Konu Başlığı: KOZMİK BİLİM - KONU İLE İLGİLİ LÜTFEN TIKLAYINIZ Gönderen: admin üzerinde Ekim 01, 2010, 04:57:42 ÖS KOZMİK BİLİM - KONU İLE İLGİLİ LÜTFEN
ALTTAKİ LİNKLERİ TIKLAYINI Z http://www.dinisohbet.us/kozmik.html Kozmik Bilim Nedir? Kozmik bilim akıl sahipleri ne yeni aklını kullananl ara ve düşünenlere hitap ediyor. "Kozmik Bilinç" kainat kitabını ilim ve fen noktasında okumaktır. "Kozmik Bilim" ise "Kozmik Bilinç" gözüyle bu gezegenle ri güneşe, cazibe kuvvetiyl e bağlayan ve onları yüzyıllardır belli bir plan, nizam, intizam içinde döndüreni, "İdare Edeni" hatırlatmak ve O'nu dikkate veren bir "Bilinç" ortaya koymaktır. Asrımızın, hem insanımız hem dünyamız için çözülemeyecek hiç bir problemi yoktur. Kozmik Bilinç "Kozmik bilinç" ve "felsefik görüş"ün birbirind en farkı: "Felsefeci ler" kâinata bakarken hedefleri; güneşi ve ona bağlı cazibe kuvvetiyl e dönen gezegenle ri en ince detayına kadar incelemek, araştırmak ve yazmaktır. "Kozmik bilim" ise "kozmik bilinç" gözüyle bu gezegenle ri güneşe cazibe kuvvetiyl e bağlayanı ve onları yüzyıllardır belli bir plan, nizam ve intizam içinde döndüreni, "İdare Edeni" hatırlatmak, O'nu dikkate ve nazarlara veren bir "bilinç" ortaya koymaktır. O’da tektir, Vahit’tir. Herşey O’nun gücü sınırları içindedir. Bugün birtakım aletler ve teknik uygulamal arla, Yaratıcı'nın ilmî sıfatlarının merhalele rini görme imkanı mevcuttur . İlim adamları, kozmosun sırlarından çoğuna ulaştıklarında gördüler ki, İlahi kitaplar kozmik evrenle uyum halinde ve içinde yazılanlar ölçülerek, deneyler yapılarak ispatlana bilmekted ir. Bilim adamları dünyadaki ilahi kitaplard a bildirile n emir ve yasakları makine ile ölçmüşler ve bir seviyeye gelmişler. Bütün burada anlatılanlar uzun araştırmalar sonucunda, 30-40 bin kişinin çalıştığı, 1960'lı yıllarda kurulan kozmik araştırma merkezler inde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Cihan hakimiyet ine sahip olabilmek için dünya devletler inin gizli teşkilatlarındaki -CIA, FBI, Mossad, MI6, FSB, NSA, KGB vb.- araştırmaya yönelik örgütler ve Bilimler Akademile rine bağlı olarak çalışan dünyanın pek çok yerindeki ve özellikle Kafkasya'daki, şahsımın da bizatihi bulunduğu Kozmik ve Stratejik Araştırma Merkezler i ve "think tank" düşünce kulüpleri-beyin fırtınaları kuruluşları mevcuttur . Azerbayca n'daki Petrol Üniversitesi’nde bile 21 adet araştırma enstitüsü bulunmakt adır. Bizim de içinde bulunduğumuz kozmik araştırma merkezini n 11 tane bölümü vardır. Örnek olarak, nöron bölümünde nöronun 3 ayrı bilim dalı vardır. Bunlardan sadece biri olan davranış bilimleri dalında onlarca bilim adamı çalışır. Ne yazık ki bu ilimler Türkiye'de planlı ve amaçlı olarak anlatılmamış, bu gibi bilimlerd en ve araştırmalardan her ne sebepse insanlar ve üniversitelerimiz uzak tutulmuşlardır. İnsanın yaradılış amacına uygun ulvî ve manevî bir hayat yaşamasını sağlamak ve insanları malayani, boş şeylerden kurtarıp ciddi olanı gözle görülemeyeni mana gözüyle görebilmesini sağlamak gerekmekt edir. Bizim bu "ilmî gelişme ve keşifleri" dünya insanlığıyla paylaşmamız, proje sahibi yetkili hocamızın dünya insanlığının bu bilime ve bilgiye ihtiyacının vaktinin geldiğini bizce de karanlıkların ardından güneşin doğmasının zorunluluğunun hissedilm esini bildirmes i ile olmuştur. 16 adet teknoloji patenti, halen proje başkanı hocamızın elindedir . Bunlar "know-how" teknoloji si olup bu karanlık asrımızın yüzünü maddî ve manevî aydınlılığa çıkarabilecek ve belki de kıyamete kadar insanlık; reçeteleri elimizde olan bu "know-how" teknoloji si ile gerçek insanlığına kavuşacaktır. Bu konuda yazılan ilk eserimiz YAİAM ENERJİSİ'nde yazılanlar bu know-how teknoloji lerden sadece bir kaçının dünya insanlığı ile paylaşılmasıdır. Zamanı geldikçe de bu paylaşım artacaktır. Bu konuda yazılmış olan kitapların bazıları insanları çok olumsuz sonuçlara; reenkarna syon, vahye ters ilişki, dinsizlik vs. gibi çıkmazlara götürüyor. Çünkü, menfi güçler kainat kitabının tanınmamasına çalışmakta, böylece ekolojik denge bozulması ve hastalıklar ortaya çıkmaktadır. "Kozmik bilinç" kainat kitabını ilim ve fen noktasında okumaktır. O'nu anlamak, O'nu anlatmak çok zor. Yaratıcı'nın bugüne kadar fazla anlatılmayan ve anlatılamayan yönlerini ilim ve fen noktasında akılları gözlerine inmiş insanlığa anlatmaya çalışıyor. İlahi anlamda emirlere, emredildiği için inanmak gerekli ama nedenleri ni ve niçinlerini ilmî açıdan bilmenin mahzuru olmasa gerek. Bu ilmin manevî yönü de var. O'nunla, zerreleri n sahibi ile bağlantıyı koparmama k gerekir. O'na yaklaştıkça, O'nun sırları, tecelliya tları insana açılmaya başlar. Bu da bir ilimdir. Havas ilmini incelemek ve bilmek gerekir. Bu bilimde virüs, bakteri, cin, şeytan gibi tanımlar yerine enerji boyutları ile müspet-menfi enerji tanımları kullanılır. Kozmostak i her şeyde ikilik, yani müspet - menfi yönler vardır. İnsanların da her şey gibi bir enerji boyutu vardır. Her canlı enerji boyutunda, dalga boyunda farklı işleve sahiptir. Örneğin, yağmuru getiren ile güneş ışığını bize getiren de canlıdır ama bunların cisimleri, cinsleri, boyutları ve enerjiler i farklıdır. Kozmosu, arşı -semaların dışındadır-, âlemi kaplayan "esir maddesi" başlı başına araştırılması gereken bir ilimdir. Esir maddesi ile seyyaratın, denizleri n, uzayın ve diğer ilimlerin izah edilebilm e imkanı var. Hatta, diyebilir iz ki, Amerika'yla yapılan telefon konuşması ve canlı yayınlar esir maddesi üzerinden bir canlının "sesler"in ve "ışık"ın taşıması ile yapılabildiği gibi uzayda yürüyen kozmonotl ar ve gök taşları da onun taşıyıcılığındaki ve akıcılığındaki özelliği ve diğer özellikleri ile hareket edebilir. Yıldızları, gezegenle ri ve diğer bütün yaratılanları hareket ettiren, bir merkezdir . Güneş, ay, tek hücreliler, bütün görülebilenler, belli uzaklıkta gibi görünse de aslında onlar çok ama çok yakınımızdadır, hatta bize şah damarımızdan daha yakındadır. Göz görmez, beyindeki göz merkezi de göremez, çünkü protein, fosfor ve karbonhid rat vs.’nin görme yeteneği olamaz. Demek ki gören, onun ötesinde bir şeydir. O da Yaratıcı ile bağlantılıdır. Göz ve beyin aslında bir aracıdır. İnsanlık bunun farkına vardığı zaman, insan olduğunu anlayacak, belki de işte o zaman ölçü ve boyutlar değişecek, bir anda arşta veya arzda olunabile cektir. Aslında görünenler, beyin ve gözün ötesinde bir şey olup gören de öte bir şeydir veya ötenin O'nunla bağlantısı sonucunda görülenlerdir derken zaten mevcut olan bir şeyden bahsederi z. Çünkü her şey O'nunla bağlı olarak planlı bir programın parçasının o anki tecellisi nin ortaya çıkışıdır. Onlar ruh dünyamızda, bizimle iç içedirler. Semavat denen şeyler bizim ruh dünyamızdadır. Madde asıl değil, belki manadır. Fakat bize hakim değildir. Belki bize mahkum edilmiş bir ruhtur, şuurdur. Uzaklık, yakınlık izafidir. Uzaktaki yıldızlarla bile ruhsal noktada beraber olabiliri z, rüyalarımızdaki gibi… Gerçekte, Levhi Mahfuz’da kader noktasında her şey yazılmış. Bizler yaşamış ve ölmüşüz ama bilmiyor olabilir miyiz? Kaderi iyi anlamak lazım. Verilen cüzi irade ve istidatla, emirler ve yasaklar doğrultusunda hayat çizgimiz devam eder. Hz. İsa'nın başında müspet enerji hâleleri görüntülenmiş ve hâle olarak resmedilm iştir. Aynı hâle günümüzde bazı kişilerde de vardır ve görünebilir. Bakmak ve görmek ayrı bir sanattır. İstidat ister. Gösterilen nimetler için "Rabbim bunların asıllarını ve menbalarını göster." diye dua ederiz. Nimetler gölge veya numune olabilir mi? Yoksa, hepsi birer enerji boyutu mu? Kainata ibret nazariyle bakmak, yani tefekkür büyük bir ibadettir . İnsana istidat kazandırır. Enerji boyutlarını müspetleştirir, güçlendirir ve derece kazandırır. Yaratıcı güç "İlmi isteyene, malı istediğime veririm." derken acaba ne demek istiyordu? İşte bunun için bu asrın ve dünya insanlığının kurtuluşunu ilim ve fen noktasında terakkide görüyoruz. |