61
İSLAM-GREEN34 YAZI GRUBU ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER / İSLAM - GREEN34 ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER / TÜRKİYEDE OKUMA KÜLTÜRÜ - KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
: Kasım 16, 2014, 10:06:47 ÖÖ
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
TÜRKİYEDE GAZETE - KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ FORUM GÜNEŞLİ BAHÇE İSTANBUL 2014 FAİK REŞAD HİLMİOĞULLARI Türkiyede okuma kültürü bir Japonya gibi gelişmiş değil Okuyarak değil daha çok sohbet ile algılayan bir toplumuz Millet olarak yazı okumaktan daha çok resimlere bakıyoruz Resimlere bakma kültürü , evde TV seyretme kültürüyle paralel devam ediyor Yazıya değil daha çok görselliğe değer ve önem veren bir toplumuz Görsellik içermeyen yada görsellikle desteklen memiş yazıları okumuyoru z İlgimizi çeken genelde görselliktir ve görselliği eksik yazıları okumuyoru z Yazı ne kadar değerli önemli ve faydalı olursa olsun Eğer yazının görselliği eksikse o yazı dikkatimi zi çekmiyor ve okumuyoru z Dolayısıyla çok değerli yazılar , görselliğinin dikkat çekici olmaması yüzünden Okunmadığı için bazı önemli konularda da okunmadan bilgi sahibi olunamaya cağı için Eksik bilgi sahibi olan bireylerd en oluşan bir toplum haline geldik Bu konuyla ilgili aşağıya bazı linkleri ve yazıları alıntıladım lütfen okuyunuz http://www.maddevemana.com/?Syf=18&Hbr=351023&/Ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1z-E%C4%9Fitimciler-Sendikas%C4%B1-AR-GE-Kurulu-T%C3%BCrkiyenin-kitap-okuma-al%C4%B1%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-%C3%BCzerine-bir-ara%C5%9Ft%C4%B1rma-yapt%C4%B1.-Haz%C4%B1rlanan-AR-G Bağımsız Eğitimciler Sendikası AR-GE Kurulu Türkiye'nin kitap okuma alışkanlığı üzerine bir araştırma yaptı. Hazırlanan AR-GE raporuna göre, Türkiye'de ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada yer alıyor. BES AR-GE raporuna göre Türkiye'de okunan kitaplar genellikl e "siyaset, aşk, cinsellik" konularını işliyor. Günde ortalama 5 saat TV seyreden Türk halkı, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat vakit ayırıyor Türkiye kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumda. Japonya'da toplumun yüzde 14'ü, Amerika'da yüzde 12' si, İngiltere ve Fransa'da yüzde 21'i düzenli kitap okur iken, Türkiye'de yalnızca on binde bir kişi kitap okuyor. Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbayca n'da kitap ortalama 100 bin tirajla basılırken, 71 milyon nüfuslu Türkiye'de bu rakam 2 bin – 3 bin civarında kalıyor. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Rapor'unda kitap okuma oranında Türkiye, Libya, Tanzanya, Kongo ve Ermenista n gibi ülkelerin bulunduğu dünya ülkeleri arasında 86. sırada yer alıyor. Bir Japon bir yılda ortalama 25 kitap okuyor, Bir İsviçreli bir yılda ortalama 10 kitap, bir Fransız bir yılda ortalama 7 kitap, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 bir kitap okuyor.Türkiye'de okuma alışkanlığına sahip 70 bin kişi bulunuyor . Türkiye'de bir kişinin kitap okumak için ayırdığı zamanın; 300 katını bir Norveçli, 210 katını bir Amerikalı, 87 katını bir İngiliz, 87 katını da bir Japon ayırıyor. Dünya ortalaması bile bizim ayırdığımız zamandan 3 kat fazla. Birleşmiş Milletler in yaptırdığı bir araştırmada kitap için ayrılan bütçeye bakarsak; Norveçli 137 $, Alman 122 $, Belçikalı 100 $, Avustraly alı 100 $, Güney Koreli 39 $, Dünya ortalaması 1,3 $ iken bir Türk ise yılda ancak 0,45 $ ayırıyor. ABD'de yılda 72 bin kitap basılırken, Rusya'da 58 bin kitap, Japonya'da 42 bin kitap, Fransa'da 27 bin kitap, Türkiye'de ise 7 bin kitap basılıyor. Türkiye'de dergi okuma oranı yüzde 4 iken, televizyo n izleme oranı ise yüzde 95. İngiltere'de, Ortalama Bir Gazete Olan Günlük The Sun Gazetesi Türkiye'deki Gazeteler in Toplam Tirajı Kadar Satıyor. Türkiye'deki Gazete Okurlarının Yüzde 85'i Yalnızca Spor Ve Magazin Sayfalarını okuyor. Türkiye'de kütüphane Sayısı 1412 olmasına rağmen sadece 400 tanesi uluslar arası kütüphane standartl arını taşımakla birlikte; kütüphanelerimizdeki kitap Sayısı 12.221.39 2, kütüphanelere kayıtlı Üye Sayısı 254.007 ve satın Alınan Kitap Sayısı ise 13.862'de tıkanıp kalıyor. Türkiye'nin Okuma Alışkanlığı isimli çalışmaya göre; Türkiye’de ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada yer alıyor. Türkiye'de öğrencilerin sadece yüzde 19'u 25'ten fazla kitaba sahip. Kütüphanelere interneti n girmesiyl e birlikte kütüphanelere gidenleri n sadece yüzde 8'i kitap okumaya gidiyor. Türkiye'de en çok basılan yerli beş kitap: Keloğlan Masalları, Nasrettin Hoca Fıkraları, Cinsel içerikli kitaplar, Karadeniz Fıkraları ve Dini Bilgiler İlmihal kitapları olurken; en çok basılan yabancı kitaplar ise La Fontaine Fablları, Ezop Masalları, Andersen Masalları, Çocuk Kalbi ve cinsel konulu kitaplar oluyor. BES AR-GE uzmanları kitap okuma alışkanlığının kazanılması için ailelere şu önerilerde bulunuyor: Çocuklarınıza bebeklik çağından itibaren kitap okuyun ve önemli günlerde çocuklarınıza kitap hediye edin. Okuduğu ve sizinle paylaştığı her kitap için onu ödüllendirin. Çocuğunuzu yaşına ve özelliklerine uygun kitaplarl a tanıştırın. Kitap okuma alışkanlığının çocukların bilişsel ve dil gelişiminde oldukça önemli olduğunu vurgulaya n AR-GE uzmanları, öğrencilerin de kitap okumadığını hatta ders kitaplarını dahi okumadıklarını kaydedere k, "gençlik ciddi televizyo n programla rını bile izlemiyor . Ünlü yazarların ünlü kitaplarının adlarını bilmeyen Türk Gençliği futbolcul arın ve mankenler in künyesini, sevgilile rini ise ezbere biliyor. TÜİK rakamlarına göre zorunlu eğitim çağı nüfusu dışında yüzde 12,5'i okuma yazma bilmeyen Türk halkı gazeteler i ve kitapları "Yalan Makinesi" diye adlandırırken, kitap ve gazeteler in yalnızca resimleri ne bakıyor. Türk halkı kitap ve gazeteler i daha çok soba tutuşturmak, sofra bezi yapmak ve külah yapmak için daha çok kullanıyor" dedi. Kitap sevgisi ve kitap okuma alışkanlığı konusunda dünya sıralamalarının en gerilerin de yer alan Türk halkının bu duruma düşmesinin nedenini son çeyrek yüzyıldır izlenen yanlış politikal ara bağlayan Bağımsı Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, 1980 sonrası güdülen politikal arla kitap okumak kamuoyuna zararlı diye tanıtıldı. Özellikle de okuyan ve düşünen kişiler bu süreçte hain ve zararlı kişi olarak kamuoyuna tanıtıldı. 1950'li yıllardan sonra ABD ve AB uzmanlarının yön vermeye başladığı milli eğitim politikal arı yüzünden eleştiri yapmayan, sistemin bir parçası olmaya çalışan ve popüler kültüre göre şekillenen bir gençlik yaratıldı. Kitap, gazete okuma alışkanlığı kazanamamış toplum da yöneticilerini sorgulama dığı gibi iyi yöneticileri ve kaliteli politikacıları seçme konusunda da istekli davranamıyor. Halkımız televizyo n seyretmey i, birkaç şarkıcının ve futbolcun un özel hayatını, talk-şov dedikodul arını öğrenmeyi daha bir önemser durumda olduğu gibi, değil kitap okumayı, ciddi televizyo n programla rını bile izlemiyor . İzlenen politikal ar futbolcul arın ve mankenler in künyesini, sevgilile rini ezbere bilen bir gençlik yarattı. Gençlik kitap okumuyor ama her konuda fikirleri var. İşte bunun için ülkemiz yıllardır yangın yeri gibi. Okumadığımız için cahiliz ve okumadığımız için kaliteli politikacıları ve yetenekli yöneticileri seçemiyoruz" dedi Dünyanın en çok gazete okunan ülkesiyiz http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=8223 38 milyon yetişkinin yaşadığı Türkiye'de günlük 4.5 milyon gazete satılıyor. Ancak gazete okuyanların sayısı günlük 20 milyona ulaşıyor Basına yönelik, klişe haline gelmiş eleştiriler vardır: "Adam gibi gazete yapmadığınız için tirajlarınız yerlerde sürünüyor. Güvenilir olmadığınız için gazete satamıyorsunuz." Bu tip eleştirilerin haklı yönleri olabilir. Daha doyurucu, nitelikli ama eğlendirici, sıkmayan ama ciddiyett en ve güvenilir olmaktan uzaklaşmayan daha iyi gazeteler yapabilir iz. Yapmalıyız. Fakat, Türk halkı gazete okumuyor diyenler bence desteksiz atıyor! Konuyu aşama aşama dikkatini ze sunmakta fayda var. 1- Türkiye'de günlük toplam gazete satışları, son yirmi yıla göre yüzde 100 oranında arttı. 1981 yılında 15 gazete, 2 milyon 209 bin günlük satış yapıyordu. Gazete başına tiraj 147 bin adetti. 2003 yılında 37 gazete günlük ortalama 4 milyon 450 adet satışa ulaştı. Gazete başına ortalama satış 120 bin adet oldu. 2- Anlaşılıyor ki, gazete satışları artıyor, gazete başına tiraj düşüyor. Yani sektörde dikey büyüme, bir gazetenin yüksek tirajlara ulaşması yerine, yatay bir hareket yaşanıyor. Daha çok gazete yayınlanıyor. 3- Türkiye ile gelişmiş ülkeleri karşılaştıranlar çok önemli bir detayı atlıyorlar. Örneğin İngiltere, Norveç, Almanya, Japonya'da satılan bir gazete en fazla 1.2 kişi tarafından okunuyor. Yani satılan her 100 gazeteyi, para ödemeden en fazla 20 kişi okuyor. Türkiye de ise durum şu: Satılan her 100 gazeteyi, 300 kişi de para vermeden okuyor. Buna okur katsayısı diyorlar. Örneğin Sabah ve Hürriyet'in okur katsayısı 4.7 ile en üst noktada. 4- Bu fark neyle açıklanabilir? Gelişmiş ülkelerde çalışan nüfusun, toplam nüfusa oranı çok yüksek. Ayrıca oralarda kişi başına düşen milli gelir 17 bin dolar ile 40 bin dolara kadar çıkıyor. Kırsal kesimde oturanların oranı yüzde 2 ile 10 arasında. Ve en önemlisi nüfusun ortalama yaşı, örneğin Avrupa'da 40. Yani gazete okuma potansiye li yüksek bir nüfus var. Türkiye'nin yapısı ise çok farklı. Birincisi kişi başına düşen milli gelir 3 bin 300 dolar civarında. Nüfusun yüzde 40'dan fazlası kırsal kesimde yaşıyor. Ve gazete alma yaşının altında genç bir nüfusa sahip. 5- Bütün bu ciddi farklılıklara rağmen Türkiye'de her gün 18 ile 20 milyon arasında kişi (günlük ortalama tiraj 4 milyon 750 bin x 4 okur katsayısı) gazete okuyor. (Kaynak: BİAK) 6- Dünya Gazete Yayıncıları Birliği WAN'ın verileri ise çok net. Buna göre dünyanın en çok gazete satılan ülkesi (Her bin kişiye düşen gazete satışı) Norveç. Bu ülkede her bin yetişkinin 670'i gazete satın alıyor. (Diğerleri tabloda) 7- Sıralama, satılan gazete yani tiraja göre hesaplanıyor. Çünkü bu ülkelerde tiraj ile okunan gazete arasında yüzde 20 oranında bir fark var. Gazeteyi alan okuyor ve bir başkası okumadan çöpe atıyor. Türkiye'de ise durum çok farklı. Dolayısıyla bu tabloya Türkiye'yi sokarken, tirajı değil, okunan gazete sayısını esas almak lazım. 8- Son nüfus sayımına göre nüfusun yaşa göre dağılımı tabloda yer alıyor. Gazete satın almaokuma yaşını 24 yaş üzeri olarak hesaplıyorum. (Bu yaş da dahil edilse durum pek değişmiyor) Buna göre ülkemizde 38 milyon yetişkin yaşıyor. 9- Yani Türkiye'de her bin yetişkinin 500'ü günlük gazeteler i takip ediyor. Bu durum Türkiye'yi dünyanın en çok gazete okunan ülkeleri listesini n ilk sıralarına çıkarıyor. Hem de ABD, Fransa, İspanya ve Rusya gibi ülkeleri de geride bırakarak. Hem de düşük kişi başına milli gelire rağmen. Hem de çalışan nüfusu sadece 20 milyon kişi ile kısıtlı olmasına rağmen. Yayın Tarihi: 04-07-2004 YAVUZ SEMERCİ Link: http://www.sabah.com.tr/2004/07/04/eko101.html http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=8223 http://www.bik.gov.tr/istanbul/ocak-2014-tiraj-raporu/ http://tr.wikipedia.org/wiki/Tiraj Tiraj yayıncılıkta, bir defada basılan kitap, dergi, gazete gibi basılı ürünlerin adedi. Baskı adedi hesaplanırken bir yandan talebi karşılaması diğer taraftan stoklarda aşırı birikime yol açmaması göz önünde tutulur. Birçok ülkede tiraj verileri bağımsız kurumlar tarafından saptanır. Konu başlıkları [gizle] 1 Kitap basımı 2 Gazete ve dergiler 2.1 Baskı adedi 2.2 Satış miktarı 2.3 Dünyanın en yüksek tirajlı gazeteler i 3 Ülkelere göre gazete tirajları 3.1 Türkiye 3.2 Hindistan 3.3 Japonya 3.4 İngiltere 3.5 Amerika Birleşik Devletler i 3.6 Dünyada en çok satan ilk 20 gazete 4 Kaynakça 5 Dış bağlantılar Kitap basımı[değiştir | kaynağı değiştir] Düşük tiraj: Basım işlemine göre değişir. Örneğin serigraf matbaada 10 baskı kalıbının altındaki basım bu şekilde tanımlanır. Tiraj adedi: Üretilen birim sayısı. Sayı, edebi nitelikte n bağımsızdır. Baskı sayısı: İlk basım, yeniden basım vs. şeklinde her baskı işleminin ayrı ayrı değerlendirilmesidir. İlk basım: Bir yayınevi tarafından ilk kez basımı yapılan ürüne denir. Maliyet tirajı: Baskı işleminin giderleri nin karşılanabilmesi için satılması gereken en düşük birim sayısı. Book on demand (Print on Demand), basıma ilişkin klasik tanımlamaların önemi kaybettiği yöntem; her ürün için özel üretim söz konusudur . Gazete ve dergiler[değiştir | kaynağı değiştir] Gazete ve dergilerd e ayrım basılan, satılan ve dağıtılan ürün adetlerin de yapılır. Satılan ve dağıtılan adetler arasındaki "açığı", ücretsiz numuneler kapatmakt adır. Baskı adedi yükseldikçe ürün başına maliyet de düşer. Baskı adedinin yüksekliği, ürünün yaygın dağıtımının da önünü açtığından ilan ve reklam mecrası açısından önem taşımaktadır. Baskı adedi[değiştir | kaynağı değiştir] Baskı adedi, hatalı baskılar haricinde ki baskı sayısını ifade eder. Satış miktarı[değiştir | kaynağı değiştir] Net satış hesaplanırken abone ve bayi dağıtımları göz önünde tutulur, iadeler ve ücretsiz dağıtım kapsamındaki ürünler bu rakamdan çıkarılır. Dünyanın en yüksek tirajlı gazeteler i[değiştir | kaynağı değiştir] Dünya Gazeteler Birliği'nin (WAN) verilerin e göre 2005 yılı itibariyl e Çin, "en çok gazete yayımlanan ülke" durumunda . Günde 93,5 milyon gazetenin yayımlandığı Çin'i, 78,8 milyonla Hindistan izliyor. Üçüncü sırada ise 70,4 milyonla Japonya yer alıyor. Sıralamadaki diğer ülkeler, ABD 48,3 milyon, Almanya 22,1 milyon. Yine WAN'ın verilerin e göre en çok satan 100 gazetenin yaklaşık yüzde 75'i Asya'da çıkıyor. Bunlardan ilk 10'un 7'sini ise Japon gazeteler i meydana getiriyor .[1] Japon Yomiuri Shimbun, Asahi Shimbun ve Mainichi Shimbun dünyanın en yüksek tirajlı gazeteler inden. Alman Bilddünyanın en yüksek tirajlı ilk 10 gazetesi arasında Asya dışından tek gazete. Çin'in en çok satan gazetesi ise Cankao Xiaoxi (參考消息). ABD'nin en yüksek tirajlı günlük gazetesi USA Today, dünya sıralamasında 13'ncü sırada. Guinness Rekorlar Kitabı'na göre SSCB'de yayımlanan Trud gazetesi 1990 yılında 21 milyon 500 bin satış rakamını aştı. Yine SSCB'de haftalık Argumenty i fakty 1991'de 33 milyon 500 binlik satışla rekor kırdı. Ülkelere göre gazete tirajları[değiştir | kaynağı değiştir] Türkiye[değiştir | kaynağı değiştir] 26 Mayıs 2014 ile 1 Haziran 2014 tarihleri arasındaki verilere göre Türkiye'deki en yüksek tirajlı beş gazete şu şekildedir; [2] Sıra Gazete Adı Tirajı 1 Zaman 1.035.305 2 Posta 389.691 3 Hürriyet 375.876 4 Sözcü 337.390 5 Sabah 326.138 Hindistan[değiştir | kaynağı değiştir] Hindistan'da 2006 yılında yayınlanan Ulusal Okur Araştırması'nın verilerin e göre, Hindi dilinde çıkan 21 milyon 200 bin tirajlı Dainik Jagran ile 21 milyon tirajlı Rajasthan Patrika ülkenin en yüksek tirajlı gazeteler i olarak ön plana çıkıyor. Times of India, 7 milyon 900 binlik tirajıyla İngilizce yayın yapan günlük gazeteler arasında ilk sırada. Times of India'yı 4 milyon 50 bin tirajlı The Hindu izliyor. İngilizce çıkan bir başka günlük gazete, Hindustan Times da 3 milyon 850 binlik tiraja sahip. Japonya[değiştir | kaynağı değiştir] 2004 yılı verileri ve sabah baskılarına göre Japonya'nın en büyük ilk 5 gazetesi ve tirajları şöyle sıralanıyor: Yomiuri Shimbun, 10.077.41 0; Asahi Shimbun 8.284.513; Mainichi Shimbun, 3.957.410; Nihon Keizai Shimbun, 3.009.253; Sankei Shimbun, 2.086.391 . İngiltere[değiştir | kaynağı değiştir] Tiraj Denetleme Kurumu'nun 2 Haziran, 2006 tarihli rakamlarına göre, İngiliz gazeteler inin "tiraj sıralaması" şöyle:News of the World, 3.471.415; The Sun, 3.148.700; The Daily Mail, 2.340.255 . Amerika Birleşik Devletler i[değiştir | kaynağı değiştir] 1940'lı yıllarda "altın yıllar"ını yaşayan Amerikan gazeteler i, radyo ve TV rekabeti karşısında okur kaybetti. Bağımsız tiraj denetim kurumunun 30 Eylül 2006 tarihli rakamlarına göre tiraj listesind e ilk üç şöyle: USA Today, 2.549.695; The Wall Street Journal, 2.074.127; The New York Times, 1.623.697 . Dünyada en çok satan ilk 20 gazete[değiştir | kaynağı değiştir] 2007 aralık ayı verilerin e göre dünyada en çok satan ilk 20 gazeteden 9'u Japonya'ya ait.[3] # Adı Ülke Tiraj (milyon) 1 Yomiuri Shimbun Japonya 14,067 2 The Asahi Shimbun Japonya 12,121 3 Mainichi Shimbun Japonya 5,587 4 Nihon Keizai Shimbun Japonya 4,635 5 Chunichi Shimbun Japonya 4,512 6 Bild Almanya 3,867 7 Sankei Shimbun Japonya 2,757 8 Canako Xiaoxi (Beijing) Çin 2,627 9 People’s Daily Çin 2,509 10 Tokyo Sports Japonya 2,425 11 The Sun İngiltere 2,419 12 The Chosun Ilbo Güney Kore 2,378 13 USA Today ABD 2,310 14 The Wall Street Journal ABD 2,107 15 Daily Mail İngiltere 2,093 16 The Joongang Ilbo Güney Kore 2,084 17 The Dong-A Ilbo Güney Kore 2,052 18 Nikkan Sports Japonya 1,965 19 Hokkaido Shimbun Japonya 1,922 20 Dainik Jagran Hindistan 1,911 |
62
İSLAM-GREEN34 YAZI GRUBU ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER / İSLAM - GREEN34 ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER / YEHOVA VE İSLAM - KONU İLE İLGİLİ TIKLAYINIZ
: Mayıs 16, 2014, 05:30:31 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
YEHOVA VE İSLAM
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=685 Bu dinin kurucusu Amerikalı papaz Charles Russel’dir. İlkokul mezunudur . 1872 yılında kurmuş, 1916’da ölmüştür. “Bin yıllık krallığın peygamber i” olarak kabul edilir. Önceleri Protestan presbiter yan kilisesin e bağlı iken, sonra Protestan congregas ionalist kilisesin e üye oldu. Buradan da ayrıldı. Russel, satışa çıkardığı bir buğdayın çok fazla ürün vereceğini, bu buğdayın mucizeli olduğunu ilan etti. Bu yalana inananlar bir avuç buğdayı 60 dolara alarak ektiler. Fakat istenilen ürünü alamayanl ar, dolandırıldıklarını anlayanla r mahkemeye verdiler. Mahkemede bu buğdayın diğer buğdaylardan farkı olmadığını itiraf etti ve mahkum oldu. Evlatlık kızı Rose Boly’ye tecavüz ettiği için karısı Maria Francis tarafından mahkemeye verilmiş ve mahkemede suçunu itiraf ederek hüküm giymiştir. Mahkeme, Russel’in “yalan yere yemin eden” bir yalancı olduğuna dair de bir hüküm vermiştir. Bu din, bir zamanlar Russelizm adıyla anılmış ve bir cins Luthercil ik olarak görülmüştür. Hedefleri tanrının denetimin de Hazret-i İsa’nın liderliğinde bir dünya krallığı, tek tip toplum düzeni kurmaktır. Yehova şahitleri 1917-1928 yılları arasında inançlarında 148 kadar değişiklik yaptılar. Karmakarışık bir inanç sistemi haline gelen Yehovacılık, gerçek Hıristiyanlık iddiası ile ortaya çıkmasına ve Yahudilik le Hıristiyanlık karması gibi görünmesine rağmen onlardan tamamen farklı bir inanış haline geldi. Yehova: Bu kelimesin in aslı Yahvedir. Yahve İsraillilerin milli ilahlarının adıdır. Bu din, önceleri “Russel tarikatı” adıyla çalışıyordu. 1931’de “Yehova şahitleri” adıyla meydana çıktı. Dört incili esas alırlar. (İsa’nın dünya krallığı başladı) diyerek, devletler in sonunun yaklaştığını, tarihler vererek ortaya atmışlardır. Bu tarihler, 1914, 1918, 1925 ve 1975’tir. Tabii hepsi de boşa çıkmıştır. Yehovacılar, yeni yorumlarl a ayrı bir akım, ayrı bir Hıristiyanlık dini şeklinde görünürler. Bazı Hıristiyanlar (İsa üç tanrıdan biridir) derler. Yehovacılar için tek ilah Yehova derler ise de, (İsa, Yehovanın oğludur, üstün bir varlıktır) derler. Hazret-i İsa’yı ilah olmaktan çıkarmaları ve ruhu kabul etmemeler i Katolik, Ortodoks ve Protestan ları kızdırmıştır. Yehovacılara göre de, diğer Hıristiyanlar gibi, her çocuk günahkâr doğar. İnançlarını aşılamak için, Hıristiyanlıklarını gizlerler . Yehova yerine “Allah” ve diğer İslami terimleri kullanırlar. Bunlara ancak cahiller kanar, dinini bilen hiçbir Müslüman kanmaz. Bunlar ahirete inanmaz. Cennetin dünyada olacağına, Hazret-i İsa’nın oradaki krallığına inanırlar. Ruhun ölmezliğine inanmazla r. Üçleme inancını yorumlama ları, bazı Hıristiyan mezhepler den farklı olmakla birlikte, onu reddetmez ler. Dünya onlara göre bâkidir. Kendileri ni bir millete ve vatana bağlı hissetmez ler. Hıristiyanlık inancını benimserl er. Hatta kendileri ni asil Hıristiyan olarak tanıtırlar. Bayrağa karşı çıkarlar, milliyet ve vatan sevgisini reddederl er. Vatan bütünlüğü, vatan savunması ve askerlik yapmaya karşıdırlar. Zina dışında herhangi bir sebeple boşanmaya ve İncillere aykırı olduğunu ileri sürerek kan nakline karşı çıkarlar. Tatlı, okşayıcı dillerle gençleri aldatmaya, Hıristiyan yapmaya çalışıyorlar. Çeşitli yollardan ele geçirdikleri adreslere broşür ve kitap gönderiyorlar. Şık, süslü giyinmiş güzel kızlar, kapı kapı dolaşarak, evlere bu kitap ve broşürleri bırakıyorlar. Bu oyuna gelmemeli dir. Yahudilik dışında bütün dinleri düşman bilirler. Yöneticilerin hemen hepsi Yahudidir . Yahudiler in 19 kitabını bunlar da mukaddes kabul ederler. 144 bin seçkin Yahudinin dünyayı yönlendireceğine, Cennetin dünyada olacağına, Hazret-i İsa'nın dünyadaki Cennette krallık kuracağına, Yehovacıların dışında herkesin ölüp bir daha dirilmeye ceğine ve ölen Yehovacıların dirileceğine ve bir daha ölmeyeceğine inanırlar. Her çocuk günahkâr doğar derler. Bunlar, birçok yönden Selefiyec ilere (Necdilere) benzerler . Bazıları şöyledir: 1- Yehovacılar, "İlk Hıristiyanlar gibi, İncillere sarılalım" derler. Selefiyec iler de, "Yalnız Kur'ana sarılalım" derler. 2- Yehovacılar da, selefiyec iler de mezhebe, tarikata karşıdırlar. Selefiyec iler, birçok tasavvuf büyüğüne kâfir derler. 3- Yehovacılar, ilk Hıristiyanların yolunda olduklarını söylerler. Selefiyec iler de aynı mantıkla ilk Müslümanların yolunda olduklarını söylerler. (Selef, ilk Müslümanlar manasına gelir.) 4- Yehovacılar Cehennemi inkâr ederler. Selefiyec iler de, pirleri olan İbni Teymiye gibi Cehennem sonsuz değil derler. 5- Yehovacılar, Allah insan gibi düşünür diyerek "Tanrının düşüncesi" tabirini kullanırlar. Selefiyec iler de, "Kur'ani düşünce, İslam düşüncesi" gibi tabirler kullanırlar. Halbuki İslamiyet’i bir düşünce olarak kabul etmek küfürdür. 6- Yehovacılar da Selefiyec iler de, Allah gökte derler. 7- Yehovacılar ruha inanmaz, "elektriğe benzeyen kişiliksiz bir kuvvet" derler. Bazı selefiyec iler de meleklere, rüzgar, tabiat kuvvetler i derler. 8- Yehovacılar, doğum günü kutlamazl ar. Doğum günü kutlamasına yaratıklara tapınmak derler. Selefiyec iler de doğum günü olan mevlidi bid’at sayar, Peygamber e tapmak derler. 9- Yehovacılar, kadere inanmazla r. Selefiyec ilerin bir kısmı da kadere inanmaz. 10- İncilleri işlerine geldiği gibi yorumlar, Yehovacı olmayanla ra kâfir derler. Selefiyec iler de, Kur'anı işlerine geldiği gibi yorumlarl ar. Selefiyec i olmayanla ra müşrik derler. İbni Sebe, bir Yahudi’dir, Hıristiyanlığı bozan Pavlos da Yahudi’dir. Selefiyec ilerin Yehovacılara benzemele ri tesadüf değildir. Her bozuk fırkanın altında, bir Yahudi veya İngiliz parmağı vardır. Her taşın altında onlar gizlidir. |
63
İSLAM-GREEN34 YAZI GRUBU ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER / İSLAMDA KADINA VERİLEN DEĞER / İSLAM VE TEBLİĞİ - KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
: Mayıs 12, 2014, 05:52:14 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
İSLAM VE TEBLİGİ
YENİDÜNYA-İSLAMA BAKIŞ FORUM 2012 CENGİZ HÜSEYİN DİYAROĞLU Selamün aleyküm kardeşlerim Allahın rahmeti bereketi üzerinize olsun YeniDünya İslama Bakış Forumda , İslam ve tebliği ile ilgili İslamiyeti tebliğ için Peygamber imiz Hz.Muhamm ed sav Efendimiz in tebliğ metodu yazıldığı için Ayrıca Peygamber i metodun açıklanandan farklı bir şekline gerek olduğunu sanmıyorum Ancak bu konudaki yazıya ek olsun diyerek bir iki şey hatırlatmak istiyorum Evet islami tebliğ önce Peygamber i metodla yapılmalıdır Bu metodun içerikleride önce ailede kavranması gerekmekt edir sonra Okulda devam etmelidir sonra çevrede örneklendirilmelidir Ancak bazı aileler bu konuda eğitimsizdir ve çocuğunu eğitememektedir Okulda genel bir eğitim söz konusudur Ayrıca ve özellikle islami bir eğitim yapılmasıda Şartlar gereği okullarda mümkün olamamakt adır Bizler Japonlar gibi okuyan inceleyen bir toplumda değiliz Gazete yada kitap okuma kültürü olmadığı içinde Aile ve okul ile çevre dışında Kendimizi eğitememekteyiz Medrese türü eğitim Osmanlı döneminde kaldığı içinde Günümüzde en cahilimiz in en az 2 yıllık fakülte mezunu olması gerekirke n Hala okuma yazma dahi bilmeyenl erimizin olduğu bu toplum İslamiyeti nasıl özümseyecek ve nasıl yaşayacak Ve nasıl İslamiyeti tebliğ edecektir Örf ve adetlerle yada Anadan babadan görme şekillerle Gelenekle rle ve mahalle baskısıyla İslamiyet öğrenilemez ve yaşanamaz Müslümanların iki şeye ihtiyacı vardır birincisi eğitim ikincisi bilim ve teknoloji Bu ikisi olmadığı sürece Peygamber i Metodun algılanması mümkün değildir Bilimle uğraşan müslüman islami ilimlerid e bilmedikçe islami ilimleri bilen müslüman ise en az bir nazari bilimde eğitimli olmadıkça Müslümanların felaha ermeside mümkün değildir Kardeşlerim bizler hala müslümanların kıyafetleriyle uğraşıyoruz Hanefiler e göre bayanlar için kıyafet el ve yüzleri görünür cinsten olmalı Ve vücut hatlarını örten ve insanları tahrik etmeyecek cinsten Kıyafet olması gerektiği belirtilm ektedir Bunun dışında kalan ise yöreye veya kültür ile iklime göre değişmektedir Bayanların pantolon giyip giymemesi ile ilgili ayrıca detaylı bir yazı vardır bu konuyada girmeyeceğiz Bayanların okuması veya fabrikada çalışıp çalışmaması ile ilgilide Kısaca şunu diyebilir iz İlim bayan erkek her Müslümana farzdır Sağlık ve güvenlik önlemleri mevcut olan her yerde Kadının eğitim gördüğü branşa ait işlerde Elbette çalışacaktır Bizim söylemek istedikle rimiz bunlar değil Müslüman ülkelerde kadınların kıyafetleri kadar eğitimleri ile meşgul olundumu acaba Peki müslümanlar kılık kıyafetle meşgulken Suriyede veya Irakta binlerce müslüman kadına tecavüz edildi Ve tecavüz edenlerin çoğu müslümanlardan oluşuyordu O zamanlar kimse kıyafetine bakmadı kadının değilmi Varmıydı kıyafetinin bir önemi tecavüze uğradıktan sonra Ama içimizdeki bazı müslümanlar , dış görünüş ve kıyafet ile meşgul olduğu kadar İnsanların veya kadınların beyniyle aklıyla ve toplumdak i yeriyle Ruhundaki yetenek ve geliştirilmesi gereken eksik yönüyle meşgul değildi Konteynırlara atıldı katledile n tecavüz edilen kadınların cesetleri Peki ne işe yaradı yıllardır kadınlar için verilen fetvaların değeri Kadınları tecavüzden ve katliamla rdan koruyamadıktan sonra fetvaların kaldımı bir değeri Bazı kadınlara gereken eğitim verilmedi ve sürekli baskı yapıldı veya zorla kapatıldı Bazı kadınlara hiç değer verilmedi toplumdan tecrit edildi Veya robot gibi isteklere cevap veren bir köle olarak algılandı Köle oldu ama yinede bazen canını kurtarama dı kadın Çünkü bazı Müslüman erkeklere eğitim verilmediği için Bayanlara tecavüz edip oyuncak bebeği parçalar gibi parçalayıp attılar kadın cesetleri ni Bunun sebebide bazı erkeklere eğitim verilmeyişi Bazı Müslümanlar ise erkekleri n bol pantolon giymesi veya sakalını çevirip çevirmemesi ile meşgul oldu Eğitim denilince algılananda , bazen , sadece islami eğitimtir Peki nazari eğitim olmadan sadece islami eğitimle insan yetiştirilebilirmi Alman Matematik bilgini Gauss modern matematiği tavsiye ederken Tımarhanelerdeki ve Hapishane lerdeki insanların algılarını geliştirdiğini Davranışlarında mantıksallığı ve aklını fikir ve düşüncelerini geliştirdiğini belirtere k Uzaya çıkışında temelinde modern matematik olduğunu belirtirk en Gauss yazısında müzikten anlamsız bir bilim diyerekte bahsetmem işti Okullarda müzik eğitiminin önemsiz ders olarak görülmesini tavsiye etmemişti Bazı okullarımızda müzik eğitimi dersleri bazen boş geçti öğretmen bulunamadı Müzik dersinde nota öğretmek yerine şarkı ezberleti ldi yada müzik yerine matematik dersi yapıldı Netice ortada uzaya biz çıkamadık , demekki sadece matematik ile uzaya çıkılmıyormuş Çocuklarımız Almanyada ki gibi yeteneği veya ruh yapısına göre okullarda sınıflandırılamadı Bir çocuk mühendis olabilir , diğer çocuk ise müzisyen olabilir ,bunu sınıflandıracak öğretmen gerekir Bizde müzik ve edebiyat ile meşgul olan çocuğa neredeyse haylaz ve işe yaramaz gözüyle bakldı Müzik helalmidi r harammıdır diye sorgulark en bile , her insanın müzikle meşguliyeti göz ardı edildi Ama müzik hiç dinlemeye n insan varmıdır veya insanların içinde hiç müzikten nefret eden varmıdır Bu hiç sorgulanm adı veya hangi insan ne çeşit müziği neden dinler , bu hiç araştırılmadı Yehova şahitlerini duymuşsunuzdur , onların çalışma sistemi nasıldır aşağıdaki videoda izleyin Sonra konumuza kaldığımız yeren devam edelim isterseni z http://www.jw.org/tr/yay%C4%B1nlar/videolar/yehovan%C4%B1n-%C5%9Fahitleri-te%C5%9Fkilatlanm%C4%B1%C5%9F-bir-toplum/ Evet kardeşlerim videoyu izlediniz ve görüyorsunuz değilmi İlmin ve çalışmanın erkeği bayanı olmaz değilmi kardeşlerim Videda İzlediniz ortada büyük bir emek var Ve bir inanılmış hedef için ortaklaşa çalışma var değilmi Ve Allah c.c emek harcayıp çalışana yardım eder biliyorsu nuz Allah c.c herkese emeklerin in karşılığını mutlak verir ve emeklerin i zayi etmez Bu kim olursa olsun , neticede insan , Allaha inansada inanmasad a Allahın yarattığı mahlukattır Ve Allah c.c Müslüman olsada olmasada bütün alemlerin ve mahlukatın Rabbidir Peki bazı müslümanlarda eksik olan eğitim ve bilim ne zaman tamamlana cak acaba Ne zaman müslümanlar bayan kıyafetleriyle meşgul olmak yerine Bu kıyafetlerin dizayn ve şekillerini , müslüman stilist ve modelistl ere bırakacak Böyle yazıldığı zaman sanırım bayanların çuval giyeceğini düşünmüyorsunuz değilmi Helena Rubistein kozmetik ile şunu söylüyordu " kozmetiğin Bayanlara faydalı olduğunu düşünmüyorum,ancak ben devletim için bunu üretiyorum " diyordu Müslümanlar ise bayanlar için yararlı kozmetik ürünler üretmeliydi Müslüman bir alim ise , bayanlard a rastık ve sürme haram değildir derken Müslüman kimyagerl er bu rastık ve sürmenin hammaddes iyle ilgili araştırmalar yapmalıydı Gerçekten bayanların cildine faydalı ürünler üreten ,dünya çapında kaç müslüman firma vardır Bir yabancı firma misvak ağacı köklerinden diş macunu üretti Peki bunu neden ilk olarak bir müslüman firma üreterek patentini alamadı acaba Sebebi gayet basit , bazı müslümanlar bilimsel konularla ilgilenmi yor , Ar-ge yapmıyor Veya kolay para kazandıran ticari olaylarla meşguller , gerisiyle uğraşmıyorlar Dünyadaki gelişmelerle meşgul olmak yerine , bazıları sadece nefsleri ve keseleriy le meşguller Nihayetin de eğitim ve kültürsüz binlerce müslümanın karşısında , bir avuç siyonist Dünyayı yönetmekle ve müslümanları kategoril ere ayırıp , birbirler ine düşman etmekle meşgul Hani hatırlayınız bir dönem tarihte anlatılır şu vaka vardır Mecliste halifeliğin kaldırılması için oylama yapılırken Bazı müslüman milletvek illlerini n , meclisin mescidind e sivri sinekle meşgul olduğunu Mescitte namaz kılıyorken ,Secdeye eğilen milletvek ilinin alnına , seccadede ki sivrisineğin yapışmasıyla Secdede ezilen sivrisineğin kanının ,milletvekilinin alnına bulaşmasıyla birlikte Abdestin bozulup bozulmama sı ve Namazın kabul olup olmamasıyla ilgili tartışmayı Kardeşlerim halifelik oylaması bu sivrisine kten daha önemli değilse Bizim yukarıdaki yazdıklarımızında sanırım Müslümanlar için bir önemi olmayacak tır Müslümanlar açısından bakıldığında boşuna yazı yazıyoruz diye düşünülebilir Ancak verilen emeği Rabbimizi n ziyan etmeyeceğini biliyoruz artık Bunuda müslümanlardan öğrenmedik merak etmeyiniz Josef Cat Ctevens bir yazısında diyorki " Eğer kaynağından değilde Müslümanlardan islamiyet i öğrenmeye çalışsaydım Müslüman olmam mümkün değildi " diyor İş o hale geldiki neredeyse İslamın yayılması Avrupalılarla olacak Müslüman coğrafyanın İslamiyeti yayması çok zor Çünkü müslümanlar henüz kendi kaoslarından çıkamamışlar Elbette bu müslüman coğrafya bunun bedelinid e bir şekilde ödeyecek Müslüman çünkü bu dünyaya yiyip içip tesbih çekmeye gelmedi İslami ilimlere vakıf olmakla veya tesbih çekmeklede bu bedel ödenemez Gitarın Endülüs-Emevi ve islam çalgısı olduğunu bilmeyen imam efendi Kültür ve sanat müdürlüğünde sanat yerine müziğin haram oluşunu anlatmaya çalışırsa Ve Sanat merkezind e müdür olan İmam efendi Konservat uar mezunu Müslüman gitariste " sen inşaat işçisi değilsinki Sen ne bilirsin çalışmayı " diyerek , müzik nazariyatı yerine Dini vaaz vermeye çalışırsa Elbette bu bedel ödenemez Konservat uvara İmam veya müezzinden müdür atayamazs nız İlahiyat fakültesinede Konservat uar mezunu gitaristt en rektör yapamazsınız Herkesin ehil olduğu konuda çalışması gerekiyor Ve emanetin ehline verilmesi gerekiyor Yoksa verimli iş bekleneme z Endülüs hep örnek gösterilir Ama Endülüste gitar çalan imamlar vardı Gitar çalmak deyince Müslümanlar eğlenceden bahsediyo r Biz eğlenceden değil sanattan bahsediyo ruz O halde çözüm Rodrigonu n gitar konçertosunu çalan imam efendiler in Konservat uvarda musiki eğitimi almış gitaristl erin imamlık yaptığı bir merkezden bahsediyo ruz Bu örneği mühendis doktor avukat v.s gibi ilim sahalarındada çoğaltabilirsiniz İslami tebliğde elbette realite Kuran sünnet icma kıyas başta gelir Mevlana Celaledin-i Rumi Hazretler i gibi kalp kırmadan Gönül yıkmadan ve empati yaparak Bilim ve teknoloji yi kullanara k Akıl ve vahiy süzgecinden geçirerek Ve insanların ruh hallerini ve psikoloji k yapılarınıda inceleyer ek Yaşadıklarını ve çevresindeki sosyal etkileşimleride göz ardı etmeden Giydiği pantolonl a ceketle şalvarlada uğraşmadan Hakikatle ri ve dünya gerçeklerinide göz önüne alarak İslamiyeti anlatmaya çalışırsanız Rabbimiz emekleri boşa çıkarmayacaktır İnşallah Hakkınızı helal ediniz , Allah c.c müslümanların yardımcısı olsun İnşallah İSLAM VE TEBLİGİ YENİDÜNYA-İSLAMA BAKIŞ FORUM 2012 CENGİZ HÜSEYİN DİYAROĞLU |
64
İSLAM-GREEN34 YAZI GRUBU ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER / İSLAMDA KADINA VERİLEN DEĞER / SİSMOLOJİ VE İSLAM - KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
: Mayıs 09, 2014, 09:33:11 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
SİSMOLOJİ VE İSLAM
FORUM GÜNEŞLİ BAHÇE İSTANBUL 2012 MUHARREM AYKUT AYDINOĞLU Selamün aleyküm kardeşlerim Müslüman coğrafyanın kan ve gözyaşı dinmedi Osmanlının yıkılışıyla birlikte sahipsiz kaldılar Toparlana mıyorlar ve güçlerini birleştiremiyorlar Her Müslüman ülkede bir diğerinden farklı İslam Dini yorumları var Durum böyle olunca mezhep tarikat ve cemaat farklılıkları var Ve her Müslüman ülke " Benim dediğim İslam doğru ve ben Müslümanım " Diyerek diğer Müslüman ülke ile aralarındaki fikir ve görüş ayrılığından dolayı Dostluk kuramıyor ve sürekli düşmanlık içinde hareket ediyor Bu fikir ayrılıkları bir müslüman ülkenin içindeki Müslüman gruplarda da var Örneğin Filistind e El-Fetih ile Hamas nasıl farklı fikir ve akımlarındaysa Türkiyemizde bilimsel ve teknoloji k yönden faydasız , tarikat mezhep cemaat ayrımları var Kadiri - Nakşi veya bunlar gibi bir yığın tarikatle r ile Cemaat olarak Nurcu - Süleymancı veya bunlar gibi bazı cemaatler in ayrımlarıda var Bu ayrımlar bizlere ne kazandırıyor diye düşündüğümüzde İslamın renkliliği veya Bilimsel ve teknoloji k konularda bir çeşitlilik kazandırmıyor Kadiriler uçak üretsin , Nakşiler otomobil üretsin Nurcular TV üretsin , Süleymancılar Cep telefonu üretsin Onlarda böyle bir bilimsel ve teknoloji k çaba zaten yok Bilim olmayan Din zaten kördür ve hakikatte n yoksundur Dinsiz Bilimde topaldır ve kendi beldesine faydası olmaz , küffarın oyuncağıdır Müslümanların yaptığı şey sadece laf salatasından ibarettti r Sıcak sulu şadırvanlarda abdest al ve lületaşından tesbih çek Ve sonra yabancı yapımı otomobil satın al Veya yarı yabancı , yarı yerli montaj otomobile bin ve yabancıya dolarları ver Ve camına " Huzur İslamdadır " yaz ve dolarlar küffarın cebine girsin Birde Türk-Kürt veya Alevi-Sünni veya Sağcı-solcu Milliyetçi-sosyalist veya Laik-Antilaik düşünce akımları var Bunlarında birbirler i arasında bir bilim ve teknoloji yarışı yok Sadece gereksiz ve lüzumsuz bir üstünlük ve düşmanlık yarışı var Bu tür fikir ve düşünce akımları Siyonistl er tarafından sürekli üretiliyor Peki Türkiyeye bilim ve teknoloji olarak bu akımların getirisi nedir Ve bu akımların yaydığı düşmanlığın ülkemize verdiği fayda varmıdır Ve bu tür fikir akımlarıyla ve düşmanlıklarla ülkemizin meşgul olmasının Birbirimi zi yok etmekten başka hiç bir şeye faydası olmayacağını ne zaman anlayacağız Ve bu fikir ve akımların aslında tümü Siyonistl er tarafından geliştirilen oyundur Milliyetçilik veya Sosyalizm akımı güya birbirini n tam tersi akımlardır Peki bu akımları Türklerin veya Müslümanların üretmediğini zaten biliyoruz Siyonistl erin ürettiği bu akımlar bölücülükten başka ülkemize ne kazandırmıştır Kin ve nefret ile kan ve gözyaşından başka hiç bir şey kazandırmamıştır Müslümanların en fazla ihtiyaç duydukları şey birlik ve beraberli ktir Ancak dünyada küffarın ürettiği fikir ve düşünce akımları o kadar fazlaki İslamiyetin içine girip mezhep ve tarikatle rin içindeki fikir akımlarını bile etkiliyor lar Müslümanlar bu fikir ve düşünce trafiği içinde yönlerini bulamıyorlar Okyanusta kaybolan gemiler gibi nereye gidecekle rini bilmiyorl ar Başlarında bir kaptan-ı deryalarıda yok,gidilecek yöne kararda veremiyor lar Yüzme bilmeyen insanlar gibi dalgalara yenik düşüyorlar Nefes almak için denizin üstünde durmaya mecalleri yok Ve boğuluyorlar ve neden boğulduklarındanda habersizl er İslamın kendileri ne bahşettiği ortak paydalard ada buluşamıyorlar Kendileri ne düşmanlık eden Küffara karşı , alacakları tedbirler ide yok Kendileri ni savunmak için güçleri takatleri de yok Ve sadece Dua ederek kendileri ni Allah c.c ın korumasını bekliyorl ar Bazı Müslüman ülkelerin kendi aralarında birliği var Örneğin Arap Birliği diye bir birlik var ancak etkisi yok Bilimsel ve teknoloji k olarak bu tür birlikler in katkısıda yok Asıl önemli olan konu ise birlikten ziyade şudurki Müslümanların kendileri ni koruyacak , kendileri ne ait bir savunma sistemler i yok Bu savunma sistemind en kasıt , ben roket yada uçak gemisinde n bahsetmiy orum Kaldıki biz Uçak gemisi ve füzeden örneklendirmeye başlasak bile Netice hep aynı olacaktır , yine temcit pilavı gibi aynı örneği vereceğiz , şöyleki : Küffarın Müslümanlara atacağı , Uçak gemisinde n fırlatacağı rokete karşılık Müslümanların elinde Küffarın atacağı rokete karşılık verecek roketi zaten yok Bunu imal edecek bilim ve teknoloji k bilgisi ve sanayisi olmadığından Küffara karşı atacağı roketi , yine Küffardan satın alması gerekecek Küffarda Müslümana sattığı uçağın yada roketin elektroni k yazılımını bildiği için Sattığı uçak yada füzenin savaş anında atılacak hedefi saptırması yine Küffarın elinde Küffarın attığı roketin tahribatından kurtulmak için Roket hedefe ulaşmadan etkisiz hale getirilme si gerekecek Bunun içinde elektroni k yazılımının Müslümanlar tarafından geliştirilen Atılan roketten daha hızlı bir roketin fırlatılarak Küffarın roketi menzile ulaşmadan , havada başka bir roketin onu vurup durdurması gerekecek Bunun içinde atılan roketin imal edildiği madenden , daha hafif olan bir madenle imal edilmiş ve havada sürtünme oranı daha düşük olduğu için Daha hızlı hareket ederek , hedefe gelecek roketi havada karşılayıp Etkisizleştirecek karşıt roket imal edecek teknoloji gerekiyor Bu teknoloji eğer Müslümanlarda var olsa Zaten Küffar hakkı üstün tutmayıp kuvveti üstün tuttuğu için Kendinden daha kuvvetli roketi olan ile savaşmayacaktır Ve Küffarı savaştan vaz geçirmenin tek yolu Bilim ve teknoloji dir Fakat Müslümanlar bilim ve teknoloji ye değer vermediği için Bu teknoloji Müslümanların elinde olamaz , çünkü üretmiyor Müslümanlar ancak roket satın alır veya parça satın alıp montaj yapar Küffar roket atarkende müslümanların bir kısmı ağıt yakar ,birazıda tesbih çeker Bu örneği vermemdek i amaç konu roket değil Hangi alan olursa olsun her alanda Müslümanları sömürenler daha üstün Bunun sebebide Müslümanların Bilim ve teknoloji ye önem vermemele ridir ve Müslümanların anlayamadıkları konu şu Müslümanlara atılacak roketin hedefe vardığında , insanların bedenleri ni parçalamasının Yine Allahın kurallarına göre gerçekleştiğini bilmemele rindendir Müslümanlara fırlatılan roketleri n imal edilmesin de kullanılan Bilimsel ve teknoloji ksel kurallarında hesaplama larında Allahın yarattığı kural ve ilkeler olduğunu bilmemele rindendir Yani roket gelecek ama müslümanları yok etmeyecek sanıyorlar Roket gelecek ama Müslümanlar Allaha dua ederek Roketi Allah cc ın durduracağını düşündükleri için Roket imal etmeyede gerek olmadığını düşünüyorlar Muharref tevrata inanan bazı kabalistl er ise Tanrının kendileri ni seçilmiş ırk olarak gördüğü için Kendileri ni diğer ırklardan üstün görüyorlar Ve her zaman tanrının kendileri nden yana olduğunu düşünüyorlar Müslümanlar ise kabalistl erin kendileri ni üstün gördükleri için suçluyorlar Müslümanlar siyonistl eri suçlarken , Müslümanlar Allaha inandıkları için Üstünlüğün Müslümanlarda olduğunu ve zarar görmeyeceklerini düşünüyorlar Ve bilim ve teknoloji ile uğraşmıyorlar ve rokete karşı tedbir almıyorlar Fakat Kabalistl erin Müslümanlardan farkı şudur Kabalaist ler hem üstün olduklarına inanıyorlar , hemde tedbir alıyorlar Fakat Müslümanlar tebdir almadıkları gibi , tedbir alan siyonistl eri suçluyorlar Allah c.c tedbir alan yada emek harcayan siyonistt e olsa insan olduğu için Ve Allah adaletli olduğu için ve tüm insanların Rabbi Allah olduğu için Mutlak siyonistl erde insan olduğu için , siyonistl erin emekleri ve çabalarını zayi etmiyor Değerli müslüman kardeşlerim , ben başka bir örnek vereceğim sizlere bakın Sismoloji bir deprem bilim dalıdır , ve deprem olduğu zaman şiddetini ölçer Deprem olmadan önde , olabilece k bölgelerin zemininin dayanıklılığını hesaplar Veya deprem olmasını sağlayacak zeminin altında nasıl bir yapının olduğunu araştırır Depremi oluşturacak olan fay hatlarının olup olmadığını inceler Fay hatları varsa faal olup olmadığını ve ne kadar enerji birikimi olduğunu hesaplar Bu enerjinin daha önce ne kadar fasılalarla açığa çıktığını hesaplar Ve ne kadar zaman sonra geriye kalan enerjinin açığa çıkabileceğini hesaplar Ve fay hatları harekete geçtiğinde ne kadarlık bir kuvvetle Ne kadarlık bir bölgeye ve ne kadarlık bir şiddetle etki edeceğini hesaplar Ve buna karşılık ne kadarlık dirence sahip güçte binanın Nasıl imal edilirse bu depremde ayakta kalıp kalamayac ağınıda ilk etapta hesaplaya bilmek için , yine sismoloji k bilgilere ihtiyaç vardır Depremler de yine Allahın yaratma kudreti ve tabiattak i dengeleri ile açıklanır Bu hesaplama larda yine Allahın tabiattak i kurallarıyla ilgilidir Kader- i kebir elbette Allah c.c tarafından bilinebil ir Ama baştan tedbir alınmazsa ve bina sağlıksız zemine yapılırsa Binanın altında enerjisi yüksek faal fay hatları varsa Binanın statik hesaplama ları depremin şiddetine direnç gösterecek şekilde değilse O zaman ölümden kurtuluş için geriye kalan sadece dua etmektir Ve aslında tedbiride takdiride Allah c.c tan beklemekt ir Fakat tedbir alınmazsa , bile bile ölüme gitmek aslında intihar değilmidir Müslümanlar siyonistl ere kendileri ni üstün gördükleri için hatalı olduklarını söylüyor Aynı şeyi Müslümanlar yaparak kendileri ni üstün görüyor ve tedbir almıyor Ama siyonistl er aynı zamanda tedbir alıyor Kimin üstün olduğunu Allah c.c biliyor ve aslında Allah Müslümanlardan yanadır Ancak tedbir alan ve emek veren ile bilim ve teknoloji ile uğraşanın Allah c.c emeklerin i asla zayi etmeyeceği için Müslümanlar yerine siyonistl er şu an üstün konumdadırlar İslami düstur " üzülmeyiniz ve gevşemeyiniz , inanıyorsanız üstünsünüz " şeklindedir Siyonistl er ne üzülüyor nede gevşiyor , gevşememek için bilim ve teknoloji ye sarılmışlar Ve gece gündüz çalışıyorlar ve Ar-ge çalışmaları yaparak teknoloji lerini geliştiriyorlar Müslümanlar ise hem üzülüyorlar hemde zaten bilim ve teknoloji ye sırtını dönüp gevşemişler Nasıl olsa Müslümanlar üstünüz diyerek , bilim ve teknoloji yerine tesbih çekmekle meşguller Gerçi belki bin kere aynı konular yazıldı çizildi , ama hiç bir faydası olmadı Müslümanlar kendileri ni şöyle avutuyorl ar " Zamanında İbn-i Rüşd , Farabi , İbn-i Sina vardı ve Müslümanlarda bilim ve teknoloji vardı Endülüste Müslümanlar bilim ve teknoloji nin temelleri ni attılar ve Batıya bilim buradan geçti " Fakat bunları yazmanın çizmenin övünmenin hiç bir Müslümana faydası olmadı Çünkü Endülüs geride kaldı ve Küffarın roketine karşılık verecek roketimiz yok bizim Küffarın roketine karşılık sağlam bir imanımız var deniliyor Mehmet Akifin dediği gibi " İman dolu göğsümüz var " deniliyor Peki Fatih Sultan Mehmedin İstanbulu fethederk en iman dolu göğsü yokmuydud a Şahin toplarını imal etti Kaldıki şimdiki Müslüman nesilde korkarızki böyle iman dolu göğüste yok anlaşılan Olsaydı Fatih gibi iman top döktürürdü ve Avrupadan füze satın almazdı Son söz olarak şunu söyleyeceğim Müslümanlara ağır olacak ama bağışlayın Türk-Kürt veya Alevi-Sünni veya Sağcı-solcu Milliyetçi-sosyalist veya Laik-Antilaik düşünce akımlarını Avrupadan satın aldınız İsterseniz islam dininide Avrupadan Amerikada n Rusyadan Almanyada n Fransadan alınız Müslümanlar Filistind e Suriyede Suudi Arabistan da Mısırda Libyada İranda mutsusuz diyerek Almanyaya Amerikaya Fransaya İtalyaya ve Avrupaya gidip yaşamaya çalıştılar Ama şimdi yine mutsuzlar ve geldikler i ülkelerin düzenlerini Göç ettikleri Avrupa ülkelerine getirmeye çalışıyorlar Çünkü eğitim ve bilim ile teknoloji Avrupada , kaos ve kargaşa Müslüman ülkelerde Batı kalbini belki kaybetti ama aklı ve bilimi yerli yerinde Müslümanlar ise ezile ezile Allaha ve maneviyat a belki çok daha fazla sarılacak Ama korkarızki Müslümanlar Batının tersine aklını mantığını ve bilim ile teknoloji yi kaybetti Şimdi ise hükmeden güç Bilim ve teknoloji olduğu için , Müslümanlar çaresiz kaldı Ve dünyayı bırakıp ahirete çalışmayı seçti , ve dünyanın idaresini siyonistl ere bıraktı galiba Allah yardımcımız olsun , selamün aleyküm SİSMOLOJİ VE İSLAM FORUM GÜNEŞLİ BAHÇE İSTANBUL 2012 MUHARREM AYKUT AYDINOĞLU |
65
İSLAM-GREEN34 YAZI GRUBU ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER / İSLAMDA KADINA VERİLEN DEĞER / TENGRA VE TANRI BAĞINTISI - KONU İÇİN TIKLAYINIZ
: Mayıs 09, 2014, 02:28:44 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
TENGRAYA İNANMIYORUZ ARTIK İSTANBULİZM YEŞİL BAHÇE FORUM THEMA 2012 ALPARSLAN MEHMET TÜRKALİOĞLU Selamün aleyküm kardeşlerim Forum istanbuli zm Yeşil Bahçelerde Tanrı ile ilgili bizimde bir yazımızın olmasını istediğimiz için aşağıdaki alıntıları paylaşmak istiyorum Tanrı ile ilgili düşüncelerini Üstad Necip Fazıl Kısaküreğe sorunca Üstad şu cevabı vermiş " Allah c.c tanrının belasını versin İnşallah " diye cevap vermiş ve sanırım gereken cevap latifede olsa budur Ancak bu İslamiyette yer almayan TANRI kelimesin in ve Müslümanların hiç bir zaman inanmadıkları TANRI isimli Putun ne zamandır mevcut olduğunu biraz İrdeleyelim İnşallah TANRI kelimesi aslında Öztürkçe bir kelimedir Orjinali olarak bu isim TANRI değil TENG-RA olarak yazılıdır TENG : Gök Kubbe ve RA : Kutsal kısaca Tanrı kelimesi kutsal gök kubbe anlamına gelmekted ir Bu TANRI ise gök kubbe olduğu gibi Deniz ateş dağ veya nehir olarakta tanrı olarak karşımıza çıkar Neticede TANRI gözle görülen elle tutulan maddesel bir boyutu olduğundan tanrı PUT hükümündedir ve ALLAH c.c ile tanrının bir bağlantısı ilgisi alakası yoktur Türkler müslüman olmadan önce , Karahanlılar devletine kadar tanrı kelimesi kullanıldı Çünkü zaten tanrıya inanıyorlardı ve Şamanistlerdi ve Allaha inanmıyorlardı Karahanlılarla birlikte Müslüman oldular ve tanrı yerine Allaha inanmaya başladılar Allaha inanmaya balşayınca zaten tanrı kelimesi kullanılmadı Osmanlıda bu kelime kullanılmadığı gibi zaten Müslümanlar dışındaki ahaliye , tanrıya inandıkları için küffar denilirdi Osmanlının yıkılışıyla birlikte bu kelime yine gündeme geldi O halde tanrı kelimesin i kim ne amaçla yazmaya başladı bunun araştırılması lazım Allah c.c kendini ism-i zülcelalleriyle tanıtır Allah c.c ın 99 ismi içinde tanrı kelimesi zaten yoktur Ve Allahın isimlerin in bir oluş eylem bildiren bir sıfat karşılığı vardır Örneğin RAHMAN : Bağışlayan RAHİM : Esirgeyen şeklindedir Allah c.c ın 99 ismi içinde yer almayan tanrı kelimesin in Allahın zati veya subuti sıfat karşılıklarında tanrı kelimesi zaten sıfat değildir Amerikan Müslüman derneği Türkiyeden İngilizce Kuran-ı kerim istemiş Türkiye yollamış ve Amerikalılar bu İngilizce Kuranı incelemiş ve geri yollamıştır Amerikan Müslüman derneği yetkilisi açıklamasında GOD kelimesi tanrı anlamına geldiği için ve GOD yani tanrıya inananlarında kafir hükmünde oldukları için kendileri nin Müslüman olduklarını ve Allaha inandıklarını belirtere k Bu İngilizce Kuranların tahrip edilmesi gerektiğini bildirmişlerdir Tanrılı din Türklerin Şamanizm Dinidir Aslında İslamiyet dışında kalan herhangi bir inanç sistemine DİN demekte hatadır ve DİN demek zaten İslam demektir Kuran-ı kerimde geçen 25 Peygamber zaten İslam peygamber idir Yani Dİn peygamber lerle İslam ismiyle tebliğ edilmiştir Kuran-ı kerim Al-i İmran suresi 19.ayet-i kerimede " İnned dinel indallahi l İslam " buyurulma ktadır Yani mealen " Şüphesizki Allah c.c katında Hak Din İslamdır " Dolayısıyla Allahın kabul ettiği inanç sistemi yani Din İslamdır Allah kendisine inanma biçimine DİN dediğinden ve DİN : İSLAM olduğundan dolayı Allahın kendisine farklı şekilde inanılmaya çalışılmasınıda Allah kabul etmeyeceğinide bu ayet-i kerime ile zaten belirtmiştir Bizler Hristyanlık ve Yahudilk veya Şamanizm veya Konfiçyüzim gibi binlerce DİN uydursak bile bunun adı DİN değildir Allah katında kabul edilmeyen uydurma Dinlerin bir geçerliliğide yoktur Yahudiler ve Hristyanl arın Kafir oluşlarının sebebi ise Allah c.c a inanmayıp Tanrıya inanmalarından kaynaklan maktadır Tanrının tek olması veya çift olması bir şey ifade etmez Neticede tanrıya inanılıyorsa zaten Kafir ve küffar hükmündedir Yunan tanrıları örneğin çok fazladır Zeus bir tanrıdır Apollo bir tanrıdır Afrodit bir tanrıdır İncilde ise 3 adet tanrı kudretind e materyal vardır 1.tanrı : Hz.Meryem in eşi ( Haşa ! ) Kutsal ruh 2.tanrı İsa as ın babası Tanrı vardır ve insanlaştırılmıştır 3.tanrı Tanrının oğlu İsa as vardır ve tanrılaştırılmıştır Buna teslis inancı denir ve 3 kudretin toplamı tanrıyı oluşturur Yani Hristyanl arın temelde 3 adet tanrıları vardır 3 adet tanrı ile Allah c.c arasında bağlantı kurulamaz Dolayısıyla bu ŞİRK tir ve Allaha ortak koşmaktır Allah c.c ise tekdir ve eşi ortağı yoktur Yahudiler de ise tanrı muharref tevratta geçen yehovadır Hz.Yakup as tanrıyı güreşte yenmiştir ve mağlup etmiştir Kısacası Yahudiler in tanrısı greko-romen güreşten anlamayan cahil bir tanrıdır ve insana yenilen güçsüz kudretsiz bir tanrıdır Tevratta geçen " tanrı dünyayı 6 günde yarattı ve yoruldu dinlenmey e çekildi " yar suresinde geçen bu tanrı ise İnşaat işçisi bir tanrıdır ve çalışıp yorulup arada sigara molası veren bir tanrıdır Allah c.c bir demir parçasını yaratırken bu anlıktır FE atomlarına " KUN FE YEKUN " emrini verir ve atomlar bu emirle bir araya gelip anında demir parçasını oluşturur Bunun dakikası saniyesi günü ayı yoktur Rabbimiz " OL " emrini verir ve olur kardeşlerim o halde hem Müslümanın deyip hemde bu tanrı kelimesin i kullnanla rın amacı nedir Affınıza sığınarak ben bu konuda bir kaç latife edeceğim sadece ve latifedir ve kulaktan dolma ve gerçek değildir ama yinede paylaşayım ve konumuza devam edelim inşallah anlatılan bir hikaye vardır hani Kilisenin çanı tıpkı ezan gibi çağrıdır ibadet vakti ve saatine göre çan çalınır karga kilisenin çanını gerekli gereksiz çalıyormuş Rahip kargayı uyutmak ve çan çalmasını engelleme k için sarhoş etmeyi düşünmüş ve çanın yanına şarap koymuş karga şarabı içmiş ve çana idrarını boşaltınca rahip sormuş " müslüman olsan şarabı içmezsin Hristyan olsan çana işemezsin.Sen nesin " demiş kardeşlerim Allahın 99 ismi var ve bu isimlerin içinde tanrı yoksa Kuran-ı kerimde Allah sıfatlarının karşılığında tanrı yoksa İlla tanrı ismini kullanmay a çalışmanın mantığı nedir Bir latifedir kulaktan kulağa yayılan bir şey vardır hani Ezan Türkçe okunduğu bir dönemde İlla Türkçe ezan okunmaya devam etsin diye direten birine soruluyor " tanrı uludur " şekilnde okunmaya devam etse siz camiye gidip namaz kılacakmısınız " diye soruyorla r Ezan Türkçe okunsun diye diretende diyorki " ben camiye hiç gitmedimk i namazda kılmıyorum benim camide ne işim var "diye cevap veriyor Diğeride diyorki " iyide ezan müslümanlar içindir namaza ve camiye çağrıdır sen camiye ve namaza çağrıya gitmeyeceğine göre ya yahudisin yada hristyansın demekki ezan müslümanlara ait bir çağrıdır ezan seni camiye çağırmıyorki niye dinliyors un ezanı ezan Türkçe okunsa sanane Arapça okunsa sanane "diye cevap veriyor kısacası kardeşlerim tanrı kelimesin i kullananl ar neye kime inandıklarını bilmeyenl erdir aşağıya bazı alıntılar ekledim onlarıda okuyunuz ve daha sonra helalleşip konumuzu bitirelim inşallah AYNI TANRIYA İNANMIYORUZ http://www.hristiyangazete.com/2010/04/ayni-tanriya-ve-allaha-inanmiyoruz/ Almanya’nın ilk Türk kökenli eyalet bakanı olarak göreve başlayan Aygül Özkan’ın törende bir Müslüman olarak Tanrı üzerine yemin etmesi tartışma yarattı. Bazı kiliseler, “Müslüman ve Hıristiyanlığın Tanrıları aynı değil” diye tepki gösterdi. Sonra bu açıklamalar yumuşadı. Almanya’nın ilk Türk kökenli eyalet bakanı olarak göreve başlayan Aygül Özkan’ın törende bir Müslüman olarak Tanrı üzerine yemin etmesi tartışma yarattı. Bazı kiliseler, “Müslüman ve Hıristiyanlığın Tanrıları aynı değil” diye tepki gösterdi. Sonra bu açıklamalar yumuşadı. AYGÜL Özkan (37), önceki gün yemin ederek Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletind e Sosyal İşler, Kadın, Aile ve Sağlık Bakanı olarak göreve başladı ama tartışma bitmedi. Okullarda haç gibi dini semboller e karşı çıktığını söyleyerek polemik yaratan Aygül Özkan’ın yerel parlament odaki törende “Tanrı bana yardım ettiği sürece” diye yemin etmesi de tartışmaya neden oldu. Aygül Özkan, bir Müslüman olarak Hıristiyan, Müslüman ve Yahudiler in ‘tek ve bir saydığı Tanrı’ üzerine yemin ettiği için bir sakınca görmediğini belirtti. Ancak kiliseler, Özkan’ın Tanrı üzerine yemin etmesine tepki gösterdi. Hannover Bölge Kilisesi’nin Sözcüsü Johannes Neukirch, Bild Gazetesi’ne, “Biz Hıristiyanlar, Tanrı ile Allah arasında belirgin bir ayrım görüyoruz” dedi. Essen Katolik Piskoposl uğu’nun Sözcüsü Ulrich Lota, “Teolojik olarak Hıristiyan Tanrı ile İslam’ın Tanrısı aynı değildir” dedi. Hamburg’tan Piskopos Jaschke, Welt Online’a yaptığı açıklamada, Özkan’ın Tanrı’ya gönderme yapmasını ‘selamladığı’nı söyledi. Anayasada ki Tanrı Almanya Protestan Kilisesi’nin Başkanı Hermann Barth, önemli olan Hıristiyan ve Müslümanların, azami ortak paydada buluşması olduğunu söyleyerek bu durumun hassasiye tle ele alınması gerektiğini belirtti. Tanrı tasviri ve Hz.İsa’nın algılanması açısından iki din arasında farklılıklar bulunduğunu ifade eden Hermann Barth, ancak Alman Anayasası’nın girişinde yer alan Tanrı ifadesini n özellikle de Hıristiyan Tanrı’yla ilişkilendirilmediğini kaydetti. Bilgi notu Hıristiyanların Tanrı algılamasında teslis inancı hakimdir. Tanrı kavramı, Baba, Oğul (İsa) ve Kutsal Ruh’tan oluşur TANRIYA İNANMIYORUZ http://www.milligazete.com.tr/haber/Ayni_Allah39a_inanmiyoruz/98149#.U2vjiE2KCM8 Bütün İslam dünyasından beşi Türk 138 kişi bir araya gelmişler ve Papaya bir mektup yazarak "İkimiz de aynı Tanrı'ya karşı sonsuz bir sevgi duyuyoruz, gelin barışalım" demişler. Demişler ama Papa bu oyuna gelmemiş ve onlara "Buraya kadar gelmişken gelin hepiniz Hıristiyan olun" demiş. Bütün hahamlar, papa ve papazlar "yorulan" bir tanrıya inanırlar. Buyurun okuyun: "Çünkü ben, RAB yeri göğü, denizi ve bütün canlıları altı günde yarattım, yedinci gün dinlendim . Bu yüzden Şabat Günü'nü kutsadım ve kutsal bir gün olarak belirledi m." (Tevrat, Yar, 2/1-3; Çık, 31/7) Yorgun tanrı o sinirle Şabat/Cumartesi günü çalışanların öldürülmesini istemiş. Buyurun okuyun: "Şabat Günü çalışan herkes kesinlikl e öldürülmelidir." (Tevrat, Çık.31:14) Bütün hahamlar, papa ve papazlar, Yakup aleyhisse lama güreşte yenilen bir tanrıya inanırlar. Buyurun muharref Tevrat'tan okuyun: yar.32:22 Yakup o gece kalktı; iki karısını, iki cariyesin i, on bir oğlunu yanına alıp Yabbuk Irmağı'nın sığ yerinden karşıya geçti. yar.32:23 Onları geçirdikten sonra sahip olduğu her şeyi de karşıya geçirdi. yar.32:24 Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. yar.32:25 Yakup'u yenemeyec eğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup'un uyluk kemiği çıktı. yar.32:26 Adam, «Bırak beni, gün ağarıyor» dedi. Yakup, "Beni kutsamadıkça seni bırakmam" diye yanıtladı. yar.32:27 Adam, "Adın ne?" diye sordu. "Yakup." yar.32:28 yar.35: Adam, «Artık sana Yakup değil, İsrail denecek» dedi, "Çünkü Tanrı'yla, insanlarl a güreşip yendin." yar.32:29 Yakup, "Lütfen adını söyler misin?" diye sordu. Ama adam, "Neden adımı soruyorsu n?" dedi. Sonra Yakup'u kutsadı. yar.32:30 Yakup, "Tanrı'yla yüzyüze görüştüm ama canım bağışlandı" diyerek oraya Peniel adını verdi. yar.32:31 Yakup Peniel'den ayrılırken güneş doğdu. Uyluğundan ötürü aksıyordu. yar.32:32 Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler. Çünkü Yakup'un uyluk kemiğinin başındaki sinire çarpılmıştı." Yahudi ve Hıristiyanlarca kabul edilen Tevrata göre Yakub aleyhisse lamla güreşe tutuşan ve sonunda Yakub aleyhisse lama yenilen tanrı ile yerin göğün hakimi Allah aynı değildir. Bizim iman ettiğimiz Allah, "Allah'ın size verdiği rızklardan helal ve temiz olarak yiyin ve Allah'ın nimetleri için Allah'a teşekkür edin" (Kur'an-ı Kerim Nahl suresi 114) derken onların uydurdukl arı tanrı: "Ve milletler in sütünü emeceksin ve kralların memesini emeceksin?" (İşaya 60/16) diyor ve bunlar da milletler in kanını ve ülkelerin yeraltı ve yerüstü servetler ini emiyorsa onların tanrısı ile bizim iman ettiğimiz Allah aynı değildir. Oryantali stlerin makaleler inden İslam dinini öğrenen biri bana "Bizim ilahımızla sizin ilahınız tektir" (Kur'an-ı Kerim Ankebut suresi 46) ayetini delil getirmede n ayetin tamamını okusun. Bu ayet "Bizi ve sizi yaratan, yaşatan, yöneten Allah birdir. Siz, tutuyorsu nuz Hz. İsa'yı "Allahın oğlu yaparak kafir oluyorsun uz" anlamınadır. İsterlerse şu ayetin tefsirine bir baksınlar: "And olsun ki "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler kâfir oldular. Bir tek ilâhtan başka ilâh yoktur. Eğer söylediklerine bir son vermezler se onlardan kâfir olanlara acıklı azap şüphesiz dokunur." (Kur'an-ı Kerim Maide suresi 73) Kur'an-ı Kerim'in davetine uygun hareket etmek istiyorsa nız buyurun mektubunu za Allah'ın davet ayetini yazınız: "De ki: "Ey kitap ehli, Allah'tan başkasına kulluk yapmamak, hiçbir şeyi Ona ortak koşmamak, Allah'tan başka ba'zımız ba'zımızı Rab edinmemek için, bizimle sizin aranızdaki ortak bir kelimeye geliniz. -Eğer yüz çevirirlerse- "Şahit olun biz Müslüman'ız" deyin." (Kur'an-ı Kerim, Âl-i İmran 64) Örnek olarak sevgili peygamber imizi alırsanız o takdirde Vatikan'da para yönetiminden başka hiçbir şeye gücü yetmeyen, makama değil, sevgili peygamber imizin Bizans, İran, Habeşistan imparator larına yazdığı gibi siz de mektubunu zu Amerika cumhurbaşkanına yazınız ve mektubunu zu mutlaka bu son ayetle sonlandırınız. TANRI KAVRAMI http://www.islamidusunce.net/forum/index.php?topic=4707.0;wap2 1940'larda yazılmış en kapsamlı ve detaylı Kur'ân tefsiri olan Elmalılı Hamdi Yazır'ın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılmış “Hak Dini Kur'ân Dili” isimli eserinde bakın bu konuda ne deniyor: “Gerek ismi özel olsun gerek ismi genel, “ALLAH” ismi celâli ile, yine “ALLAH” tan maâda hiçbir mâbud anılmamıştır... Mesela “TANRI”, “HUDA” isimleri, “ALLAH” gibi özel isim değidir!. “İLÂH”, “RAB”, “MÂBUD” gibi genel mana ifade eden kelimeler dir... Arapça'da “İLÂH”ın çoğuluna “ÂLİHE”; “RAB”bın çoğuluna “ERBÂB” denildiği gibi; Farsça'da da “HUD”nın çoğuluna “HUDÂYAN” ve lisanımızda dahi TANRILAR, MÂBUDLAR, İLÂHLAR, RABLAR denmiştir; çünkü bunlar haklıya ve haksıza ıtlak edilmiştir... Halbuki hiç “ALLAH”LAR denilmemiştir ve denemez!. Böyle bir tabir işitirsek, söyleyenin cehline veya gafletine hamlederi z!.. “TANRI” adı böyle değildir; mâbud, ilâh gibidir.. . Bâtıl mâbudlara dahi “TANRI” ismi verilir.. . Müşrikler birçok tanrılara taparlardı. Filanların tanrıları şöyle, falanların tanrıları şöyledir denilir.. . Demek ki, “TANRI” genel ismi, “ALLAH” ismi özelinin eş anlamlısı değildir, en genel bir tâbirdir... Binâenaleyh, “ALLAH” ismi, “TANRI” adı ile tercüme olunamaz!” (c:1/24-25) Türkiye’deki en değerli Kur’ân tefsirini yazan kişiye göre, yukarıda okuduğunuz üzere, “ALLAH”a kesinlikl e “tanrı” denemez!.. Burada ayrıca şu çok önemli farklara dikkat etmeliyiz .. “Tanrı” kelimesi, sıfatları anlatan genel bir kelimedir; “ALLAH” ise kendisind en gayrı hiç bir şeyin mutlak vücudu olmayan Tek Zât’ın ismidir!. Yani olay, yalnızca kelime, telaffuz olayı değildir!. Kelimeler, isimler arasındaki son derece büyük anlam farkıdır!. “Tanrı” ve “tanrılık” kavramına dayalı din anlayışı bâtıldır!. “ALLAH” isminin işaret ettiği anlama dayalı, yürürlükte olan “İSLÂM Dini”dir !. “La ilahe illALLAH” cümlesinin anlamı “tanrı yoktur sadece ALLAH vardır” şeklindedir. Ve iyi bir müslüman olmak için, önce bu farkı çok iyi anlamalıyız!. Zirâ, “tanrı” kelimesin in anlamı ile sınırlarsak anlayışımızı, “ALLAH” isminin işaret ettiği manadan mahrum kalırız; bu da sonunda, bizi “hilâfet” sırrından mahrum bırakır!.. “Tanrı”, tapınılacak ötendeki bir varlıktır... “ALLAH” kulluk edilegelm ekte olan özündeki Hakikat'tır!.. “Tanrı”, korkulası umacıdır!. “ALLAH” ise, ilim sahipleri nde, sonsuz-sınırsızlığın yanındaki hiçliklerini kavrayış nedeniyle oluşan “haşyet”in kaynağıdır!.. “Tanrı”, yeterli olmayanla rın kendi kafalarında hayâl edip varsandıkları ötelerindeki yönetici ve yargılayıcıdır !. “ALLAH”, âlemleri kendi varlığından meydana getirmiş ve her zerresind e esmâsıyla algılanır olmuş “TEK mutlak varlık”tır; hiç bir şekilde ortağı yoktur! “Tanrı”, her devirde ve toplumda anlayış seviyesin e göre sayısız özelliklerle bezenip süslenen; hayalleri n karşılığının kendisind e olduğu varsayılan, beşer anlayışına göre şekillenen bir balondur! “ALLAH” ise “Ahad”, “Samed”, “Lemyelid ve lem yûled”dir!.. DİN"İN TEMEL GERÇEKLERİ - Ahmed Hulûsi Evet kardeşlerim yukarıdaki alıntıları okudunuz artık sanırım tanrı ile Allah c.c arasında bir bağlantı olmadığını tanrının insanların ürettiği bir put olduğunu anlamışsınızdır umarım Allaha emanet olun selamün aleyküm TENGRAYA İNANMIYORUZ ARTIK İSTANBULİZM YEŞİL BAHÇE FORUM THEMA 2012 ALPARSLAN MEHMET TÜRKALİOĞLU |
66
iSLAM COĞRAFYASI VE ORTADOĞU _______________________________________________________________________________________________ / İSLAM COĞRAFYASI-ORTADOĞU ve FARKLI İSLAM ÜLKELERİNE AİT DÖKÜMANLAR / MÜSLÜMANLAR VE DÜNYA - KONU İÇİN TIKLAYINIZ
: Mayıs 05, 2014, 04:24:46 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
MÜSLÜMANLAR VE DÜNYA FORUM İSLAMİ DÜŞÜNCE VE FORMASYON 2013 HALİT AHMET ÖNCÜGİL Selamün aleyküm kardeşlerim Forum islami Düşünce ve Formasyon 2013 İçinde çok çarpıcı bilgilere ulaştım Ancak Dünyadaki Müslümanların çıkmazları ve Dünyadaki akan Müslüman kanının durdurulm ası için Müslümanların nasıl bir formasyon içinde olmalarına dair Açıklayıcı bir özet yazı bulamadığım için Ben bir kaç Anektod paylaşmak istedim Konuya şuradan giriş yapmak istiyorum Siyonizm dünyadaki müslümanları yok etmekle yok edemediği insanları veya müslümanları etkisizleştirmekle veya çeşitli yöntemlerle kendi safına çekmekle meşguldür daha doğrusu Bazı teorisyen lerin ifadesiyl e Dünyadaki Devletler i tek bir merkezden yönetmeye çalışan güç odakları Egemen gücün planları ve proğramları gereği Dünya tarihinde ki en büyük savaşları sevk ve idare etmeye ve savaşlar sonucunda kurulacak devletler in Yönetim biçimlerine ve şekillerine göre dizayn etmeye Kiminde diktatörlük kiminde demokrasi Kiminde monarşi kiminde ise Sosyalizm olarak yönetilmesini sağlamaya çalışmaktadırlar Bunu sağlamak içinde 1.Dünya ve 2. Dünya savaşları ile NATO ve Varşova Paktlarının kuruluşunu organize etmişlerdir veya Kapitaliz m ve Sosyalizm ile SSCB nin kuruluşu veya dağılışını organize etmişlerdir Ortadoğu ve İslam Dünyası ile farklı ülkelerde hegamonya sal bölgelerin oluşmasını sağlamaya çalışmışlardır Ve bilhassa Osmanlının yıkılışı ile Ortadoğu ve İslam coğrafyasındaki Müslüman dünyanın bölünüp parçalanması ve yeni kurulan devletler in sevk ve idaresini n Yine tek bir merkezden kontrol edilmesi için her türlü bilimsel veya inançsal ekonomik veya siyasal ve bazende askeri operasyon ları sevk ve idare eden güç odaklarının arka planında siyonizm hep idare merkezi olarak mevcut olmuştur siyonizm ise inançsal gücünü kabalaist muharref tevrattan almaktadır Ancak bu muharref tevrat Allahın hakiki tevratı değildir Hakiki tevrat yok edildiği için Allah cc tarafından yeni kitaplar vahiyle gönderilmiştir Ve Allah katında islam dışında Hak Din yoktur Bunuda hatırlatalım " İnned Dinel İndallahil İslam Şüphesizki Allah c.c katında Hak Din İslam'dır " Al-i İmran suresi 19. ayet-i kerime Fakat muharref tevrattan önceki hakiki tevrat özünde mutlak Allah c.c tarafından İnsanlara gönderilmiş bir kutsal kitaptı Ancak Firavunun Yahudiler i Mısır piramitle rinin imarıda dahil bazı köleleştirmelerde kullanırken Yahudiler in yok olması hadisesin de O zaman mevcut hakiki tevratın bu yokoluş karşısında Allahın hakiki tevrattak i ayetlerle insanlara Allahın ayetlerin i yalanlama maları gerektiğini buyurmuş Yahudiler e ümit ışığını yakarak sabrı tavsiye etmesi ve sabır ile barış sayesinde sevgi ve merhametl e felaha erecekler ini müjdelemesini tasvip etmeyen Kabala" nın köleleştirilen yahudiler i özgürleştirmek ve ayakta kalmaları için motive ederek Tevrattak i sevgi ve merhamet ile sabır ve barış ayetlerin i kaldırıp hakiki tevratı tahrip etmesiyle birlikte Kabalanın yazdığı yeni muharref tevratın hükümlerinin Yahudiler in genelince kabul edilmesiy le başlayan süreçle Ve yeni muharref tevrattak i ayetlerin hükümlerinde yazan Yahudiler in tanrı tarafından seçilmiş ırk olduğunu ve Yahudi ırkının diğer ırklardan üstün olduğunu Ve Yahudi ırkının diğer dünyadaki tüm ırkların ve insanların efendisi olduğunu ve diğer ırkların ve insanların Yahudi ırkının kölesi olduğunu ve kölelerin ise Yahudi olan efendiler ine itaat etmeleri gerektiğini eğer itaat etmezlers e katledilm eleri gerektiği doktrinin i benimsetm işler ve doktrinle rin uygulanma sına devam etmişlerdir Muharref Tevrat mezmurlar bölümü 2/8 " Onları çömlekçi kabı gibi onları demir çomaklarla kıracaksın " v.b gibi benzeri ayetlerle Muharref Tevratın emriyle bu planlar ve uygulamal ar günümüzdede artarak devam etmektedi r Ve yine muharref tevratın emriyle Yahudiler e verilen Kenan diyarının Yahudi toprakları oluşu ile Bu toprak parçalarının idaresini n ve diğer dünyadaki toprak parçalarınında bir ana merkezden Kabalaist lerce idare edilmesin in Bu idare şekillerinin ve idarecile rininde seçiminin Yine Muharref tevratın emriyle Yadudiler e verilmesi yle birlikte Kabalaist lerin dinleri gereği ve tanrının kabalaist lere verdiği emir gereği Müslümanlar insan sınıfında bile değildir ve köledir ve katledilm esi gerekmekt edir Dolayısıyla İslam veya Müslümanlar ile siyonistl er arasında barış olamaz Müslümanlar ile barış yapan eğer yahudiyse Müslümanlar ile birlikte katledime si bu dokttrini n gereğidir Bu emir yahudiler e tanrı tarafından verildiği için Ve kabalaist muharref tevrat ile iman eden tanrıya inanan her yahudi bu emri yerine getireceği için siyonistl er güçlerini inançsal olarak Muharref tevrattan aldıkları için ekonomik siyasal ve askeri güçleri mevcut olduğu için Bu gücün devamınıda bilim ve teknoloji deki üstünlükleriyle muhafaza ettikleri için Müslümanlar açısından günümüzde barışçıl bir dünya mevcut olamamakt adır Müslümanların Dünyada varlıklarını sürdürebilmeleri için ve yaşama hak ve hürriyetini elde edebilmel eri için Ayakta kalabilme leri için ekonomik siyasal askeri inançsal ve bilimsel güç dengesine ihtiyaç vardır Bilim ve teknoloji ise Alahın nimetleri ve kurallarıdır Allah c.c nimetleri ne ve kurallarına itaat edenlere Ve Allah c.c çalışana üretene ve emek harcayana Ve batılda olsa inancına göre yaşayana elbet destek olacaktır Bilim ve teknoloji akıl ile sabittir Ve akıl Allah c.c tarafından sadece siyonistl ere verilmemiş Müslümanlara ve bütün insanlığa verilmiştir Müslümanlar ise bilim ve teknoloji üretemediği takdirde Ve müslümanlar bilim ve teknoloji yerine Mezhep tarikat ve cemaat ile meşgul olup birbirler iyle mücadele ettiği sürece Siyonistl er balistik füze üretirken Müslümanlar kendi füzelerini üretmeyip küffardan daha kalitelis ini ürettiğini belgeleye meyip küffarın elindeki füzenin etkisisiz liğini ispat edemeyip Küffarı füze atmaktan vaz geçiremediği sürece her türlü bilimsel ve teknoloji k gelişmeye karşı Müslümanlar çay kahve içip sohbet ederek ve tesbih çekerek " Kuran- ı kerimde bu zaten vardır " deyip üretmeyip laf ile peynir gemisi yürütmeye çalıştıkça Kuran-ı kerim matbaasındaki makinenin parçası arızalanınca Almanyada n parça gelmesini bekleyere k Tifdruk matbaada basıma ara verdikçe Ve Suudi Arabistan gibi İngiliz-İsrailiyat uzmanlarınca desteklen en Vehhabile rin Amerika ile müttefik olup Amerikada n satın aldığı yazılımı kendileri ne ait olmayan uçak ve füzeler satın alarak kendini koruyabil eceğini sandıkça herhangi bir savaş esnasında bu uçakların ve füzelerin kullanılamayacağını bile bile satın almaya devam ettikçe Bazı Selefiler in Kuran-ı kerimde muhkem ayetler içinde Radyo ve televizyo nun yer almadığını söylemeye devam ederek müteşabih ayetleri görmezden geldikçe Bilişim teknoloji sinden bir haber olup yahudiler in kurduğu web sitelerin de islamiyet i anlatmakl a müslümanlığın yayıldığını düşündükçe Bazı müslümanların " En büyük cihad nefs ile cihattır " diyerek Dünya ve bilimle uğraşmayıp Satın alıp bindiği otomobili n parasını kendisine mermi sıkan siyonistl ere veya onların destekçilerine bilmeden mermi parası olarak ödedikçe Din alimlerin in aynı zamanda fizikçi veya matematikçi olmadığı sürece Tarikat mezhep ve cemaat ile meşgul olan Müslüman kardeşlerimizin kendileri çalışmayıp üretmeyip Bilim ve teknoloji yi hafife alarak dolayısıyla Bilim ve teknoloji denilen Allahın nimet ve kurallarını bilmeden " Şeyhim halı uçurur " demekle yetindiği sürece Ve hiç bir şeye tedbir almayıp tedbiride takdiride Allah c.c tan beklediği sürece Türk-Kürt veya Alevi-Sünni Sağcı-solcu Milliyetçi-sosyalist Laik-Antilaik Nakşi-Kadiri Nurcu-Süleymancı gibi ayrılıklar ve bölünmüşlüklerle uğraştıkça gereksiz yere aynı ülkede bilim ve teknoloji dışında gereksiz düşmanlıklarla birbirler ine karşı üstünlük taslama yarışlarıyla Allahın dini islamı ve bilim ve teknoloji yi dışlayıp çatışmasal fikirlerl e kişisel egolar ve iktidar hırsıyla fanatizm ve kin ile nefretle meşgul olmaya çalıştıkça Müslümanların üzerinden zulm eksik olmayacak tır Ve aynı ülkede kardeş kardeşin kanını akıtmaya devam edecektir ve arka planda yine siyonizmi n planları işlemeye devam edecektir ne olursa olsun zerreden kürreye herhangi bir konuda hüküm elde edileceks e İslami reailte dörttür Kuran - Kütüb-i sitte sünnet İcma ve kıyastır Kıyas içinde ise akıl ve bilim vardır Hz. Ali r.a buyurduğu gibi " Hayatta en hakiki mürşid ilimdir " Ancak mürşid kelimesin in ne anlama geldiğini bilmeyen Ve arapça sözlükte karşılık arayan veya Türkçe lugatta bu kelime varmı diye düşünen cahilleri n ne akılla ne bilimle nede dinle imanla nede islamla ilgileri vardır Allahın kitabı Kuran-ı kerimi yıllardır okuyupta Türkçe mealini okumakla anlayabil eceğini düşünen ve yaşanmayan bir islamın okumakla bir yere varılamayacağını anlayamay an cahiller var olduğu sürece Siyonizm değil Müslümanlar birbirine düşmanlık yaparak birbirler ine saadet hakkı tanımayacaktır MÜSLÜMANLAR VE DÜNYA FORUM İSLAMİ DÜŞÜNCE VE FORMASYON 2013 HALİT AHMET ÖNCÜGİL |
67
iSLAM COĞRAFYASI VE ORTADOĞU _______________________________________________________________________________________________ / İSLAM COĞRAFYASI-ORTADOĞU ve FARKLI İSLAM ÜLKELERİNE AİT DÖKÜMANLAR / MÜSLÜMANLAR VE BİLİM - KONU İÇİN TIKLAYINIZ
: Mayıs 02, 2014, 09:50:27 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
MÜSLÜMANLARIN BİLİM VE TEKNOLOJİDE
GERİ KALMALARI NIN BAZI NEDENLERİ TARIK HÜSEYİN KARAOĞLU İSLAM AYDINLIK DİN FORUM 2011 Selamün aleyküm kardeşlerim Ben bugün farklı bir konu yazmak ve sizlerind e fikir ve görüşlerinizi almak istiyorum Konumuz aslında çok büyük bir araştırma gerektire n hassas ve önemli bir konudur Konumuzun ana başlığı " Müslümanların Bilim ve Teknoloji de Geri kalmalarının bazı nedenleri " şeklindedir Müslümanların Bilim ve Teknoloji de Geri kalmalarının elbette bir çok nedenleri vardır Bu nedenler islamiyet e veya manevi değerlere kesinlikl e maledilem ez Müslümanların kendileri ne ait olan hatalar elbette vardır ve çok çeşitlidir Bu nedenlerd en bazılarından sizlere bir kaç anektod aktarmak istiyorum Ancak Müslümanların kendileri ne ait hatalara geçmeden önce Müslümanların bilim ve teknoloji ile bağlarının neden koptuğuna dair Bu konuda yazılmış bir anektodu aşağıya aktarayım ve daha sonra konumuza devam edelim İnşallah MÜSLÜMANLAR NEDEN GERİ KALDI http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=573 İslamiyet, faydalı her yeniliği emreden bir dindir. Bundan dolayı, ilim adamlarına çok önem verilmiş, ilmi, fenni ve teknik tecrübeler yapılmış, müslümanlar, tıpta, kimyada, astronomi de, coğrafyada, tarihte, edebiyatt a, matematik te, mühendislikte, mimarlıkta ve bunların hepsinin temeli olan, güzel ahlak ve sosyal bilgilerd e, en mükemmel dereceye vasıl olmuşlar, bugün de tazim ile yâd edilen kıymetli âlimler, hakimler, mütehassıslar, üstadlar yetiştirmişler, dünyanın hocası, medeniyet in rehberler i olmuşlardır. O zaman, yarı vahşi olan Avrupalı, fen bilgileri ni İslam üniversitelerinde öğrenmiş, hatta Papa Sylvester gibi, Hıristiyan din adamları da Endülüs üniversitelerinde okumuştur. Bugün, hâlâ Avrupa’da kimyaya, Chemie ve cebire, [Arabi El-cebir kelimesin den]Al-gebra ismi verilmekt edir. Çünkü bu ilimler, önce müslümanlar tarafından dünyaya öğretilmiştir. Avrupalılar, dünyayı tepsi gibi dümdüz ve etrafı duvarla çevrili zannederk en, müslümanlar, ilk olarak, dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü buldular. Musul civarında, Sincar sahrasında, meridyeni n uzunluğunu ölçtüler ve bugünkü rakamları elde ettiler. Bugün insaflı Hıristiyanların kabul ettiği gibi, hakiki Rönesans,İtalya’da değil, Abbasiler zamanında, Arabistan’da başlamıştır ki, Avrupa’daki Rönesans’tan çok çok öncedir. Müslümanların son zamanlard a, ilim sahasında en büyük rehberi, Osmanlılar idi. Bütün Hıristiyan âlemi bu İslam devletini n, dünyadaki terakkile re ve keşiflere kayıtsız kalması için siyasi ve askeri hücuma geçtiler. Bir taraftan, haçlı saldırıları, bir taraftan da, bunların ihdas ettikleri, bid'at sahibi müslümanların yıkıcı ve bölücü çabaları, Osmanlıların fen ve teknikte rehberlik yapmalarına mani oldu. Türkler, dışardan ve içerden yapılan saldırılardan dolayı, çok zarara uğradılar. Tesirleri fazla olan yeni silahlar yapamadılar. Ülkelerinin büyük kaynaklarından layığı ile faydalana madılar. Kendi vatanlarında sanayii ve ticareti yabancılara kaptırdılar. Fakir düştüler. Dinimiz, İslam ahlakında ve ibadetler de en ufak bir değişiklik yapmayı şiddetle men etmiştir. Dünya işlerinde, fen bilgileri nde ise, her değişikliği yapmayı, bütün yeni keşifleri öğrenmemizi ve yapmamızı emretmiştir. Osmanlı Devletini ele geçiren sözde aydınlar, dinimizin bu emrinin tam tersini yaptılar. Masonlara aldanarak din bilgileri ni değiştirmeye, dinin esaslarını yıkmaya çalıştılar. Avrupa’nın fende ilerlemes ine, yeni keşiflere gözlerini kapadılar. Hatta fen bilgileri ne, modern tekniğe uymak isteyen büyük Türk sultanlarını şehid ettiler. Masonların elinde maşa olarak, ilerlemey i, teknikte değil de, dinde reform yapmakta, bölücülükte aradılar. İngilizler, asırlardır İslam ülkelerini kana boyamakla kalmamış, İskoç masonları, binlerce müslümanı ve din adamlarını aldatarak, mason yapmış, (insanlığa yardım, kardeşlik) gibi laflarla, dinden çıkmalarına, dinsiz olmalarına sebep olmuştur. İslamiyet’i büsbütün yok etmek için, bu masonları maşa olarak kullanmışlardır. Böylece, Reşit Paşa, Ali Paşa, Fuat Paşa ve Mithat Paşa, Talat Paşa gibi masonlar, İslam devletler ini yıkmakta kullanılan paşa unvanlı maşalardır. Efgani veAbduh gibi masonlar ve yetiştirdikleri çömezler de, İslam bilgileri ni bozmaya, içten yıkmaya alet olmuşlardır. 1846’da sadrazam olan mason Reşit Paşa, iş başına gelir gelmez, hariciye nazırı iken, Lord Rading ile el ele verip, hazırlamış olduğu ve ilan ettiği Tanzimat kanununa istinat ederek, mason locaları açtı. Çeşitli hıyanet ocakları çalışmaya başladı. Gençler, din cahili olarak yetiştirildi. Londra’dan alınan planlarla, bir yandan idari, zirai, askeri değişiklikler yaptılar. Bunlarla gözleri boyadılar. Öte yandan da, İslam ahlakını, ecdat sevgisini, milli birliği parçalamaya başladılar. Yetiştirdikleri kimseleri işbaşına getirdile r. Bu yıllarda Avrupa’da, yeni buluşlar, ilerlemel er oluyor; büyük fabrikala r, teknik üniversiteler, modern harp vasıtaları kuruluyor du. Osmanlılarda bunların hiçbiri yapılmadı. Hatta, Fatih devrinden beri medresele rde okutulmak ta olan fen, hesap, hendese, astronomi derslerin i büsbütün kaldırdılar. Din adamlarına fen bilgisi gerekmez diyerek, bilgili âlimlerin yetişmelerine mani oldular. Sonradan gelen İslam düşmanları da, din adamları fen bilmez, din adamları cahildir, gericidir diyerek müslüman yavrularını İslamiyet’ten uzaklaştırmaya çalıştılar. İslamiyet’e ve müslümanlara zararlı olan, İslamiyet’in öğrenilmesine mani olan şeylere uygarlık, ilericili k dediler. Çıkardıkları her kanun müslümanların, devletin aleyhine idi. Vatanın asıl sahibi olan müslüman Türkler, ikinci sınıf vatandaş haline getirildi . Din ve dil birliği Hıristiyanlık dininde, akla uygun bir esas kalmamış, hurafeler, karmakarışık bir merasim halini almıştır. Bundan başka, aynı dinde, hatta aynı mezhepte bulunan hıristiyanlar, başka başka hükümetlerin idaresind e yaşamaktadır. Avrupa hükümetleri, bunun için, başka bir bağ aramışlardır. Böylece, Avrupa’da, din birliği ölmüş, milliyet hissi doğmuştur. İslamiyet, ticaret, sanayi ve sosyal nizamı da kurduğundan, milliyet düşüncesini de içine almaktadır. Müslümanlar arasında ayrı milliyetl er kurmaya ihtiyaç kalmamıştır. Bunun içindir ki, ilmihal kitaplarında, Din ve millet, ikisi birdir denilmekt edir. Eğer müslümanlar, bölünmeseler, İslamiyet’in, milliyeti temsil etmesinde n istifade ederek, yeryüzündeki sağlamlaşmamış birçok milliyetl ere galebe çalmanın yolunu bulurlar. İslamiyet’in milliyeti temsil etmesinde, lisan birliği de hatıra gelir ise de, beş vakit namazda okunan ezan ve Kur'an-ı kerimleri n bütün İslam ülkelerinde Arabi olması, bu beraberliği de temin etmektedi r. Bunun içindir ki, İslam düşmanları, bir milleti İslamiyet’ten ayırmak, din birliğini yok etmek için, o milletin dilini, gramerini, alfabesin i değiştirmeye çalışıyorlar. Bir milletin dinine, imanına vurulacak en büyük darbe de, bu yoldan geliyor. Nitekim, Sicilya ve İspanya müslümanları böylece Hıristiyan yapılmıştır. Ruslar da, yıllarca Türkistan’daki müslümanların din ve imanlarını yok etmek için, bu keskin silahla saldırmışlardır. Zindanları, elektrik fırınları, Sibirya sürgünleri ve toptan imha faciaları, bu keskin silah kadar tesir edememiştir. Celal Nuri bey (İttihad-ı İslam) adındaki kitabında, müslümanlar için Arapça’yı, müşterek lisan olarak tavsiye etmektedi r. Yavuz Sultan Selim Han bunun için çalışmıştı. Bunu temin etmek içindir ki, tarih boyunca bütün İslam ülkelerinde din kitapları arabi olarak yazılmıştı. Arabi, bütün İslam ülkelerinde bir din lisanı olmuştur. Cennette de, herkesin arabi konuşacağını hadis-i şerifler haber vermekted ir. Bu, her müslüman milleti Araplaştırmayı istemek değildir! Dünya devletler i arasında İngilizce ortak bir dil halini almaktadır. Bugün ilim ve fen sahibi bir kimsenin, bir veya birkaç yabancı dil öğrenmesi zaruret halini almıştır. Bir hadis-i şerifte, (Bir kavmin dilini öğrenen, onların zararlarından korunmuş olur) buyuruluy or. Bunun içindir ki, gençlerimizin Arabi’nin yanında, Avrupa dillerini de öğrenmeleri faydalı olup, sevap kazandıran çok işlere sebep olabilir. Avrupalıların asırlardan beri bize yabancı gözü ile bakmaları, milliyet hissinden ziyade, İslam dinini bilmemele rinden ileri gelmekted ir.(Faideli Bilgiler) Din cahilleri Din cahilleri, tâ ilk asırdan beri, İslamiyet’i yok etmek için çalışıyorlar. Şimdi de, çeşitli adlarla, çeşitli planlarla saldırıyorlar. Cehenneme gidecekle ri bildirilm iş olan itikadı bozuk kimseler de müslümanları doğru yoldan ayırmak için, hile ve iftira yapıyorlar. Böylece, İslam düşmanları ile işbirliği yaparak, Ehl-i sünneti yıkmaya uğraşıyorlar. Bu saldırıların öncülüğünü İngilizler yaptı. Bütün kaynaklarını, hazineler ini, silahlı kuvvetler ini, donanmasını, tekniğini, politikacılarını ve yazarlarını bu işte kullandı. Böylece, dünyanın en büyük iki İslam devleti olan Hindistan’daki Gürganiyye ve üç kıta üzerine yayılmış bulunan Osmanlı İslam devletler ini yıktı. Her yerde İslam’ın değerli kitaplarını yok etti. İslam bilgileri ni birçok yerlerden sildi, süpürdü. İkinci Cihan Harbinde, komünistler yok olmak üzere iken, bunların kuvvetlen melerine, yayılmalarına sebep oldu. İngiliz Başbakanı James Balfour, 1917’de, müslümanların mukaddes yerleri olan Filistin’de Yahudi devletini n kurulması için çalışan Siyonizm teşkilatını kurdu. İngiliz hükümeti, bu işi senelerce destekley ip, 1947’de İsrail devletini n kurulmasını sağladı. Yine İngiliz hükümeti, 1932’de, Arabistan Yarımadasını Osmanlılardan alıp, Süudlara teslim ederek, İslamiyet’e en büyük darbeyi vurdu. İşte İngiliz siyaseti 1944’de Japonya’da vefat eden Abdürreşid İbrahim efendi, 1910’da İstanbul’da basılan Âlem-i İslam kitabının ikinci cildinde, (İngilizlerin İslam düşmanlığı) yazısında diyor ki: (Hilafet-i islamiyye nin bir an önce kaldırılması, İngilizlerin birinci düşüncesidir. Kırım muharebes ine sebep olmaları ve burada Türklere yardım etmeleri, hilafeti yıkmak için bir hile idi. Paris muahedesi, bu hileyi ortaya koymaktadır. Her zaman Türklerin başına gelen felaketle rde İngiliz parmağı vardır. İngiliz siyasetin in temeli, İslamiyet’i yok etmektir. Bu siyasetin sebebi, İslamiyet’ten korkup müslümanları aldatmak için, satılmış vicdansızları kullanırlar. Bunları İslam âlimi, kahraman olarak tanıtırlar. Sözün özü, İslamiyet’in en büyük düşmanı İngilizlerdir.) (Faideli Bilgiler) Sömürgeler bakanlığı kurdular Osmanlıların her sahada ilerlemel erine ve bu kadar başarılı olmalarına rağmen yıkılmalarının sebebini, yirminci asrın tanınmış psikologl arından Amerikalı Terman şöyle anlatıyor: Osmanlı orduları Avrupa’da ilerliyor, Viyana elden gidiyordu . Viyana gidince, bütün Avrupa’nın Müslümanların eline geçmesi çok kolay olacaktı. Osmanlılar, Avrupa’ya İslam medeniyet ini getiriyor; ilim, fen, ahlak nurları, Hıristiyanlığın kararttığı, uyuşturduğu yerlere, zindelik, insanlık, huzur, saadet saçıyordu. Asırlarca, diktatörlerin, kapitalis tlerin, papazların zulümleri altında inleyen kimseler, İslam ahlakı ile, insan haklarına kavuşuyordu. Avrupa diktatörleri ve öncelikle Hıristiyan kiliseler i, Osmanlı ordularına karşı son gayretler ini harcıyorlardı. Bir gece, İstanbul’daki, İngiliz sefiri, Londra’ya tarihi mektubunu yolladı. Buldum... Buldum!.. Osmanlı ordularının ilerleme sebebini buldum. Onları durdurmanın yolunu buldumdiy erek şöyle yazıyordu: (Osmanlılar ele geçirdikleri her yerde din, ırk farkı gözetmeksizin, seçtikleri çocukların zekalarını ölçüyor, ileri zekalıları ayırarak, medresele rde okutup, İslam terbiyesi ile yetiştiriyorlar. Bunlar arasından da seçtiklerine, saraydaki Enderun denilen yüksek okulda, o zamanın en ileri bilgileri ni veriyorla r. İşte, Osmanlı siyaset adamları, başkumandanları; böyle seçilen, yetiştirilen keskin zekalı şahsiyetlerdir. Sokullula r, Köprülüler böyle yetişmiştir. Osmanlı akınlarını durdurmak, Hıristiyanlığı kurtarmak için biricik çare, Enderun mektepler ini ve medresele ri dağıtmak, onları içerden yıkmaktır.) Bu mektuptan sonra, İngiltere’de, Sömürgeler Bakanlığı kuruldu. Burada yetiştirilen casuslar ve Hıristiyan misyonerl eri ve masonlar, yalan propagand a ve yaldızlı vaatlerle avladıkları cahilleri, Osmanlı devletini n kilit noktalarına yerleştirmeye ve bu kuklaların eli ile; medresele rden fen, ahlak derslerin i kaldırmaya, Müslümanları cahil bırakmaya uğraştılar. Nihayet tam başarı sağladılar. İslam devleti yıkıldı. İslamiyet’in dünyaya neşrettiği saadet, huzur nurları söndü. Evet kardeşlerim yukarıdaki yazıyı okudunuz Birde Müslümanların hatalarından bahsedeli m Osmanlı medeniyet i bizlere şunu gösteriyor Batı medeniyet i ile islam medeniyet inin Reformasy on yapıldığı takdirde Müslümanların Kendi standatla rına göre bilim ve teknoloji deki Gelişimi ile birlikte paralel olarak Her türlü ürünü kendi imal edebilme yetisi veya kendine has bir mamul üretebilme yetisiyle Batıyı kopye etmekten ziyade Kendine has bir mamul stardartı geliştirebilme yetisinin elde edilişiyle Avrupa bağımlılığının ve etkileşiminin olmayacağını gösternektedir Glokenscp iel denilen enstrüman ile Mehter takımndaki Çevgan denilen enstrüman veya Batı çalgısı timpani ile kös arasındaki benzerlik Bizlere her türlü mamul üretimde Müslümanlara has bir teknoloji nin olabileceğini göstermektedir Fatih Sultan Mehmet Hanın İstanbulun fethindek i Planlarını projeleri ni biliyorsu nuz Özelllikle ateşli toplarla ilgili yenilikle rini biliyorsu nuz Ancak Osmanlıdan sonra Müslümanlar geriledi Mezhep Tarikat Cemaat taassubu ile meşgul olarak Irkçılık hezeyanı ile birlikte gereksiz fikir akımlarının etkisinde kaldı Dini bilimler ile Nazari bilimleri n paralelliğinin yok olması yüzünden Bilim ve teknoloji den uzaklaştılar Müslümanların Bilimsel çalışmaları Endülüs yoluyla Batıya geçerken Endülüste Müslümanların ve islamın izleri silinirke n Osmanlı memlukler le savaşmakla meşgul olmak zorunda kaldı Osmanlı yıkıldıktan sonra ise Müslümanlar Bilim ve Teknoloji ye önem vermedi Bunu her sahada görebilirsiniz Batı örneğin sinema teknoloji sine önem verdi Örneğin Walt Disney ürünü bir çizgi filmde Amerikan Film Şirketi Senfoni orkestrası kullanırken Müslümanların yaptığı çizgi filmde bir kudüm ile Ney sesi vardı Amerikan Hollywood yönetmenlerinden Mustafa Akad Fatih Sultan Mehmed ve İstanbulun Fethi filmini çekmek istediğinde İslam ülkelerinden sinema için finasman alamadı Amerikan Nasa Uzay üssü uzmanlarından Müslüman Prof Dr Faruk El-Baz Müslüman ülkelerden birinde Uzay üssü kurulabil eceğini Bunun için kendisine Finansman verilmesi ni istedi ama verilmedi Dünyada Batı Radyo istasyonl arı ve TV kanalları kurmaya başlandığında Müslümanlar ilk etapta bu teknoloji yede karşı çıktılar TV haram dediler Yıllar sonra TV kanallarının gerekliliğini anladılar Bu örnekleri saymakla bitmez tükenmez ve gereksizd ir Müslümanlar Osmanlıdan sonra Bilim ve Teknoloji ye değer vermedile r Günümüzün Müslümanlarında düşünme araştırma inceleme geliştirme Yetisi olmadığı gibi herşeye gereksiz ön yargıyla ve inatçılıkla bakış açısı mevcut İstişare yerine bağnazlık tutuculuk taassub ve nemelazımcılık hakim Olaylara karşı ilgisizli k ve sabırsızca bir kibirlili k ve bencillik-egoistlik hakim Kendisini n herşeyi bildiğini sanır bir yaklaşım var ve öğrenmeye azim yok Hiç bir şeye önem vermiyor edebiyatt an sinemaya veya müziğe kadar Hiç bir dünya ilmine değer vermiyor ve çalışmıyor üretmiyor Üretilen mamulü satın alıyor ve satın aldığı ülkenin kültür ağına takılıyor Bir kaç anektod aktarmaya çalıştım sizlere Bizlerde Müslümanız ve hepimizin yığınla hataları vardır şüphesiz Bizlere haklarınızı helal ediniz ve Allah Müslümanların yardımcı olsun Allaha emanet olunuz Selamün aleyküm kardeşlerim MÜSLÜMANLARIN BİLİM VE TEKNOLOJİDE GERİ KALMALARI NIN BAZI NEDENLERİ TARIK HÜSEYİN KARAOĞLU İSLAM AYDINLIK DİN FORUM 2011 |
68
iSLAM COĞRAFYASI VE ORTADOĞU _______________________________________________________________________________________________ / İSLAM COĞRAFYASI-ORTADOĞU ve FARKLI İSLAM ÜLKELERİNE AİT DÖKÜMANLAR / BİLİM VE İSLAMİ HAKİKAT - KONU İÇİN TIKLAYINIZ
: Nisan 25, 2014, 04:30:37 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
İSLAM VE BİLİMSEL HAKİKAT FORUM DÜNYA VE İSLAMİ HAYAT 2010 İSTANBUL HÜSEYİN FIRAT DAĞOĞLU Selamün aleyküm aleyküm kardeşlerim İlim ve İslam bağlantısı ile ilgili bir kaç anektod aktarmak istiyorum Önce aşağıdaki yazıyı okuyalım sonra konumuza devam edelim İLİM MÜSLÜMANIN YİTİK MALIDIR http://www.mumineforum.com/misafir-soru-cevaplari/50827-ilim-muminin-yitik-malidir-nerede-bulursa-alsin-ne-demektir.html İslam dini, ilme ve ilim adamlarına olması gerekenin en iyi şekliyle değer vermiş ilme giden meşru yolları açık tutmuştur. Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi emreden dinimiz Müslümanların daima ilimle iç içe olmasını istemiştir. Yüce dinimiz İslam, ilim öğrenmek ve öğretmeyi ibadet kabul etmiştir. Kur’an-ı Kerimde, Allah (cc)’ın ilk emri “Oku”(1) olmuştur İlimle alakalı olarak muhtelif ayetlerde de şöyle buyrulmuştur “ Hiç bilenlerl e bilmeyenl er bir olur mu ?”(2) “ Allah, içinizden inananları ve kendileri ne ilim verilenle rin dereceler ini yükseltir”(3). “Allah’a karşı kulları içinde ancak alim olanlar derin saygı duyar”.(4) “Hikmet ve ilim ile daima Rabbinin yoluna çağır”.(5) Daima ilme teşvik eden sevgili Peygamber imiz (sav)’de şöyle buyurmuşlardır: “İlim mü’minin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alsın.”(6) “İlim tahsil etmek kadın-erkek her müslümana farzdır.”(7) “Alimler peygamber lerin varisleri dir”.( “Mahşerde alimlerin mürekkebi şehitlerin kanlarıyla muvazene edilir (tartılır) .”(9) “İlim talep etmek için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır.’’(10) Hadis-i Şeriflerinde bu şekilde buyuran Peygamber (sav)’ın, mescidind e suffe oluşturması Bedir Savaşında esir alınan esirlerin, bırakılmalarının 10 müslümana okuma yazma öğretme şartına bağlanması Peygamber (sav)’ın ilme verdiği değerin açık ifadesidi r. Hulefa-i Raşidin döneminde de ilme önem verilmiştir. Kur’an, Hz. Ebubekir zamanında mushaf haline getirtilm iş Hz. Ömer döneminde ilim tahsil edenlerin ihtiyaçları karşılanmış, Hz. Osman devrinde Kur’an çoğaltılarak diğer İslam beldeleri ne gönderilmiştir. Hz. Ali bizzat ilimle meşgul olmuş ve “Bana bir harf öğreten beni kendisine köle yapar” ifadesiyl e ilme verdiği önemi ortaya koymuştur. Daha sonraki dönemlerde de müslümanlar ilimle iç içe olmuşlardır. Endülüs’te yetişen alimler Selçuklu ve özellikle Osmanlı döneminde camilerin külliye şeklinde yapılışı müslümanların ve şanlı ecdadımızın ilme ve ilim adamlarına verdiği ehemmiyet i ortaya koymaktadır. Bugün bize düşen ilmin sınırı ve öğrenmenin yaşı olmayacağı şuuruyla kadın-erkek hepimiz ilimle meşgul olmalıyız ve insanımızı ilme teşvik etmeliyiz . Böyle yaptığımız taktirde, imanlı ve erdemli bir nesil meydana getirmiş oluruz. Bununla beraber diğer müsbet ilimler de de Müslümanlar,olmaları gerekli olan yeri almalıdırlar. Allah (cc)’ın ilk emri “oku” iken bizim en son yaptığımız iş okumak olmamalıdır. Kaynaklar: 1 Alak ,1 2 Zümer, 9 3 Mücadele,11 4 Fatır ,28 5 Nahl,125 6 Tirmizi,İlim,19-2688 7 Mukaddime,15-11-1395 8 Buhari,10 9 Cami’ul- Beyan,ilim,33 10 Tirmizi,4080 Evet sevgili Müslüman kardeşlerim peki madem " İlim Müslümanın yitik malıdır " Ve bu Hadis-i şeriftir ve sahihtir Peki müslümanların bilim ve teknoloji yle uğraşmayarak herşeyi hazırdan Siyonistl erden satın alması Ve her satın alınan ürün ile ve ödenen her kuruş para ile Siyonistl erin Müslümanlara sıktığı her bir merminin parasını bizzat kendileri ödeyerek Müslümanları ve islamiyet i zarardan nasıl koruyacak lardır Dünyayı idare eden Siyonist mekanizma lar Bilim ve teknoloji üreterek Dünyanın egemenliğini ve kendileri ni ayakta tutmaktadırlar Hem müslümanları sömürmektedirler Hemde islamiyet in fetret devrine ulaşmasına Engel olmaktadırlar Bunu yaparken fazla çaba harcamala rına gerek yoktur Müslümanlar bilerek yada bilmeyere k kendi elleriyle İslamın gelişmesine engel olmaktadırlar İslamiyetin gelişmesindeki en büyük engel Müslümanların kendileri dir bakınız müslümanların kullandığı ürünlere içtiği meyve suyundan kullandığı otomobile kadar herşeyi siyonist ve onların destekçilerinden tedarik etmektedi rler Kuran-ı Kerimi basan matba makinesin den tutunda hastalandığı zaman eczaneden satın aldığı ilaca kadar Kullandığı herşey siyonistl erin veya onların destekçilerinin ürünüdür veya onlardan alınan parçaların montesind en ibarettir satın almakla veya montajla ilimin ne ilgisi vardır sadece Din ve İman Allahın kurallar bütünü değildirki Matematik kimya fizik astronomi bunların tümü zaten Allahın var ettiği ve bu kuralları açığa çıkaranlara fayda verdiği kurallardır Bu kurallarıda açığa çıkarmak ilimledir ve bu kuralları ilimle ortaya çıkaranlar diğerlerinden her bakımdan üstün konumdadırlar Üstünlük elbette takvadadır peki Müslümanlarda takvamı eksildi Takvayı elde etme metodu Allaha yakınlıktadır Bu neyle olur Allaha yakın olmak içinde Allahın var ettiği her türlü kurallara tabi olup Allahın Hem din hemde bilim ile ilgili kurallarına tabi olmakla olmak ve uygulamak la olur Bunun için imanmı gerekir çabamı gerekir emekmi gerekir yada duamı gerekir Elbette emek ve dua gerekir çalışmak ve çabalamak gerekir Siyonistl er aslında muharref tevratın emirlerin e göre elbette çalışıyorlar duada ediyorlar dinlerini n gereği olarakta müslümanlara hayat hakkı tanımayacaklardır bu onlara göre dinlerini n emridir müslümanlar çalışmıyorlar çabalamıyorlar üretmiyorlar ve her türlü ürünü satın alıyorlar bunun adınada ilimi almak diyorlar ilim almak demek üretilmiş ürünü satın almak değildir ilim almak demek parçaları satın alıp monte etmek değildir ilim almak o ürünün üretilmesindeki teknoloji yi almaktır ve ilim demek alınan o teknoloji yi geliştirip o satın alınabilecek üründen daha kalitelis ini üretmek ve önce müslümanların daha sonrada tüm insanlığın kullanımına ve faydasına sunmaktır müslümanın görevi budur Anlatılan bir kıssa vardır onu aşağıya alıntıladım kıssayı okuyalım ve konumuza devam edelim inşallah HZ. MUSA AS VE NİL HADİSESİ Hz.Musa as. Allahın peygamber idir Ve Allahın dinini ve buyruklarını Peygamber liğinin gereği olarak tebliğ etmektedi r Firavun ise Hz.Musa as.ın Peygamber liğini Ve Allahın varlığını birliğini ve üstünlüğünü kabul etmemekte dir Firavun kendini herkesten ve herşeyden üstün saymaktadır Ve her fırsatta Hz.Musa as. a karşı kendi üstünlüğünü ispat çabasındadır Bunu yaparken akla hayale gelmeyece k planlar içindedir Bir gün öyle bir hadise olurki Hz.Musa as. Allahın varlığını büyüklüğünü ve üstünlüğünü ispat için halkın huzurunda Firavun ile iddiaya tutuşur Hz.Musa as buyururki : " Benim Rabbim ( yücedir ve üstündür ) Nil nehriyle Mısıra hayat verir " buyurur Firavun ise bu söze karşılık " Ben istersem Nili ters ( akıtırım ) çeviririm " der Hz.Musa a.s ise " Hadi o zaman göster " diye buyurur Firavun ise bunu ispatlaya cağını ancak kendine süre vermesini ister Hz.Musa as düşünür ve nasıl olsa sürede olsa ne yapılırsa yapılsın Firavunun Nili ters akıtamayacağını Bunu yapacak olsa bile Allah c.c ın mutlak Peygamber inin yanında olacağından buna izin vermeyeceğini düşünerek Firavuna istediği süreyi verir ve yarın aynı yerde buluşarak Firavunun ispatını yapması gerektiğini söyleyerek oradan ayrılır Hz.Musa as neticede Allah c.c ın Peygamber idir Ve her buyruğu mutlak Allah c.c ın emrini ve buyruğunu İnsanlığa iletmek içindir Hz.Musa as Yaradanın buyruğunu dile getirmeni n huzuruyla eve gider ve istirahat e çekilir Hz.Musa as ertesi gün Nil nehrinin Firavunun istediği yöne mümkün değil akmayacağını düşündüğünden içi rahat bir şekilde uykuya dalar Firavun ise uyumaz ve düşünmektedir Çünkü bir iddiaya girmiştir ve iddianın ispatı olmazsa yalancı olacaktır Ve halkının gözünde küçük duruma düşecektir itibarı ve inandırıcılığı kalmayaca ktır üstünlüğü kalmayaca ktır Firavun bütün gece uyumaz ve aslında inanmadığı Hz.Musa as ın Rabbine bütün gece boyunca uyumadan dua eder Sabah olur ve iddiaya girilen Nil nehri kenarına Firavun ile Hz.Musa as ve halk birlikte gelirler Hz.Musa as Firavunda n Nili ters akıtabilirim iddiasının ispatını ister Ve o sırada Nil nehri Firavunun iddia ettiği yöne doğru ters akmaya başlar Hz.Musa as şaşırır ve Allah c.c hazretler ine " Rabbim ben senin söylemediğin birşeyi söylemedim neden böyle irade buyurdun" diye buyurarak aslında neden kendi Peygamber inin yine Allah c.c hakkı için dediğinden farklı bir irade buyurduğunu yada bu şekilde irade buyurarak neden kendi Peygamber inin dediğinin doğru olduğu halde sanki yalan söylemiş gibi bir hale soktuğunu Rabbine sorar Allah c.c ise " Ey Hz. Musa as Elbette senin söyledigin dogruydu Ama sen ( bütün gece ) uyurken o ( Firavun ) dua etti Ben, herkesin Rabbiyim Herkesin duasına cevap veririm Allah, o kadar adildirki Kendisine ibadet edenede Etmeyened e Tapanada, tapmayana da, duası karşılıgında yardım eder " buyurdu Evet sevgili Müslüman kardeşlerim Bu kıssadan alınacak çok ders var Bu kıssada olay sadece dua değil Dua ile birlikte uykusuz kalınarak verilen emektir Allah c.c adaleti gereği Emek verip çalışanların emeklerin i zayi etmez Firavun ve Nil hadisesin den çıkaracağımız nihai sonuç ise Siyonistt e olsa Yahudide olsa İnançsızda olsa eğer emek veriyorsa Bu emeklerin in karşılığının Allah c.c tarafından zayi edilmeyec eğidir Bu yüzden üzülerek şunu ifade etmeliyiz ki Müslümanlar çalışmıyorlar üretmiyorlar ve eğer belki ediyorlar sa Rablerine dua ediyorlar Ancak çalışmadan üretmeden emek harcamada n Eğerki sadece dua ile siyonistl erin çemberinden kurtulabi lecekleri ni sanıyorlarsa yanılıyorlar Çünkü Okyanusta yolalan Nükleer uçak gemisinin yakıtı uranyum ise ve uranyumun parçalanması ile açığa çıkan enerjiyle gemi yol alıyorsa ve uçak gemisinde n atılan roket Müslümanların sahilini vuruyorsa Ve bütün bunların arkasında emek ve çaba sarf edilerek elde edilen bilim ve teknoloji denilen Yine Allahın verdiği akıl ile geliştirilen Yine Allahın var ettiği Matematik fizik kimya oşinografi gibi Allahın kuralları denilen ilim dalları varsa Ve müslümanlar bu Allahın kurallarından habersizs e ve atılan rokete karşı Allahın verdiği akılla karşıt roket üretip atmayıp edilen dua ile roketin denize düşeceğini düşünüyorlarsa üzülerek söyleyelimki Allahın adaleti gereği Müslümanlar çabalamadıkları ve emek harcamadıkları için Atılan roket Müslümanların bedenleri ni parçalayacaktır Ve mutlak buda Allahın kudreti ve adaleti gereğidir Bazı kardeşlerim şimdi diyecekle r " İlla roket satın alıp karşı tarafamı atacağız İslam sevgi ve barış dinidir bu savaş çığırtkanlığı dinimize ve merhameti mize yakışıyormu ? " diyecekle r Hayır kardeşim amacımız karşı taraf ile savaşmak değildir Amaç karşı tarafın savaştan vaz geçmesini sağlamaktır Bununda yolu roket atmasını engelleme ktir Bunun yoluda roket satın alıp atmak değildir Hayır kardeşlerim yapılacak şey şudur ben roket satın alın ve karşıya atın demiyorum roket satın almak yerine ve savaşmak yerine önce roket satın almaktan vaz geçeceksin ve roketi üretecek teknoloji yi kendin geliştireceksin ve daha kalitelis ini üreteceksinki karşıdaki kendi roketinin etkisizliğini ve müslümanın ürettiği roketin üstünlüğü görünce zaten roket atmaktan vaz geçecektir Çünkü onlar Hakkı değil Kuvveti üstün tutarlar Ver sizin roketiniz daha kuvvetliy se karşı tarafta ise zaten iman olmadığı için kuvvetsiz roketiyle size ateş açmayacaktır yoksa zaten karşının attığı roket müslümanı vurdukça ve daha etkilisin i müslümanlar yerine başkaları yaptıkça müslümanlar roketleri n hedefi olmaya ve parçalanmaya devam edecektir Siyonistl erin roket üretmesinede gerek yok zaten Müslümanlar bilim ve teknoloji yle uğraşmıyorlar sadece yaptıkları mezhep tarikat ve cemaat kavgasıyla asırlardır birbirler ini eziyorlar Müslümanlar birbirini ezmekle meşgulken Siyonistl erin gülüp eğlenmeye elbette hakkı vardır Buda Allahın adaleti gereğidir Müslümanlar eğer yaşamayı Hak ediyorsa Rabbim yaşatır Hak etmiyorsa Rabbimin adaleti gereği yaşayamaz ve ezilir Bazen elbette Hak olan Batılın eliyle verilebil ir Batılda veya zalimde mutlak bazen Allahın kırbacı olabilir İşte kırbaçta doğru yola erişmek için uyarıdır konumuzun başlığı " İslam ve Bilimsel Hakikat " değilmiydi İşte sizlere bazı hakikatle ri söyledik Neticede dünyada şu an ezilenler de sömürülenlerde müslümanlardır Bizlerde müslümanız neticede peki müslümanların müslümanlara olan düşmanlıklarından vaz geçmedikçe nasıl selamete çıkarız sanıyorsunuz ve müslümanları müslümanlara düşman edenlerin nasıl bunu yaptıklarını düşünüyorsunuz eğitim bilgi ve teknoloji yle tabiki müslümanlarda eğitim bilgi ve teknoloji olmadığı sürece bu şekilde cehalet içinde oldukları sürece daha çok mezhepler tarikatle r ve cemaatler le birbirler ini katledip Arka planda olan ve gelişen dünyayı takip edemezler tabiki Bu öyle bilgisaya r kullanmayı öğrenip Tıp dilini İngilizce olarak kabul etmeklede olmaz bilgisaya rı üretecek teknoloji yoksa her müslümanın eline bir laptop vererek " İlim Müslümanın yitik malıdır " diyerek bilgisaya r kullanmayı teşvik ilede gelişmişlik olmaz ancak bilgisaya r üreten siyonistl erin güçlenmesine yarar sağlamış olursunuz Bazı kardeşlerimde şunu söylüyorlar " Biz tarım ülkesiyiz Bilimsel ve teknoloji k ürünler yada ağır sanayi ülkesi değiliz " diyorlar peki o yüzdenmi tarlalarımızda tohumu israilden gelen Mikado domatesi Washingto n Portakalı Starking elması ve Amerikan pirinci yetiştririyoruz ve 1 kamyon patates tarladan kilosu 50 kuruştan tüccara satıldığı söyleniyor ve 2000 kg 1 kamyon patates üretip karşılığında 1 adet Amerikan malı İphone marka akıllı Cep telefonu zor satın alabiliyo ruz patates tarlada ne zahmetler le üretildiğini bilmiyors anız dikimi ayrı zahmet gübresi ayrı zahmet çapası ayrı zahmet ve aylarca çalış ve karşılığı 1 kamyon 2000 kg patatese 1 adet Amerikan malı İphone marka akıllı cep telefonu zor alıyorsanız artık söyleyecek sözüm yok size kardeşlerim Allah yardımcımız olsun selamün aleyküm İSLAM VE BİLİMSEL HAKİKAT FORUM DÜNYA VE İSLAMİ HAYAT 2010 İSTANBUL HÜSEYİN FIRAT DAĞOĞLU |
69
GÜZEL SANATLAR - EDEBİYAT ______________________________________________________________________ / SEVGİ VE AŞK ŞİİRLERİ DOSYASI / SEVGİ VE AŞK ŞİİRLERİ DOSYASI - BÖLÜM 5 - KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
: Nisan 03, 2014, 02:42:45 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
YUNUS EMRE ŞİİRLERİ http://www.yunusemre.net/ YILDIZLAR MI MARTILARM I BENİM DOSTUM FORUM EDEBİYAT KİTABIM İSTANBUL 2011 AHMET HÜSEYİN SALİMOĞLU Ne arıyorum diye çok düşünmüşümdür bu alemde Yalan dünya işte ne arayacağımki sende İmtihandan başka arayacağım bir şeymi varki yüreğinde Hayalleri m Ümitlerim yok olmuş sende Senden bir beklentim mi varki yalan dünya Sevgileri nde yalan dostluğunda yalan senin güvenilmezsin Senin insafın varmı yalan dünya merhamet varmı sende Ne insanları yuttun ne aşkları sevdaları ezdin kalbinde Yine ağlıyorum kayalıklarda tek başımayım yine Evine git diyorsun değilmi yalan dünya yinede Belki bir bekleyeni n vardır diyorsun belkide Sende biliyorsu n aslında bekleyenl erin beni anlamadığını BEN AŞKIMA İHANET ETMEK İSTEMİYORUM FORUM ALACAKARA NLIK İSTANBUL 2011 AHMET RECEP YASİNOĞLU Rabbim ben birini çok sevdim onu unutamıyorum O beni hiç sevmiyor ve ben ondan vaz geçemiyorum Bu bir imtihandır ve hayat bir imtihandır biliyorum Sabır ver Allahım aşkımı kalbime gömemiyorum Rabbim bana yardım et senin yardımını bekliyoru m Ben sevgisiz yaşayamam Allahım Bu yüreğimdeki sevdayı bana unuttur Allahım Ben artık sevdiğime benzeyen birini arıyorum Ama onu bulsamda sevebilec eğimi sanmıyorum Rabbim bana yardım et ne yapacağımı bilmiyoru m Rabbim ben aşkımdan vaz geçmek istemiyor um Yüreğimde aşk olmadanda ben yaşayamıyorum Aşkıma benzeyen birini sevmek istiyorum Ama ben aşkıma ihanet etmekte istemiyor um Çünkü aşkım beni sevmesede bana saygı duyuyor Rabbim bana yardım et ne yapacağımı bilmiyoru m Rabbim günahlarımı affet beni bağışla Suçum çok büyük verdiğin derde katlanamıyorum Rabbim ne yaptığmı ve ne yapacağımı bilmiyoru m Aşkım beni sevmiyor ve ben ise onu unutamıyorum Rabbim bana yardım et senin yardımını bekliyoru m BEN AŞKIMA İHANET ETMEK İSTEMİYORUM FORUM ALACAKARA NLIK İSTANBUL 2011 AHMET RECEP YASİNOĞLU YILDIZLAR MI MARTILARM I BENİM DOSTUM FORUM EDEBİYAT KİTABIM İSTANBUL 2011 AHMET HÜSEYİN SALİMOĞLU MAİDEN ’ S TOWER TOUR DE LEANDROS Üsküdar’ın sembolüdür,Kız kulesi,ölümsüz,imkansız ve hüzünlü aşkların kalesidir . Bizans’tan günümüze ulaşan en eski tarihi eserdir,MÖ 2457 yılından beri ayaktadır. Karadeniz ile Marmara denizinin kucaklaştığı yerde,minicik bir ada üzerindedir. Avrupalı tarihçiler Leander Kulesi derler,asıl Tour de Leandros’tur,Maiden’s Tower. Fatih Sultan Mehmet döneminde kule temelleri ve alt kısımlar yeniden inşa edilmiştir. Sultan 2.Mahmud döneminde ise,yeniden onarım görerek,günümüze kadar gelmiştir. Yunan Tarih-Edebiyat ve Felsefeci si Ovidius,Tour de Leandros’u şöyle anlatır. Bizanslı Rahibe Hero,Bizans’tan uzak bir mekan olarak seçtiği bu kulede yaşar. Tanrı ile baş başa,insanlardan uzak bir şekilde, günlerini hep ibadetle geçirir. Afrodit’in Rahibeler inden olan Hero,kendini tanrıya ibadete adamış bir Rahibedir . Rahibe olduğundan dolayı da,aşık olması ve evlenmesi kesinlikl e yasaklanmıştır. Yıllar sonra bir gün,Afrodit’in tapınağındaki törene katılmak için Kuleden ayrılır. Afrodit’in Tapınağında yapılan ayin sırasında,Hero,yakışıklı genç Leandros’u görür. Hero ve Leandros birbirler ini görür görmez aşık olur ve tanışırlar,anlaşırlar. Hero,her gece Kulenin en üst katındaki odanın penceresi nden görülen feneri yakar. Leandros,sahilden denize atlayarak,fenerin ışığına göre yüzerek kuleye gelir. Aşklarını kutsarlar,fakat,bir gün yine Leandros,Hero’nun sevda ateşi fenerini görür. Denize atladığı sırada, kuvvetli bir fırtına çıkar ve Hero’nun feneri söner. Leandros,feneri göremeyince,İstanbul Boğazının azgın sularında yönünü bulamaz. Akıntıya kapılarak ve boğularak can verir,bunu gören Hero’da Kuleden denize atlar. Hero,Leandros’a doğru yüzmeye çalışırsa da başaramaz,Boğazın sularında can verir. Osmanlı savaşçısı Battal Gazi,İstanbul’u Bizans’tan almak için Emevi’lere katılır. Arap-Emevi Ordusuyla,İstanbul’u almak için Kız Kulesi kıyılarına mevzileni rler. İstanbul’un Asya-Üsküdar kıyıları,Osmanlı kontrolüne geçince Bizans şaşırır. Osmanlı savaşçısı Battal Gazi,İstanbul Tekfur’u Theodor’un Kızını görür. Battal Gazi ,Prenses Cornelia’ya ,görür görmez aşık olur,Tekfur Theodor şaşırır. Theodor,Bizans hazineler ini ve Kızı Prenses Cornelia’yı,Kız Kulesine saklar. Battal Gazi,Kuleye gelir ve Cornelia ile hazineler i alarak,Üsküdar’a çıkar. Üsküdar’dan Beyaz At ile Cornelia’yı ve hazineler i alarak,dört nala Afyon’a gider. “At’ı alan Üsküdar’ı geçti ” deyimi de buradan çıkar,Fakat,Afyon Kalesi sarılır. Battal Gazi ve Prenses Cornelia,aşklarını yaşayamadan,Afyon Kalesinde can verir. Kız Kulesi,işte böyle,ölümsüz ve imkansız,ulaşılması zor aşkların sembolüdür. Aşk vardır sevgi vardır ve bu yalan dünyada hep olacaktır,aşk'ta bir imtihandır Müslümanda ince ruhludur,naif yapılıdır,severse ölümüne sever,sevdiğini incitmez Tıpkı Peygamber imiz Hz. Muhammed sav Efendimiz in Hz.Hatice Annemizi sevdiği gibi |
70
İSLAMİ DÖKÜMANLAR / HZ.MUHAMMED S.A.V ve ÇOK FARKLI İSLAMİ KONULARA AİT DÖKÜMANLAR / İSLAM VE ANTİFANATİZM - KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ - BÖLÜM 3
: Şubat 22, 2014, 08:03:36 ÖS
|
||
Başlatan admin - Son mesaj Gönderen: admin | ||
İSLAM VE ANTİFANATİZM - BÖLÜM 3
MÜSLÜMANLAR VE İSLAM AHMET HAMDİ YILDIRIMOĞLU FORUM GÜNEŞLİBAHÇELER 2010 İSTANBUL Selamün aleyküm Müslüman kardeşlerim Bazı Müslüman kardeşlerim var Kurana göre yaşadıklarını iddia ediyorlar Dünyada halihazırda Kuran-ı kerime göre yaşayan bir müslüman topluluk yoktur Belki Kuran-ı kerime göre yaşayan Müslüman olabilir Ancak ben çevremde bunun örneklerini göremediğim için Bu konuda bir şey söylemek istemiyor um Tarih süreci içinde Müslümanların durumu hakkında çok aydınlatıcı bilgilere sahip değiliz Örneğin bir Endülüs medeniyet i hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz Örneğin Mutezile mezhebi hakkında yine yeterince bilgiye sahip değiliz Peygamber imiz Hz.Muhamm ed sav döneminde Mezhepler yoktu Sonradan Mezhepler in neden ortaya çıktığı hakkında yine yeterli bilgiye sahip değiliz Hak mezhepler veya batıl mezhepler deniyor Bunu kim neye göre hangi kıstasla belirliyo r bu konuda yeterince bilgiye sahip değiliz Müslümanlar genel tarih bilincini mi kaybetti İslam tarihi yada dünya tarihini incelemiy orlarmı Yoksa İnceleme ve araştırma yetisinim i kaybetti acaba Müslümanlar birbirler iyle üstünlük yarışının haddini hudutunu bilmiyorl armı Yoksa birbirler ine zarar verdikler inin farkındamı değiller Kendi nefs ihtiras ve iktidarla rı için Egoist bir yaklaşım içinde fanatikli k yaparak Birbirler i arasında bölücülükle meşguller Hz.Ali r.a ve Hz.Hüseyin r.a Muaviye ve Yezid hepsi Müslümandı Birbirler i arasında nefret ve kin yoktu Ama taraflarl arı arasındaki iktidar hırsı ve ihtiras yüzünden can verdiler Müslümanların bu nefs ihtiras ve fanatizmi bitmeyece kmi Can verdiler ve hala müslümanlar nefretler ini yenemedil er Müslümanlar birbirler inin canına kıyıp Birbirler ine yaşama hakkı ve hürriyeti tanımadıktan sonra Kimin nasıl neden Müslüman olduğunun bir anlamı yokki Müslümanlar kendi aralarında tartışıyor " sen müslüman değilsin ,ben müslümanım " Cana kıyıldıktan sonra Müslüman olmalarının bir anlamı kaldımı İslamiyet herşeyden önce sevgi ve merhamet dinidir Sevgi ve merhameti n olmadığı şu dünyada islamdan bahsedile bilirmi Ejnebiler bilim ve teknoloji yle meşgul olurken Ve Bilim ve teknoloji k üstünlükle müslümanlar üzerinde etkiliyke n Müslümanlar mezhep tarikat cemaat ile birbirler ini bölme ve parçalama yarışındalar Ejnebiler inde kendi aralarında bölünmüşlük elbette vardır Ancak birbirler iyle sürekli savaş içinde değillerdir Onların savaşı ancak dünyayı sömürme ve paylaşma savaşıdır Ama bu savaş artık kendi aralarında yaşanmıyor Ruysa ile Amerika savaşıyormu Hayır savaşmıyor sadece sömürü ve paylaşım içindeler Ve bu sömürü ve paylaşım süresince Rusya ile Amerika birbirler iyle savaşmıyorlar Savaşanlar ise Rusya ve Amerika dışındaki Rusya ve Amerikanın etkisinde ki hegamonya sal devletler Birbirler iyle savaşıyorlar ve ne için savaştıklarını bilmiyorl ar Müslümanlar işte bu hegamonya sal sarmalın içinde birbirler iyle savaşıyorlar Birinci ve İkinci Dünya savaşı neticesin de içinde 50 devleti barındıran Osmanlı yıkıldıktan sonra Dünya tamamıyla Batının hegamonya sındadır Müslümanlar bu hegamonya nın içinde kültürel veya siyasi sömürü kapsamındadırlar Ve Müslümanlar arasında birlik ve beraberli k yoktur Müslümanlar hem sömürülmektedirler Hemde Müslümanlar birbirler iyle savaş içindedirler Birbirler ine karşı düşmanlık içindedirler ve barış ile sevgi ortada yoktur Birbirler iylede düşmanlık içinde oldukça Zaten sömürüden kurtulmal arı mümkünde değildir Müslümanlar " ahirete iman ettik " diyorlar O zaman Müslümanların Dünya ile bağlantıları kalmadımı acaba Çünkü dünya demek bilim ve teknoloji demektir Ahiret alemi ile bilim ve teknoloji nin bir bağlantısı yokturki Dünyada yaşama hakkı herkesin hakkıdır Fakat dünyada yaşamak hakkını elde tutmak için Bilim ve teknoloji nin içinde olmak gerekiyor Hem Bilim ve teknoloji nin içinde olmayıp Hemde bilim ve teknoloji nin içinde olan Batıyı suçlayıp Hemde Batı neden bilim ve teknoloji yle bize hükmediyor demek Sanırım ahirete iman edip Dünya hegamonya sını Batının eline bırakmak demektir Batıda müslümanı dünyadan silmeye uğraşıyorsa Batının suçlanacak bir tarafı yoktur Dünyada bilim ve teknoloji yle hasbihal olanlar Diğerlerine bu yaşama hakkını zaten tanımayacaklardır Bu doğal bir sonuçtur başka türlüsü olamazki Bilim ve teknoloji nin kurallarınıda Allah yaratmıştır Silahtaki mekanik veya atılan merminin vücuda isabet ettiğinde Vücudun darbe almasını mekanik ve fizik kurallarıyla açıklarız Bu mekanik ve fizik kurallarınıda temelde var eden yine Allahtır Müslüman sanırım silaha karşı dua ederek Mekanik ve fizik kurallarını hiçe sayarak Dua ile atılan silahtan çıkan mermiyi durdurmak telaşındadırlar Peki mekanik ve fizik kurallarını var eden Allah değilmidir Bu Allahın var ettiği Fizik kuralları yerine Sanırım Müslümanlar Dua ile hareket eden bir silah mekanizma sı icat ettiler Peki madem böyle bir silah vardıda O halde neden Müslümanlar Batıdan silah alıyorlar Her üretilen ürün önce üretene hizmet eder Ve üretenin yaşam kültürünüde algılamayı gerekli kılar Müslümanlar bilim ve teknoloji yle uğraşmadıkları için Teknoloji k herhangi bir ürünü üretmeleri zaten mümkün değildir Bir şey üretmiyorlar fakat kullanmak istiyorla r Kullanmak içinde mecburen Batıdan satın almaları gerekiyor Ve sadece Batıda üretileni satın alıyorlar Müslümanlardaki düşünce hatası burada başlıyor işte Hem üretmem ama Batıdan ürünü satın alırım kullanırım diyor Hemde ürünle birlikte mecburen gelen Batının kültürünü almam diyor Ama Kültürü zaten ürünü alınca mecburen alıyorsun Almak zorundasın çünkü almıyorsan kullanma hakkınıda elde edemiyors un Kullanma hakkını elde ediyorsan demekki kültürüde almışsın demektir Çünkü dünyadaki eşyanın tabiatı budur Aldığın ürün ilk etapta üretene hizmet eder Kültürü almayacak san o zaman satında almayacak sın Ve kültürü almak istemiyor san o zaman kendin üreteceksin Üretmen içinde dünya ile ve dolayısıyla bilim ve teknoloji yle hasbihal etmen gerekecek Atlas okyanusun da yol alan nükleer uçak gemisi Uranyum ile çalışıyor ve mekanik ve fizik kurallarına göre yol alıyor Bu mekanik ve fizik kurallarınıda koyan Allahtır Müslümanlar acaba bu geminin Allahın koyduğu fizik kurallarına göre Uranyumla çalıştığını bilmiyorl armı Yoksa Nuh Tufanındaki gibi Bir mucize ilemi yada dua ilemi geminin yürüdüğünü sanıyorlar Bilim ve teknoloji olmadan Fizik kurallarına uymadan gemi yapılabilir Veya gemiden atılan füze hedefe varabilir mi sanıyorlar Yani geminin veya füzenin dua ilemi Hareket Ettiğini düşünüyorlar Peki fizik kurallarını Allah uyulması için yarattığına göre Allahın yarattığı fizik kurallarına uyulmadan Dua ile herşeyi yapabilec eklerinim i sanıyorlar Eğer öyle olsaydı Kuran-ı kerimde açıkça bunu yazardı Ama Kuran-ı kerimde fizik kurallarınıda yazıyor Coğrafya ve astronomi nin kurallarınıda yazıyor Deniz bilimleri nin kurallarınıda yazıyor Kuran-ı kerimde Atlas-Akdeniz bağlantısını açıklıyordu Fakat Müslümanların bu kuraldan haberleri yoktu Jacques Custeau bu kuralı Bilim ve teknoloji yle buldu Madem öyle müslümanlar neden Kuran-ı kerimde yazan bu kuralı bulamadılar Çünkü Bilim ve teknoloji yle hasbihal etmiyorla rdı Ve Allahın kurallarını bilmiyorl ardı Edvin Aldrin ve Michael Collins ile Neil Armstrong Uzaya çıktığında Müslümanlar yine aynı şeyi söylediler " Kuran-ı kerimde zaten vardı " dediler Peki Ejnebiler uzaya çıktıktan sonra ve müslümanlar çıkamadıktan sonra Kuranda bu vardır demenin insanlığa ne faydası olacak Kuranda varsa o zaman Müslümanların Ejnebiler den daha önce uzaya çıkmaları Ve bu uzay olayınında Kuranda olduğunu söylemeleri daha çok islamiyet e hizmet olmazmıydı Ama tabiki müslümanların bilimle ve teknoloji yle ilgisi ve alakası olmayınca Kuranda ne kadar yazarsa yazsın bu yazılanıda anlamaları mümkün değildi Müslümanların bazıları Kurana göre yaşadıklarını iddia ediyorlar Bunun böyle olmadığını her müslüman aslında biliyor Dünya literatüründe kural şöyledirki Bir toplumun yaşayış kurallarını belirleye n hukuk ve kanunlar vardır Bunun genel adıda anayasa olarak belirlenm iştir Ve avrupa devletler i içinde en mükemmele yakın anayasa Almanya Devletini n anayasasıdır Madem Kurana göre yaşıyoruz diyorsunu z Peki neden dünyadaki müslümanların Veya müslüman devletler in düzgün bir anayasası yok acaba Müslüman devletler in içinde Hakiki olarak Kurana göre yaşayan hiç bir devlet yok Sebebide aslında müslümanların Kuran ile zerre kadar ilgisi alakası yok Eğer Müslümanların biraz olsun Kuran-ı kerim ile ilgisi alakası olsaydı Jacques Custeau bulmadan önce Atlas-Akdeniz bağlantısını müslümanlar bulurdu Müslümanların en büyük hatası işte Allahın var ettiği kuralları hiç yerine koymalarıdır Fizik Matematik Coğrafya Oşinografi Astronomi hepsi Allahın kurallarıdır Ama müslümanlar Allahın kurallarına uymadıkları için Dünya ile ilgileri alakaları kalmadığı için Allahın kuralları olan Bilim ve teknoloji yi kabul etmedikle ri için Müslümanlar bu dünyada huzur ve saadet içinde yaşama hakkınıda elde edememişlerdir Kardeşlerim konuya Hz.Ali r.a bir sözüyle son veriyorum Hz.Ali r.a " Hayatta en hakiki mürşid ilimdir " buyuruyor Müslümanlar Kurana göre yaşayacaklarsa eğer Önce Mezhep tarikat cemaat ile uğraşarak birbirini bölmeyi ve yok etmeyi bırakacaklar Daha sonrada Bilim denilen Allahın kurallarına tabi olacaklar dır Allaha emanet olunuz Selamün aleyküm MÜSLÜMANLAR VE İSLAM AHMET HAMDİ YILDIRIMOĞLU FORUM GÜNEŞLİBAHÇELER 2010 İSTANBUL İSLAM VE ANTİFANATİZM -BÖLÜM 3 SONU |