Konu Başlığı: SANAL ALEM - SANAL ALEM BAĞIMLILIĞI BİR HASTALIKTIR - 1. BÖLÜM - TIKLAYINIZ Gönderen: admin üzerinde Ekim 15, 2010, 01:01:22 ÖS SANAL ALEM - SANAL ALEM BAĞIMLILIĞI BİR HASTALIKT IR - 1. BÖLÜM
KONUYU OKUMAK İÇİN ALTTAKİ LİNKLERİ TIKLAYINI Z VEYA ALTTAKİ KONU METİNLERİNİ OKUYUNUZ Selamün aleyküm kardeşlerim Allah c.c sanal alemde islam için çalışan sitelerde n ve buradaki yetkilile rden razı olsun başarılarının devamını nasip eylesin inşallah Sanal alem bağımlılığının insanı kendi doğal mecrasından koparak ve ruh-i zemininde derin yaralar açan bir psikoloji k rahatsızlık olduğu bilimsel otoritele rce doğrulanmıştır konu için lütfen alttaki metni okuyunuz ve diğer konuları lütfen okuyunuz İSLAM-GREEN34 GRUBU http://www.ebiko.org/HaberDetay.aspx?refno=34 İNTERNET BAĞIMLILIĞI TUBA KABACAOĞLU Kabul etmem uzun zaman alsa da ben bir bağımlıyım. Hayatımda onun kadar hiçbir şeyi önemsemiyorum. Ailem, arkadaşlarım, dostlarım bile çoğu zaman anlamsız geliyor. Kendimi tek mutlu hissettiğim ortam orası.” “Çocuğum alkol ya da uyuşturucuya alışmış kadar üzgünüm. Bir yıldır oğlum bu illetten kurtulmay a çalışıyor. Bizim de çok hatalarımız olmuş. Bu süreç bize çok şey öğretti.” “Okulda, dershaned e, hatta uyurken bile aklımdaki tek şey oyun. Sabah gözlerimi açar açmaz gece kim, ne yapmış bakıyorum. Bazı günler arkadaşlarımın isteğini kıramıyor, sabaha kadar bilgisaya r başından kalkamıyorum.” Bu cümleler internet bağımlılığıyla başı belada olanlar ile ailelerin e ait. İnternet bağımlıları ne uyuşturucu ne de alkol alıyor ama en az bunlar kadar hayatlarına zarar veren sanal âlemden vazgeçemiyorlar. Hepsi “birkaç saatten bir şey olmaz” diyerek başlamışlar önce. Sonra devamı gelmiş. Kimse de “Sen ne yapıyorsun?” dememiş. Ebeveynle r çocuklarının ders çalıştığına, önemli araştırmalar yaptığına inanmış hep. Ta ki yavruları, arkadaşlarıyla, hatta aileleriy le tüm iletişimini koparıp yeme-içme ihtiyacını bile bilgisaya r başında karşılayana dek… Saatlerce odasından çıkmayan gençlerde bir müddet sonra okul başarısızlığı, asilik, mutsuzluk, içine kapanıklık başlamış. Bazıları da hayatlarında ilk kez sigara, uyuşturucu gibi maddelere “görünmeyen arkadaşlar”ı vesilesiy le alışmış. Tabii cinsel istismarl ar da cabası... Sanal dünyanın verdiği zararları yukarıdaki birkaç cümle özetlese de konu üzerine söylenecek çok şey var. Çünkü her gün 25 milyondan fazla çocuk ve genç saatlerce sörf yapıyor. Kâh ödev yapma, kâh sınıf arkadaşlarıyla sohbet etme bahanesiy le. Aileler, sanal dünyanın çocuklarına vereceği zararları bilmediği için ortalarda uzun süre gözükmeyen yavrularının durumunda n rahatsızlık duymuyor, onları merak etmiyor. Herhangi bir haberde sanal ortam yüzünden başına kötü şeyler gelenleri n hikâyelerini dinledikl erinde de “Bizim çocuk yapmaz!” deyip sorumluluğu üzerlerinden atıyorlar. ÇOCUKLAR İNTERNETTE NE ARIYOR? Oysa Türkiye’deki ailelerin yüzde 27’sinin evinde internet var. Üstelik sessizce odasına çekilmiş çocuğunuzun orada ne yaptığını bilmiyors unuz. Evladınızın giderek insanlıktan çıkmasını istemiyor sanız sanal âlemin onun hayatında nelere mal olabileceğini bilmenizd e fayda var. Zihninizi açacak sorular ise aslında basit: Son zamanlard a oğlunuzda/kızınızda ne gibi davranış değişiklikleri gözlemlediniz? Sanal dünyaya tamamen bağlanmış birinin özellikleri nedir? Bu psikoloji k rahatsızlıktan kurtulmak mümkün müdür? Bir çocuk/genç, neden sahte bir dünyayı gerçeğine tercih eder? Internati onal Crime Analysis Associati on (ICAA), çocukların internett e dolaşırken karşılaştıkları riskler ile verdikler i tepkileri araştırmış. Çalışma kapsamındaki çocuklar, seks ile ilgili konulara hayli ilgi duyuyor. Ebeveynle rin yüzde 47’si çocuklarının internett e ziyaret ettiği siteleri nadiren denetliyo r. Yüzde 27’lik kesim de tamamen denetimsi z bilgisaya rlar kullanıyor. Yüzde 34’ü ise internet kullanım prensiple ri konusunda büyüklerinden hiçbir bilgi, öneri almamış. İnternet güvenlik firması Symantec tarafından Şubat 2008-Temmuz 2009 tarihleri arasında yaptırılan başka bir çalışmada da 7-14 yaş arasındaki internet kullanıcılarının sanal dünyada aradığı anahtar sözcükler masaya yatırılmış. İlk üç sıraya YouTube, Google ve Facebook girerken; ardından “sex” ve “porno” kelimeler i geliyor. Çocuk ve gençlerin bu kadar internetl e haşir neşir olmasının evveliyatı aslında çok değil. Okul ödevlerinin sanal âlemden araştırılarak yapılması tüm bu olumsuzlu kların belki de çıkış noktası. Çünkü birçok aile kötü ortamlard an çocuklarını korumak için evine internet aldı. Oğlu-kızı kafeye gittiğinde camda, kapıda bekleyen ebeveynle r, internet eve girince “Evladımız nasıl olsa yanımızda” diyerek tüm denetim ve hassasiye tlerini kaybetti. Hâl böyle olunca da sanal dünyanın çekiciliği çocuklarımızı içine alıp bilinmeye n bir yere sürüklemeye başladı… ONLİNE OYUNLARIN ZARARINI AİLELER BİLMİYOR Kız ve erkek çocuklar, internet vasıtasıyla kendi yaşından büyüklerle tanışıyor. Özellikle gününün büyük bir çoğunluğunu internet kafede geçiren işsiz bir kesim gerçek hayatta yapamayac ağı aşırılıkları bu çocuklara sanal yolla da olsa yapıyor. Belkıs Ertürk, karşılaştığı vakalarda n da yola çıkarak her çocuğun cinsel istismar karşısında farklı tepki verdiğini söylüyor: “Çocuklar henüz hazır değilken sanal âlemde cinsellik le tanışıyor. Gördükleri karşısında korkup içine kapananla r da var, merak edip müptela olanlar da. Bu çocuklarda uyarı sistemi devreye giriyor. ‘Erken ergenlik’ başlıyor. İnternet ortamında taciz yaşıyorsa kendisi de başkalarına zarar veriyor, öğrendiklerini arkadaşlarına anlatıyor, onlara dokunmak istiyor. Cinselliği zamansız ve yanlış şekilde öğrenen çocuklar eğer kontrol edilmezle rse ileriki yıllarda daha farklı toplumsal sorunlara vesile oluyor.” Çocukların hayatında eğlence ortamıyla diğer etkinlikl er arasında sağlıklı bir denge kurabilme k her zaman zor olmuştur. İnternetin de günümüzde bu sıkıntıyı artırdığı kesin. Uzmanların ‘en tehlikeli’ diye tanımladığı unsurlard an biri de online oyunlar (çevrim içi oyunlar). İşi daha da içinden çıkılmaz hâle sokan ise ebeveynle rin yanlış yaklaşımları. Çünkü anne-baba işin içinde ‘oyun’ olunca çocuklarının saatlerce bilgisaya rın başından kalkmamasını önemsemiyor, bunu bir sorun kategoris inde değerlendirmiyor. Oysa sanal oyunlar ne bilindiği kadar masum ne de etkisiz. Mecra, herkesin ortak kullandığı bir zeminde. Her bir figür birini temsil ediyor. Oyuna yeni girenler o figürlerle tanışıp duygusal bir bütünlük kuruyor. Sohbet ediliyor, gerçek hayatta buluşuluyor, hatta çeteleşiliyor bile. Sanal oyuna ilk dâhil olduğunuzda itibarınız ayaklar altında iken oynadıkça statü elde ediyorsun uz. Daha iyi şeyler yapmak, oyunda söz sahibi olmak istiyorsa nız bu sefer de pamuk elleri cebe atmanız şart. Sizin ya da herhangi bir aile ferdinin kredi kartıyla kendinize savaşmak için ekstra donanımlar satın alıyorsunuz. Gücünüz arttıkça diğer oyuncular etrafınızda toplanmay a, size yakınlaşmaya, deneyimle rinizden istifade etmeye çalışıyor. Gerçek hayatta içine kapanık, kendini ifade etme acziyeti yaşayanlar burada kral muamelesi görüyor. Bu da çevrim içi oyunları çocuk ve gençler için cazibe merkezi hâline getiriyor . Bileğinin kuvvetiyl e yüksek statülere gelenler oyundaki figürlerini satılığa çıkarıyor. Genellikl e zengin aile çocukları dolar üzerinden kahramanl arı satın alıyor. Oyunların kimileri için bir kazanç kapısı hâline gelmesi de sanal dünyaya yeni girenleri hayli etkiliyor . Uzmanlar, online oyunların çocuklara hiçbir bilgi, beceri kazandırmadığını, 13’ünden önce bu dünya ile hiçbir çocuğun tanıştırılmaması gerektiğini belirtiyo r. Çevrim içi oyunların hepsinin formatı birbirini n benzeri. Futbol, savaş ve şiddet, en çok kullanılan konular. Sabahtan akşama kadar tek gündemi oyun olanların bu ortamdan etkilenme mesi mümkün değil. Online oyunların vahametin e Pedagog Adem Güneş dikkat çekiyor: “Bilgisaya r önceden sadece bir makineydi . Ama oyunlar sayesinde artık yarı canlı biri. Bu da işin tehlike arz eden kısmı. Online oyunlar dendiğinde anne-babaların çok tedirgin olması lazım. Çocuğum hangi oyunu oynuyor, kimlerle konuşuyor diye araştırmalılar. Canlı bir dünya var. Böylesi bir ortamdan çocuğu koparabil mek çok zor. Oyundaki savaşta herkes bir sorumlulu k paylaşıyor, bunu hayatının her alanında hissediyo r kişi. Çocukların bedeni buradayke n ruhu hep orada kalıyor. Oyundaki üyelerden biri uyuşturucu satanlarl a irtibatlıysa çocuğunuz onunla arkadaşlık kuruyor, dışarıda buluşuyor.” Türkiye’de sanal oyun pazarında uzun zaman ‘Knight Online’ oyunu popülerliğini korusa da son zamanların favorisi Metin2. Her iki oyun da fantezi rol tarzında. Savaş ve şiddet ön planda. Bu oyunlar kişiye kendini ifade etme hakkı, belirli bir listede yükselme ve oyuncunun motivasyo nunu diğer oyuncuları kullanara k arttırma gibi özellikler sunuyor. Anne-babaların internet bağımlılığı konusunda üzerine düşen görevler: Bilişim sektöründe birçok filtrelem e programı var. Aileler başlarına bir sıkıntı gelmeden önce interneti alır almaz bu programla rdan faydalanm alı. Ama ‘filtre var’ diye çocuğu kendi hâline bırakmak da doğru değil. Çünkü yüz zararlı site varsa onların ancak 75’ine karşı filtrelem e işe yarıyor. Aileler ‘çocuğum artık büyüdü, bize eskisi kadar ihtiyacı yok’ diyebilir . Oysa büyüdükçe çocuklar ailelerin e daha fazla ihtiyaç duyuyor. Ergenlik, aile desteğinin daha da artması gereken bir dönem. Bundan dolayı çocuklar aşırı derecede kontrol altında tutulmama lı. Çünkü bastırılan bireyler patlamala r yaşayıp daha büyük sorunların içinde bulabilir ler kendini. Bilgisaya r eve alınmalı ama ailenin ortak vakit geçirdiği odalarda bulunmalı, şahsa değil, aileye ait olmalı. Denetimli bir kontrol uygulanma lı. Toplum internett eki ortamı gerçek dışı görerek burada günahın da illegal ilişkilerin de bulunmadığını, insanların yanlışa düşmeyeceğini, hatalar yapmayacağını düşünüyor. Dolayısıyla fiziksel arkadaşlıkların önüne geçmek için çok fazla çaba sarf ederken bu ilişkilerin sanal dünyada daha ileri boyutta yaşandığının farkına varmıyor. Gerçek hayatta bir kız ya da erkek, sevgilisi nden ayrıldığında ne hissediyo r, yaşıyorsa aynı sorunlarl a sanal dünyada da karşılaşıyor. Çocuklarının sanal dünya ile daha az haşir neşir olmasını isteyen ebeveynle r küçük yaşlardan itibaren evlatlarını sportif ve sosyal faaliyetl ere yönlendirmeli. Böyle çocuklar daha sağlıklı, psikoloji leri düzgün, sakin, sosyal, disiplinl i ve sorumlulu k sahibi bireyler oluyor. İnternet, hayatında bulunsa da bu isteğini yönetebiliyor. Aileler genelde derslerin den geri kalacak diye sportif faaliyetl ere sıcak bakmıyor, dışarı çıkmak isteyince de ‘çevre güvenli değil’ diyor. Çocuklar da internetl e yalnızlıklarını gidermeye çalışıyor. Oysa gençlerin sosyalleşebileceği basamakla r hazırlanmalı. Bu konuda okullarda ki kulüplerden de faydalanılabilir. Genelde spor, resim, müzik gibi faaliyetl erle ilgilenen gençler zararlı alışkanlıklardan ve kötü arkadaşlıklardan daha iyi korunuyor . Aileler çocuklarının gerçek ya da sanal arkadaşlarını tanımalı. Onlar hakkında sohbet ederken bilgiler almalı. Otokontro l sistemi erken dönemlerde çocuklara yerleştirilmeli, sanalla gerçek arasında bir farkın bulunmadığı sıklıkla anlatılmalı. Aileler her çocuğuna aynı yaklaşmamalı. Birine gösterilen müsamaha diğerinde olumsuzlu klara vesile olabilir. Piyasada sınırsız ama ücreti düşük internet paketleri var. Genelde aileler evlerinde bunları tercih ediyor. Çocuk sınırsızca internett e kalabiliy or. Oysa aile-ler bilinçlenmeli, sınırlı kapasited eki paketleri tercih etmeli. Böylece hane içindeki herkese dolaylı yoldan sınırlama getirilme li. Uzmanlara göre internet bağımlılığından vazgeçmek, aynen uyuşturucu alışkanlığını bırakmak kadar zor. Bu problemi aşmak bazı vakalarda 2-3 yıl sürebiliyor. Sanal bağımlılık, ruha çok büyük etki ediyor. İlaç tedavisin in yanında terapi süreci de gerekiyor . İnternet bağımlısı çocuk 13-17 yaşları arasındaysa ergenlikl e birlikte sorun daha da kuvvetlen iyor. Bu sürece girmiş biriyle konuşurken interneti n boşluğunu dolduraca k zeminler de bir yandan hazırlanmalı. Gencin ruhu hangi açıdan tahribat gördüyse o alan doldurulu p tamir edilmeli. Ergenler ailelerin in sunduğu her türlü alternati fe tepkiyle karşılık verse de ebeveynle r çocuklarının duygu dünyasına girebilme li, sorunlara asla hırsla yaklaşmamalı. Eğer problemle r günden güne artıyorsa uzman desteği alınmalı. Aile problemin üstüne üstüne gitmemeli . Ön ergenlik dönemindeki çocuklar için de evden internet tamamen kaldırılmalı. Çocuk sokakta oynamak istiyor ama aile ‘seni döverler, zarar verirler’ diye dışarı çıkmasını istemiyor . Bir çocuğa yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri onu sosyal hayatın içinden soyutlama ktır. İnternet bu boşluğu dolduruyo r sonra. Çocuk kavga etmek, bir şeyler paylaşmak ister. Bir de ani değişiklikler onları sanal dünyanın kucağına iter. Abisini, babasını, annesini ya da çok sevdiği birilerin i kaybetmiştir. Sınavlardan kötü notlar alır, okulda halledeme diği problemle r vardır. Kişi kendini dinlemek için de internete girebilir . Ana problemle r halledilm edikçe internet bağımlılığı çözülmez. Çocuğun elinden interneti bu şartlar altında alırsanız daha büyük sorunlar ortaya çıkar; uyuşturucu bataklığına saplanabi lir, evden kaçabilir… Kişinin duygu dünyasının beslenme kaynağı annedir. Anneyle evladının ne kadar iyi iletişimi varsa çocuğun bağımlılık riski o kadar azalır. Ama tehlike ortadan kalkmaz. Babanın aile içindeki konumu biraz daha farklıdır. Otoriteyi temsil eder (şu oyunlara girilmeye cek, bu kadar saat dışında bilgisaya r kullanılmayacak, sadece ödevler yapılacak gibi). Baba önlem almadıysa internet bağımlılığına çocuğun yakalanma riski artar. Bu tedbirler i anne almaya kalkıştığında ise çocuk onu dinlemez, annenin hırçınlaşmasına vesile olur. Burada sınır çizme görevi babaya aittir. Ama baba çocuğuna örnek bir ‘baba duruşu’ sergileye miyorsa, eve geldiğinde sürekli sanal dünyada vakit geçiriyorsa böyle bir ebeveynin çocukları da yüzde doksan ihtimalle bağımlı olacaktır. Aynı şey anne için de geçerlidir. İnternetin şu anki hâli çocuklara da toplumlar a da zararlı. Çünkü anonim kullanım üzerine kurulmuş vaziyette . İsteyen istediği yere giriyor. Gezindiği yerlerde de iz bırakmıyor. Bu ortama bir çocuğu bırakırsanız merak duygusuyl a önüne gelen her linki tıklayacaktır. Dolayısıyla interneti n şu anki hâli çocuğun yetişmesine zarar veriyor. Onun zihinsel ve duygusal gelişimini baltalıyor. Çocukların porno siteleriy le ne zaman tanıştığına dair İlgiltere’de bir araştırma yapılıyor. Ve üçte ikisi ödev yaparken tanıştığını söylüyor. Geri kalanlar da bilinçli şekilde aradıklarını belirtiyo r. İnternetten ödev yapan çocuk yalnız bırakılmamalı. Anne ya da baba çocuğunun yanında bulunmalı. Anne-babanın ‘bu çok kötü sakın bakma’ dediği her şey bir çocuk için ‘bakılacak, merak edilecek şey’ demektir. Böyle bir yaklaşım kesinlikl e yanlıştır. Ebeveyn işaret göstermemeli. Çünkü çocuğun bilinçlenmesi, iradesini kazanmasıyla alakalı. 8 yaşındaki bir çocuğun bilinçlenmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Ancak biraz bilgilend irebilirs iniz o kadar. İradesi bulunmaya n birine interneti teslim etmek doğru değildir. 8-9 yaşında sanal dünyadan ödevler verilmeye başlanıyor. Bu çocuklara internet tanıtılırken sadece ödev yapmayla alakalı kısmı anlatılmalı. Alınacak en önemli tedbir ancak bu olabilir. Ergenlik dönemindeki çocuklara ise ebeveynle r kesinlikl e güvenmemeli. Onlar cinselliği merak eder ve iradesini tam anlamıyla kontrol edemez. Çocuğunuzun internet kullanımını sık sık denetleyi n. Hangi sitelere girdiği, hangi sohbet ortamlarında bulunduğu konusunda fikir sahibi olun. Mümkünse sohbet ortamlarındaki arkadaşlarını tanımaya çalışın. TÛBA KABACAOĞLU CHAT BAĞIMLILIĞI CİDDİ BİR RAHATSIZL IKTIR http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4750848.asp?m=1 Güzin Abla guzinabla@hurriyet.com.tr Chat bağımlılığı ciddi bir rahatsızlık Bazı okurlarım sitem ediyor. Chat, yani sanal sohbet ortamıyla ilgili hep olumsuz şeyler yazıyorsunuz diyorlar. Oysa bilgisaya r dünyasının, evrene açılan muazzam bir pencere olmak dışında, insanı zaman zaman huzursuz eden bir sanal dünya yaratması da söz konusu. İnternet, iki yanı keskin kılıç bir bakıma. Hem çok yararlı, hem de birçok olumsuz yönü var. Her ne kadar zaman zaman mutlu yuvalar kurulmasına vesile de olsa, buna pek sık rastlanmıyor aslında. Her zaman söylediğim gibi, chat ortamı birçok yuvayı yıkabiliyor, pek çok kişiyi mutsuz edebiliyo r. Sanal dünya, beklenmed ik olaylarla, dürüst davranmay an insanlarl a, kendileri ni çok farklı tanıtan kişilerle karşılaşmanıza neden oluyor. Ve ben de, tıpkı bu aşağıdaki öyküde başından geçen olumsuzlu kları anlatan genç kadın gibi düşünüyorum. Sanal dünyaya dalıp gitmiş, bir tür bağımlılık kazanmış kişilerin, kendileri ne güvensiz, içe dönük, dış dünyayla kolay iletişim kuramayan, yalnız ve sorunlu insanlar olduklarını tahmin edebiliyo rum.Daldıkları sanal alemde, kendileri ni hayalleri nde yarattıkları kişi olarak tanıtmanın keyfini yaşıyor, bir süre için bile olsa kendileri ni daha bir önemli hissedebi liyorlar. Gerçek hayatta arayıp bulamadıkları mutluluğu, bu hayal dünyasında bulmaya çalışıyorlar. Ama işte sıklıkla da burada gördüğünüz gibi, hayallerd e yaşamak isterken, gerçek bir mutsuzluğun kucağınada düşebiliyorlar. Rumuz: Önce Huzur Bundan bir süre önce köşenizde yayınlanan, bir hanımın "Chat yapıp, bekárım diye yalan söylüyorlar" başlıklı yazısını, yaşadıklarımın üstünden dört sene geçmiş olmasına rağmen, yüreğim sızlayarak okudum. Ben 39 yaşında, 19 yaşında oğlu olan ve Türkiye’nin sayılı şirketlerinden birinde yönetici asistanlığı yapan bir hanımım. Ben de bu hanım gibi, ilk olarak 1997 yılında eşimin internett e chat yaptığını öğrendim. Çalışıyor ve sürekli bilgisaya r kullanmam a rağmen sanal sohbetine olduğunu ve benim evliliğimde nasıl bir tehlike oluşturacağını önceleri anlayamadım maalesef. Tam dört yılım bu chat ve chat odalarındaki kadınlarla mücadele etmekle geçti. Her geçen gün eşim bu internet ortamına daha çok bağlanıyordu. İşyerinde işim var diyip, yalan söylüyor, gece yarılarına kadar chat yapıyordu. Ben kafamı yastığa koyduğum anda o bilgisaya rın başına geçip sabahlara kadar birileriy le sohbete dalıyordu. Haliyle benim ruh sağlığım gittikçe bozulmaya başladı. Boşanmak istiyorum ama adım paranoyağa çıktı. Çünkü kimseye bu chat olayını anlatamıyordum; utandığımdan değil, anlamadıkları için. Artık çevremdekiler benim ruh hastası olduğuma iyiden iyiye inanmaya başlamışlardı. ZAMANLA ALENİLEŞTİ Eşim sürekli yalan söylüyordu: İş yemeğine gidiyorum diyor, chat toplantısına giriyordu . İş seyahati dediği yolculukl ar ise sohbete katılan, diğer şehirlerdeki kadınları ziyaret için yapılıyordu. Ve tabi ki bu arada, kadın portföyü sürekli genişliyor, eşimin telefonun da ve mail kutusunda ki isimler giderek çoğalıyordu. Bu kadınlar için, sizin o kişinin eşi olmanız hiç sorun değil. Hatta cep telefonun uza mesaj çekip, hafta sonunu sizin eşinizle nasıl geçirdiklerini bile rahatlıkla anlatabil iyorlar. Artık ne evde, ne işte, ne de iç dünyamda huzur kalmamıştı; sürekli doktorlar a gidip ilaçlarla kendimi uyuşturuyordum. Çünkü gece olup da o klavye sesi beynimde çınlamaya başladığı anda kendimi dipsiz bir kuyunun içine sürükleniyor ve de nefes alamıyor gibi hissediyo rdum. Bundan sonra yapılacak tek bir şey vardı benim için; eşimin bu yaptıklarını kanıtlamak ve boşanmak. İşte insanı en çok yaralayan kısmı buydu; cebindeki mesajları kendi cebime aktarıyordum, mail adresinde ki mesajları, o okuduktan sonra silmediys e kendi mail adresime yolluyord um. Hatta eşimin işyerindeki bir arkadaşının yardımıyla, gerçek iş yemekleri ile chat yemekleri ni ayırt etmeye başladım. Artık ne gece uyuyabili yordum, ne de gündüz. İş hayatımda da sorunlar yaşamaya başlamıştım. Sürekli ağlıyordum ve oturduğum yerde bayılıp günün kalan kısmını revirde geçiriyordum. Bu arada eşim artık yurt dışı seyahatle rine de bu kızlarla gitmeye başlamıştı. Seyahat dönüşü bavulunda bu kızlardan biriyle çekilmiş sarmaş dolaş halde çekilmiş resimler bulmaya başladım. Eşim artık bu işi bana karşı alenen yapıyordu ama herkese "Benim bir şey yaptığım yok, o paranoyak oldu" diyordu. Böyle gecen dört senenin sonunda ilk önce çevremdeki insanları, yani ailemi, sonra da topladığım bilgilerl e ve bir avukatın yardımıyla adli makamları ikna ederek tek celsede boşandım. Anlatılacak o kadar çok şey var ki, sayfalar yetmez. Boşanalı dört sene oldu. Şimdi o kadar huzurlu ve o kadar mutlu bir yaşantım var ki, geriye dönüp baktığımda sadece 1997-2001 yılları arasını yaşadıklarımı çevreme kanıtlamak için uğraştığıma acıyorum. OĞLUM AYNI YOLDA Chat ile ilgili televizyo n programla rı yapılmasını isteyen hanıma sesleniyo rum; değil program yapmak, bu uğurda canlarından olan insanların varlığına rağmen bu işten vazgeçmiyorlar. Çünkü bu bir hastalık, psikoloji k bir rahatsızlık; kesinlikl e tedavi edilmesi lazım. Bir dönem araştırmıştım, Balıklı Rum Hastanesi’nde chat bağımlılığını tedavi merkezi kurulmuş diye duymuştum. Bana göre, bu insanlar normal hayatta iletişim kurma problemi yaşayan kişiler. Klavyenin başına geçince, orada kontrol mekanizma sı olmadığı için kendileri ni önemli hissediyo rlar. Asla vazgeçmiyorlar. Ve maalesef şimdi oğlum da bu yolda hızlı adımlarla ilerliyor . Onun için yapacak bir şey bulamıyorum. Eşinizi hayatınızdan atıyorsunuz ama oğlunuzu atamıyorsunuz. Eski eşim sonunda yine sanal alemde tanıştığı bir kadınla ikinci evliliğini yaptı. Dengi dengine bir evlilik olduğunu düşünüyorum. Onun hayatında değişen bir şey olmadı. Hálá gerçek dünyayla ilişkisi olmayan bir ortamda çevre kurmaya çalışıyorlar. Herkese chat’siz bir dünyada, önce sağlıklı sonra da huzurlu günler dilerim.. . İNRETNETE GİRDİĞİM İÇİN PİŞMANIM http://www.kadinnews.com/index.php?content_v iew=7072&ctgr_id=70 REYYAN - DUTSCHLAN D http://www.kadınnews.com "Tanımadığım insanlarl a, oyalanmak için yazışırdım. Başta sorun olmaz diye düşünsem de sonradan bin kere pişman oldum!" Reyyan//Almanya Merhaba, yardımınıza çok ihtiyacım var. Ben eskiden çok temiz, saf biriydim, liseden sonra oldu ne olduysa.. . 18’imde, üniversiteye başladığımda chat yapmaya başladım. Tanımadığım insanlarl a, oyalanmak için yazışırdım. Başta sorun olmaz diye düşünsem de sonradan bin kere pişman oldum! Asılanlar, peşimi bırakmayanlar, sanal seks yapmak isteyenle r… Yanlış yaptığımı bile bile devam ettim. Cinsel içerikli sohbetler e başladım. Kendimden iğreniyordum. Kimi sevgili olmak ister, kimi reelde görüşmek isterdi. Basit bir eğlence ve oyun olarak başlayan chat benim için bağımlılık oldu. Başta istemesem de o çirkin, lânetli sohbetler den payımı almıştım ve hafızam, her günahkar gibi ceza olacaktı bana… Hafızamı silmek istiyorum, ama olmuyor. Ben sanal alemde gerçekte olduğumdan epey değişik bir kişiliğe sahiptim, gerçekte sokakta başımı yerden kaldırmaz, ağırbaşlı davranırken sanal ortamda ağıza alınmayacak sohbetler ettim. Sonra O’nunla tanıştım. Zamanla çok sevmiştik birbirimi zi, ortak noktamız çoktu, evlenmeyi düşünüyorduk. Ona karşı vicdan azabı hissettiğim için bir şekilde söyledim eskiden chat yaptığımı. Kızdı ve ayrıldık. Çok üzüldüm, yıkıldım. Nasılsa ayrıyız diye ben o boşluk zamanında yine birileriy le sanal seks yaptım. Yani sevdiğim insanla küs iken, başkasıyla bir hata yaptım, barışınca içime binlerce kez dert oldu. Artık kararım kesindi, vazgeçecektim chatten. Sevdiğimi, ayrıyken bile olsa aldatmıştım. Bunu ona itiraf ettim. Çok kızdı, aşağıladı, suçladı ve tekrar ayrıldık. Arada yazışsak da bir gün tamamen gideceğini ve ilişkiyi keseceğini söylüyor. Artık sevgili değiliz ama onu hep seveceğime eminim, onu severken hiçbir adım atamıyorum hayata dair, umudumu kaybetmek istemiyor um. Sorum şu: Ben ondan vazgeçemiyorum, çok seviyorum, ama o benden nefret ediyordur muhtemele n, halbuki ondan affetmesi ni, beni bağrına basmasını bekledim. Bana hakkını helal etmesini söyledim zorla da olsa helal etti. Ama içim rahat değil. bir yandan: ona yalvarmak, gitmemesi için, beraber mutlu olabileceğimize inandırmak istiyorum . Bu mümkün olmasa bile ben bu vicdan azabından nasıl kurtuluru m. Kendimden utanıyorum. Hayat bana çok anlamsız geliyor, ölmek istiyorum, ama intiharın yanlış olduğunu da biliyorum . Çıkmazdayım, başkasıyla da evlensem, bu yaptıklarımı bilmek hakkıdır diyerek huzursuz olurum. Sanki kirli geçmişim bana ceza olarak karşıma çıkacak diye sürekli korkularl a yaşıyorum. Keşke diyorum, onunla tanışmadan evvel chatin ne kadar çirkin bir şey olduğunu anlasaydım. Kararlıyım, artık ASLA, selam kelam dahi olsa chat yapmayacağım. Umarım bana yol gösterebilirsiniz. ******** Merhabala r. Chat yapmak sizin de fark ettiğiniz ve yaşadığınız üzere çok kaygan bir zemin. Başta yalnız arkadaşça, dostça konuşulsa bile bunun böyle kalması maalesef çok kolay değil. İnsan tanımadığı kişilerle konuşurken gereğinden fazla rahat davranabi liyor. Normalde yüzyüze biriyle konuşurken sosyal kimliğimize uygun şekilde davranırız. Ancak chat yaparken insan istediği kişiliğe bürünebilir ve olduğundan daha cüretkar olmakta bir sakınca görmeyebilir. Bastırılmış arzular açığa çıkabilir, ilgi görmek, beğenilmek, arzulanma k isteği insanda zaafa sebep olabilir. Dolayısıyla en başta bunu planlamas anız ve istemesen iz de masum bir vakit geçirme ve oyalanma aracı olan chat maalesef cinsel içerikli sohbetler e dönüşmüş. Siz de zaten bunun hata olduğunu kabul etmiş ve vazgeçmişsiniz. Evet arada bir geri dönüş olmuş, bu da mümkün. Sanal sekse olan bağımlılık da diğer bağımlılık türleri gibi zor iyileşen bir bağımlılık türüdür. "Bitti, vazgeçtim, bir daha yapmayacağım" dediğiniz aşamada bile zaman zaman geri dönüşler olabilir. Sizinki de bir duygusal boşluk anında kendinizi geçici olarak iyi hissetmek için anlık bir geri dönüş olmuş. Durumunuz u gayet güzel anlatmışsınız, yaşadığınız suçluluk duygusunu, gösterdiğiniz zaafı anlatıyor ve kabul ediyorsun uz. Bu konuda size nasihat edecek ya da tavsiyede bulunulac ak bir durum yok, gerçeği görebiliyorsunuz. Yalnız suçluluk duygularınız çok yoğun. Bu sizi kendinizd en tiksinmey e götürüyor. Bu sağlıksız bir nokta. Tamam olanlar hoş değil ancak zaten bunlardan dolayı yeterince üzülmüş ve kendinizi harap etmişsiniz. "Sevdiğine ihanet etmek" kavramı sizi çok üzmüş. Kendinizi çok sorguluyo rsunuz ancak bu olanları onunla ilişkilendirmektense kendi içinizde halletmel isiniz. Yani bu yaptığınız şey bizatihi, kendi başına yanlış, evet. Hayatınızda sevdiğiniz kişi olmasa da yine yanlıştı. Bu sizin kendi kendinize yaptığınız bir ihanet ya da kendinizi aldatmanız aslında, öyle düşünün. Helallik konusunda konuşmuşsunuz zaten, bu konuda cânı gönülden bir hellallik vereceğini sanmam, dilden söylese de bu pek bir şeyi değiştirmez. Siz yaptığınızın yanlış olduğunu bildikçe, o sizi 100 kere de bağışlasa içiniz rahat etmeyebil ir. Onun size dönmesi zor görünüyor, dönse bile bu olanları unutamaya cak ve yüzünüze vuracaktır. Siz de bu ithamlarl a onunla bir ilişkiyi zor götürürsünüz. Bana kalırsa bu, ona karşı yapılmış bir hata olmaktan çok sizin kişisel meseleniz . Zaten yeterince pişmansınız. Kendinize kızıyorsunuz. “Nasıl yaptım” diye üzüntü içindesiniz. Elinizde olsa hafızanızı silmek istiyorsu nuz. İnançlı birisi olduğunuzu ifade ediyorsun uz, Tanrı’dan af dileyerek bundan sonrası için temiz bir sayfa açmayı deneyin. Kabul olunan samimi tövbenin şartı, pişmanlık yaşanması ve bir daha aynı davranışın tekrar edilmemes idir. Sizde pişmanlık fazlasıyla var, bir daha yapmayı da istemiyor sunuz. Allah bağışlayıcıdır. Okulunuza sarılmaya çalışın, enerjiniz i bitmiş bir ilişkiye yönlendirmek yerine üretken olmaya yöneltebilirsiniz. Bu sizi daha iyi hissettir ir. Okulunuzd a başarılı olmak için hala şansınız var, yaşınız çok genç. Durumun iyi taraflarına odaklanın. Karşı taraflard an birinde uygunsuz resimleri niz, müstehcen kamera kayıtlarınız ya da kayıtlı sohbetler iniz olabilird i. Bunları internett e kullanabi lir ya da sizi tehdit edip daha fazlasını isteyebil irlerdi. Bunun örnekleri de sıkça yaşanıyor. Bununla mücadele etmeniz çok daha zor olurdu. En azından şimdi sizinle vicdanınız arasında. Bu suçluluk duygusu ile hayatınızı karartmayın, yeterince üzülmüş, acı çekmişsiniz, hala da çekiyorsunuz. İnsanlık hali, herkes hata yapabilir, kendinizi sorguladıktan ve eleştirdikten sonra biraz da kendinizi affetmeyi deneyin. Yoksa bu suçluluk duyguları psikoloji k rahatsızlıklara yol açabilir. Terapi almanızı tavsiye ederim. İntihar düşünceniz, ciddi bir depresyon un habercisi olabilir. Bunu ihmal etmeyin. Kendinize "hayata yeniden başlama" fırsatı tanıyın. Hoşçakalın… posta@rukiyekarakose.com KONUYLA İLGİLİ ALTTAKİ LİNKİ TIKLAYARA K OKUYUNUZ http://www.google.com.tr/search?hl=tr&source=hp&biw=&bih=&q=SANAL+ALEM+BA%C4%9EIMLILI%C4%9EI+B%C4%B0R+HASTALIKTIR http://www.google.com.tr/#hl=tr&biw=1276&bih=837&q=SANAL+BA%C4%9EIMLILI%C4%9EI+PS%C4%B0KOLOJ%C4%B0K+B%C4%B0R+RAHATSIZLIKTIR&aq=f&aqi=&aql=&oq=&gs_rfai=&fp=149910f44c44b373 SANAL ALEM BİR HASTALIKT IR 1. BÖLÜM SONU LÜTFEN 2. BÖLÜMÜ OKUYUNUZ Konu Başlığı: SANAL ALEM - SANAL ALEM BAĞIMLILIĞI BİR HASTALIKTIR - 2. BÖLÜM - TIKLAYINIZ Gönderen: admin üzerinde Ekim 15, 2010, 01:14:40 ÖS SANAL ALEM - SANAL ALEM BAĞIMLILIĞI BİR HASTALIKT IR - 2. BÖLÜM - TIKLAYINI Z
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nternet_ba%C4%9F%C4%B1ml%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1_sendromu_(psikoloji) İNTERNET BAĞIMLILIĞI SENDROMU - PSİKOLOJİK RAHATSIZL IK İnternet bağımlılığı rahatsızlığı (İBR) Ivan Goldberg tarafından 1995 yılında yerici bir şaka ile ortaya çıkan varsayımsal bir rahatsızlıktır.[1] Goldberg'in bu esprili tanımı tanısı ilk olarak DSM-IV tarafından konulan nedensiz kumar rahatsızlığından esinlenmiştir. İBR her ne kadar yerici bir şaka olarak ortaya çıkmışsa da bazı kişiler bu olgunun gerçek bir duruma karşılık geldiğini savunmakt adırlar. Bu kişiler İBR'yi genellikl e alt türlere ayırırlar. Bu türlerden bazıları pornograf i[2], coşkun ve mantık dışı oyun tutkusu[3], sosyal iletişim siteleri ya da web güncelerinde aşırı zaman tüketimi[4] ve İnternet üzerinden alışveriş takıntısı[5]dır. Dayanılmaz bir kumar oynama ya da alışveriş yapma isteği gibi kişide sorun yaratması olası olgular zaman zaman İnternet içtepileri olarak adlandırılır.[6] Bilgisaya r oyunları karşısında aşırı zaman geçirme ise bu olgunun etkilerin in günlük yaşama etkisi olmadığı sürece tehlikeli sayılmaz. Nedensiz bilgisaya r kullanımı günlük yaşama etkiyen aşırı bilgisaya r kullanımına örnek olarak verilebil ir. Bu terimler bağımlılık terimini özellikle içermemekte ve oluşma nedenleri tek bir etmene bağlı bulunmama ktadır. Günümüzdeki durum [değiştir] Birçok çevrenin olumsuz tavrına karşın ruhbilimc i Kimberly Young İBR'nin DSM'nin yeni sürümü DSM-V'e eklenmesi için çaba harcamakt adır. Young'a destek verenler rahatsızlığın resmi orunlarca tanınması durumunda sigorta şirketlerinin İnternet bağımlılığı danışmanlığı için ödenek ayırmalarının kolaylaşacağını düşünüyorlar. Ne var ki, karşı görüşteki birçok uzman İBR'nin gerçek bir bağımlılık ya da özel bir rahatsızlık olmadığını ve bu nedenle DSM-V'te yer almaması gerektiğini savunmakt alar. Ayrıca, tedavi gerektire n durumların ele alınmadığı da gerçek dışı ve hastalık genellikl e başka adlar altında (ADD ve depresyon) ele alınarak tedavi ediliyor. Amerikan Medikal Kurumu Haziran 2007'de Amerikan Ruhbilim Kurumu'na ilettiği mektupta İBR'nin DSM'nin 2012 sürümüne eklenmeye ceğini bildirdi.[7] Bunun yanında kurum, "uzun süreli oyun oynama" olgusunun daha ayrıntılı bir biçimde incelenme sini salık vermiştir.[8] Amerikan Bağımlılık İlaçları Topluluğu üyeleri aşırı İnternet kullanımı ve uzun süreli video oyunu oynamanın gerçek bir bağımlılık olduğu yargısına karşı çıktı.[9] Bu aşamadaki araştırma konuları "aşırı kullanım"ın tanımlanması, "İnternet bağımlılığı"nın takıntı, depresyon da ilaç alımı ve içtepiden ayrılmasıdır. İnternet bağımlılığının kabul edilebili r bir rahatsızlık olup olmadığı tartışıladursun bu rahatsızlığı yaşadığını söyleyen kimi kişiler mahkemele rde tazminat davaları açmaktadırlar. Yakın tarihli bir Amerikan davasında (Pacenza - IBM Corp.) davacı Amerikan Engellili k Yasasına aykırı biçimde engellend iğini (Vietnam Savaşı ile ilintili Travma Sonrası Stres Bozukluğunun yol açtığı İnternet bağımlılığına bağlı olarak) savunmuştur. Dava, New York'un güney kesiminde ki başka bir davanın sonucunu beklemekt edir. Destekley icileri [değiştir] Harvard Üniversitesi McLean Hastanesi Bilgisaya r Bağımlılığı Çalışma Merkezi müdürü Maressa Orzack'e göre İnternet kullanıcılarının %5 ila 10'unda İnternet bağımlılığı görülmektedir.[10] Başka bir destekley ici İnternet Davranışları Merkezi müdürü olan David Greenfiel d'dır. Greenfiel d, 1999 yılında ABC News.com ile bir çalışma yürütmüştür ve halen Virtual Addiction yazarlığı görevini sürdürmektedir. Bu uzmana göre bazı İnternet hizmetler i sunduğu özellikler kullanıcıların kişilik çözünmesi, zaman algısı yitimi ve anlık zevk gibi bozuklukl ara yakalanma risklerin i artırıyor ve tüm kullanıcıların %6'sı bu olguların doğrudan sonuçlarını gündelik yaşamlarında duyumsuyo r. Ne var ki, bu olgunun bağımlılık yerine bir içtepi olarak kabul edilmesin in daha doğtu olacağını savunuyor . Greenfiel d, İnternet ortamında seks, oyun, kumar ve alışverişin kişilik bozuklukl arına yol açabileceğini düşünüyor. İnternet Bağımlılığı Merkezi'ne göre İnternet bağımlıları depresyon ve kaygı bağlantılı rahatsızlıklar yaşamakta ve hoş olmayan düşünce ve stres yaratan durumlard an kaçmak amacıyla İnternet'in düşlemsel ögelerini kullanmak tadırlar.[11] İBR tedavisi gören insanların yaklaşık %60'ı pornograf iye karşı aşırı ilgi ve seks içerikli konuşmalarda bulunma gibi uygunsuz buldukları davranışları sergiliyo r.[12] Bu kişilerden yarıdan fazlasının ise alkol, uyuşturucu, tütün ve seks bağımlısı olduğu gözleniyor.[11] "Çoğu danışman ve uzmana göre bilgisaya r karşısında geçirilen süre İnternet bağımlılığı tanısına katkı sağlayamaz. Asıl sorulması gereken İnternet kullanımının iş yirimi, evlilik sorunları, depresyon, içe kapanma ve kaygı gibi ciddi sorunlara yol açıp açmadığıdır. Proctor Hastanesi'nden Dr. Zehr İnternet bağımlılığı sınırını İnternet kullanımının kişinin denetimin den çıktığı nokta olarak kabul ediyor. Dr. Cash ve diğer terapistl er bilgisaya r oyunları ve anlık iletiler nedeniyle eskiye oranla daha fazla sayıda gencin karşılarına bağımlı olarak çıktığını söylüyorlar. Bu kişilerde ilgi eksikliği ve sosyal beceri bozukluğu sorunları gözleniyor."[13] Amerikan Ruhbilim Dergisi'nin Mart 2008 sayısındaki bir yazıda Ruhbilimc i Jerald Block İnternet bağımlılığının APA tarafından hazırlanan Tanı ve İstatistik Kılavuzu'nun beşinci sürümüne bir rahatsızlık olarak eklenmesi gerektiğini savunuyor . [14]. Bu uzmana göre İnternet bağımlılığının belirtile ri aşağıdaki rahatsızlıklarınkilerle birebir örtüşmektedir: Aşırı kullanım (genellikl e zaman algısı yitimi ile ilişkilendirilir) Engellenm e karşısında geri çekilme Hoşgörüde artış Olumsuz geri tepmeler (içe kapanıklık gibi) Ayrıca, İnternet bağımlılığı bulgusuna rastlanan hastaların %86'sında diğer zihinsel sağlık sorunlarının görüldüğü gözlenmiştir. Eleştiriler [değiştir] İBR öncelikli olarak yanıltıcı bir ada sahiptir. Ruhbilimc i Dr. Goldberg'e göre İnternet bağımlılığı gerçek bir bağımlılık olmamasının yanı sıra diğer rahatsızlıkların belirtisi olabilir.[15] Bağımlılığın ucu açık bir tanımı herhangi bir dengeleyi ci davranışın bağımlılık olarak tanımlanması olasılığına açık kapı bırakıyor. Örneğin, hoş olmayan bir durumun oluşmasını engelleme k isteyen bir kişinin yaptığı uzun süreli bir telefon konuşması bu kişinin "telefon bağımlısı" olarak adlandırılmasına yol açabilir. Carol Potera ve Jonathan Bishop da İnternet bağımlılığının yanlış adlandırıldığını savunuyor lar. İnternet'in bir nesne değil sosyal bir ortam olması insanların ona bağımlı hale gelmeleri ni engeller. Bu olgu şu benzerlik lerle açıklanabilir: Bir kişi çok sevdiği bir kentte, bir Japon balığı havuzda yaşamaya bağımlı olamaz. Daha sık kabul gören bir görüşe göre ise "İnternet bağımlıları"nın büyük bir kısmı bilinen diğer rahatsızlık ulamları altında sınıflandırılabilmektedirler.[16] İnternet'in aşırı ya da uygunsuz kullanımı çoğu hasta için depresyon, kaygı, içgüdü denetimi rahatsızlıkları ve nedensiz kumarın göstergesidir.[17] Bu görüşe göre İBR yemek bağımlılığıyla benzeştirilmektedir (yemek bağımlısı olduğu düşünülen insanların gerçekten yemeğe bağımlı olmadıkları bağlamında). Bir kişinin çevrimiçi açık artırmalarda fiyat bildiriml erine katılması, porno içerikli siteleri görüntülemesi, İnternet üzerinden oyun ve kumar oynaması gibi durumlara konu olması İnternet ortamının bağımlılık yaratan bir doğası olduğunu göstermez. Şu sorunlar İBR etiketi altında sunulmakt adırlar: [17] Bir nedene bağlı olmaksızın kumar oynayan bir kişi bu eylemi bilgisaya r karşısında ya da yüzyüze yapmasına bağlı olmaksızın kumar tutkunu olarak nitelendi rilir. İçgüdü denetimi zayıf bir kişinin bilgisaya r oyunları ya da İnternet'te gezinme nedeniyle uykusuz kalması bu kişinin sürükleyici bir roman ya da çok sevdiği bir televizyo n izlencesi nedeniyle uykusuz kalabilec eği gerçeğini değiştirmez. Seks takıntısı bulunan bir kişiye ait bu gerçek pornograf ik ürünlerin bilgisaya rda ya da kâğıt üzerinde izlenmesi ne bağlı olarak değişmez. Alışveriş çılgını bir kişi bu özelliğini satın aldığı ürünlerin sergilend iği ortama bağlı olmaksızın koruyacak tır. Borsada sürekli işlem yapan bir kişinin bu alışkanlığının bulunduğu ortama bağlı olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, İBR'nin üzerinde çok durduğu İnternet etkinlikl eri (e-posta, yazışma, gezinme, kumar oynama) arasında ciddi farklılıklar bulunmakt adır. Kumara atfedilen toplumsal yaşam çemberinin dışına çıkma eğilimi İnternet için kesinlikl e kabul edilebili r değildir. Sözde İnternet bağımlıları genelgeçer bağımlılık türleri ile ilgili tedavi gören kişilerin yaşadığı sağlık ve ilişki sorunlarıyla karşılaşmamaktadırlar.[16] Yaygınlığı [değiştir] Bir araştırma sonucuna göre dokuz milyon Amerikalı nedensiz bilgisaya r kullanıcısı olarak nitelendi rilebilir ler.[18] Britanyalı ruhbilimc ilerin geçen yıl Advances in Psychiatr ic Treatment dergisind e yayımlanan raporda "önemli azınlık" (tüm İnternet kullanıcılarının yüzde 5 ila 10'u arasında olduğu tahmin ediliyor) olarak adlandırılan kullanıcı öbeğinin İnternet bağımlısı olduğu belirtili yor. Ayrıca, önceki bulgulara göre İnternet bağımlılarının içe dönük erkekler olan büyük bir kısmının evlerinde bilgisaya r kullanan orta yaşlı kadınlar olduğu gözlenmiştir.[19] Çin, Güney Kore ve Tayvan'ın da içinde bulunduğu birçok Asya ülkesi genç kuşakta İnternet bağımlılığına en sık rastlanan ülkelerdir. Konuyla ilgili hükümet destekli bir araştırmayı kısa süre önce sonuçlandıran Hanyang Üniversitesi çocuk ruhbilimi uzmanı Ahn Dong-hyun Güney Koreli gençlerin yaklaşık %30'unun (2.4 milyon insanın) İnternet bağımlısı olma riski taşıdığını belirtmek tedir.[20] Çin İnternet Ağı Bilgi Merkezi (CNNIC) 30 Haziran 2006 tarihi itibariyl e 123 milyon kişinin İnternet'e girdiğini, bunların %14.9'unun 18 yaşından küçük olduklarını açıklamıştır. Chou ve Hsiao'ya göre hastalığın Tayvan üniversite öğrencileri arasında görülme sıklığı %5.9'dur.[21] Wu ve Zhu[22] Çinli üniversite öğrencilerinin %10.6'sının İnternet bağımlısı olduğunu ortaya koymuştur.[23] Pekin savcısı Shan Xiuyun kentteki gençliğe özgü suçların %85'inin İnternet'le ilintili olduğunu vurgulama ktadır.[24] Çin Komünist Gençlik Birliği 2007 yılında yaptığı bir açıklamada 13-17 yasları arasındaki Çin yurttaşlarının yüzde 17'sinin İnternet bağımlısı olduğunu öne sürmüştür.[25] Block son araştırma sonuçlarına dayanarak yaptığı açıklamada Çinli yetişkinlerin %13.7'sinin İnternet bağımlılığı tanısına ait ölçütlerle uyumluluk gösterdiğini belirtmiştir. Bu durum Çin hükümetince başlatılan günde üç saatlik bilgisaya r oyunu kısıtlamasına yol açmıştır. Seyri [değiştir] Tümünde olmamakla birlikte çoğu durumda sorun kendi kendine düzelir. Profesör Kiesler İnternet bağımlılığını moda bir hastalık olarak adlandırmaktadır. Kiesler şöyle diyor: "Televizyo n bağımlılığı daha kötü. İnternet'te uzun süre geçiren kişiler üzerinde bir araştırma yapmaktayım ve ilk bulgular denekleri n büyük bir kısmının İnternet kullanımını azalttığını gösteriyor. Bu bana ciddi durumların bile kendi kendine düzelebildiğini düşündürüyor." http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nternet_ba%C4%9F%C4%B1ml%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1_sendromu_(psikoloji) İNTERNET BAĞIMLILIĞININ BELİRTİLERİ Prof. Dr. Kemal SAYAR http://www.mersinterapi.com/haber/1079-rahatsizliklar-internet-bagimliliginin-belirtileri.html 12 Ocak 2010 10:40 Yorum Sayısı :0 Okunma : 650 İnternet Bağımlılığının Belirtile ri İçinde bulunduğumuz bilgi çağının en önemli gereksini mlerinden biri şüphesiz internett ir. Öncelikle interneti n dünya çapındaki kullanımına bakıldığında karşımıza çıkan internet kullanıcısı sayısı 100 milyonları aşmaktadır. Tarihe bakıldığında kamusal alanın belli bir süreç içinde farklı alanlarda ki gelişimini devre devre görmek mümkün olmaktadır. 18. yüzyıla bakıldığında insanların bir araya geldiği kahvehane lerin insanların düşüncelerini paylaştıkları ve tartıştıkları bir ortam olduğu bilinmekt edir. Daha sonraki zamanlard a kasaba toplantıları aynı amaca hizmet etmiştir. Günümüze yaklaştığımızda yazılı basının önem kazandığını görmekteyiz. Daha sonra ortaya çıkan ve şu anda da etkisini gösteren televizyo n yine aynı amaca hizmet etmektedi r. Daha önce de belirtild iği gibi bilgi çağına girilmesi yle 100 milyondan fazla insanın kullandığı interneti n yavaş yavaş bu görevi devraldığı görülmektedir. İnternetin genel kullanım ağına bakıldığında, bu ağın çok geniş olduğu dikkat çekmektedir. İnternet, elektroni k posta kullanımından milyarlar ca web sayfasının kullanıldığı ve bilginin serbestçe yayıldığı bir ortama ek olarak eğitimin, alış-verişin ve sohbet odalarının kullanıldığı ve insanlar arasında yoğun bir etkileşimin oluştuğu sanal bir ortamdır. Fakat bu kullanımın sonsuz olduğu uçsuz bucaksız olan sanal dünya sağladığı faydaların yanında kötüye kullanım ve bağımlılık oluşturma riskini de beraberin de getirmekt edir. Son günlerde değişik çevrelerde ses getirmeye başlayan bu rahatsızlık "İnternet Bağımlılığı" olarak adlandırılmaktadır. Akıllara hemen şu soru gelmekted ir: nedir bu "İnternet Bağımlılığı"? İşte bu soruya cevap verebilme k ve bu rahatsızlığı daha iyi anlayabil mek için ilk önce bu bağımlılık çeşidinin belirtile rinin açıklanması gerekmekt edir. Daha sonra bu konu ile ilgili yapılmış olan önemli araştırmaların sonuçlarına bakılacak ve kimlerin bu tip bir bağımlılığa mehilli olduğu veya bir başka deyişle risk grubunu oluşturan kişiler açıklanacak ve son olarak ise internett e yoğun olarak kullanılan chat (sohbet) odaları inceleme altına alınacaktır. Yukarıda açıklanmış olan konulara geçmeden önce "İnternet Bağımlılığı"nın daha iyi anlaşılabilmesi için şu örneği vermek uygun olacaktır. " Ali 12 yaşına girdiği zaman ailesi ona okuldaki derslerin e yardımcı olması açısından bir bilgisaya r ve internete girmesi için gerekli olan diğer cihazları da almıştır. Ali, kısa sürede, internett e yoğun olarak kullanılan elektroni k posta (e-mail) ve sohbet odalarını keşfetmiş ve kullanmay a başlamıştır. Ali'nin ailesi ilk haftalard a onu izleyerek 18 yaşından küçük olanların kullanmam ası gerektiği sitelere girip girmediğine emin olmuş ve daha sonra Ali'yi kendi haline bırakmışlardır. Ali ise internett e geçirdiği zamanın çoğunu internett e tanıştığı insanlarl a sohbet ederek ve internet üzerinden oynanan oyunlarla oyalanara k geçirmektedir. Fakat problemle r daha sonra ortaya çıkmaya başlamıştır. Ali çoğu zamanını odasında bilgisaya r başında geçirmekte ve ailesi ile zaman geçirmesi istendiğinde huysuzlan maya başlamıştır. Buna ek olarak sabahlara kadar bilgisaya r başında olduğundan okuldaki notları hızla düşmüştür. Önlem olarak ailesi bilgisaya rı odasından kaldırmıştır. Bu durum karşısında Ali daha saldırgan olmaya ve ailesine kendisine zarar vereceğini söylemeye başlamıştır. Ve sonuç olarak ailesi bu durumu bir profesyon ele danışmaya karar vermiştir." Bu örnek belki de bu yazıyı okuyan çoğu insana abartılı geliyor olabilir. Fakat bu konu üzerinde yapılmış olan araştırmalara bakıldığında (daha sonra açıklanacak) olayın ciddiyeti daha açık bir şekilde görülecektir. "İnternet Bağımlılığı"nın nasıl bir rahatsızlık olduğunun net bir şekilde anlaşılması açısından bu rahatsızlığın belirtile rinin açıklanması gerekmekt edir. Eğer bir birey 12 ay boyunca aşağıdaki belirtile rin 4 veya daha fazlasını gösteriyor ise bu kişide İnternet Bağımlılığı olduğu düşünülmektedir. İnternete bağlı değilken bile internet hakkında olan düşünceler Tatmine ulaşılması için giderek artan bir şekilde İnternet kullanımı İnternet kullanımını kontrol edememe İnternet kullanımını kesmeye veya harcadığı zamanı düşürmeye çalıştığında kişinin huzursuz hissetmes i ve daha çabuk sinirlenm esi İnternet kullanımını gerçek hayat problemle rinden bir kaçış gibi görmesi İnternette daha fazla zaman geçirmek için ailesine ve arkadaşlarına yalan söylemesi İnternet kullanımı yüzünden eğitim, iş veya kariyer fırsatını riske atması İnternet erişimi için harcanan olağandışı ücretlere rağmen kullanıma devam edilmesi İnternete bağlı olmadığı zamanlard a kişinin sosyal yaşamdan geri çekilmesi veya içine kapanması İnterneti ilk kullanmay a başladığı zaman ile karşılaştırıldığında şu anki kullanım süresinin uzaması Eğer birey yukarıda açıklanmış olan belirtile ri 12 aydan kısa bir süre için gösteriyorsa bu kişi internete bağımlı değil diye adlandırılmaktadır. Ayrıca yukarıdaki belirtile ri gösteren bireyleri n eğitim, meslek, sosyal ve finansal alanlarda güçlük çektiği açıkça görülmektedir. "İnternet Bağımlılığı"nın belirtile ri açıklandıktan sonra konunun daha net bir şekilde kavranması ve bu rahatsızlığın etki alanının daha rahat görülebilmesi açısından bu konu üzerinde yapılmış olan önemli çalışmalar dikkate alınmalıdır. İlk olarak, 1996 yılında yapılan bir araştırmada interneti yoğun bir şekilde kullanan 496 kişi inceleme altında alınmıştır. Bunların içinden 296 kadın ve 157 erkek katılımcının yukarıda açıklanmış olan belirtile re sahip olduğu görülmüştür. 1998 yılında yapılan bir diğer araştırmada, 18000 kişiden %5.7'sinin internete bağımlı olduğu bulunmuştur. Buna ek olarak, evlilik ve duygusal birliktel iğin "İnternet Bağımlılığı"ndan en çok etkilenen alanlar olduğu bulunmuştur. Ve son olarak, yapılan bir diğer araştırmada araştırmaya katılan bireyleri n %25'inin (4113 kişi) internet bağımlısı olduğu bulunmuştur. Ayrıca bu araştırmaya katılan ve internet bağımlısı olan bu insanların internett e daha çok vakit geçirmek için aileleri veya arkadaşlarıyla birlikte olmaları gereken zamandan kestikler i bulunmuştur. Yukarıda bahsedile n araştırmaların dışında İnternet Bağımlılığı'nın ciddiyeti ni gösteren birtakım olaylarda tozlu raflarda yerlerini almışlardır. Örnek olarak, Amerika'da basına yansımış bir olayda boşanmanın sebebi evli çiftin birinin internett e fazla zaman harcaması olarak gösterilmiştir. Bu kişi internett e öylesine zaman harcamıştır ki, çocukları için doktordan randevu almayı ve evin aylık giderleri ni ödemeyi bile unutmuştur. Yine basına yansımış bir diğer olayla 17 yaşındaki bir kızın internet bağımlılığı yüzünden ilaç tedavisi aldığı ve ayrıca hastaneye yatırıldığı kaydedilm iştir. İşte bütün bu araştırma ve olaylar göz önüne alındığında İnternet Bağımlılığı'nın abartıdan uzak ve çok ciddi boyutlard a bireyler üzerinde etkisi olduğu açıkça görülmektedir. Bu noktada bu yazıyı okuyan insanların aklına şöyle bir soru gelebilir; Peki nasıl oluyorda bazı insanlar internete bağımlı hale geliyor? Bu konu hakkındaki en güçlü teorilerd en bir tanesi şu şekildedir. Öncelikle normal bir insan değişik bir uğraş bulduğunda 3 tane evreden geçer. Birinci olarak yeni bir aktivite ile tanışan kişi doğal olarak bu aktivite üzerinde yoğunlaşır. İşte bu evre zevk alma veya saplantı olarak adlandırılır. Saplantı evresi gözünü açma evresinin başlangıcına kadar devam eder. Bu evrede insan zamanının çoğunu harcadığı bu aktivited en sıkılmaya ve daha az zaman harcamaya başlar. Bu evre de dengeyi bulma evresine kadar devam eder. Bu evrede insanlar harcadıkları zamanı normal seviyeye getirirle r. Bu model göz önüne alındığında internete bağımlı olan kişilerin ilk evrede, yani saplantı evresi, sıkıştığı ve bu evreyi geçemedikleri açık olarak görülmektedir. Peki hangi tip insanlar saplantı evresinde takılıp kalmaya daha yatkın olmaktadır? "İnternet Bağımlılığı" ile ilgili yapılan araştırmaların azlığı nedeniyle bu sorunun cevabı net olarak bilinmeme ktedir. Fakat bu zamana kadar yapılan araştırmalar göz önüne alındığında ortaya şu sonuç çıkmaktadır. Sosyal bağları zayıf olan insanların, yani normal yaşamda diğer insanlarl a daha az iletişim kuran insanların bu rahatsızlığa daha yatkın olduğu düşünülmektedir. Buna ek olarak depresyon da olmak, çok kaygılı olmak veya bireyin özsaygısının düşük olması gibi özellikler internete bağımlı olmaya çanak tutmaktadır. Ayrıca diğer bağımlılık türlerine (alkol, uyuşturucu gibi) sahip olmak veya bunlara yatkın olmak internete bağımlılığı arttıran etkenlerd en bir tanesidir . Ve son olarak, bilgisaya r ve internete bağlanmak için gerekli olan modeme sahip olan çocukların internete bağımlı hale gelmeleri olasıdır. İnternetin en çok kullanılan alanları sıralandığında heralde ilk sırayı sohbet odaları almaktadır. Sohbet odaları internet kullanan bireyleri n en kolay erişebilecekleri bir alan olduğundan kötüye kullanıma açıktır. Buna ek olarak bu sohbet odalarını kullanan bireylerd en bazılarının internett e tanıştığı ve sanal arkadaş olarak adlandırılan kişilere duygusal olarak bağlandıkları görülmektedir. Bu sohbet odalarında oluşturulan sanal toplulukl ar bireylere gerçek dünyadan bir kaçış yolu olarak hizmet etmektedi r. Bu odaları sık kullanan kişilerden çoğu gerçek hayatta tatmine ulaştıramadıkları duygusal ve psikoloji k ihtiyaçlarını, oluşturulan bu sanal toplulukl arda tatmin etmeye çalışmaktadırlar. Buna ek olarak sohbet odalarını kullanan kişiler bu ortamda tanıştıkları insanlard an sosyal kabul görmek istemekte dirler. Bu kişilerin gerçek yaşamda fazla toplum içine giremedik lerini veya bir başka deyişle yeterince sosyalleşemediklerini söylemek yanlış bir öngörü olmamakta dır. Hatta bu konuya başka bir açıdan bakıldığında bireyleri n sosyalleşme ihtiyaçlarını oluşturulan bu sanal toplulukl arda karşılamaları ilk bakışta çoğu insana faydalı olarak bile görünebilir. Fakat İnternet Bağımlılığı'nın belirtile ri listesind e de açıkça görüldüğü üzere bu kişiler zaman geçtikçe bilgisaya r başında daha çok vakit geçirmekte ve giderek gerçek yaşam ile bağlarını koparmakt adırlar. Bu durumda bu sohbet odalarının bireyleri n üzerinde yarardan çok zararları olmaktadır. Kişilerin internett e sıkça kullanılan sohbet odaları içindeki davranışları incelendiğinde çok ilginç bir nokta dikkat çekmektedir. Özellikle internete bağımlı olan kişiler arasında görülen bu davranış biçiminde bireyler gerçek kimlikler ini saklayara k internett e sanal kişilikler oluşturmakta ve bu oluşturdukları kişilik dahilinde sanal arkadaşlarıyla sohbet etmektedi rler. Buna ek olarak oluşturulan bu sanak kişiliklerin sayısı tamamen o bireyin isteğine kalmaktadır. Yani, örnek olarak, bir kişi kendi öz kişiliğinden farklı olarak bir tane veya on tane de sanal kişilik oluşturabilir. Hatta oluşturulan bu sanal kişikler bireyin öz kişiliğinin tam zıttı bir şekilde olabilmek tedir. Örnek olarak, erkekler bayan olarak bile sanal kişilikler oluşturabilmektedirler. Veya, içine çok kapanık olan bir kişi, sohbet odalarında bunun tam tersi bir şekilde davranabi lir. Peki, neden insanlar sanal kişilikler oluştururlar? Bu sorunun cevabı popüler bir teoriyle açıklanmaktadır. Bir kişi ele alındığında bu kişi ilk olarak kendi öz kimliğine sahiptir. Kişinin bu öz kimliği bebekliğinden itibaren olan olaylar dahilinde gelişir ve kişinin normal yaşamında kullandığı davranış ve düşünme biçimleri bu kişilik içinde anlam bulmaktadır. İşte bu öz (gerçek) kimliğe ek olarak bir de idealize edilmiş olan kimlik vardır. Bu kimlik genellikl e kişinin gerçek kimliğinin aksine bir çizgi çizmektedir. Normal yaşamda kişinin ailesinde n, arkadaşlarından veya yakın çevresinden gelebilec ek olan eleştirilerden çekindiğinden, kişi bu idealize edilmiş kimliğini gösterme şansı bulamayab ilir. İşte sanal dünyadaki sohbet odalarında yaratılan sanal kişiliklerden çoğu bireyin bu idealize edilmiş kişiliğinin değişik birer şekli veya biçimi olarak ortaya çıkmaktadır. Birey normal yaşamda gerçek kişiliğinin izin vermediği davranış veya düşünme biçimlerini oluşturmuş olduğu bu sanal kişilik veya kişilikler vasıtası ile ortaya koyabilir . Eğer bu kişi internet bağımlısı ise, yani zamanının çoğunu artan bir şekilde bilgisaya r karşısında geçiriyor ve normal yaşamla olan bağları gitgide zayıflıyor ise bu kişinin yaratmış olduğu bu sanal kişilikleri sık kullanmasının bir sonucu olarak kişilik bunalımına düşmesi olağan olabilmek tedir. Çünkü, birey sanal dünyadan çıkıp normal yaşam içine girdiğinde bu iki ortamda da kullandığı kişilikler birbirler iyle çelişeceği için bireyin kafasının karışması ve bir kişilik karmaşası içine girmesi daha kolay olabilmek tedir. Bilgi çağına girilmesi yle birlikte internet daha çok önem kazanmıştır. Şu anda yaşamımızın geneline bakıldığında interneti n giderek artan bir şekilde gündelik yaşamımızda yerini aldığını görebilmekteyiz. Daha önce de belirtild iği gibi internet beraberin de getirdiği faydaların yanında çeşitli zararlar da getirmekt edir. İşte bu zararlard an bir tanesi yavaş yavaş insanlar arasında ses getirmeye başlayan " İnternet Bağımlılığı" rahatsızlığıdır. Bu yazı boyunca bu rahatsızlığın daha net bir şekilde anlaşılabilmesi açısından ilk önce bu rahatsızlığın belirtile ri açıklanmıştır. Daha sonra bu konu üzerinde yapılan önemli araştırmalar aracılığı ile bu rahatsızlığın toplum içindeki oranı hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra bu rahatsızlığa karşı risk grubunu oluşturan kişiler ele alınmıştır. Ve son olarak internett e sıkça kullanılan sohbet odaları ve bireyleri n bu sanal ortamlard aki davranış şekilleri açıklanmıştır. "İnternet Bağımlılığı" daha yeni yeni ortaya çıkmasından dolayı bu konu hakkında çok genel bilgilere sahibiz. Fakat yukarıda belirtilm iş olan noktalar göz önüne alındığında bu konunun daha ileri ve dataylı bir şekilde anlaşılabilmesi açısından daha çok araştırmaya gerek vardır. Prof. Dr. Kemal SAYAR http://www.medyatava.com/haber.asp?ID=69349 BİR GÜN FACEBOOK'A GİRDİĞİNİZ İÇİN PİŞMAN OLABİLİRSİNİZ 19.08.201 0 08:56:00 Google’ın CEO’su Schmidt’ten ilginç açıklama: İnsanlar günün birinde, artlarında bıraktıkları bilgilerd en kurtulmak için isimlerin i değiştirecek. GOOGLE’IN CEO’su gençleri sanal aleme döktükleri kişisel bilgi ve fotoğrafların iş arayacakl arı zaman bir utanç meselesin e dönüşebileceği ve başlarına bela olabileceği yönünde uyardı. Gençlerin sanal alemde yayınladıkları bilgileri n önemini tam kavrayama dıklarını belirten Schmidt, ileriki yaşlarda kimlikler ini değiştirmek isteyebil eceklerin i söyledi. Schmidt, “Toplumun her şeyin erişilebilir, kaydedile bilir ve bilinebil ir olmasının ne kadar korkunç bir durum yarattığının farkında olmadığını düşünüyorum. Bunu gözden geçirmemiz gerekiyor” diyerek uluslarar ası kamuoyuna çağrıda bulundu. OBAMA DA SÖYLEMİŞTİ SCHMIDT’İN bu sözleri ABD Başkanı Barack Obama’nın geçen sene gençlere verdiği “Facebook’a ne koyduğunuza dikkat edin” nasihatin i hatırlattı. Google CEO’su ayrıca gelecekte kullanıcılarına haklarında yeteri kadar bilgiye sahip olunca hayatlarını planlamad a yardım olabilece klerini kaydetti. Örneğin, akıllı telefonun sahipleri kullanıcı profiller inden takip edilerek bulundukl arı ortamda neyi nasıl yapabilec ekleri konusunda bilgi sahibi olabilece k. www.milli yet.com.t r EVLİLERİN YUVASINI YIKAN CHAT OLAYI http://www.zehirliok.net/node/3417 İnternet günümüzde teknoloji k iletişim aracı olmaktan çıkıp yuva yıkmaya kadar giden evlilik sorunlarına sebep olabiliyo r. Chat hastalığına tutulan hanımların kimi bu problemi aşabiliyor. Kimi de evliliğini sonlandırmak zorunda kalıyor. Aylin Hanım 30 yaşında, üniversite mezunu. Bir muhasebe bürosunda çalışıyor. İki çocuk annesi. 1997’de Arif Bey’le tanışır. Henüz üniversite öğrencisiyken evlenmeye karar verirler. Aylin Hanım, okulunu bitirdikt en sonra ilk çocuğu Eren’i, bir yıl sonra da ikinci oğlu Emre’yi dünyaya getirir. O dönemde maddî manevî sıkıntılar çeken genç çift, zaman zaman ‘ayrılma kararı’ alsalar da çocukları için bu ‘mutsuz’ birliktel iği sürdürürler. Oğulları biraz büyüyünce Aylin Hanım çalışmaya başlar. Böylece ailenin geçim sıkıntısı biter. Fakat geçen zaman ‘yorgun çift’in ilişkisini daha da yıpratır. Arif Bey’in ilgisizliği yüzünden Aylin Hanım kendini çok yalnız hisseder. Gazete eklerinde n birinde okuduğu haberle ‘kendince’ bu yalnızlığına bir çözüm bulur. Şüphesiz bunun zamanla daha büyük sıkıntılara sebep olacağını bilmeden… Aylin Hanım, bir psikolog desteği alıyor bugün. Kendi iradesiyl e bir türlü bırakamadığı “chat” hastalığını yenebilme k için… Yıllar önce çocukları için ayrılmadığı eşinden uzaklaşıyor, evli kalmak istemiyor çünkü. Üstelik sanal arkadaşlıklara müptela olmak sosyal ilişkilerini de olumsuz etkiliyor . Bilgisaya r başında tükettiği saatler onun uykusuz kalmasına, çocuklarıyla yeterince ilgilenem emesine, iş hayatında dikkat dağınıklığı yaşamasına sebep oluyor. Hasılı, Aylin Hanım bu kötü alışkanlığının bedelini ağır ödüyor. ONUNKİ ÇOK MASUM BAŞLAMIŞTI Aylin Hanım, kadınlar arasında hızla yayılan internett e sohbet (chat) hastalığının ne ilk ne de son kahramanı. Her geçen gün artan boşanma oranları da hastalığın hızla yayıldığının bir habercisi . Zeliha Hanım’ın chat hastalığı ise çok masumane başlıyor. 13 yıllık eşine ve iki kızına hep daha iyiyi sunmayı kendine görev edinen fedakâr eş, arkadaşlarının tavsiyesi yle orijinal yemek tarifleri için internet sitelerin de gezinmeye başlıyor. Bir gün küçük kızı için değişik pasta tarifleri ararken yan tarafta sürekli yanıp sönen kutucuk ilgisini çekiyor. Bir de ‘Burada kendinizi yalnız hissetmey eceksiniz ’ yazısı… Merak ediyor ve sohbet odasına çeşitli yönlendirmelerle üye olup giriyor. Sonra da hayatı değişiyor yavaş yavaş. Peki, neden evli bir hanım sanal dostlukla rdan medet umar? Bu konuda uzmanların çeşitli görüşleri var. Görüştüğümüz psikolog ve psikiyatr ların üzerinde birleştikleri trajik gerçek, sanal âlemden zamanla vazgeçemeyen kadınların yüzde 35-40’ı, geçmiş dönemde eşleri tarafından küçük ya da büyük ihanete uğramış hanımlar. Yaşadıkları hayal kırıklığını unutamadıklarından, sanal âlemde tanımadığı erkeklerl e sohbet ederek eşinin yaptıklarına ‘güya’ karşılık veriyor. İlk zamanlar ‘nasıl olsa verdiğim bilgiler yanlış, oradaki ben değilim ki!’ dese de ucundan kıyısından girdiği sanal dairenin içine zamanla dâhil oluyor, çoğu zaman da yaşadığı zaman ve mekândan kendini soyutluyo r. Aile Terapisti Psikolog Yasemin Uçal, sohbet odaları sebebiyle boşanan çiftlerin sayısının bilinende n beş kat daha fazla olduğu görüşünde. Ona göre, günümüz kadınları manevi anlamda kendini ihmal ediyor. İçlerinde büyük boşluklarla yaşıyor. Eğer bir kadın eğitim seviyesi, bilgi ve birikim noktasında kendini ifade etmekte yetersiz kalıyorsa, sanal âlemde seviyesin e uygun birilerin i rahatça buluyor. Bir de hızlı hayat tarzı insanların sıkıntılarını artırıyor, artık kimse kimsenin sorunlarını dinlemek istemiyor . Biri derdini anlatmak için ağzını açsa karşı taraf ondan çok konuşup dertleri sıralamaya başlıyor. Oysa sanal dünyada bireyler kendileri ni dinleyebi lecek birilerin i muhakkak buluyor. Çünkü sohbet odalarına girenler konuşmak, dinlemek ve dertleşmek için oradalar. “Bazı insanlar alışkanlık geliştirmeye yatkındır. Yüz kişi internetl e haşir neşir olur; ama 10’u alışkanlık geliştirir.” diyor, Sema Hastanesi’nden Psikiyatr Prof. Dr. Hamdi Tutkun. “Mutsuz insanlar chat yapar.” kanaatine katılmayan ve bunun bir kişilik tarzı olduğunu belirten Prof. Tutkun’a göre insanlar her zaman paraya ihtiyacı olduğu için değil, kişilik özellikleri sebebiyle de at yarışı, kumar oynar. Chat de bunun gibi. Ahlâkî değerleri hafife almakla bağlantılı yani… “Kişi yalnız değildir, mutludur da. Ama aile bağlarına, eş sadakatin e inanmayan ya da bunu hafife alanlar için bu davranışın olumsuz bir tarafı yoktur.” diyor. Aylin Hanım ise Hamdi Bey’e katılmıyor. Kendisini n mutsuz olduğunu, eşiyle olan sıkıntılarının onu sanal âleme ittiğini iddia ederek, yaşadıklarından eşini de sorumlu tutuyor. “ARTIK HAKİMLER CHAT KONUŞMALARINI DİKKATE ALIYOR” Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün istatisti k verilerin e göre Türkiye’de 1990’da 25 bin 712 olan boşanma sayısı 15 yıl sonra 88 bin 736 olmuş. Yani yüzde 245 oranında bir artış söz konusu. Peki, chat sebebiyle boşananların oranı ne? Türkiye’de bu konuda tutulmuş bir istatisti k yok maalesef. Avukat Halim Yılmaz, önceden mahkemele rde chat yazışmalarının delil olarak kullanılamadığını, fakat günümüzde bu sebeple boşanmak isteyenle rin oranı artınca hâkimlerin artık sanal konuşmaları dikkate almak zorunda kaldığını söylüyor. Mahkeme açısından yazışmaların en az 6 ay, hemen her gün yapılmış olması önemli. Yılmaz, evlilik soyut olsa da nikâhla birlikte evliliğin sadakat, sorumlulu k, geçim, cinsellik gibi somut temelleri nin olduğunu ve bu temellerd en bir ya da birkaçına zarar gelmesini n boşanma gerekçesi olabileceğini belirtiyo r. Kadın-erkek arasında geçen sanal konuşmalarda bir kadının ancak eşine söyleyebileceği sevgi ve bağlılık cümleleri, sadakatsi zliğe varacak ifadeler, tahrik unsuru oluşturacak görüntü ya da söylemler davalarda kullanılan materyall ere örnek gösteriliyor. Avukat Halim Bey, karşılaştığı vakalarda n yola çıkarak evli kadın ve erkekler arasında sanal sohbetin çok yaygın olduğunu söylüyor: “Taraflard an biri sanal âlemin müptelası olduysa; eşini, çocuğunu ihmal ediyor, evliliğin gerekleri ni yerine getiremiy or. Ondan sonra da mutsuzluk, huzursuzl uk, geçimsizlik başlıyor. Sanal dünyaya açılan bir kapı evlilik hayatını altüst etmeye yetiyor. Özellikle bu tarz sebeplerl e boşanmak isteyenle re mahkeme (çiftin isteğine bağlı olarak) psikologl arla görüşmeyi tavsiye ediyor. Eğer terapiler den sonra çift hâlâ ayrılmak istiyorsa o zaman boşanma kararı veriliyor .” İKİ ÇOCUK ANNESİ SANAL ÂLEMDEN VAZGEÇMEDİ, EŞİNDEN BOŞANDI Psikolog Yasemin Uçal’a göre, sanal alemle bağlarını koparmak maksadıyla terapi desteği alanların yarısında tedavi sonuç vermediği için çiftler boşanıyor. Evliliğe devam edenlerde ise erkekler çok zor durumda kalıyor. Görünmeyen biriyle âdeta savaşıyor, düşmanlık yapıyor, mutsuz oluyor, cinsel hayatları olumsuz etkileniy or. “Yakın zamanda terapiler e gelen bir hanım, 3 ve 5 yaşında iki çocuğu olmasına rağmen, sanal âlemden kopamadı ve eşini artık sevmediğini, istemediğini söyleyerek boşanmaya karar verdi.” diyor. Oysa sanal dünya saplantısından kısa sürede kurtulan Zeliha Hanım, eşinden boşanmayı hiçbir zaman düşünmemiş. Kurduğu sanal dostlukla rın ona bir yarar sağlamadığını zaman içinde anlamış. Ama doğru olmadığını bile bile evde her yalnız kaldığında gözü bilgisaya ra takılmış. Bir ay kadar kendi iradesiyl e bu sorunu aşmaya çalışmış. Bakmış olmuyor, bir arkadaşının önerisi üzerine psikologd an yardım almaya karar vermiş. Zeliha Hanım terapiler de ilerleme kaydedinc e seanslara eşi Ahmet Bey de katılmış. Şimdi bilgisaya r bile görmek istemediğini söyleyen Bursalı Zeliha Hanım, eşiyle yaşadığı sorunları şöyle anlatıyor: “İlk zamanlar önüme gelen herkesle konuşuyordum; ama hiçbir zaman gerçek kimliğimi vermedim, korktum. Zamanla belli bir arkadaş grubum oldu. İçlerinde erkekler de vardı. Yazılarla konuşmak, kelimeler in ardındaki insanlara sevgi duymak bana esrarengi z gelmişti. Eşim işe, çocuklar da okula gider gitmez bilgisaya rın başına oturup neredeyse akşama kadar kalkmıyordum. Eve gelen giden olursa bilgisaya rı kapatıyordum ancak. Akşamları girmezdim ama aklım hep orada kalırdı.” Zeliha Hanım’daki değişimi fark eden Ahmet Bey, sorunun nereden kaynaklan dığını anlamaya çalışır ilk önce. Karşısına çıkan tablo onu hem şaşırtır hem de üzer. Zaten eşinin yardım almak istemesi de bu üzüntüden sonra başlar. Ahmet Bey’in yaşadığı güven sorunu terapiler sayesinde aşılır. Ayrıca ayrıldıklarında arkalarında kalacak kızları, Zeliha Hanım’ın pişmanlığı ve bilmeden böyle bir yanlışa yelken açması da çiftin beraberli klerini kurtarmal arında etkili olur. İnternet kullanımının artmasıyla başlayan bu tür problemle r hakkında değerlendirme yaparken, Prof. Hamdi Tutkun önemli bir noktaya da temas ediyor: “Her kullanıcıyı ‘zararlı’ görmek doğru değil. Fakat evde işler yolunda gitmiyor, eşler arasında huzursuzl uk ve tahammülsüzlük varsa, çiftlerden birinde depresyon hâli gözlemleniyorsa, kadın geçmişte aldatılmışsa, aile reisi ara ara ufak kaçamaklar yapıyor, eşi de bunları hissediyo rsa bu şartlar altında bir anda bilgisaya ra sarılan hanımların davranışlarını gözlemlemekte fayda var. Sebep ve sonuç ilişkisi her zaman önemlidir.” Kendini kısa sürede sanal âlemin merkezind e bulan Aylin Hanım, genelde erkeklerl e konuşmayı tercih eder sohbet odalarında. Yıllardır onu anlayamay an eşinden bıkıp usanmıştır çünkü. “Nasıl olsa gerçek değil.” düşüncesi onu rahatlatmış ve “eşimi aldatıyorum” diye düşünmemiş hiç. Zamanla dostluk adı altında kurulan diyalogla r yön değiştirmiş. Hem karşı taraf hem de onun açısından. Zaten pamuk ipliğine bağlı, çocuklarının hatırıyla ayakta durmaya çalışan evlilikle ri biraz daha yara almaya başlamış. “Kocamla tartıştığımızda ev ortamını germezdik . Yaşadığım tüm gelgitler evin huzurunu kaçırmaya yetti. Küçük kızım aramızda geçenlerden psikoloji k olarak etkilendi . Yemek yiyemiyor, sürekli istifra ediyordu. O zaman anladım nasıl bir çukura düştüğümü, sevdikler imi de oraya sürüklediğimi…” sözleriyle anlatıyor duyduğu pişmanlığı. “Hiç kimse ‘gerçek kimliğimi vermiyoru m’ diyerek vicdanını rahatlatm asın. Zaman içinde gerçek kimliğinizi verecek duruma geliyorsu nuz. Yalancı dünyada kurulan tüm dostlukla r zararlı arkadaşlıklara dönüşmeye mahkûm.” sözleriyle de bu hastalığa karşı herkesi uyarıyor. KADINLAR FITRAT KODLARINI UNUTMAMAL I Peki, sanal yolculuğa çıkmış biri nasıl geri dönebilir? Yasemin Uçal’a göre, kadınlar acilen kimlikler iyle barışmalı, önce kadın sonra anne ve eş olduklarını unutmamalı. Çünkü günümüz hanımlarının çoğu, fıtrat kodlarını bozdukları için ellerinde kilerle mutlu olmayı başaramıyor, eş olmanın, anne olmanın ulviliğini kavrayamıyor, mevcut hâlinden sıkılıp yeni arayışlar içine giriyor. Kadınların kendileri ni bilgi, kültür, ahlâk, psikoloji yönlerinden ve sosyal anlamda geliştirmeleri gerektiğine değinerek, “Bir kadın maddi ve manevi yönden gelişimini ömrünce noktalama malı. Eğer noktaladıysa hemen harekete geçmeli. Mesela kitap okumalı, dinî hassasiye tlerine, mahremiye t duygusuna önem verip bunlara sahip çıkmalı, fıtrat kodunu öğrenip onlar doğrultusunda hareket etmeli.” diyor. Psikiyatr Hamdi Tutkun, bu tür rahatsızlıkların aile içine sızmadan halledilm esinden yana. Çünkü eşler arasında güven sorunu çıkabilir. “Tedaviden çok tedbirler önemlidir” diyen Tutkun’un yaptığı tavsiyele r şöyle: “Kişi kendi iradesiyl e savaşmamalı. İnsan iradesi zayıftır. Önce evden bilgisaya r çıkarılmalı. Eşler aynı evde birbirind en bağımsız uzun süre vakit geçirmemeli. Evde bilgisaya r varsa çiftler farklı giriş şifreleri kullanmam alı, her şey şeffaf olmalı. Eğer biri cep telefonun un karıştırılmasından hoşlanmıyorsa bu tarz şeylere meyli var demektir. Yaşananlar dar dairede kalmalı. Bilen çok olursa affetme de zor olur. Chat müptelası olan hanımların yüzde 40’ının kocasına ‘Aynıyla karşılık verme’ niyetiyle sanal âleme dâhil olduklarını da unutmamalı. Erkekler de davranışlarını kontrol altına alıp hanımlarına bu tarz yanlışlar yapmamalı.” CHAT YAPMANIN DİNEN HÜKMÜ NEDİR? Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden İslam Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Eskicioğlu’nun konuyla ilgili görüşleri şöyle: “İradeli her hareket dindir. İradeyle yapılmış her davranışın hesabı verilecek tir. Hanefi fakihi Serahsi, bir kadınla erkeğin edep dairesind e karşılıklı oturup konuşmasında bir sakınca görmez. Ben de bunu savunuyor um. Chat belki karşılıklı konuşma değil. Ama internett e kadın-erkek karşılıklı sohbet ettiğinde; birinden biri konuşulanlardan etkilenip tahrik olabilir, çünkü zamanla sohbetler in nereye gideceği belli olmaz, bunun garantisi yoktur. İnsan iradesi zayıftır. Kişi kendini kaptırabilir. Birey ancak nikâhlı eşiyle paylaşabileceği mevzuları sanal ortamda konuşuyorsa psikoloji si, sosyal düzeni bozulur, dinen de kaybedenl er arasında olur. Kadın ya da erkek ilgi, sevgi ihtiyacını sanal ortamda karşılıyorsa; eşine karşı bağlılığı her geçen gün azalır ve evlilik biter. İslam dininde aklı, malı, nesli, korumak esastır.” İNTERNETTE BAŞLAYAN, KANLA BİTEN BİR AŞK Eskici Türkü Bar’da garsonluk yapan Nebil Örgen (23), Burdur’da yaşayan Zeliha Özsarı (20) ile internett e bir arkadaşlık sitesinde tanışır. Bir süre sonra birbirler ini görmek isteyen iki sevgilide n Zeliha, Adana’ya Nebil’in yanına gelir. Ailesinin istememes ine rağmen genç kızı evinde misafir eden Nebil, bir hafta sonra, barda çalıştığı bir gece dışarı çağrılıp kafasına sıkılan kurşunla yaralanır, kaldırıldığı hastanede 2 gün sonra hayatını kaybeder. Katil zanlısı ile boğuşan bar sahibi Ömer Beyazçiçek, saldırganın elinden cinayette kullandığı silahı almayı başarır; ancak saldırgan kaçar. Gözaltına alınan Zeliha Özsarı, “Nebil, beni Adana’ya davet edip evlenmek istediğini söyledi. Ben de her şeyi bırakıp yanına geldim. Ancak Nebil’in ailesi ilişkimize sıcak bakmadı. Babama Adana’ya geldikten sonra telefon edip yerimi ve Nebil’in ne iş yaptığını söyledim. Olumlu bakıp destek için 500 YTL para gönderdi. Her şeyin yoluna girdiğini düşünmeye başlarken, Nebil’in ölüm haberiyle dünyam başıma yıkıldı,” diye konuşuyor. CHAT ARKADAŞINA KAÇAN EVLİ KADINI KOCASI ÖLDÜRDÜ Almanya’nın Bergkamen kentinde yaşayan Keçiborlulu Ahmet Karaosman, kendisind en ayrılmak isteyen iki çocuk annesi 16 yıllık eşi Emine Karaosman’ı (36) boğarak öldürür. İnternetteki arkadaşı Uğur Ö. (27), Emine ile altı aydır ‘yasak aşk’ yaşadığını iddia ediyor: “Emine ile internett e tanıştık. Önceleri tavla oynuyordu k. Daha sonra görüntülü sohbet başladı. İlk gördüğümde ona âşık olmuştum. O da aynı şekilde beni seviyordu . Evliydi ama kocasından boşanmak istiyordu . İnternette her gece sabaha kadar sohbet ediyorduk . Kocası o sıralar hastanede yatıyordu. Gün geçtikçe birbirimi ze daha çok bağlanıyorduk. Bir konuşmamızda ‘Yanına gelmeyi çok istiyorum’ dedi. Maddi sorunları olduğu için, arkadaşlarından borç para alarak bir aylığına yanıma geldi. Sonunda benimle olan ilişkisini kocasına anlatmış. ‘Artık bu evliliği bitirelim . Benim sevgilim var’ demiş. Sonra da cinayet gecesi kocası hem ağlamış hem de onu öldürmüş. Ben haberi Emine’nin kızından aldım. ‘Uğur abi, annemi de babamı da sen aldın elimizden’ dedi bana.” SEKRETER KIZIN KATİLİ CHAT ARKADAŞI ÇIKTI Sinop’ta, Ocak 2006’da öldürülen 22 yaşındaki sekreter Özlem Güney’in katili, chat yaparken tanıştığı vergi memuru Hüseyin Göklerinoğlu (46) çıkar. Sekreteri n bilgisaya r kayıtlarını inceleyen polis, 1,5 yıl süren takibin ardından cinayet sanığına ulaşır. Sırtından ve boynunun sol kısmından bıçaklanmış hâlde bulunan Özlem’in katiline ulaşabilmek için polis, genç kızın bilgisaya r kayıtlarından edindiği bilgilerl e, aralarında Göklerinoğlu’nun da bulunduğu şüpheli 8 kişiyi gözaltına alır. Sonra delil yetersizl iğinden gözaltına alınanların tümü serbest bırakılır. Ancak polis sabırla araştırmasını sürdürür. Şüphelerin odağındaki Hüseyin Göklerinoğlu’nun telefonun u dinlemeye alır. Cinayetin üzerinden 1,5 yıl geçtiği için, olayın unutulduğunu düşünerek telefonda rahat rahat konuşan vergi memuru, çelişkili ifadeler kullanınca yakayı ele verdi. Sorgulama sında Özlem Güney’i öldürdüğünü şöyle itiraf eder Göklerinoğlu: “Nisan 2000’de internett e chat yaparken tanıştık Özlem’le. Bir süre sonra telefonla görüşmeye başladık. Tanışmak için bürosuna gittiğimde tartışmaya başladık. Sinirden deliye döndüm. Sehpa üzerinde bulunan bıçağı vücuduna rastgele sapladım. Bıçağı da rıhtım bölgesinde denize fırlattım.” http://www.kigem.com/content.asp?bodyID=6046 HİKİKOMORİ HASTALIĞI HIZLA YAYILIYOR Tweet Günümüzde özellikle genç yaştaki insanlar Japonca'da hikikomor i şeklinde tabir edilen Türkçe'de ise elini, ayağını çekmek manasına gelen hastalığa yakalanıyorlar. Özellikle gelişmiş ülkelerde tehlikeli boyutlara ulaşan bu hastalık nedir, kimlerde görülür ve tedavi yöntemleri nelerdir? Konuyla ilgili olarak Uzman Psikolog Nihal Araptarlı'nın açıklamalarına paralel olarak size bunları aktarmaya çalışacağız. Hikikomor i teknoloji nin ortaya çıkardığı bir hastalık olarak nitelendi riliyor. Diğer bir deyişle kişinin sosyal çevreyle bağlantısını kesip kendini sadece sanal aleme bağımlı kılması. Ancak bu bağımlılık öyle noktalara varıyor ki, zamanla kişinin tüm sorumlulu klarının ertelenme sine ve temel fizyoloji k ihtiyaçların dahi karşılanamamasına yol açılmış oluyor. İnsanda zamanla karamsarlık, mutsuzluk, yaşamdan tat alamama gibi bir ruh halinin gelişmesine yol açan hikikomor i, daha çok erkeklerd e görülüyor. 15 yaş civarındaki çocuklarda oldukça yüksek oranda görülen bu hastalık, ailelerin çocuklarını odalarında ders çalışıyor zannederk en veya çocukların dışarıda oynayacağına evde göz önünde olmaları daha güvenli şeklinde düşünmeleri anında bağımlılığa dönüşüyor. Sanal alemin rahatlığına alışan gençler bilgisaya rda kendileri ne bir başka dünya yaratıyorlar, herşeyi kendi istedikle ri gibi kurgulayıp yönetebiliyorlar ve kimse de onlara karışmıyor. Kendini hayalinde ki şekilde tanıtarak aldığı olumlu tepkilerl e ego patlaması yaşayabiliyorlar. Bunun bağımlısı olan gençlerin gerekçeleri ise; bunları sevmeleri, bunların sorunlarını unutturdu kları, ve yapılanlardan keyif aldıkları şeklinde sıralanabiliyor. Antisosya llik gibi bir sosyal bozukluk olan hikikomor inin gençler arasında hızla yayılması, bu bozuklukt an kurtulmanın oldukça zor olduğunu bildikten sonra daha da endişe veriyor. Hikikomor i insanı sanal aleme hapsediyo r Sosyal uyumsuzlu k yaşayan bireyleri n istemediği yönlerini gizlemele ri sanal alemde daha kolay olduğundan dolayı bu mecra daha güvenli olarak görülüyor ve öncelikli olarak tercih ediliyor. Burada hikikomor i nasıl tespit ve tedavi edilir sorusuna yanıt aramalıyız. İnsanın en temel ihtiyaçlarından birisi olan kendinden daha büyük bir bütüne ait olma ihtiyacını karşılamakta zorlanan bireyler, yaralı egolarını daha da kötü duruma sokacak durumlard an kaçınmak isterler. Rezil olma, beğenilmeme, alay edilme, onaylanma ma gibi korkular geliştirirler. Zamanla sosyal izalasyon yaşamın tamamına yayılır. Ancak hayatın özü olarak tanımlayabileceğimiz ilişki kurmak, bireye var olduğunu hissettir ir. Birey var olabilmek için de diğerlerinin kendisini önemsemeleri ve onaylamal arı için çaba harcar. Ancak bu korkulara sahip birey gerçek sosyal çevrede var olamayacağını düşünerek sanal alemde var olmaya çalışır. İşte burada ailelere görevler düşüyor. Ailelerin çocuklarını önemli ve değerli bir varlık hissi vererek büyütmeleri ilerleyen yaşlarda bu tür bozuklukl arla karşılaşılma ihtimalin i oldukça azaltıyor. Onların kendileri ni gerçekten var hissedebi lmeleri için gerçek iletişim ortamlarının oluşturulduğu ailelerde bu tür sorunların yaşanması çok zor. Tekrar etmek gerekirse yukarıda bahsettiğimiz tüm bozuklukl arın önüne geçmede ebeveynle re büyük görev düşüyor. Ailelerin bu konuda daha titiz davranmal arı gençlerin hayatlarına daha sağlıklı bir şekilde devam etmeleri noktasında büyük önem arzediyor . Kaynak : www.sosya lmedyahab er.com http://www.ozgundurus.com/Yazar/Ozlem-Kandemir/Bagimlilik-bir-beyin-hastaligidir.php Özlem Kandemir Bağımlılık bir beyin hastalığıdır!Email: İnsanlar, tarih boyunca keyif verici ama aynı zamanda zararlı ve yasadışı maddeleri kullanage lmişlerdir.İnsanlığın en büyük sınavlarından biri olsa gerek, bu maddeler keyif verici oldukları kadar insan hayatını tehdit ve tahrip edecek boyutta zararlıdırlar -------------------------------------------------------------------------------- Bağımlılık hem biyolojik hem sosyal hem psikoloji k temelleri olan, zorlantılı bir şekilde madde arama ve kullanma ile karakteri ze, kronik ve tekrarlayıcı bir beyin hastalığıdır. Aslında temelde beynin haz merkezind eki kimyasall arın artış hızı ve bunun sonucunda bu bölgenin disfonksi yonel hale gelmesi gibi basit açıklamayla ifade edebileceğimiz bağımlılık hastalığı; ABD ve Batı toplumları kadar artık bizim toplumumu zu ve çocuklarımız tehdit eden kocaman bir canavar olarak içimizde yaşıyor. Ne kadar görmezden gelmeye çalışırsak çalışalım, ne kadar bizden uzak olduğunu düşünürsek düşünelim aslında bağımlılığa giden yol son derece kaygan bir zemindir. Kimse ben uyuşturucu maddeye ya da kumara bulaşmam dememeli, sadece merak etmek ve denemek; bağımlılığın kaygan zemininde kendinizi bulmanız için yeterli olabilir. Ne kadar zamanlı bağımlı hale gelinir sorusuna yanıt vermek ise o kadar kolay değildir. Bağımlılığın ne hızda gelişeceği birçok etmen tarafından belirlenm ektedir. Genetik yatkınlık (yani ailede var olan bağımlılığın kalıtımsal olarak geçişi), kişinin kendi biyolojik özellikleri, sosyal çevre ve diğer psikoloji k faktörlerin de dâhil olduğu birçok etmen bağımlılıkta rol oynar. Tüm uyuşturucu/uyarıcı maddeler potansiye l olarak zarar vericidir ve kullanımları ile ilişkili olarak yaşamı tehdit edici olabilirl er. Bu maddelere karşı bireysel duyarlılıklar da söz konusudur . Bir kişi birkaç kullanımdan sonra bağımlılık belirtile ri göstermezken, bir diğeri bağımlılık belirtile ri gösterebilmektedir. Bir kişinin nasıl tepki vereceğini önceden kestirmen in bir yolu bulunmama ktadır. BAĞIMLILIĞA ZEMİN HAZIRLAYA N DİSFONKSİYONEL AİLE YAPILARI 1. Kaotik ve Travmatik Aileler: Çocuğun ilgi, sevgi, şefkat görmediği; fiziksel ve psikoloji k şiddetin yaşandığı, kavga ve gürültünün eksik olmadığı ailelerdi r. Bazılarında babanın ya da birinci dereceden yakınların yoğun alkol/madde kullanımı vardır. Bu ailede genellikl e eve ve çocuğa hem madden hem manen ilgisiz bir baba ile ondan beklediği manevi desteği hiçbir zaman göremediği için depresyon a girmiş bir anne vardır. Böyle bir ailede yetişen çocukta ciddi güven problemle ri vardır, temelde kendine ve çevresindeki hiç kimseye güven duyamazla r. Ya çok korkak ve pısırık ya da çok isyankar ve agresif olarak hayata tutunmaya çalışırlar. Psikoloji k gelişimindeki aksaklıkların neden olduğu boşlukları alkol ve madde ile doldurma yanılgısına düşerler. Alkol ve madde adeta bir “benlik yaması” görevi görür. Madde kullanara k duygusal boşluğunu, sıkıntısını, huzursuzl uğunu çaresizce yenmeye çalışır. Ama gittikçe maddeler arasında geçmeye, miktarları arttırmaya başlayarak bağımlı hale gelir. 2. Mükemmeliyetçi Aileler: Dışarıdan bakıldığında son derece ilgili, fedakar ve çocuğun üzerine titreyen bir anne-baba görünümü vardır. Anne-babanın çocuktan beklentil eri çok yüksektir. Çocuğun başarıları hiçbir zaman yeterli görülmez. Doğrudan ya da imalarla çocuğa hep “yetersiz olduğu” empoze edilir. Onlar “tek istedikle rinin çocuklarının iyiliği olduğunu ve onu teşvik etmeye çalıştıklarını” düşünürler. Ailesini hiçbir zaman mutlu edemediğini hisseden çocukların bazıları özellikle ergenlikl e birlikte baş kaldırarak ailenin söylediklerinin tam zıttını yapmaya başlarlar. Hatta bunlardan bazıları adeta “intihar bombacısı” gibi kendini kötü durumlara sokma pahasına aileyi cezalandırmaya çalışır. 3. 3. Disiplins iz Aileler: Bu tarz ebeveynle rin en büyük hataları çocuklarının arkadaşı olduklarını düşünmeleridir. Oysa çocukların okulda ve sokakta yeterince arkadaşı vardır zaten, onların arkadaştan ziyade anne-babaya ihtiyaçları vardır. Çocuğu ile arkadaşlık ilişkisi kuran ebeveynle r sağlıklı bir disiplin ortamı oluşturamazlar. Aslında yaptıkları olumsuz davranışlardan dolayı çocuklarına kızarlar, hatta bazen çok kötü şeyler yapmakla tehdit bile ederler. Ama asla fiili tavır koyamazla r. Çocuklarının yaptığı her olumsuzluğun sonunda onların arkasını temizleye rek ona yeni fırsatlar verirler. Oysa sağlıklı bir ailede “şefkatli bir disiplin” bulunması şarttır. Ebeveynle r ve çocuklar arasında sınırların bulunması da önemlidir. 4. Alkol kullanımını teşvik eden aileler: Bazı ailelerde alkol kullanımı günlük hayatın bir parçası gibidir. Akşamları stres ve yorgunluk atmak, herhangi bir zamanda dinlenmek ya da eğlenmek için alkolün sıklıkla kullanıldığı ailelerde yetişenler için alkol çok sıradan bir şeydir. Oysa araştırmalar göstermektedir ki, alkolle tanışma yaşı ne kadar küçük olursa bağımlılık geliştirme riski de o kadar yükselmektedir. 5. Çatışmalı Aileler: Bu ailelerde anne-baba arasında çatışma vardır. Hiçbir konuda birlik ve tutarlılık gösteremezler. Kronikleşmiş çatışmalarını çocuklar üzerinden yaşamaya devam ederler. Birbirler iyle verdikler i mücadelede çocukları kendi yanlarına çekmeye çalışırlar. Bunun sonucu olarak aile içinde sağlıksız koalisyon lar oluşur. Sağlıklı bir ailede anne ve baba koalisyon içinde olmalıdır. Bunun terine ebeveynle r çocuklarla ya da çocukların biriyle koalisyon içine girerse, aile içinde sağlıklı bir disiplin kurulamaz . Bazen ebeveynle rden biri aşırı sert davranırken diğeri aşırı toleranslı davranır. Bu tarzdaki ailelerde de çocukların ve gençlerin yanlış tutumları pekişerek devam eder, onlara sağlıklı sınırlar konamaz. Aile, gencin değerler sistemini n oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Anne-babalar çocuklarına doğru-yanlışı, sorumlulu klarının gelişmesini, kendileri ne zarar verici davranışlardan korumalarını öğretmelidir. Bunu yaparken onlara güvenli bir ortam sağlamalı, ancak bazı sınırlamaları olduğunu da göstermelidir. 28.03.201 1 http://www.google.com.tr/#hl=tr&biw=1276&bih=837&q=sanal+alem+girdi%C4%9Fim+i%C3%A7in+pi%C5%9Fman%C4%B1m&aq=f&aqi=&aql=&oq=&gs_rfai=&fp=149910f44c44b373 SANAL ALEM - SANAL ALEM BAĞIMLILIĞI BİR HASTALIKT IR - 2. BÖLÜM SONU Konu Başlığı: SANAL ALEM - SANAL ALEM BAĞIMLILIĞI BİR HASTALIKTIR - 3. BÖLÜM - TIKLAYINIZ Gönderen: admin üzerinde Aralık 13, 2013, 07:17:37 ÖS SANAL ALEM - SANAL ALEM BAĞIMLILIĞI BİR HASTALIKT IR - 3 .BÖLÜM
FATİH ALPARSLAN FORUM GÜNEŞLİBAHÇE İSTANBUL 2014 İSLAMA KARŞI ÜRETİLEN TEORİLER VE SANAL İSLAMİ BİLİNÇ İLE FACEBOOK Selamün Aleyküm değerli Müslüman kardeşlerim İslamGreen34 grubunun kuruluş amacıyla ilgili Bir çok detaylı açıklama sitelerim izde mevcut Önemli gördüğüm bir kaç Anektodla ilgili Bir iki satır daha yazarak pekiştirmek istiyorum Önce aşağıdaki açıklamayı okuyunuz Ve konumuza kaldığımız yerden devam edelim İnşallah SANAL ALEM - SANAL ALEMDE İSLAMİ FORMASYON Allah c.c sanal alemde islam için çalışan kardeşlerimizden razı olsun başarılarının devamını nasip eylesin inşallah http://www.islam-green34.com SANAL ALEM - SANAL ALEMDE İSLAMİ FORMASYON MURAT - BEYAZID http://www.istanbul-fatih34.tr.gg Selamün aleyküm kardeşlerim ben sizlere farklı bir konudan ve bazı teorilerd en bahsetmek istiyorum varsayımlar üzerine bazı konular aktarmak istiyorum ve tefekkür ederek doğruyu bulalım istiyorum çünkü her varsayım ve teori arkasında incelenme si gereken bir çok soru işaretini barındırır ve içinde mutlaka ortaya çıkarılması gereken gerçeklerde vardır Sanal alem ve dini sohbet chat siteleri Türkiyedeki internet ortamında hangi tarihlerd e yaygınlaştı ve ilk kim kurdu ve dini sohbet chat panelleri nin ana unsuru olan JAVA proğramı ilk nerede planlandı ve bu proğramın Türkiyede yaygınlaştırılması ilk kimin fikriydi ve yaygınlaştırılmasındaki asıl amaç neydi ve sonuçları ne oldu kısaca bu konular üzerine özet bir yazıyla ve yukarıdaki bahsettiğim konularla birlikte bu gelişen hadiseler in farklı teorilerl e bir ilişkisi varmıdır bu konuda birşeyler yazmaya çalışacağım inşallah Sanal alem ve dini sohbet chat siteleri JAVA proğramının yaygınlaşmasıyla ve Türkiyedeki bazı kişilerin JAVA sohbet chat panelleri ni dini sohbet chat adıyla sitelerin e monte etmesiyle yaygınlaştı TEORİ - 1 - bir varsayım şudurki Dünya Hakimiyet ini elllerind e bulundura n bazı güçler bir toplantı neticesi aldıkları kararla Dünya ülkelerini ve özellikle gelişmekte olan ülkeleri kontrol altında tutmak için ve bu ülkelerdeki insanların yaşadığımız dünyadaki olan biten olayların arka planındaki hakikatle ri görmelerini engelleme k için ülke insanlarının gerçeklerden uzaklaştırılması için sanal alemle meşgul ederek gerçekleri görmesinin zorlaştırılması için ve ülkelerdeki gençlerin veya genel olarak ülke insanlarının ahlaki değerlerini sanal alem ve sohbet chat bağımlılığıyla birlikte tahrip ederek maddepese rt bir yapıya büründürülmesi için zevk ve fuhuş gibi donelerle meşgul edilerek ve o toplumu ayakta tutan dinamikle ri ve aile yapısının yok edilmesi için ve o toplumun dışarıdan sömürüye direnecek gücünü kırmak için ve direnç gücünü kırarak o toplumun sömürüye açık hale getiriler ek gerçekleride görmesinin ve karşı koymasınında önünü kesmek için Dünyadaki en büyük sermaye gücünün sahibi olan ve Dünyayı yöneten sevk ve idare asıl büyük gücün diğer ülkeleri sömürüsüne devam edebilmek için o ülkelerin Dini Ahlaki ve Kültürel yapısını tahrip etmek için medya ve dijital ortamlard a internet teknoloji sinide kullanma kararıyla birlikte çalışmalarına hız vermişlerdir ve JAVA türü sohbet chat proğramları bu amaca yönelik olarakta kullanılmıştır TEORİ - 2 - Dünyayı yöneten hegamonya tik güçlerin Dünya ülkelerini sömürebilmesi için Tarihi Kültürel ve Dini değerleriyle güçlü hale gelebilec ek ülkelerin yükselişine engel olmak gayesi mevcuttur Türkiye diğer islam ülkeleri içinde geçmişten gelen bağlarıyla Tarihi medeniyet i Kültürü Dini ve Alkaki yapısı itibariyl a farklı bir misyonu olan ve müslüman ülkeler içinde lokomotif olabilece k potansiye li bulunan ve Dünyayı yöneten hegamonya ya karşı geçmişte direbilen nadir ülkelerdendir ve yeniden aynı değeriyle yükselmesine engel olunabilm esi için her türlü ileri teknoloji yle Dini ve Ahlaki yapısının çökertilerek aile kavramının dejenere edilerek maddepese rt zevklerle ve cinsellik le meşgul edilmesi gereken ülkelerdendir bilişim teknoloji leri alalnındada sanal alemde Türkiyenin Dini ve Ahlaki yapısını çökertmek isteyenle r her türlü farklı Proğramı ülkemize sokarak bu proğramların insanlar üzerinde nasıl etkisi olduğunu anlamak için Türk gençleri üzerinde denenmesi ni sağlamışlardır ve Müslüman Türk gençliği ve insanı kobay faresi olarak kullanılmaktadır Sanal alem ve sohbet chat sitelerin e bağımlı hale gelen evli veya bekar erkek ve bayanların sohbet chat siteleri içinde kalarak aile yuvalarının dağıldığı artık gözle görünen gerçeklerdendir TEORİ - 3 -http://www.islam-green34.com/index.php Türkiyede ilk dini sohbet chat sitesinin açılışına sebep olan biri dini cemaat üyesidir ve aslında belki iyi niyetli olarak islamı tebliğ için dini sohbet chat sitesi açılmıştır fakat açılmadan önce Dinimize ve müslümanlara ne gibi zararları olabilir araştırılmamıştır ve amaç islama hizmet ise bunun internett e hangi proğramlarla yapılması gerektiği konusunda veya JAVA gibi sohbet chat proğramının nasıl islami formasyon dan geçirilerek islama ve müslümanlara hizmet edebilece k şekle getirileb ileceği araştırılmamıştır sonuçlarının dinimize ve gençlerimize nasıl zararlı olabileceği incelenme miştir ve genel itibariyl e dini sohbet chat sitelerin in Müslüman Türk gençliğine yarardan fazla zararı dokunmuştur ve Türk insanı Müslüman kimliğinden ötürü Avrupa gençliği gibi açık ve özgür bir toplum olmadığından Müslüman Türk gençliğinin Dini ve Ahlaki değerleri farklı ve kapalı bir toplum olduğundan Reel yaşamda yapamadığı şeyleri sanal alem ve bazı dini sohbet chat sitelerin de yapmaya çalışarak örneğin erkek-kız karışık sohbet ederek özellerde erkek-kız başbaşa yazışarak Ahlak dışı kavramlar yaygınlaşmış ve Müslüman Türk Kızı veya gençi Dini ve ahlaki değerlerden uzaklaşmıştır Bunun çok çeşitli sebepleri vardır fakat bu konuda kapsamlı araştırmalar yapılmamıştır islami Formasyon a uygun hale getirilme miştir ve bazı dini sohbet chat sitesinde yetkili olarak görev yapanlar ilahiyatçı kimliğine sahip olmayan sıradan ve kültürsüz kişilerdir ve nefs-i emaresini n etkisinde kızlarla sohbet maksadıyla dini konuları malzeme yaparak yazışmaktadırlar SANAL ALEM - SANAL ALEMDE İSLAMİ FORMASYON MURAT - BEYAZID http://www.istanbul-fatih34.tr.gg Evet değerli kardeşlerim yukarıdaki yazıyı okudunuz Şimdi konuya kaldığımız yerden devam edelim İnşallah İslamGreen34 Web gruplarının Ve İslamGreen34 facebook gruplarının bir amacı var Bu konuyla ilgili yine bir çok detaylı yazı sitelerim izde mevcuttur Ben burada sizlere yine aynı konuyla ilgili Bir iki anektodu özellikle yeniden hatırlatmak istiyorum İslamGreen34 Facebook gruplarının ve Web gruplarının kurucularının geneli Bayandır Ve genelinin bayan olmasının geçerli ve mantıklı Ve islami perspekti fe uygun akılcı sebepleri vardır Bununlada ilgili açıklamaları daha önce yapmıştık Ve haklı gerekçelerimiz mevcut Nasip ve kısmet olursa erkek yetkilile rin facebook gruplarını bırakması düşünülüyor Grupların yönetim kadrosunu n tamamıyla bayanlard an kurulu olması için çalışılıyor O aşamaya geldiğinde gruplar Psikolog Yasemin ve İlahiyatçı Hatice'ye devredile cek İnşallah Yasemin ve Hatice kardeşlerimiz İslamGreen34 Web gruplarına uzun zamandır gelemiyor lardı İnternette İslamgreen34 Web gruplarında faaliyet yürütemiyorlardı İşlerinin yoğunluğundan dolayı gruplar için çalışmaya zamanlarının olmadığını belirtmişlerdi Facebook gruplarının sevk ve idaresi daha kolay olduğundan Ve özellikle facebook gruplarının idaresi Web grupları kadar çok fazla zaman almadığından Yasemin ve Hatice kardeşlerimizin Facebook gruplarının sevk ve idaresi için İnternete geri dönebileceklerini kendileri belirtmişlerdi Bu yüzden Facebook gruplarına gerekli işlerlik kazandırılıp Bayanlard an kurulu bir yetkili kadrosu oluşturup Yasemin ve Hatice'ye devrinin gerçekleştirilmesi için çalışılıyor Ancak Web veya Facebook İslami perspekti f açısından Genel itibariyl e pek farklı değil Sanal alem bilinçli kullanılamazsa eğer Müslümanlar ve İslamiyet için son derece zararlıdır Sanal alem tuhaf bir yer Ve aslında tuhaf olan ilk etapta Müslümanların düştüğü durumlardır Sanal alemde hiç akla hayale gelmeyece k kişilerle karşılaşabiliyorsunuz Bir çok Müslüman okulundan geri kaldı veya eşiyle arası açıldı Veya Sanal alem yüzünden intihar eylemine bile kalkışanlar oldu Yine burada özellikle belirteli mki İslamGreen34 grubun asıl amacı aslında sadece Din değil Veya facebook ile sanal alemi yaygınlaştımak gibi bir amacıda asla yok Amaç sadece İslamiyeti anlatmak tebliğ etmekte değil İnsanları sanal alem konusunda bilinçlendirmek ve zararlarını anlatmak ve İnsanları intihar gibi yanlış eylemlerd en kurtarmak Veya Müslümanlardan bazıları sanal aleme bağımlı hale gelmiş Ve ne yaptıysa ne denediyse kopamamışsa O zaman Sanal alemden zarar görmeyecek şekle gelmeleri için Her türlü yazı video gibi argümanları paylaşarak ve yaygınlaştırarak Bilinçli bir Müslüman ve insan topluluğu oluşturulmasına zemin hazırlamak Müslümanların sanal alemden ve facebookt an zarar görmelerini engelleme k Bu konuda yapılmış araştırmaları yayınlamak ve bu amaçla çalışmak isteyenle re İslamGreen34 grubu çatısı altında imkan ve görev alanı sağlamaktır Facebook İslamGreen34 grupları daha yeni kuruldu kardeşlerim Ve aslında facebook ünitelerine daha önce karşı çıkmıştık Fakat Web forum siteleri eskisi gibi rağbet görmediği için Ve müslümanların daha çok facebook gruplarına ilgisi ve alakası olduğu için Facebook gruplarının kurulmasına gerek duyuldu Ancak İslamGreen34 gruplarının her yerde ve zamanda amacı değişmedi Facebookt a bağımlılık derecesin de zaman harcamakl a Veya sürekli paylaşım yaparak tartışma ortamlarına insanları çekmekle Facebookt a veya sanal alemde bu şekliyle DİN olmaz veya yaşanamaz zaten Öncelikle DİN insanın gerçek yaşantısında yaşayacağı bir şeydir Sanal alem veya facebook bağımlısı olarak islamiyet yaşanamaz Ve aslında bazı bilinçsiz Müslümanlar Sanal alemde bir dönem Farkında bile olmadan ve birileri tarafından kobay olarakta kullanıldığı gibi Ve sonuçları ise bazı Amerikan Webmaster sitelerin de yayınlandığı gibi Bazı müslüman kardeşlerimizin bu yayınlanan yazıları okuduğu halde bile Olayın ne olduğunu ve vehametin i bir türlü anlayamadığı gibi Şimdide facebook'ta aynı şey uygulanma ya çalışılıyor Ve bazı müslümanlar hiç bir şeyin farkında değil Ve bilinçsizce hareket etmeye devam ediyor Bilerek yada bilmeyere k istemeyer ekte olsa yine kobay olarak kullanılıyor facebook sadece bir sosyal paylaşım sitesi değildir kardeşlerim Dünyayı yöneten gücün haber alma ve bilgi edinme kaynağıdır Sanal alem ve facebook aynı zamanda dünyayı idare eden asıl gücün Sömürüsünden insanları haberdar etmemek için oyalanma yeridir Ve sömürüldüğünün farkına varan bazı insanların dayanışmasını engelleme k için İnsanların inançlarının zayıflatılarak şehevi arzularının tırmandırıldığı Ve aslında gerçekleri göremeyecek şekilde uyuşturulduğu bir mekandır Daha önceki sanal alem ile İlgili yazılarımızdaki mevcut bazı anektodla rı Yeniden hatırlayalım İnşallah aşağıyı okuyunuz Tahmini olarak 1991 yılında Amerikanın Kaliforni ya eyaletind eki silikon vadisinde Sun-Mıcrosystem isimli yahudi sermayeli bilişim teknoloji leri şirketinde Görevli james Goslıng isimli mühendise bir görev verilmiş olabilir JAWA isimli proğramı geliştirmesi istenmiş olabilir Bazı güçlerin dünya egemenliğinin yürütülebilmesi için Dünyadaki ülkelerin bazı gerçeklerden koparılması Ve ahlak ile maneviyatının çökertilmesi Ve aile yapılarının bozulması için Sanal alemin teknoloji k bir silah olarak nasıl ve ne ölçüde Kullanılabileceğinin tesbiti için Ve bunun insanlar ve toplumlar üzerindeki yıkıcı etkisi ne olabilir Bunun test edilerek Egemen güçlere test sonuçlarının raporlanm ası istenmiş olabilir Ve bu JAWA proğramı ilk defa Ve daha önce bilindiği gibi Müslüman ülkelerin içinde lider olabilece k Medeniyet ve inancı ve kültürel alt yapısı olan Türkiye'de denenmesi istenmiş olabilir Ve bu tuzağa adını veremeyec eğim bir dini Cemaatin bazı elemanları Bilmeyere k ve istemeyer ek düşmüş olabilir Ve bu cemaatin bazı elemanlarının Asıl amacı aslında bu teknoloji yi islam için kullanmak ta olabilir fakat bu Almanyada n Mercedes otomobil alıp kullanmay a benzemiyo rdu Müslümanların bu konuda araştırmaları yoktu Ve hala ve yine Bilişim teknoloji leri hakkında Müslümanların bilgisi çok fazla değil Bilgisaya rı satın almak ve kullanmak Sanal alemde yazı yazmak veya Webchat ile meşgul olmak Veya facebookt a paylaşım yapmak teknoloji üretmek anlamına gelmiyor Yada satın alıp kullanmak la Teknoloji yi üretmenin arasındaki farkı müslümanlar bilmediği için Bir dini cemaatin bazı elemanları bu JAWA proğramını aldılar Ve sitelerin e monte ederek kullanmay a başladılar Amaçları elbette İlk etapta İslamiyete hizmet etmekti Fakat eşyanın tabiatı gereğidir Üretilen eşya ilk etapta üretene hizmet eder Ve elbette İslamgreen34 grubu olarak Bu proğramın üretilmesindeki Asıl amacının ne olduğunu araştırdık İslamiyetle ilgisi olmayan kişilerce üretilmiş olduğunu zaten herkes biliyordu Ve bu proğramın İslami açıdan Ayet veya hadis çizgisindeki hükmü neydi Bu konudada yapılmış detaylı bir araştırma yoktu Peki bu proğram ile islamiyet e nasıl hizmet edilebilr di Bu konuylada ilgili detaylı bir araştırma mevcut değildi Peki proğram kullanıldığında müslümanlara etkisi nasıl olabilird i Bu konuylada ilgili hiç bir araştırma yoktu İslamGreen34 grubu olarak bu proğramı ve etkilerin i araştırdık Bu proğrama benzer farklı proğramlarda vardı O Proğramlarıda araştırdık ve yayınladık Örneğin bir farklı proğram tesbit etmiştik Ve islamiyet e ve müslümanlara daha uygun olacağını düşünmüştük Amerikan menşeli ve katolik dini chat sitesinin kullandığı bir proğramdı Bu proğramda şöyle bir sistem vardı Proğramda özeller yoktu ve kız-erkek sohbetine sistem olanak sağlamıyordu Sisteme giren erkekler ve kızlar birbirler iyle bağlantı kuramıyorlardı Sitede bir Rahip ve birde Psikolog vardı Siteye girenler birbirler iyle iletişim kuramadıkları için Mecburen ve sadece rahib veya psikologa sırayla soru sorabiliy orlar Ve yanıt alabiliyo rlardı dolayısıyla sitedeki muhatapla rı rahip ve psikologl ardı Bizlerde bu proğramın İslami konularda uzman bir ilahiyatçı ve bir psikolog ile birlikte Uygulanma sının ve özel odaların olmadığı bu proğramın Kız-erkek sohbetine olanak tanımadığından dolayı Tercih edilmesin in İslamiyete ve Müslümanlara daha az zarar vereceğini düşünmüştük O zaman İSLAM-GREEN34 grubu olarak Daha farklı olan bu verdiğimiz örnekteki gibi proğramların kullanılmasını Ve JAWA proğramının Kız-erkek sohbetine zemin hazırladığı için İslamiyete ve müslümanlara zarar verebilec eğini düşünerek Kullanılmaktan vaz geçilmesinin hayırlı olacağını düşünmüştük Ve İslami chat sitelerin den bazılarına bu örnekteki gibi Farklı türdeki bazı proğramları tavsiye ettik ve dedikki " JAWA' yı bu mecvut şekliyle alıp kullanmayın Bu şekliyle İslami formasyon dan geçmeden kullanmayın Bu şekliyle olduğu gibi alıp kullanırsanız Müslümanlar ve İslamiyet zarar görür Bu proğramın alt yapısı bu şekliyle Müslüman aileleri çökertir Bu proğramı formasyon dan geçirin ve değiştirin öyle kullanın Veya siz Müslümanlarla istişare ederek Bilişim teknoloji siyle ilgilenen en uzmanlarl a görüşüp Başka bir proğramın müslümanlar tarafından üretilmesine zemin hazırlayın O hazırlanan o yeni proğramı kullanın " dedik Buna zamanlarının olmadığını belirttil er Ve teknoloji k bilgileri nin yeni proğram üretmeye yeterli olmadığını belirttil er Bizlerde üretilmiş farklı bir proğram var onu kullanın dedik Ama bizi dinlemedi ler ve ve JAWA ile birlikte Dini Sohbet Chat siteleri açıldı Ve iki yıl sonra yaklaşık 1 milyon kişi Bu proğramla bilrikte gerçeklerden koptu ve sanal bağımlısı oldu Gerçekle sanalı birbirine karıştırıp Pskolojik travma geçirecek hale geldi Ve işte kimse düşünmediki bu proğramı neden bu kadar ucuz fiyata Bize verdiler ve neden ilk önce müslüman ülkelerin içinde Türkiye seçildi Ve daha proğram alınmadan önce hiç bir resmi ve özel kurum Bu proğramın insanlar üzerindeki etkisini araştırmadığı için Dolaylı olarak bazı insanlar bilmeden kobay olarak kullanıldı ve haberi bile olmadı Amerikan scifience dergisind e Türkiye ile ilgili raporlar yayınlanıncaya kadarda Kimse ne olup bittiğini anlayamadı Twitter Facebook Google gibi İnternet teknoloji lerinin Veya genel olarak bilişim teknoloji lerinin Ar-ge çalışmalarının yapıldığı dünyadaki asıl ana merkez Kaliforni yadır Ve bu tür proğramların genelinin üreticisi siyonist veya onların destekçisi şirketlerdir Ve tarihi ve siyasal araştırmalar yapıldığındada bilinen bir gerçek vardırki Dünyayı tek merkezden idare etmek olan egemen güçlerin Asıl amaçları Bilim ve teknoljiy i kendi tekelleri nde tutarak Bunu kültürel bir silah ve haber ile bilgi toplamak amaçlı kullanmak tır Webchat veya facebook bu yönüyle yeterince Müslümanlar tarafından araştırılamadı Müslümanlar en son SALAM-WORLD isimli İslami Facebooku ürettiler Fakat facebook kadar ne yazıkki Müslümanlar tarafından rağbet görmedi Ve müslüman ülkeler arasında bir türlü yaygınlaştırılamadı Dünyayı ve teknoloji yi takip etmeyip Bilim ve teknoloji yi üretmek yerine Yahudiden satın alarak ayakta durmaya çalışan müslümanlar Bunun bedelini her zaman çok ağır ödediler ve ödemeyede devam edecekler İslamdaki düstur " ilim Çindede olsa alınız " şeklindedir Fakat teknoloji yi üretmek yerine satın almakla ilimin bir alakası yoktur Facebook veya Twitter veya herhangi bir ürünün üretiliş gerekçesinin Sadece dünya insanları tarafından yararlanm ası için üretildiğini düşünmüyoruz Ve müslümanlar üretmediği ve teknoloji si hakkında bilgisini n olmadığı Ne olursa olsun her türlü doneyi üretmeden satın almakla Aslında egemen güçlerin üretme ve yayma amacına destek olmuş oluyorlar Ne Facebookt a nede Twitterde veya her ne olursa olsun Üretilen her türlü üründe ilk etapta Egemen güçlerin islamı ve müslümanları sömürmek Ve dünyayı tek elden idare etmek amacı göz önüne alınarak üretiliyor Her türlü üründe mutlaka egemen güçlerin amaçlarına hizmet eden bir yön ile Birlikte imal ediliyor ve kullananl ar formasyon yapmadan kullanırsa Elbette bilmeden egemen güçlerede hizmet etmiş oluyor Bir islam aliminin dediği gibi sanal alem Yahudinin gemisi ve rotasını çizen ve varacağı limanı önceden belirleye n yahudi Müslümanlar bu sanal alem gemisinin içinde sözde islam için savaşıyor Fakat geminin rotasını çizen yahudinin varacağı limanı yine yahudi tayin ettiği için Müslümanda teknoloji yi üretmediği için gerçeklerden haberi olmadığı için Yahudinin tahtasında satranç oynamakla yahudiyi yendiğini düşünüyor Ama satranç tahtasının sahibi zaten yahudi olduğu için Müslüman yahudiyi yensede yenilsede Neticede tahta yahudinin olduğu için Yahudi tahtasını alıp gidiyor Ve ortada müslümanın kazanacağı bir zafer yok İnternette bazı müslümanlar bazı yahudiler ile nasıl savaşılması gerektiğini yazıyor Ve bu savaşta neler yapılması gerektiğini ve strateji planlarını açıklıyor Zaten dünyadaki bilişim teknoloji sinin sahibi bazı yahudiler dir Googledek i Facebook ve twitterde ki veya nerede olursa olsun Her türlü belgeyi bilgiyi bazı sratejist yahudiler kopyeliyo r ve laboratua rlarda inceliyor Ayrıca islamiyet i ve müslümanları bazı yahudiler çok iyi tanıyor İsrailin tel-aviv kentinde dünyanın en gelişmiş islam araştırmaları laboratua rı var Bu arada facebookt a yazılan her türlü yazıdan dolayı Egemen güçler para kazanıyor ve bu paranın bir kısmı Müslümanları Filistind e öldürenlere aktarılıyor FATİH ALPARSLAN FORUM GÜNEŞLİBAHÇE İSTANBUL 2014 İSLAMA KARŞI ÜRETİLEN TEORİLER VE SANAL İSLAMİ BİLİNÇ İLE FACEBOOK . |