bir Müslüman diğer müslümana zarar vermez. Eziyet etmez. Sigara bilhassa cemaatle namaz kılınan yerlerde ve benzeri toplulukl arda hem müslümanlara hemde vazifeli meleklere, ruhaniler e eziyet verir. Namaz da sigara içmeyen çok kimsenin huşu ve huzurunun bozulmasına sebeb olur. Binanaley h Efendimiz (S.A.V.) kendisind e soğan ve sarmısak kokusu bulunan bir adamı Cennetül baki kabristan lığından çıkarmış ve soğan ve sarmısak kokusu ile cemaate katılmamasını emir buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) soğan ve sarmısağı kasdedere k "Kim bu çirkin kokulu bitkiyi yerse mescideim ize yaklaşmasın. İnsanlara eziyet veren bu şey meleklere de eziyet vermekted ir" buyurmuştur.

Yine bir hadisi şeriflerinde "Kim bu bitkiyi yerse mescidimi ze yaklaşmasın samısak kokusu ile bize eziyet etmesin", diğer bir rivayette de; "Bizimle birlikte namaz kılmasın" buyrulmak tadır.

Hadisi Şeriflere binaen Peygamber Efendimiz (S.A.V.) soğan ve sarmısak yiyen kimseleri n başkalarına eziyet vermemesi için cemaate katılmamasını emretmiştir. Malumdur ki rahatsız etme bakımından sigaranın kokusu soğan ve sarmısağın kokusunda daha az değildir. Sigaranın kokusunun başkalarını rahatsız ettiği şüphesizdir. Hele hele sigara dumanının ictimai hayatta, otobüste, kapalı yerlerde rahatsız ediciliği ise daha da tiksindir ici ve eziyet vericidir .

Cabir (R.Anh)'dan rivayet olunan şu Hadisi Şerifte İslamın başkasına eziyet etmeği açıkca yasakladığını gösteriri. "Kim bir müslümana eziyet ederse bana aziyet etmiş sayılır. Bana eziyet eden Allah (c.c.)'a eziyet etmiş sayılır." Bir başka hadisi şerifte de "Her eza veren cehennemd edir" buyuruluy or. Hadisi Şeriflerde görüldüğü gibi insanlara eziyet vermek haramdır. Dinimizde "zarar uğrama ve başkasına zarar verme yoktur" düsturu bunu ifade etmektedi r.
SİGARANIN UYUŞTURUCULUĞU

Sarhoşluk ve uyuşturuculuk veren şeylerin haram olduğuna delil Şehr Bin Havşebe'nin Ümmü Seleme validemiz den naklettiği "Resulüllah muskir ve müftir herşeyi yasakladı" hadisi şerifidir.

Hadisi Şerifin metnindek i muftir kelimesin i ibni Kesir "İçildiği zaman vücuda hararet veren uzuvlarda kırıklık güç azalması, göz kapaklarında mahmurluk ve zayıflama meydana getiren şey" diye açıklamıştır.

Bilhassa tiryaki olmıyanların üzerinde tütünün tesiri incelendiği zaman vucüdda bir gerginlik, göz kapaklarında bir ağırlık ve mahmurluk hali gerilen uzuvlarda bir gevşeme hali olduğu açıkca anlaşılmaktadır. Günümüzde sigara her ne kadar yuşturucu maddeler arasında sayırmıyor ise de diğer uyuşturucu maddelere alışkanlık kazandırmada başlıca etkin olarak kabul edilmekte dir. Baş dönmesi, bulantı, baygınlık, kaslarda gecşeme v.s. bunlar arasındadır.

İslam dini harama giden, insanı harama düşürecek bütün yolları kapamıştır. "İçki bütün kötülüklerin anasıdır" derken içkinin içilmesini yasaklamış. Dolaysıyla da diğer kötülüklerin işlenmesinede engel olmuştur.

Binaenale yh, bazı yönleri ile uyuşturucu maddelere benzeyenu yuşturucu olması bile en azından onlara alışkanlık kazanılmasına sebep olan sigara da uyuşturucular sınıfına dahil edilmelid ir. Tarihin bir döneminde basit bir alışkanlık göstererek ona göz yumanlar bugünün neslinin esrar, eroin, afyon gibi uyuşturucuların kucağına düşmesine sebeb olmuştur. Öyle ki bugün sadece Amerika'da 33.5 milyon uyuşturucu tutsağı vardır. Çocuk cesedleri ile uyuşturucu kaçakcılığı yapılmaktadır. Bütün bunların temelinde ise çok basit gibi görünen sigara alışkanlığı yatmaktadır. Bilhassa bugün esrar sigaranın içine konularak içilmektedir.

Plip Morris firmasının ürettiği Marlboro'ya bu sigaraya karşı alışkanlık yapan, kullanımı yasaklanmış bazı kimyasal maddeleri n karıştırıldığı tesbit edilmiştir.

Malboro'da uyuşturucu madde bulunduğunu da iddia eden yüksek trajlı Alman dergileri nden "Der Spiegel" bu durumun sigaranın satışını önemli ölçüde etkilediğini yazdı. Bütün bu gerçekler karısında ihtiyatla hareket etmek, şüpheli şeylerden uzaklaşma inanan insanın vazgeçilmez ölçüsüdür.
İSLAM ALİMLERİNİN SİGARA VE TÜTÜNLE ALAKALI BAZI NAKİLLERİ

Büyük alim ve mutasavvıflardan İsmail Hakkı Bursevi (K.S.) Hazretler i Ruhu-l Beyan Tefsiri'nin 1. Cildinin sonunda teracimi ahvalini verirken Türkçe olarak şöyle yazıyor. Biraz sadeleştirerek aşağıda naklediyo ruz:

Şam'da iken Şeyh Ekber (K.S.) bir kaç kere temessül (Bir şekil ve surete girerek gözükme) edip; öyle ki halk ona yaprak (tütün) der. O bizim yanımızda pis ve haramdır. buyurdu. ve şeyhimden de duydum ki; "Tütün içen nefsani ve şeytanidir."

Yine İsmail Hakkı Hazretler i hazzırladığı Hadisi Erbaiyn'in 6. Hadisi Şerifinin Şerhinde şöyle buyuruyor: "Bir şeyin zararı asli fıtrata ( yaratılışa) dokunuyor sa diğer zararlılardan daha çirkindir. Mesela tütün gibi ki bunun zararı doğrudan fıtrat-ı asliyedir . İbadetlere karşı bir ağırlık ve isteksizl ik meydana getirir."

Ruhul Beyan'da Vakıa sursinin 43. ayet-i kerimesin in tefsirind e ise "Diğer tefsirler de tarif edildiği gibi bu tütün haramdır." buruluyor .

" ﻮﻈﻞﱡ ﻣﻦ ﯾﺣﻣﻮﻢ " Ayetinin manası: "Ve bir de kapkara dumandan bir gölge içindedirler." Alacasız, düz siyah yani kapkara dumandan bir gölge var. "yahmum" dumandır. Kamusta olduğu gibi: "Humme" den müştak yef'ulün vezninde, her şeyden siyah manasınadır ki bu da kömürdür. Nitekim Arap, siyahlık şiddetli olduğu zaman; "eşyede yahmumun" der.

Dahhak buyudu ki:
"- Cehennem ve cehennem ehli simsiyahdırlar. Ve orada her şey simsiyahdır... Bundan dolayı, cennette vücuttaki ben, kirpikler in bittiği yer ve kaşlardan başka siyahlık yoktur."

Fakir (İsmail Hakkı Bursevi Hz. k.s.) der ki: -Burada şu asrımızda yayılmış olan tütüne içmekten tahzir (sakındırma) vardır. Çünkü bu içildiğinde, dumanı yükselir ve içinin üzerinde gölge gibi olur. Bununla beraber içinde çokça gaileler yani sıkıntı verici şeyler meydana gelir.. Gerçi bunun burada anlatılmasının yeri değildir. Biz müptela olana Allah (c.c.)'tan afiyet dileriz. (Mevla o kişiyi ondan kurtarsın). Çünkü bu tab-ı Selimenin pis ve çirkin gördüğü bir şeydir ki diğer tefsirler de de inceden inceye anlatıldığı gibi haramdır.

Büyük hadis alimlerin den Mahmud Muhammed Hattab Es-Subki, El-Menhelü'l-Azbü'l-Mevrud Şerhu Süneni'l-imam Ebi Davut isimli eserinde sigaranın zararlı ve aramlığı ile alakalı geniş izahlarda bulunur ve hulasa olarak şöyle der:

"Sigaranın haram olduğu bir gerçektir... Bunun haramlılığı, doktorların raporlarına göre, sıhhatte zararlı olduğundandır. Şüphesiz zararlı bir şey, alimlerin ittifakı ile haramdır. Sigara, yalnız içenlere değil, içmeyenlere de eza (sıkıntı) verir... Melekler de çok rahatsız olur..."

Son devrin büyük alim ve fazıllarından Mehmet Zihni Efendi merhum da Ni'met-i İslam isimli eserinde şöyle bahseder: "Öyle şeyler vardır ki, onlar vücuda faydalı olmak şöle dursun netice itibari ile bedeni harap ettiği halde fazlaca iştah ve istek duyulur. Bundan dolayıdır ki bu gibi şeyler oruçlu iken kullanılırsa hem kaza hemde keffaret lazım gelir. Mesela tütün gibi... Esrar içmek ve afyon yutmak da bu nev'i dendir... Ve hepsi haramdır. Müslümana yakışan ise, haram, mekruh ve şüphelilerden kaçınmaktır. Zira dinimide yasaklard an kaçınmak emirleri yerine getirmekt en bile üstündür."

Şafii mezhebi alimlerin den Kalyubi bir din alimi olduğu kadar tabib idi. Bu muhterem zaat iki ilimdeki dirayeti ile tütün içmenin haramlığına hükmetmiş bulunmakt adır.
SON DEVRİN DİN ALİMLERİNDEN EBUL-FARUK SÜLEYMAN HİLMİ SİLİSTREVİ (K.S.) HAZRETLERİNİN BU MEVZUDAKİ BEYANLARI

Malum olsun ki; şeriatte izaai mal, kesreti sual haramdır. Bu makamda izaai'den murad, emvalin dünya ve ahirete faidesi olmayarak sarf ve istihlakıdır. Bu kabil sarfiyat ve istihlaka tı umumiye muharremd ir.

Sigara istimalin de hürmeti mezküre tamami ile sabit ve mütehakkaktır. Çünkü sigara istimalin de menfaati dünyeviyye yoktur. Bilakis mazarrat hakimdir. Öyle mazarrat ki ondan bedene cismaniyy ete hasıl olan ilel ve emrazının ref' ve izalesi bir zaman sonra daha elde edilmemes ini muciptir.

Manevi mazarratı ise bağdat etmekle bitmez. Manii terakkidi r. Rayihasından ervahı tayyibe muazzeb olurç Vesaiti rahmet olan ervahı mezkureni n temasını yani alakai ruhaniyye lerini men eder. Bu büyük bir musibetti r.

Şu halde sigara içmek manen ve madden muzırdir, haramdır. Haram Allah (C.C.)'ın nehyettiği emirdir. Ona musır olanlar, emrine isyan ve muhalefet edenlerdi r. İş bu neticeye müncer olur. Yevmiye 25-30 sigara içenler günde bu sebeble Allahu Tealaya 25-30 defa muhalefet ediyor haram irtigab eyliyor demektir.
EBU'L HASAN EL-MISRİ, EL-HANEFİ :

Sahih nakli hükümler, açık nakli deliller tütünün haramlığını ilan etmektedi r. Tütünün ortaya çıkışı 1000 yıllarındadır. İlk çıktığı yer ise yahudi, mecusi ve hrıstiyan cemaatler in yaşadığı yerlerdir . Tütünü ilk defa kendisini n hekim olduğunu iddia eden bir yahudi batıya getirmiş, insanlara tütünü kullanmal arını söylemiştir. Anadoluya tütünü getiren "Etkelin" adında bir hrıstiyandır. Sudan şehirlerinde ise tütünü ilk defa ortaya çıkaran bir macusidir .
EŞ-ŞEYH ABDULLAH BİN MUHAMMED BİN ABDULVEHH AB :

Hanbeli hukukçularındandır. Nargile üzerine kendisine tevcih edilen bir suale şöyle cevap vermiştir:
"Rasülullah'ın hadisleri nden, ilim ehlinin eserlerin den öğrendimize göre, bu zamanda çok kullanılan tütünün haram olduğu açıktır. Bize göre anlatılanlarla ve müşahede ile, tütünün vücut üzerinde diğer uyuşturuculara benzer etkişleri vardır. Özellikle çok içildiğinde meydana gelen baş dönmesi ve baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik gibi durumlar sarhoşluğa yakın şeylerdir. Serhoşluk veren şeylerin haramlığı ise kesindir."
NECMUL'L-GUZZİ EŞ-ŞAFİ'İ:

Tütün sonradan ortaya çıktı. Onun ortaya çıkışı, Hicri 1015 senesidir . Tütün içen onun sarhoşluk vermediğini iddia etse bile o uyuşturucudur.

"Rasülullah (S.A.V.) her serhoşluk vereni ve uyuşturucu olanı kullanmayı yasakladı." Hadisi Şerifine göre tütün haramdır. Tütünü bir defa kullanmak büyük günah olmasa bile devamlı kullanmak büyük günahlardan sayılır.

Bazı alimler, küçük günahlar aşağıda sayacağımız beş şeyden biri ile büyük günah haline gelir, demektedi rler.
1 - Küçük günahlar üzerinde ısrar edilirse onu büyük günah haline getirir.
2 - Küçük günahlara lakayd kalmak, ehemmiyet vermemek, hafife almak.
3 - Küçük günahı, büyük günaha kıyas ederek ferahlanm ak sevinmek.
4 - İşlemiş olduğu küçük günahla insanlar arasında iftihar etmek.
5 - Küçük günahın bir alimden, kendisine uyulan bir rehber kimse tarafından işlenmesi de büyük günah olması gerektire n bir durumdur.
OSMAN PAZARİ

Pazari, sigara hakında "habis" tabirini kullanara k şu izahati yapmaktadır: Amma zamanımızda talebeler in çoğu tütün habisini içiyorlar. O tütün ki " (O peygamber) onlara pis şeyleri haram kılar." ayet-i celilesin e dahildir.
ABDÜLAZİZ AD-DERBAĞ

Abdulaziz Debbağ tütünün zararlarını anlatarak haram olduğuna hükmeder. Allah (C.C.) zikirden insanları alıkoyduğunu, meşgul ettiğini ve kötü kokusuyla meleklere eziyet verdiğini ifade eder.

Kendisine soğan ve sarmısağın kerih görülen kokusunda n sorulunca, cevaben: her şeyin insanoğlu için yaratıldığını söyleyerek, faydalı şeylerden istifade edilmesi gerektiğini, zararlı maddelerd en de kaçınılması gerektiğini ifade etmiştir. Soğan ve sarmısağın bir çok faydaları olduğu faakt sigaranın vücuda çok zararlı olduğu, dolaysıyla ikisinin aynı kefeye konulmaya cağın ifade etmiştir. Çok kimsenin ise "bırakmıyorum" demesi gibi basit mazeretle rle ölüme kucak açtığını teessüfle anlatmakt adır.

Daha sonra velilerin başından geçen şöyle bir hadise nakleder. Velilerde n bir grup, çeşitli pislikler den dolayı kötü kokan bir şehre girerler. Çok az bir zaman sonra ise adeta kaçar gibi o beldeyi terkederl er. Zira kötü koku yüzünden melekler onlardan ayrılmış, o şehre girmemişlerdi. Bunu basiretle riyle sezen veliler ise kurtuluşu o meleksiz beldeden ayrılmakta görmüşlerdir.

Melekleri n bir mü'minden ayrılmasının ne kadar büyük bir tehlike olduğunu ancak akl-ı selim ve basiret sahipleri anlar diyen debbağ, böyle bir kimseyi silahsız silahsız olduğu bir anda ansızın düşmanıyla karşılaşan bir acize benzetir. Melaike-i Kiramın bir mü'minden ayrılmasının tehlikesi ni anlatırken haşyet verici ürpertici şu hakikatı da şöyle dile getirir.

Bir toplulukt a herhangi bir günah işlenince melekler oradan uzaklaşır, ayrılır. Melekler gidince gidincede şeytan ordusuyla birlikte oraya gelir, konaklar. Günah işleyenlerin imanları o anda, rüzgarlı bir havada yanan her an sönmeye mahkum bir kandil gibidir. Binaenale yh, her an iman nurunu söndürme ihtimali bulunan hak katında Mü'mini mes'ul duruma düşüren bütün kötülüklerden uzak durmamız gerekir. Çünkü her günah küfrün adeta bir postacısıdır. Her günahta insanı küfre götürecek bir yol, bir menfez vardır.


Hulasa; bir mes'ele hakkında helal ve haramlık hükümleri toplanaca k olursa haramlık hükmünün galip olacağına dair kaide-i külliye dikkate alındığı zaman sigara içmekle alakalı değişik hükümler arasında haramlılığı tercih etmek ihtiyata muvafık bir davranış olacaktır. Muhtelif görüşlerin ortaya durum vardır; şüphe Hadisi Şerifte "Kim şüpheye düşecek olursa harama da düşer." buyrulmuştur. bunun gibi haramlık ve mübahlık hükmü bir mes'elede içtima ederse haramlık yönü tercih edilmelid ir.

Sigara maddi ve manevi zararlarını açıkladıktan sonra risalemiz e zahiri ve batıni günahlardan bizi nehyeden ayeti Kerime ile nihayet veriyoruz . Cenabı Hakk buyuruzır ki: "Günahın zahiri de batınını da terk ediniz. Günah işleyen, işledikleri günahın karşılığını görecektir."

BEYKOZ
03.01.199 2




[1] A’dan Z’ye Sigara S. 39
[2] Bilim ve Teknik Dergisi c. 15
[3] Bilim ve Teknik Dergisi C.15
[4] Kamus.u Osmani
[5] İlmi Tıbbi Açıdan Sigara S.12
[6] İlmi Tıbbi Açıdan Sigara S.12
[7] S
[8] Dr. Kunter PERİM – Sigara Sempozyum u 1988 İzmir
[9] Dr. Yıldırım AKTUNA – Sigara Sempozyum u 1988 İzmir
[10] Doç. Dr. Ali TELLİ
[11] İsra Suresi, Ayet:26
[12] Furkan Suresi, Ayet:67
[13] Araf Suresi, Ayet: 31
[14] İsra Suresi, Ayet:27
[15] Müslim 5/49
[16] Müslim 5/46
[17] Tebarani El.Evsad
[18] Fethul Kebir C.2 S.328
[19] İbni Abidin (Kenarı) C.5 Sh.406
[20] İbni Abidin (Kenarı) C.5 Sh.406
[21] En.Nihaye C.3 Sh. 408
[22] Gençlik Ve Zararlı Alışkanlıklar S. 13-14
[23] Hürriyet Gazetesi (1.10.1986)
[24] Zaman Gazetesi (8.6.1987)
[25] Ruhul Beyan C.9 Sh. 328
[26] Şerh-u Sünenil İman Ebi Davud C.8 Sh.269
[27] Nimeti İslam sh.934
[28] Rudud Alel Ebatıl sh.371
[29] Şürbüd Duhan, Muhammed Bin İbrahim
[30] A.g.e.
[31] İbni Abidin, C6 S.454
[32] Tarabişi Halebi A.g.e s.12
[33] Şerhul-Talim El Müteallim Osman Pazari S.122
[34] Tabarani El-Halebi a.g.e. Sh.26-27
[35] Fetvalar C.2 Sh. 361
[36] Surei En’am Ayet:120



« Son Düzenleme: Haziran 20, 2016, 12:15:20 ÖS Gönderen: admin » Logged
Sayfa: [1]
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2008, Simple Machines
LinkBacks Enabled by LordReco | FoRuMBoL Themes