Konu Başlığı: SANAL ALEM - BAZI SOHBET CHAT SİTELERİNDE KUMA VE EŞ SEÇİMİ-LÜTFEN TIKLAYIN Gönderen: admin üzerinde Ocak 14, 2010, 11:20:18 ÖÖ SANAL ALEM - SANAL ALEM VE BAZI SOHBET CHAT SİTELERİNDE
KUMA VE EŞ SEÇİMİ İSLAMİ BAZDAKİ MEŞRU VE ŞER-İ ÇOK EŞLİ EVLİLİK KAVRAMI Allah c.c Sanal alem ve sohbet Chat sitelerin de islami tebliğ için yazışan kardeşlerimizden razı olsun islami tebliğ için islami sitelerde görev yapanların ebeden ve daimen yardımcısı olsun başarılarının devamını nasip eylesin inşallah sanal alem ve bazı sohbet chat sitelerin e giren bazı erkekleri n bu tür yerleri ikinci bir eş bulmak için kullandıklarını görnekteyiz böyle erkekleri n gerçek niyet ve amaçlarını ilk etapta bayanlard an gizli tuttuklarını önce dini konular yazarak bazı bayanların karşısında islami konulara vakıf müslüman bir erkek imajı oluşturduklarını bayanların dini ve imani duygularını sömürerek bayanları etkiledik lerini daha sonra özellerde veya msn lerde bayanları kendileri ne bağımlı hale getirdikl erini biliyoruz ve bu diyaloğu dini sohbet boyutunda n çıkararak bayanları kendileri ne aşık ettikleri ni ve " seni seviyorum " diyerek bu dini konu ile başlayan diyalogla rını aşk boyutuna çevirdiklerini biliyoruz eğer karşıdaki bayan bekar ise " ikinci eşim olurmusun " teklifind e bulundukl arını eğer karşıdaki bayan evli ise eşinden boşanmaya zorladıklarını ve bayan bunu yapamazsa bayanları suçlayarak başka bir bayan ile yazışmaya devam ettikleri ni ve bayanların psikoloji k ve manevi yapılarına bu şekilde zarar verdikler ini biliyoruz bazı islami sohbet ve chat kanallarını bu şekilde bir diyalog için kullanmak islami realite ile bağdaşmamaktadır ve bazı erkekleri n gerçek niyet ve amaçlarını gizleyere k bu şekilde farklı bir amaç için bayanlarl a yazışmaya çalışmasıda ve bu amaç için yazışırken islami konularıda ayet ve hadisleri de bu amaçları için malzeme olarak kullanmal arıda islami realiteye uygun değildir gerçek müslüman nefsi-emaresine hakim olan müslümandır dini içerikli sohbet için açılan bazı islami sohbet chat sitelerin i kuma bulmak için kullanmam alıdır amacı evlilik ise evlilikle ilgili formatta hazırlanmış olan resmi internet evlilik web sitelerin i kullanmalıdırlar KUMA terimi İslami literatürün temelinde olan bir kavram değildir sonradan oluşturulmuş bir kavramdır Kuma terimi evli ve resmi nikahlı olan birinci eşin dışında kalan imam nikahlı olarak ve resmi bir dayanak olmadan istisnala r dışında cinsellik baz alınarak genel olarak zevk amaçlı kullanılmak üzere evlenilen ikinci eşe verilen isimdir bu adet bu uygulanan şekliyle islami literatürün temelinde olmayan bazı coğrafi bölgelerdeki örf adet gelenek görenek töre gibi İslami Realite dışında kalan bir adettir İslamda bunun yerinin olmamasının çok farklı gerekçeleri vardır islamda evlilik yapılan her iki eşede aynı statünün aynı hukuki hakların kazandırılması gerekmekt edir fakat KUMA olayında birinci eş asıl eştir ve resmi nikahlı oluşu dolayısıyla tüm hukuki hakları bünyesinde toplar KUMA adı verilen ikinci eşin ise resmi nikahı olmadığı için hukuki hakları yoktur dolayısıyla bu şekilde eşlerin aynı hukuki haklara sahip olamaması farklı statü ve haklara sahip olarak eşitlik adalet ve hakkaniye tin bozulmasıyla İslami Realiteye aykırı bir durum söz konusudur bilindiği gibi KUMA lar genel olarak belirli bir coğrafyada para karşılığı küçük yaşlarda ailesi tarafından ahırdaki hayvan misali satılan genç kızlara verilen isim olarak literatüre geçmiştir ve bu genç kızların evlilikle ilgili rızaları alınmadığından islami Realiteye bu yönüylede aykırıdır ve bu genç kızlar zorlama ile evlendiri ldiklerin den dolayı mutlu olmaları mümkün değildir böyle bir durumda evlendiri len bir genç kız ile evlenen bu tür bir erkek bu kızdan belirli bir süreliğine hevesini aldıktan sonra üçüncü bir kız satın almaktadır bu islami realiteye aykırı olan ve fuhşiyatı dinsel temellere oturtma eylemine benzeyen adet ve geleneğin bu coğrafi bölgeye Arap Yarımadasından Vehhabi mezhebi veya Şia mezhebini n bozuk bir kolu tarafından sokulduğu sanılmaktadır bu tür fiiliyat hem kanuna ve insan haklarına hemde ahlaka ve islam dinine aykırı bir fiiliyattır bu KUMA hadisesin e direnerek evinden kaçan kızlarda töre gereği genel olarak vurularak öldürülmektedirler bu coğrafi bölgede görülen ve Din-i islama aykırı fiiliyatl arın yoğunlaştırılması Osmanlı Devletini ve Din-i İslamı yıkma planlarının içinde yer alan ve yabancı güçlerce bu coğrafi bölgedeki insanlara bazı cemaatler in bozuk kollarıyla şırınga edilen dinsizlik zehirleri dir Dolayısıyla bu coğrafi bölge insanına islam dininin anlatılması Osmanlı Devletini ve Din-i islamı yıkmak isteyenle rce engellenm iş ve kültürsüz ve cahil bırakılmışlardır bunun faturasınıda KUMA fiiliyatıyla bölgenin zavallı müslüman genç kızları ruh ve bedenleri yle ödemektedirler Batı-kent hayatına has bir kavram olmayan KUMA kavramı doğu-kırsal kesim kültürüne has bir kavram olarak literatürde yerini almıştır Batı-kent hayatında bu KUMA kavramının farklı bir versiyonu İslami Realite şartlarının dışında " METRES " kavramı olarak karşımıza çıkmaktadır bu şekliylede İslami Realiteye aykırıdır ve Kuran-Kerim Nisa suresi 3. ayet-i kerimesin de ve hadis-i şerif Kütüb-i sitte Sünnet-i seniyyede İcma ve Kıyas'ta ikinci veya üçüncü eş'le evlilik ile ilgili konularda belirtile n meşru ve şer-i şartlar izah edilmiştir bir müslüman erkek eğer sadece nefs-i emaresine hakim olamadığı için zevk ve cinsellik için ikinci eşle evliliği düşünüyorsa islami eğitim-kültür-ahlak-iman ve takva seviyesi nefs-i emare ile baş edemeyece k kadar güçsüz demektir böyle güçsüz bir cüzzi iradeye sahip olan bu erkek evlendiği ikinci bayan ile ilk evlendiği birinci bayan arasında hakkaniye t ve adalet ölçüsünü koruyamay acağından dolayı ikinci ve birinci bayanı mutsuz edebileceğinden dolayı bu iki eşli evliliği islami realiteye uygun değildir çünkü bu ikinci eş ile evliliğin ilk şartı evlendiği eşler arasındaki hakkaniye t ve adalet ölçüsünü sağlayabilecek cüzzi iradeye sahip olabilmes idir nefs-i emaresine sahip olamayan bir müslümanda bu hakkaniye t ve adalet duygusu güçsüz demektir İslamiyetin iki eşlilikle ilgili müslüman erkeklere verdiği Hak ölçüsünün sınırları ve kıstasları bellidir bu sınırlar ve kıstasların kapsadığı alan çok geniştir fakat günümüzde bu Hak ölçüsü istisnala r dışında cinsellik ve zevk için kullanılmaktadır Bu Hak ölçüsünün konuluşunun amacı zevk ve cinsellik değildir Kuran-ı Kerim nisa suresi 3. ayet-i kerimesin de müslüman erkeklere bu konuda Hak verilmiştir ama ayet-i kerimede bu hakkın zevk ve cinsellli k için verildiğine dair bir emare mevcut olmadığı gibi ayet-i kerimenin devamında özelllikle hakkaniye t ve adalet konusunda n bahsedile rek bunun belli kıstaslara dayandığıda açıklanmıştır Kuran-ı Kerim ve islami Realiteyi oluşturan hadis İcma ve Kıyas'ın müslüman erkeğe iki hanımla evlenmesi sadece ruhsat bazında bir Hak'tır ancak tavsiye edilen tek eşliliktir dolayısıyla çok eşlilik bir ruhsattır emir değildir ve bu ruhsatında gerekçeleri ve meşru ve şerri kıstasları vardır ancak bu ruhsat bazındaki hükmün bazı fakih ve fukahaların detaysız kıstas ve gerekçelerle açıklamaları islamın emirleri ile özdeşleştirilmesine çok eşliliğin islamın bir şart ve gereğiymiş gibi algılanmasına yol açmıştır ruhsat bazındaki hükmün islamın emirleriy le karıştırılmaması gerekmekt edir karıştırılırsa o takdirde Kuran-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin tek eşliliği tavsiyesi ile hükm-i ilahinin tecellisi farklı algılanmaktadır İslami Realitede iki eşlilik yerine tek eşliliğin tavsiye edilmesin in gerekçeside Nisa suresi 129. ayette izah edilmekte dir Nisa suresi 129 - Kadınlarınız arasında her yönden adaletli davranmay a ne kadar uğraşsanız buna güç yetiremez siniz. Bari birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve haksızlıktan korunursa nız şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyic idir. buyurular ak tek eşliliğin gerekçesi açıklanmaktadır bu konu çok detaylı bir konudur tefsir kütüb-i sitte icma ve kıyas bütünlüğünde islami hükme varılabilecek detaylı bir konudur Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in evlilikle rini incelediğimizde Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in evlilikle rinin hiç birisi kesinlikl e zevk ve cinselliğe dayalı bir amaçla yapılan evlilikle r olmadığı apaçık ortadadır Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz i örnek almalıyız Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz gençliğinin en hızlı çağlarında tek eşliydi ve orta yaş sınırı içindeykende 40 yaşındaykende tek eşliydi ve ikinci evliliği ancak ilk eşi mübarek Hz.Hatice r.a Annemizin rızasıyla gerçekleşti ve her evliliğinin cinsellik ve zevk dışında çok farklı kıstaslar ve gerekçelere dayandığıda açıklanan hususlard andır Hz.Ali r.a eşi Hz.Fatma r.a ile evliyken ikinci bir eş almak istemiştir ve Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz e bu isteğini bildirdiğinde Peygamber imiz Hz.Ali r.a ye böyle bir istek ile bir daha karşısına gelmemesi ni bildirere k azarlamıştır ve ikinci bir eş ile evliliğini men etmiştir Yine Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in bu konudaki ikinci eş ile evlenmeyi men etmesinin bir başka tezahürüde Hz.Osman r.a ın evlilikle rindeki hadisedir Hz.Osman r.a ilk evliliğini Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in kızı Hz.Rukiye r.a ile yapmıştır ve ikinci eş ile evlenmemiştir ve ikinci evliliğini yaparkend e birinci eşi Hz.Rukiyy e r.a vefatı dolayısıyla ikinci evliliğini yapmıştır yine Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in kızı Hz.Ümmü Gülsüm r.a ile yaptığı bu evlilikte n sonrada ikinci bir eş ile evlenmemiştir bunun gerekçeside Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in Hz.Osman r.a ı ikinci bir eş ile evliliğini men etmesinde n dolayıdır ve ikinci bir eş ile evlenmeme k şartı ve sözü ile kızlarını Hz.Osman r.a ile evlendirm iştir dolayısıyla çok eşlilik kavramı Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in ön görmediği bir evlilik şekli olduğu ve kesinlikl e tavsiye etmediği aksine tek eşliliği tavsiye ettiği bilinmekt edir burada önemli bir başka hususta İslami Realitede ve Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in asr-ı saadet dönemindeki tek eşlilik ve çok eşlilik kavramıyla KUMA kavramının birbirine karıştırılmasıdır çok eşlilik tavsiye edilmesed e İslami literatürde yer alan bir kavramdır fakat KUMA kavramının bu islami literatürdeki çok eşlilik kavramıyla ilgisi alakası yoktur KUMA kavramı sadece belirli bir coğrafyayı kapsayan ve tüm müslüman coğrafyada yer almayan İslami Realiteye aykırı bazdaki adet örf gelenek görenek ve töre kapsamında olan bir hadisedir kısacası islami literatür veya İslami Realitede KUMA kavramı yoktur ve KUMA kavramı bu coğrafi bölgede uygulanan şekliyle islam dışı bir eylemdir ve asla dinimizde yeri yoktur Nisa suresi 3. ayet-i kerimede bahsi geçen bu ikinci eş üçüncü eş kavramıyla KUMA kavramının ilişkisi yoktur bazı coğrafi bölgelerde İslami Realiteye aykırı örf adet gelenek görenek veya töre kavramlarıyla islami kavramların karıştırılmaması ve islamiyet e aykırı örf adet ve gelenekle rin dinimizde yerinin olmadığından terk edilmesi gerekmekt edir ayrıca blilinmes i gerekirki islam alimlerin in geneli istisnala r dışında tek eşlidir ve istisnai olarak ikinci eşi olan islam alimlerin in evlilikle ri incelendiğinde kesinlikl e zevk ve cinsellik baz alınarak yapılan evlilikle r olmadığı ve çok farklı islami meşru ve şer-i şartlara dayanan evlilikle r olduğu ortaya çıkmaktadır ve müslüman erkekler için örnek-baz alınacak evlilikle r Peygamber imiz H.Muhamme d s.a.v Efendimiz in evlilikle rindeki şart ve kıstaslar baz alınarak yapılan evlilikle r olması sünnet-i seniyyeye uygun evlilikle rdir müslüman erkekleri n örnek alacağı Peygamber imizin evlilikle rindeki örnek kıstasların dışında kalan ve zevk ve cinsellli k baz alınarak yapılan çok eşli evlilikle r sünnet-i seniyyeye aykırı evlilikle rdir Bazı Coğrafi bölgelerimizdeki çok eşli evlilikle rin dayanağı istisnala r dışında Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in evliliği örnek alınarak yapılan evlilikle r olmadığı sadece zevk ve cinselliğe dayalı çok eşli evlilik olduğu ve ilk evlenilen birinci eşin kesin rızası alınarak yapılan evlilikle r olmadığı birinci evlenilen eşin rızasının sorulmadığı veya ikinci eş ile evliliğe onay verme mecburiye tinde bırakılarak zorlama ile bunun gerçekleştirildiği apaçıktır ve bu tür bazı evlilikle rin İslami Hak ve ölçü baz alınmaktan daha çok örf adet gelenek görenek töre veya ananeye dayalı bazda ve ilk etapta istisnala r dışında zevk ve cinsellik baz alınarak yapılan çok eşli evlilikle r olduğu apaçıktır müslümanlar olarak bizler bu dünyaya imtihan için geldik ve nefs-i emaremizi n teskini tesviye ve tasfiyesi de bu imtihanın bir parçasıdır Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz Cinsellli k ve nefs-i emarenin teskini için ilk önce sabrı Allaha güven ve itimatı tevekkülü Allah c.c ı düşünmeyi tefekkürü duayı namazı ve bilhassa dini ibadetler den oruç ibadetini tavsiye etmiştir İslamın Hak ve Ölçüleri bazı nefs-i emaresine hakim olamayanl arca desteklen ecek tarzda detaysız ve yanlışa sürükler tarzda eksik yorumlama larla açıklanır hale getirilmiştir çok eşlilik hak ve ölçülerinin konuluşunun gerçek amacı geri plana atılarak cinsellik ve zevk için dayanak ve baz oluşturabilecek şekilde ilişkilendirilmeye başlanılmıştır islamda iki eşlilik ile ilgili konular için aşağıdaki listedeki web site linklerin i tıklayarak metinleri okuyunuz http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=show_qna&id=3102 PEYGAMBERİMİZİN EVLİLİKLERİ Evvela şunu yüzde yüz biliriz ki, bir peygamber in bütün işleri Allah’ın rızasına uygundur. Onların da birer insan olduklarını, Allah’ın izni olmadan onların da her zaman işin doğrusunu bilmeyebi lecekleri ni göstermek hikmetiyl e, bazen yanlış içtihatta bulundukl arı vaki ise de, Allah tarafından derhal düzeltilmiştir. Hz. Muhammed(a.s.m)’in çok evliliğine Allah’ın onay verdiğini gösteren ayetler söz konusudur . Demek ki, bu evlilik Allah’ın izni dairesind e gerçekleşmiştir. Bu ilahî takdire kimin itiraz etmeye hakkı ve haddi vardır? Hz. Peygamber(a.s.m)’in yirmi beş yaşındayken evlendiği kırk yaşındaki Hz. Hatice’den sonra onun vefatına kadar bir daha evlenmeme si, elli üç yaşından sonra bir çok evlilik yapması, elbette kadınlara karşı düşkünlük eseri olarak değerlendirilemez. “Hz. Hatice’den çekindiği için evlenmedi” sözü, mesnetsiz bir vehimden ibarettir . Çok evliliğin son derece revaçta olduğu, kadınların bu işe alışık olduğu bir bölgede Hz. Hatice’yi istisna edecek bir tek delil yoktur. “herhangi bir delilden doğmayan bir ihtimalin ilmî bir değeri yoktur” şeklindeki mantık ilminin bilimsel kuralı gereğince, “çekingenlik” ihtimalin e ihtimal vermek, ilim ve insaf ölçülerinden uzak bir vehimden öteye geçemez. Böyle bir ihtimal olsaydı, Hz. Aişe için de söz konusu olurdu. Halbuki çok evlilik Hz. Aişe’den sonra gerçekleşmiştir. Kaldı ki, herkesten ziyade Allah’ın resulüne güvenen ve herkesten önce tereddütsüz iman eden Hz. Hatice’nin onun hiçbir tasarrufu na karşı çıkmayacağı güneş gibi açıktır. Aşağıdaki ayetlerde bu evlilikle rin ilahî izne tabi olarak gerçekleştiğini gösteren ifadeler vardır. “Ey peygamber! Mehirleri ni verdiğin hanımlarını… biz sana helâl kıldık. Bunu diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan (cariyeler i) hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliyoruz . Bu hükümleri sana bir sıkıntı gelmemesi için bildiriyo ruz. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Ey peygamber! Hanımlarından dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alabilirs in. (Geçici olarak) kendileri nden uzak durduğun kadınlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda sana bir vebâl yoktur…. Bundan sonra senin için artık başka kadınlarla evlenmen, güzellikleri hoşuna gitse de, onların yerine başka kadınları nikahlama n sana helâl değildir.” (Ahzap, 33/50-52). Ayette yer alan “Bu hükümleri sana bir sıkıntı gelmemesi için bildiriyo ruz” mealindek i ifade açıkça bu evlilikle rin belli amaçlar doğrultusunda gerçekleştiğini göstermektedir. “sıkıntı” sözcüğü kadınlara düşkünlüğü ifade etmediğini her izan ve vicdan sahibinin teslim edeceği bir hakikatti r. Bunların icraatta belli bir gayeye hizmet etmeye yönelik olduğunu sezmek için fazla bir uğraş vermeye gerek yoktur. O halde bunları sosyal, siyasal, ekonomik ve benzeri gerekçelerle değerlendirmek gerekir. Bunun altında himayeye muhtaç kadınlar, çocuklar olduğu gibi, devletler arası ilişkilerde etkinliği sağlamaya yönelik evlilikle r de vardır. Kureyş kabilesin in reisi Ebu Sufyan’ın kızı Hz. Ümmü Habibe ile evlenmesi, dış siyaset açısından ilgi çekici olduğu gibi, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in kızlarıyla evlenmesi, iç siyaset açısından dikkate değerdir. Hz. Zeynep ile evlenmesi, toplumda var olan evlat edinme statüsünü uygulamalı olarak ortadan kaldırmak gibi önemli bir düzenleme söz konusudur . Özetle, bu evliliğin hikmetini tam olarak bilmeyebi liriz. Fakat şunu iyi biliriz ki, bu evlilikle r belli hikmetler i barındırmaktadır. Ve kadınlara düşkünlük unsuru bu hikmetler den biri değildir. Peygamber Efendimiz in çok evliliğinin yukarıda özetle ifade edilen hikmetler inin yanında en önemli bir hikmeti, Onun evinin okul olmasıdır. O okulun öğrencileri de Müminlerin Anneleri’dir. Çünkü dinin nerdeyse yarıya yakını aile içi, özel hayat ve mahrem konularla ilgilidir . İnsanlığın yarısı da kadındır. Elbette böyle konular adına ve bu kadar insana örnek olmak için birden çok ve farklı özelliklerde talebeler in bulunması gerekiyor . Bu talebeler in de hem kadın olması hem de Ona haram olmaması gerekiyor . İşte bunun yolu da nikahtır. Cevap 2: Peygamber imizin eşleri şunlardır. Hz. Hatice (r); Hz. Sevde binti Zem’a (r); Hz. Aişe (r); Hz. Hafsa binti Ömer (r); Hz. Zeynep binti Huzeyme (r); Hz. Zeyneb binti Cahş (r); Hz. Ümmü Seleme (r); Hz. Ümmü Habîbe (Remle binti Ebî Süfyan) (r); Hz. Cüveyriye binti Hâris (r); Hz. Safiyye binti Huyey (r); Hz. Mâriyetü’l-Kıbtiyye (Ümmü İbrahim) (r); Meymûne binti Hâris (r) Peygamber imizin evlilikle rini nefsanî ve şehevanî telâkki eden, eski zaman münafıkları gibi, yeni zamanın ehl-i dalaletin e verilen kesin ve susturucu cevap, Üstad Bediüzzaman'ın izahıyla özetle şudur: Evliliğin iki ana gayesi vardır.. Biri neslin çoğalması, diğeri şehevanî duyguların meşru dairede tatmin edilmesid ir.. Neslin çoğalması evliliğin illeti, yani en öncelikli gayesidir . Nefsanî arzuların tatmini ise o vazifeyi gördürmek için yaratıcı tarafından verilmiş cüzi bir ücrettir. Tıpkı şahsi hayatın devamı için yemeğin içine konulan lezzet gibi. Gerek tarihî açıdan, gerekse insan yaratılışı açısından Peygamber imizin evlilikle rini incelediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. 25 yaşına kadar, gençliğinin en heyecanlı çağında kavmi içinde bekar yaşamış ve hiçbir kadınla ilişkiye girmemiş, iffet sahibi olduğu, dost ve düşmanın ittifakıyla sabit olmuştur. Hatta kavmi ona her yönüyle güvenilen biri olarak "Muhammedül-Emîn" unvanını vermişlerdi. Oysa içinde bulunduğu toplum, çok kadınla münasebeti normal addediyor du; Buna rağmen o, gerek 25 yaşına kadar ve gerekse daha sonraki hayatında pek çok hem de bakire kızla hayatını birleştirebilirdi. Ancak o, böyle yapmayıp kendisind en 15 yaş büyük, 40 yaşında dul bir kadınla evlenmiştir. Hem de bu evliliği eşi vefat edene kadar tam 25 yıl sürmüştür. Yani elli yaşına kadar tek ve dul bir hanımla yetinmiştir. Onun evlilikle rinde nefsaniye t olmadığının bir delili de, müşriklerin davasından vazgeçmesi için yaptıkları teklife verdiği cevapta saklıdır. Müşrikler, amcası Ebu Talip'e gelip, "yeğenin eğer başımıza reis olmak istiyorsa onu reis yapalım veya en güzel kız ve kadınlarımızı ona verelim. Ta ki, bu davadan vazgeçsin." dediler. Amcası bu teklifi ilettiğinde Efendimiz (a.s.m) şu karşılığı verdi: "Ey amca! Eğer sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar 'vallahi ben bu davadan yine vazgeçmem." Bu cevap onun neyin peşinde olduğunu, kadın gibi, reislik gibi insanların değerli addettikl eri şeylerin onun nazarında ne kadar değersiz olduğunu ispata yeter. İkinci evliliği ise Hz. Hatice'nin vefatından sonra yine yaşlı ve dul bir kadınla, Hz. Sevde ile olmuştur. Hz. Sevde ile de üç yıl yaşadıktan sonra, yaklaşık 54 yaşına kadar hep tek kadınla yaşamıştır. İlginçtir ki, onun çok kadınla evliliği hayatının bundan sonraki son on yılı içinde gerçekleşmiştir Bu gerçekler karşısında evlilikle rinde şehvani ve nefsanî arzuların tatmin gayesini aramak insan tabiatını ve tarihî gerçekleri inkar etmekle mümkündür. Ve bu yaklaşım asla insaflı ve mantıklı bir yaklaşım sayılamaz. Olsa olsa kasıtlı bir karalama maksadı taşır. Hayatının son yıllarına rastlayan evlilikle rinde yukarda zikredile n evliliğin dayandığı her iki gayenin, Neslin çoğalması ve nefsanî arzuların tatminini n bulunmadığını görürüz. Zira nesli, ilk eşi Hz. Hatice'den devam etmiştir. Daha sonraki evlilikle rinde çocuğu olmamıştır. Sadece Mısır'lı Mariye'den İbrahim dünyaya gelmişse de bir buçuk yaşında vefat etmiştir. Görüldüğü gibi evlilikle rin ana gayesi olan neslin çoğalması, tarihî bir gerçek olarak Hz. Hatice'nin dışındaki evlilikle rinde yoktur. Geriye evliliğin ikinci derecedek i gayesi kalıyor, Yani nefsanî ve şehevanî duyguların tatmini. Peygamber imizin çok kadınla evliliğinde gerek fıtrat ve gerekse tarihî gerçekler açısından bu gayenin aranamaya cağını gördük. Zira bir insanın nefsanî ve şehevanî arzularının en ateşli ve uyanık bulunduğu şüphesiz 15-45 yaş dönemidir. Şayet Hz. Peygamber, bu dönemde birçok güzel kadınla evlenmiş, sonradan onları terkedip daha başka genç güzel kadınlar almış olsaydı, şehvanî hisleri tatmin yolunda ileri sürülen iddialar bir dereceye kadar haklılık kazanmış olurdu. Oysa o böyle yapmamış, tam tersine hayatının son on yılı içinde (53-63) aralarında Ümmü Seleme gibi yaşça ilerlemiş, ve birçok çocuğu olanlar da dahil, aldığı hanımları ileri yaşlarda ve dul olarak almıştır. Meselâ, Hz. Sevde 53 yaşında ve dul. Hz. Zeyneb binti Huzeyme, 5O yaşında ve dul. Ümmü Seleme 4 çocuklu ve 65 yaşında bir dul. Ümmü Habibe dul ve 55 yaşında, Meymune 2 çocuklu ve dul. Bir başka tarihî gerçek de şudur. Bu hanımlardan eceli gelip ölenlerin dışında hiçbirisinden de ayrılmayı düşünmemiştir. Gençlik çağı geçtikten sonra nefsanî ve şehvani arzularda gerileme olduğu inkar edilemez bir fıtrat kanunu ve yaratılış gerçeğidir. İşte Peygamber Efendimiz in çok evlilikle rini tahlil ettiğimizde karşımıza bu ibretli tablo çıkmaktadır. Özetle ifade edecek olursak, 15-45 yaş dönemindeki evlilikle rde nefsanî ve şehevanî gaye aranabili r. Oysa Efendimiz, bu dönemde genç ve bakire kızlar ve kadınlarla evlenmemiştir. Tam tersine 40 yaşında, üstelik dul bir kadın olan, Hz. Hatice ile evlenmiştir. Ve bu evliliği Hz. Hatice'nin vefatına kadar sürmüştür. Çok evlilikle ri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemey e yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evlilikle rde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir . Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir. Cevap 3: Ezvac-ı Tahirat Okulu Medine dönemi, İslâmî hükümlerin yoğun biçimde geldiği ve Resululla h tarafından ümmete öğretildiği dönemdir. Erkek sahabeler Mescid-i Nebevi'de her zaman Resululla h'ı görüp, müşkillerini sorup cevaplarını alabiliyo rlardı. Neyi niçin ve nasıl yapacakla rını kolaylıkla öğrenebiliyorlardı. Hanımlar için bu konu o kadar kolay olmuyordu . Onların da soracakla rı öğrenecekleri vardı. Bu maksatla hanımlar durumu Resululla h'a arzederek, kendileri için Hane-i saadettte haftanın bir gününü ayırmasını istediler . Resululla h, onların bu teklifini kabul etti. Ve hanımlar haftanın bir günü Efendimiz le bir araya gelip, sorularını sorup dini ahkama dair cevaplarını alıyorlardı. Böyle bir ders sırasında hanımlar Efendimiz le bir arada iken, enteresan bir hadise cereyan etti. Bir ara hanımlar kendi aralarında konuşmaya başladılar. Sesleri normalden fazla yükselmişlerdi. Birbirler ine cevap yetiştiriyorlardı. O sırada kapının önünden geçmekte olan Hz. Ömer, Resululla h'ın huzurunda gürültülü konuşulmasından rahatsız olup, kapıyı çaldı. Kapıyı aralar aralamaz, onu gören hanımlar hemen sesi soluğu kesip, kendileri ne çekidüzen verdiler. Hz. Ömer, bu durumdan da rahatsız oldu ve: "Hanımlar, bu nasıl iş, benden çekiniyorsunuz, ama Resululla h'ın huzurunda gürültülü konuşmaktan sakınmıyorsunuz" diye kadınları ikaz etmekten kendini alamadı. Bunun üzerine hanımlar, içten gelen bir itirafta bulundula r: "Ya Ömer sen çok sertsin. Resululla h öyle değil." diye karşılık verdiler. Her şeyini Resululla h uğruna feda eden Hz. Ömer, onunla ters düşmüş olmaktan hoşnut olmadı. Bunu farkeden Gönüller Sultanı araya girerek: "Ya Ömer, sen geniş bir caddede yürüsen şeytan da karşıdan gelse seni görüp yolunu değiştirir." diyerek gönlünü aldı. İşte hane-i Saadet, bir nevi hanımlar okulu olmuştu. Özellikle Efendimiz in hanımları bu okulun devamlı öğrencileri, bir manada öğretmenleri idi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Raşit Küçük bu hususu şöyle dile getirir: "İslâmın hükümleri hem erkek, hem de kadın cinsini kapsayıcı nitelikte dir. Fakat sadece erkeklere ve sadece kadınlara yönelik hükümler de vardır. Hz. Peygamber genel hükümlerin veya erkeklerl e ilgili hükümlerin öğretilmesi hususunda fazla sıkıntı çekmiyordu. Çünkü onlar kendi cinsleriy di. Kadınlarla ilgili ahkamın öğretilmesinde, yaşanmasında ve yaşatılmasında müşküllerin halli ve soruların cevaplandırılmasında kadınlardan faydalanm ak mecburiye tindeydi. Peygamber Efendimiz in değişik yaş ve kabiliyet teki hanımları mümin hanımlar için bir eğitim-öğretim kadrosu niteliği taşıyordu. Âdeta, evleri bir mektep, onlar da bu mektebin eğitimcileriydiler. Peygamber Efendimiz in vefatından sonra da bu durum canlılığını koruyarak, hatta artarak devam etmiştir." (1993, İzmir, Ebedî Risalet Sempozyum u Tebliği) Aslında Resululla h'ın Medine'de Mescid-i Nebevinin civarında bulunan okulu iki bölümden oluşuyordu. Biri, erkek sahabeler den oluşan "Ashab-ı Suffe Okulu" Diğeri, hanımlardan oluşan, "Ezvac-ı Tahirat Okulu" Gerçekten, İslâmî hükümlerin doğrudan doğruya Resululla h'tan öğrenilip, ümmete ders verilmesi nde Ezvac-ı Tahirat'ın haneleri bir okul, kendileri de o okulun hem daimî öğrencileri hem de öğretmenleri idiler. Bu görev, yukarda da belirtild iği gibi, Efendimiz in ahirete intikalin den sonra da devam etmiştir. Suffe Okulunun önde gelen "Demirbaş bir talebesi" ve bütün hayatını hadisleri n muhafazasına vakfeden, bu hizmeti yerine getirirke n hafızasının kuvvetlen mesi için Resululla h'ın duasına mazhar olan Ebu Hureyre olduğu gibi, Ezvac-ı Tahirat okulunun önde gelen birinci talebesi de zeka, hafıza ve kavrayış gibi üstün kabiliyet lere sahib olan Efendimiz in biricik eşi, Hz. Aişe'dir. Nitekim, "Muksirun" diye anılan en çok hadis rivayet eden sahabeler in başında 5374 hadisle Suffe okulunun baş öğrencisi Ebu Hureyre geldiği gibi, dördüncü sırada 2210 hadisle de "Ezvac-ı Tahirat Okulu"nun öncüsü Hz. Aişe gelir. Evet, İslâm, en son ve en mükemmel din olarak, insan hayatının bütün safhalarına ait, değişik derecede öneme haiz hükümler getirmiştir. Bu hükümlerin tesbiti, tâlimi ve hayata intikali Asr-ı Saadetin en öncelikli ve önemli hizmeti idi. Çünkü hayatın her anında ve her safhasında Allah'ın razı olacağı tarz ve şekil , yani dinin kendisi tesbit ediliyord u. Bu gerçeğin idraki için kaynaklar a eğildiğimizde, karşımıza, bu müminlerin anneleri ile bu "Ezvac-ı Tahirat" eliyle muhteşem bir hükümler ve sırlar hazinesi çıkıyor. Ve bu hazinenin ümmete açılması gibi kutsal bir görev, bu evlilikle rin şaşmaz gayesi olarak beliriyor . Diyebilir iz ki, bu hanımları, özellikle bunlar arasında çok özel bir yeri olan Hz. Aişeyi devreden çıkaracak olsak, İslâm dininin neredeyse yarısı kadar olan bir hükümler manzumesi ni de yok farzedece ktik!. http://kuranneslifecr.blogspot.com/2009/08/kuranda-adalet-1-adil-olamayacaksanz.html http://www.mustafaislamoglu.com/369_Cok-Evlilik.html http://forum.medineweb.net/printthread.php?tid=28316 http://www.facebook.com/note.php?note_id=225678980969&comments http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/hayat/0103.htm http://www.zehirliok.com/klm/islamda-birden-fazla-evlilik.html http://karatasali.blogcu.com/islami+kavram http://kuranneslifecr.blogspot.com/2009/08/kuranda-adalet-1-adil-olamayacaksanz.html http://www.mumsema.com/islamda-aile/56957-cok-evlilik-birden-fazla-evlenmek-gizli-nikahla-yapilan-cok-evlilik.html http://www.kuranikerim.com/telmalili/nisa.htm http://www.fussilet.com/cok-eslilik-t34966.0.html;wap2= http://www.diyanet.gov.tr/Kuran/ayet.asp?Kuran_id=4&Ayet_No=3&I3.x=12&I3.y=11 http://www.kuransitesi.com/Kuran-i-Kerim/Kuran_Meali/?meal=Hamdi_Yazir_Meali&sureid=4&sure=Nisâ http://www.islamkent.org/showthread.php?t=9643 http://www.cerezforum.com/genel-dini-konular/30515-islam-da-cok-eslilik-ve-nisa-4-3-ayetinin-yorumu.html http://www.muhteva.com/islamda-cok-eslilik-t11501.html http://www.komikler.com/komikforum/baslik.php?tid=23625&p=3 http://www.kurantefsiri.com/kuran_tefsiri/nisa/nisa_suresi_tefsiri.aspx?ayet=3 http://www.delikanforum.net/konu/62504-islamda-4-evlilik.html http://www.google.com.tr/search?hl=tr&source=hp&q=%C4%B0SLAMDA+%C3%87OK+E%C5%9EL%C4%B0L%C4%B0K&meta=&aq=f&oq= http://www.google.com.tr/search?hl=tr&q=KURAN-I+KER%C4%B0MDE+%C3%87OK+E%C5%9EL%C4%B0L%C4%B0K&meta=lr%3Dlang_tr&aq=f&oq= |